KOMİSYON KONUŞMASI

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Başkanım, çok teşekkür ediyorum.

Değerli Bakanlığımızın şahsında bütün heyete saygı sunuyorum.

Arkadaşlar, yaşı müsait olanlar -komutanım, kuvvetle muhtemel siz hatırlamazsınız, çok gençsiniz- şöyle bir aforizmayı, şöyle bir ifadeyi mutlaka duymuşlardır: "Ölüsü olan bir gün ağlar, delisi olan her gün ağlar." Bu, eskiden böyleydi, çok duyulurdu bu. Son on beş yıldır yani ak kadrolar hükûmet olduktan sonra, efendim, zemini tanzim etmeye başladıktan sonra bu unutuldu. Sebep? İnsanlarımız artık engelli evlatlarıyla utanır değil, iftihar hâle geldiler.

MURAT EMİR (Ankara) - Deli ile engelli aynı şey değil.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani zihinsel engelliden bahsediyorum. Arkadaş, benim ne söylediğimi sen biliyorsun, sen hekim adamsın Murat Hocam.

MURAT EMİR (Ankara) - Tehlikeli bir şey söylüyorsun.

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen, olabilir...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şunu yapmayın, ben cedeli çok iyi bilirim, hele hele lafla ilgili cedeli ama bunu yapmayın. Benim söylediğimi herkes biliyor, herkes anlıyor.

MURAT EMİR (Ankara) - Düzeltseydiniz iyi olurdu.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şu zemin, özellikle şu Bakanlık Türkiye'de bütün hangi yaş grubu olursa olsun, hangi sosyal muhit olursa olsun her taraftan dua alan ve o duaların bize yönelmesiyle, Cenab-ı Hakk'ın inayetine mazhar olduğumuz bir zemindir. Size benim tavsiyem, bu Bakanlığın bütçelerinde daha önce de söyledim, arkadaşlar, güzel olanı taklit edelim; tenkit elbette ama hoşsa taklit de etmek lazım. Taklit için işte burası bulunmaz, eşsiz bir vasattır. Buraya bakın, ne yapmışız, ak kadrolar ne yapmış, ak liderimiz nasıl bir tarz koymuş ortaya ki millet on yedi yıldır...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Millet intihar ediyor.

BAŞKAN - Lütfen Sayın Paylan...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Allah Allah, neyin intiharı kardeşim? Geç onları, onlar hikâye ya, onların hepsi hikâye.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - İnsan yaşamından bahsediyoruz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Senin söyleyip senin dinlediğin işte. Geç bunları, bunlar hikâye şeyler.

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar, lütfen ya!

Bakın, biraz sonra Sayın Paylan söz alacak, Paylan itiraz edecek.

SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - İnsanların ölmesi hikâye mi?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi, arkadaşlar, bakın, hak teslimi çok özel ya, bunu söylüyorum ben, hak teslim edelim.

Değerli Bakanımız, burada bakın, bir gayret koyuyor. Biraz önce aslında zamirinde tenkit getirdiği "Efendim, Bakanımız suallere bakıyor, bizi dinlemiyor." falan diye o kurnazlık yapıyor öyle, biz hep bunu biliyoruz senelerdir tanıdığımız için. Oysa dikkat üzere, sana duyduğu saygı üzere bunu yapıyor. Teşekkür yerine tenkit ediyorsun. Uzak duralım bundan.

Mesela birisi şunu söyledi, efendim, sosyal politikalarımıza, bu Bakanlık bağlamında yaptığımız çalışmalara deniliyor ki "Buralar oy deposu da onun için bunlar yapılıyor." Arkadaşlar, biz "Allah rızası" diye bir kavram biliyoruz. Allah'ın rızasının olduğu yere yöneliyoruz. Biz oyun peşinde...

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Biz bilmiyoruz yani.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ne diyorsun sen?

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Size mi soracak nasıl konuşacağını?

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sana mı soracağım?

BAŞKAN - Sayın Bulut, müdahale edemezsiniz siz oradan ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bana niye karışıyorsun sen oradan ya!

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kendi bildiği gibi konuşacak, sana da sormayacak, bana da sormayacak, karışma.

BURHANETTİN BULUT (Adana) - Sen niye karışıyorsun?

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İnsicamı bozmak için yapıyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O benim insicamımı bozamaz.

