| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Dışişleri Bakanlığı b)Avrupa Birliği Başkanlığı c)Avrupa Birliği Bakanlığı ç)Türk Akreditasyon Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .11.2019 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Konuşmama geçmeden önce Sayın Genel Başkan Yardımcımız, Değerli Büyükelçimiz Ünal Çeviköz'ün sözlerinde etnik temizlik yapıldığına dair bir ifade yok.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Olmaz olur mu ya, tabii ki var.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Cümleyi aynen okuyorum: "Güvenli bölge adı verilen topraklara Türkiye'de bulunan ve bugüne kadar orada yaşamamış Suriyeli Araplar yerleştirilmeye çalışılıyor. Buna dünyanın birçok ülkesinde 'etnik temizlik' denildiğini bilmiyor olamazsınız." ifadesi vardır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Aynı anlama geliyor!
YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Aynı anlama gelmiyor mu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bunu Sayın Büyükelçimizin ifadesiyle tekrarlamak istedim.
Değerli arkadaşlar, bunu daha sonra konuşuruz. Ben, izin verirseniz, konuşmama geçmek istiyorum.
Sayın Bakanım, değerli milletvekillerimiz, Bakanlığımızın çok kıymetli bürokratları; öncelikle bütçemizin hayırlı olmasını diliyorum peşinen.
Tabii, dış politika millî bir politika olmalıdır, bir devlet politikası olmalıdır; kişisel hırs, ihtiras ve kişisel duygulardan uzak durulmalıdır; tutarlı olmalıdır ve süreklilik arz etmelidir doğal olarak; iç politikanın da aleti olmamalıdır ve belirli bir mezhep veya inanç temelli olmaması gerektiği gibi, barışçıl olmalı, tarafsız, adil ve akılcı olmalıdır. Bunları şunun için söyledim: Sayın Bakanım, siz de hem konuşmanızda hem de stratejik planınızda, sunuşunuzda da ifade ettiğiniz gibi, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ün "Yurtta barış, dünyada barış." sözünün üzerinde ısrarla duruyorsunuz. Tabii, bunun yerini "Yurt içinde çatışma ve dünyada savaş." alır hâle geldi. Toplumsal barışı biz yurt içerisinde sağlamadığımız sürece ve dünyada da özellikle komşularımızla sağlıklı, sürdürülebilir, saygı ve güvene dayalı ve barışı tesis edilmiş, barış ortamının olduğu ilişkiler kurgulanmadığı sürece Büyük Önder'imizin bu sözü maalesef yerine gelmemiş oluyor. Ancak o sayede ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmadan ve çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkmaktan bahsedebiliriz.
Sayın Bakanım, size öncelikle bir sorum var: Cumhurbaşkanlığı 1 no.lu Kararnamesi'nde -bu soruyu geçen yıl da size yöneltmiştim- Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu diye bir kurul var. Bu Kurulun görev, yetki ve sorumlulukları aynı kararnamede tanımlanmış durumda. Sayın Cumhurbaşkanına öneriler getirmek, geliştirmek ama izlemek, denetlemek gibi başka fonksiyonları da var. Yalnız, 2019-2023 stratejik plan hazırlığında bu Güvenlik ve Dış Politikalar Kuruluyla pek istişare olunmadığını, bununla herhangi bir çalışma yapılmadığını ben izlemliyorum; varsa da bunu sizden duymak isterim. Bu Kurul ne iş yapar? Bu Kurul, Dışişleri Bakanlığının görev, yetki ve sorumluluğuyla çakışan, çelişen bir kurul mudur? Türkiye'nin dış politikası konusunda geliştirdikleri öneriler nelerdir? Bunları görmek, duymak, bilmek isteriz. Sizin, Bakan olarak, konunun birinci derece muhatabı olarak bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.
Sayın Bakanım, Sayın Volkan Bozkır çok kıymetli, çok değer verdiğim, çok saygı duyduğum bir büyükelçidir. Mektuptan bahsetti, İnönü'ye de atıfta bulunarak daha önce gizlenmiş bir mektuptan bahsetti.
