KOMİSYON KONUŞMASI

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, değerli bürokratlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, Bakanlığınızın özel bir bakanlık olduğuna inanıyorum, şöyle ki: Sonuç itibarıyla ülkemizin bir vitrinisiniz. Sizin yapacağınız çalışmalar, elde edeceğiniz başarılar tabii ki bizi de mutlu ve memnun edecektir. Bu bağlamda Dışişleri Bakanlığının çizdiği çizgi, izlediği politika bir nevi devletimizin de politikası niteliğindedir. Bu nedenle dış politikadaki tutum ve davranışların iç politikaya dönük olarak icra edilmemesi gerektiğini özellikle rica etmek istiyorum çünkü Bakanlığınızın en fazla eleştiri aldığı nokta burası, devamlı dış politikada iç politikaya dönük olarak bir politika, çizgi izlediğiniz yönünde eleştiri alıyorsunuz. Bugün, evet, belki bir AK PARTİ Bakanı olarak görevdesiniz ama yarın orada Cumhuriyet Halk Partili bir bakan arkadaşımız da oturacaktır ama ana hatlarıyla dış politika çizgisinde değişiklik olmaması gerektiğine inanıyorum çünkü sonuç itibarıyla devletimizin bir politikasıdır burası.

Son yıllarda özellikle tabii birtakım istikrarsız ve tutarsız politikalar sebebiyle de birtakım sıkıntılar yaşıyoruz yani millet olarak da bu sıkıntıları hep birlikte göğüslemek durumundayız. Bunun en önemli örneği işte Suriye politikası. İzlenen politika sonrasında bakınız dünyadaki en fazla mülteciyi kendi ülkemizde barındırmak durumunda kaldık. Yani burada tutarlı bir politika izlemiş olsaydık işte bu kadar Suriyeli sorunu yaşamayacaktık.

Onun da ötesinde, bakın, ülkemizin dışındaki kendi topraklarımız olan Süleyman Şah Türbesi'ni dahi bir terör örgütüne teslim etmek durumunda kaldık yani bu da çok büyük bir acıdır. Hatta burada "O türbeyi eski yerine tekrar taşımayı düşünüyor musunuz?" diye de sormak istiyorum size çünkü o bizim için ulusal bir onurdur. Bu noktada da dikkatinizi çekmek istiyorum.

Yine giderek yalnızlaşıyoruz yani güven erozyonuna uğrayan bir ülke konumundayız. Bu da bize üzüntü veriyor elbette. Örneğin son zamanlarda teröre yönelik olarak düzenlenen Barış Pınarı Operasyonu'nda -ki parti olarak da buna destek verdik bizler Meclisteki tezkereyi onaylayarak ama- gördük ki dünyada pek destek bulamadık. Bakın, Avrupa Birliğine üye olmaya çalışan bir ülkeyiz, hiçbir Avrupa ülkesi yanımızda yok bu operasyonda, Avrupa yok yanımızda. "Amerika strateji ortağımız" diyoruz, e bakıyorsunuz -29 Ekim bizim için en önemli gün- 29 Ekimde Amerika Temsilciler Meclisi sözde Ermeni soykırımıyla ilgili, Ankara yaptırımıyla ilgili kararlar alıyor aleyhimizde. Yanımıza bakıyoruz, aşağıda Orta Doğu'ya, Arap Birliğinde hiç kimse yok yanımızda; sadece bir Suriye var, Katar var. Efendim, Orta Asya'ya dönelim, Türk Cumhuriyetlerine, ya sadece Azerbaycan var. Yani bir de kendimize dönüp yani "Acaba bir öz eleştiri yapmamız gerekir mi?" diye düşünüyorum. Yani biz nerede hata yaptık, neden kendimizi anlatamıyoruz? Ya, haklı olduğumuza inandığımız bir operasyona Mehmetçik'imizi evet gönderiyoruz bakın, vatan topraklarının dışında mücadele ederken, canı pahasına mücadele verirken neden bu haklılığımızı biz yeteri kadar dış dünyaya kabul ettiremedik? Burada kendinize soruyor musunuz acaba, hani "Burada bizim bir eksikliğimiz var mıdır?" diye.

Bir de tabii mektup meselesi yani bunu burada da Johnson mektubuyla karşılaştırmak... İkisi birbirinden çok farklı. Bakın, İsmet Paşa'nın vermiş olduğu cevap tarihe geçmiştir "Yeni bir dünya düzeni kurulur, orada Türkiye yerini alır." diye. Bakın, tarihsel bir sözdür, hepimiz kullanıyoruz bunu ama sizin bu mektupta böyle bir cevap maalesef olamadı.

Ben şunu beklerdim şahsen sizlerden, bir eksikliğinizi de tespit etmek istiyorum: Dışişleri Bakanlığı olarak muhalefetle yeteri kadar ilişkiniz yok, daha doğrusu hiçbir ilişkiniz yok. Yani burada ana konularda sizlerin mutlaka ana muhalefet partisi liderini, diğer muhalefet partisi liderlerini de millî konularda mutlaka bilgilendirip o konunun içinde değerlendirmeniz gerektiğine inanıyorum, tıpkı bu mektup gibi.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Bir dakikanızı rica edeceğim.

Ben beklerdim ki bu mektup geldiği zaman liderleri toplayalım, konuşulsun ve hep birlikte basının karşısına çıkalım "Kardeşim, bizim tavrımız budur, buyurun alın mektubunuzu." deyip onları keşke teslim etmiş olsaydık. Bakın, o zaman çok daha güçlü bir Türkiye olacaktık, çok daha güçlü bir dış politikaya sahip bir Bakanlık olacaktınız. Bu önerimi lütfen değerlendirin yani muhalefet liderlerini, özellikle de ana muhalefeti millî konularda dâhil etmenizi istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Peki Başkanım.

Diğer bir konu da şu efendim, kısaca: Özellikle Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki FETÖ faaliyetlerinde Dışişleri personelinin çok yalnız olduğunu hissettiğini ben gözlemledim. Son iki ayda 2 ülkede bulundum. İnanın kendilerini çok yalnız hissediyorlar, yetersiz olduklarını hissediyorlar. Bu konuda Orta Asya Türk Cumhuriyetlerindeki Dışişleri personeline yeteri kadar destek vermenizi rica edeceğim sizlerden.

Ben, tekrar ülkemiz için hizmet eden değerli bürokratlarımıza, büyükelçilerimize çok teşekkür ediyorum ve bütçemizin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Sağ olun efendim.