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Şimdi arkadaşlar, biz şunu yapıyoruz, bakın: "Düşündüklerinizi açığa vursanız da gizli tutsanız da sonuçlarını yaşarsınız." gibi bir ilahi hakikati iman ediyoruz. Bırakın hayata geçirmeyi, aklımızdan geçenin bile bir sonuç doğurduğunu biliyoruz. Böyleyse zihin haritamızı bile buna göre temizlemişiz, berrak hâle getirmişiz. Onun için diyorum ki Fikret Hocam, şunu yapalım: Buraya dönün, şu kadro ne yaptı ki milletin yüreğinde yer buldu...

FİKRET ŞAHİN (Balıkesir) - Aksaray Milletvekiliydiniz değil mi efendim!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Arkadaşlar, özellikle şu Bakanlığın bütçesi görüşülürken buraya zihninizi teksif ediniz arkadaşlar.

Bakın, bizi ifade eden, milletimizi ifade eden bir özel isim var, hepimiz biliyoruz, tanıyoruz ve onun zihninden dökülenler bizim yol haritamızı oluşturmuş. Özellikle aile, kadın, yaşlı, genç, engelli, bunların geçtiği, bu kavramların geçtiği yerde bizde tedai eden bir isimdir bu, yüksek bir isim, çok zirve bir isim, Mehmet Akif, o diyor ki: "Üç sınıf halka içim parçalanır, hem de nasıl. İhtiyarlar, kadınlar, bir de küçükler bunlar. Merhamet görmeli, yüz görmeli insanlardan. Yoksa insanlığı bilmem nasıl anlar insan?" Muhteşem.

MURAT EMİR (Ankara) - "Kadınlara merhamet" dediniz, gene olmadı.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - "Kadın" geçti.

Murat Hocam kaşındı.

BAŞKAN - Murat Bey, lütfen, Sayın Emir...

AYŞE KEŞİR (Düzce) - Komisyon üyesi dışındakiler bu kadar provoke etmesinler Başkanım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Murat Hocam kaşındı, Murat Bey, sen kaşındın, istedin.

Arkadaşlar, bizim her şeyimiz kalbî, samimi, hasbi, içten. Neyi söylüyor isek dilimizle yüreğimizdekini söylüyoruz. Bakın, kadından bahsetti. Çok net söyleyeyim arkadaşlar, şuradakilerin birisinden Allah rızası için üç aydır feveran eden analar için, Diyarbakır'da HDP'nin önünde aç biilaç evlatlarının yolunu gözetleyen analar için tek laf çıktı mı? Şu Murat Bey'den hiç çıktı mı? Hiç duydunuz mu?

MURAT EMİR (Ankara) - Kaç defa söyledim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Asla... Yapmazsınız siz, yapmadığını ben biliyorum. Bilsen bunu söylemezsin.

MURAT EMİR (Ankara) - Ben çok söyledim.

BAŞKAN - Lütfen arkadaşlar...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir tanesi göster, senden özür dileyeceğim, Diyarbakır Analarıyla ilgili bir beyanatını göster. Gösteremezsin kardeşim. Samimiyet burada

MURAT EMİR (Ankara) - Tamam, göstereceğim, özür dileyecek misin?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dilerim, getir.

MURAT EMİR (Ankara) - Yarın geliyor.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben olsam hemen anında tak diye oradan çıkarırdım. Böyle bir şey yok.

MURAT EMİR (Ankara) - Üç saatlik programın içinden nasıl tak diye çıkartacağım?

BAŞKAN - Lütfen, arkadaşlar ya!

Ama bakın, şimdi, sizin arkadaşlarınız konuşacak.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Muhalefetin varlığı bizim için öğreticidir, orada bulunmanızdan biz lezzet alırız. Muhalefet getirecek ama tahrif etmeyecek, hakikatleri dile getirecek.