Şimdi, geçmişi bırakalım Sayın Bakanım, Sayın Büyükelçim; ben bu mektuptan bahsetmek istiyorum. Bu mektup, 9 Ekimde yazılmış bir mektup. Bu mektubun kopyası Amerika'da Trump sayesinde; daha doğrusu, Trump'ın eliyle Temsilciler Meclisine dağıtılmış; 16 Ekimde yani bir hafta sonra -bu mektup herhâlde bir hafta sonra Cumhurbaşkanının eline gelmedi- bir Fox News muhabiri olan Trish Regan tarafından Twitter hesabından -Twitter hesabını da buldum- ilk defa ifşa ediliyor bu mektup. 16 Ekime kadar bu mektuptan kimsenin haberi yok, herkes bihaber. Bir hafta boyunca bu mektup neredeydi? Sayın Cumhurbaşkanı, Dışişlerimiz bu mektupla ilgili kamuoyuna neden bir açıklama yapmadı, neden bu bir hafta tepki gösterilmedi? Bu bir hafta neredeydik? Yoksa posta yoluyla geldi de uçakla gelen posta bir hafta sonra mı geldi ya da trenle mi geldi bu mektup Cumhurbaşkanlığına? Yani bu kabul edilebilir bir şey değil. Böylesi hakaret içerikli bir mektuba, 9 Ekimde yazılarak Cumhurbaşkanlığımıza iletilmiş olan bir mektuba bizim devletimizin başı olan, aynı zamanda Anayasa'mızda bu cumhuriyetin başkomutanı sıfatı olan bir kişiye yazılmış böylesi hakaret dolu bir mektuba verilmiş yanıt bence gizlenmiş bir haftadan sonra verilmiş geçici bir yanıttır. Trump'ın bu mektubun kopyalarını Temsilciler Meclisinin üyelerine dağıttığı da yine AP Beyaz Saray Muhabiri Jill Colvin'in üst düzey bir kaynağa dayanarak bildirdiğini de yine aldığım kayıtlardan, sizin sözünüz üzerine hemen yaptığım araştırmadan ortaya koydum Sayın Bozkır.
Bakın, bu ayın başında biz NATO Parlamenterler Asamblesi toplantısı için Washington'daydık Sayın Bakanım. Önce Norforlk'ta iki gün, sonra temaslarda bulunmak üzere Washington'da iki gün oralardaydık. 29 Ekimde Temsilciler Meclisinde büyük bir çoğunlukla bu sözde Ermeni soykırımı meselesi kabul edildi. Hem de nasıl bir çoğunlukla, bunu siz de biliyorsunuz, 405'e karşı 11 oyla.