Sabahtan beri ben takip ediyorum, dinliyorum, üç aşağı beş yukarı aynı şeyler terennüm ediliyor. Hakikat dozuna bakıyorum, elbette istifade ettiklerim var, o istifade ettiklerimize, o konuşmacılara teşekkür ediyoruz; bunu bol kepçe yapıyoruz, çok gani yapıyoruz biz elhamdülillah ama kahir ekseriyeti itibarıyla hep aynı şeyler söyleniyor, ezberler dile getiriliyor. Bakın, arkadaşlar, ak kadro, ezber bozan kadro, bugüne kadar bunu yaptık biz. Bunu yaptığımız içindir ki arkadaşlar, her girdiğimiz seçimde milletimiz yüreğini bize açtı. Ve göreceksiniz -çok net söylüyorum- şu politikalarımızın sonucunda gireceğimiz seçimin tarihi ne olursa olsun -2023 koyuyoruz bunun adını- gene zirve bir biçimde milletten teveccüh göreceğiz. Ve bize tenkit getirenler özellikle kişisel, bireysel kinlerini sanki efendim toplumsal talepmiş gibi yansıtan birilerine söylüyorum ben, onlar çok mahcup olacaklar. Sebep şu Sevgili Komutanım: Biz kalbîyiz kalbî, kalbî olunca samimi söylüyorum bizi kuşatan bir ilahi nusret oluyor. O yüzden ben de diyorum ki arkadaşlar, siz de bizim kardeşimizsiniz, siz de siyaset yapıyorsunuz: Taklit edin, taklit, güzel olanı taklit edin. O yüzden de buradaki kadroya, bakın burada bakan yardımcılarımız var, SGK'nin Başkanı var, kardeşimiz, çok fedakârca bunlar çalışıyor. Mesela biraz önce ben baktım tutanaklara, bir arkadaşımız, efendim "Bay Selim" filan diye muaheze eder tarzda bir ifade kullanmış, hiç yakışır mı ya, biz siyasetçiyiz, o insanlar bürokrat. Bunlara bizim dilimizi kullanırken azami özen göstermemiz lazım, burada bile değiliz ya. Oysa yaşımız da kemal yaşını almış, dikkat etmemiz lazım ve çok hususi bir Bakanlığın bütçesini görüşüyoruz. Dolayısıyla tenkit edelim elbette, biz buna varız elbet ama tahrif etmeden, hakikatleri ters yüz etmeden yapalım. Sabah mesela biz buraya geldik -Değerli Bakanım, siz yoktunuz- içeri bir girdik, aman Ya Rabb'im, oradan efendim nümayişler... Ya ne oluyoruz arkadaş ya, ne oluyoruz ya? Tribünlere oynamak kimseye kazandırmadı, bugüne kadar kazanamadınız ki.

CAVİT ARI (Antalya) - Siz de slogan atmayı öğrendiniz bu sayede.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ben diyorum ki milletle beraber olun, yürek frekansınızı milletle eş değer tutun, bunu yapın. Sayın Cumhurbaşkanımızla ilgili hakikaten çok bizim canımızı sıkan, bizi rahatsız eden ifadeler kullanılmış burada, biz yoktuk o arada, bu edep dışı bir şeydir. Bakın, biz sizin Genel Başkanınızla ilgili yahut bir başka genel başkanla ilgili herhangi bir tartışma mevzusu yapıyor muyuz? Şu EYT'yle ilgili konuşmalar yapılırken söylenecek çok şey var aslında ama söylemiyoruz, yutuyoruz, buralarda sükûtu tercih ediyoruz.

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Konuşalım, bilelim.

KANİ BEKO (İzmir) - Konuşun da bilelim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Edep, edep, edep arkadaşlar, o olduğu zaman işte millet gönlünü, yüreğini size açıyor. Bu bağlamda ben Milliyetçi Hareket Partisinin çok seçkin kadrosuna, başta Genel Başkanları olmak üzere çok teşekkür ediyorum. Hak teslimi yapan herkese teşekkür ettik bugüne kadar. Söylemlerine bakın...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Eski söylemlerine mi, yeni söylemlerine mi?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - ...elbette ki tenkitleri var, elbette ki talepleri var. Konuşmalarında sadece tenkit eden bir hâlleri yok ki.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir saniye, evet, lütfen tamamlayalım.

Buyurun.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Yani tebcilden kastım biliyorsunuz yüceltme, sadece öyle bir hâlleri yok, hakikati söylüyor bunlar. Bu hâl üzere olduğunuzda biz başımızın üzerine alıyoruz, çok saygı duyuyoruz. Efendim, siz bizim nezdimizde saygın değil misiniz? Elbette ki saygınsınız ama bunun katsayısını artırmak sizin elinizde, aşağılara düşürmek de öyle.