Yine Suriye'nin kuzeyine Türkiye'nin gerçekleştirdiği ve iki hafta süren harekât nedeniyle Ankara'ya yaptırım getirilmesini öngören karar da 403'e karşı 16 oyla yine Temsilciler Meclisinde kabul edildi. Büyük, ezici bir fark yani 11 oy bizim lehimizde kullanılmış Ermeni soykırımı tasarısı kararıyla ilgili, Ankara'ya yaptırımlarla ilgili 16 oy lehimizde kullanılmış. O esnada bizim -şu anda aramızda değiller- önceki bakanlarımızdan Sayın Osman Aşkın Bak, Sayın Taner Yıldız, Sayın Fikri Işık ve ben Büyükelçiliğimizin yaptığı bir program çerçevesinde Temsilciler Meclisine giderek oradaki bazı parlamenterlerle, temsilcilerle görüşmelerimiz, temaslarımız oldu. Sayın Genel Başkanımızla, Sayın Dışişlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcımızla da mutabık kalarak partimizin görüşlerini, bakanlarımızla da birlikte olduğumuz ortamda Amerika'daki Temsilciler Meclisine bizzat ilettik. Orada Ermeni soykırımı meselesinin tarihçilere bırakılması gerektiğini -bizim Dışişlerimizin politikasıdır bu- ve Cumhuriyet Halk Partisinin bir milletvekili olarak, ana muhalefet partisinin bir milletvekili olarak partimizin hem o hususta hem de bu Barış Pınarı Harekâtı'yla ilgili tavrını, düşüncesini, duruşunu... Sayın Genel Başkanımızın defalarca, ısrarla söylediği, içerisinde "PKK/YPG terör örgütüdür." ifadelerinin de yer aldığı bir tarzda, bakan arkadaşlarımızın da rica ettiği, Büyükelçiliğimizin de benden özellikle rica ettiği bu görüşmelerde bulundum. Bunun üzerine ben hiçbir arkadaşımızın "Siz şöylesiniz, siz böylesiniz." deme hakkı olduğunu düşünmüyorum ama şunu da söyleyeyim Sayın Bakanım: Çok eksiğimiz olduğunu gördüm yani şu tesadüf değil: Temsilciler Meclisinin 435 üyesinden 400'ün üzerindeki üyenin aleyhimizde oy kullanıyor olması. NATO Parlamenter Asamblesi toplantılarında aleyhimizde, bize müttefik gözüyle değil, bize düşmanmış gibi yer alan ifadelerin yanında, Amerika Birleşik Devletleri'nin "müttefiklerimiz" diyerek o bölgedeki, o örgütlerle olan ilişkilerinin alkış aldığına da üzülerek şahit oldum.
"Lobi yapıyoruz." diyoruz, 13 milyon dolar para ödüyoruz. Bakın, Türkiye 2017 ve 2018'de Trump yönetimine yakın firmaların da ağırlıkta olduğu ABD lobi firmalarına yaklaşık 13 milyon ABD doları ödemiştir. Türkiye Hükûmeti ve Halkbank'ın ABD'deki lobi firmalarına yaptığı ödemelerin toplamı 2017 yılında 7 milyon 328 bin dolar, 2018 yılında 6 milyon 47 bin dolar düzeyindedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Devlet dışı kurumların 2017 ve 2018 yılında yaptığı lobi harcamaları ise sırasıyla 543,5 bin dolar ve 1 milyon 400 bin dolar düzeyindedir. 2019 yılında ABD'deki lobi faaliyetleri için şu ana kadar 1 milyon 540 bin dolar da harcanmıştır. Bu mudur sonucu Sayın Bakanım? Yani 435 Temsilciler Meclisi üyesinin 406'sı aleyhimizde. Biz bu parayı vermeyelim, hiç lobi yapmayalım, karşılığında belki bundan daha çok yanıt alırız diye düşünüyorum.
Sayın Bakanım, tabii ki bu noktada bir de Balkan ülkelerinde -örneğin Bulgaristan'da- Hak ve Özgürlükler Hareketinin karşısında bir siyasi parti oluşturmaya çalışmak, destek vermeye çalışmak -o parti üzerinden- ve oradaki yurttaşlarımızın haklarını güç birliği içerisinde koruyabilecekleri bir süreçten onları daha çok dağıtan bir sürece evirmeye çalışmak da yanlış bir politikaydı. Bundan sanıyorum dönülmüştür, dönülmesinde fayda vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ben sözlerimi burada sonlandırıyorum.
Tekrar, Dışişleri Bakanlığımızın bütçesinin iyilikler, yararlar getirmesini özellikle diliyorum ve Türk dış politikasında, bu bir millî politika olacak ise bunun gereğini yapmak adına Parlamentomuzu temsil eden siyasi partilerimizin bu millî politikanın gereği olan temaslarda ortak bir iş birliği içerisinde olması bir gerekliliktir diye düşünüyorum. Bunu Parlamento dışında bir iradeyle yaptığınız ve millî bir politikadan uzaklaştırdığınız sürece bu çatışma, bu tartışma süregidecektir.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.