Şimdi, şunu söyleyeceğim arkadaşlar. Bütçemizin rakamları ve yapılanlarını Sayın Bakanımız çok berceste, çok beliğ, anlaşılabilir şekilde sabahleyin çok tafsilatlı olarak anlattı. Ama ben hayata yansımız bir örnekle özellikle burada Bakanlığımızın fonksiyonunu... Değerli Bakanım oradan tekdir ediyor Bakanım da bizi.

BAŞKAN - Yok canım yani biz...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Ama hayata yansıyan hâlini anlatacağım.

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Somut delilleriyle anlat, bilimsel, rakamsal olarak anlat.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Somut, somut, yaşanmışlığı anlatacağım.

BAŞKAN - Lütfen Sayın Aydemir...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bir vesile ben burada gene bunu söylemiştim, bugün anlatmam gerekti. Arkadaşlar, ben gazetecilik yaptım, o zeminden geliyorum, dolayısıyla biliyorum. Mesela Erzurum özelinde yaşananları söyleyeyim. Bayram vasatlarında, özellikle dinî bayramlardan önce, Kurban Bayramı, Ramazan Bayramı'ndan önce Çocuk Esirgeme Kurumu vardı bizim Erzurum'da... Eskiden başka illerde de vardı, şimdi elhamdülillah, sevgievlerine bunları evirdik, çevirdik çok şükür. İşte o yüzden oralardan "Allah sizden razı olsun." dendikçe biz de büyüyoruz elhamdülillah. Oraya giderdik, sabahleyin gazeteciler orada makineleriyle, kameralarıyla beklerlerdi. Niye? Efendim, hayırseverlerden yardım gelecek de onlar da haber yapacaklardı, böyle bir hâl vardı. Bizim iktidarımızla beraber bunların hepsi berhava oldu gitti, ihtiyaç yok. Niye? Devletimiz var, devletimiz yardım ihtiyacı duyan kim var kim olursa olsun inanç sadedinde hangi noktada olursa olsun orada vardır.

BAŞKAN - Lütfen tamamlayalım.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Öyleyse bu Bakanlığımız bizim inayet depomuz, onlarla iftihar ediyoruz. Çalışmalarıyla, kadrolarıyla, Sayın Bakanımızla... Bakanımız, hanımefendiliğin zirvesinde bir isim ve bizim kadına verdiğimiz ehemmiyetin bayraklaşmış bir şeklidir, bize bu yönüyle de teşekkür etmeniz lazım. Biz kadını ana biliriz, onun ayağının altına cenneti koymuş bir inancın, anlayışın müddeileriyiz.

MURAT EMİR (Ankara) - İlk kadın bakanı CHP atadı, size hatırlatmak isterim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Dolayısıyla kadın başımızın üstünde...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Seçme seçilme hakkını da CHP verdi.

BAŞKAN - Evet, lütfen tamamlayın efendim.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Kadın başımızın üstünde, efendim engelli başımızın üstünde, gençlerimiz, yaşlılarımız hepsi..

SALİH CORA (Trabzon) - Başörtülü seçilme hakkı da AK PARTİ döneminde oldu.

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Genel Başkanımızın katkısını da lütfen...

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bakanım, laflar...

Ben özellikle tabii bazı isimleri hususen tenzih ediyorum ben ama şunun altını çiziyorum. Burada çok şey öğrendiğimiz siyasette bizim önümüzde olanlar var, onları herkes bilir ki kayıt düşmüşümdür ama daha yeni olanlar var, bilmeyenler var. Hususen, onların önemli bir kısmının yaşları benden daha küçük, tavsiyem şu: Ak kadronun metotlarını, metodolojisini takip etsinler, taklit etsinler, huzur bulurlar, Cenab'ı Hakk'ın inayetine de mazhar olurlar.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl yani, ne demek?

CAVİT ARI (Antalya) - Ülkeyi nasıl batırdığınızı anlatacaksınız burada.

BAŞKAN - Arkadaşlar... Arkadaşlar...

DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - İstanbul seçimlerini nasıl yorumlayacaksınız?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Değerli Bakanım, bütçemiz hayır, uğur getirecek Allah'ın izniyle. Sizi tebrik ediyorum, kadronuzu tebrik ediyorum, Allah muininiz olsun, yardımcınız olsun.

Saygı sunuyorum.