KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, Bakan Yardımcıları, değerli bürokrat arkadaşlarımız, değerli basın mensupları; hepinizi saygıyla sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.

Bakanlığınız Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yani geniş bir kapsamı taşımakta. Bu nedenle de belirli hususlara değinerek konuşmamı tamamlamak istiyorum.

Çalışma hayatıyla ilgili sorunlar dile getirildi. Bu konuda çözülmesi gereken birçok sorunumuz bulunmakta. Bu konuları geçerek öncelikle şu hususları ifade etmek istiyorum Sayın Bakan: Sunumunuzda emekliye biner TL bayram ikramiyesinden bahsettiniz. Evet, emeklimize biner TL bayram ikramiyesi verilmektedir, doğrudur ancak bu emeklilerimiz bu ikramiyeyi Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde almaktadır çünkü 7 Haziran seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımızın seçim vaatleri arasında her emekliye iki bayramda birer maaş ikramiye taahhüdü bulunmaktaydı. Siz bu taahhütten kopya çekerek ancak bin TL'sini verebildiniz. Bu anlamda da tüm emeklilerin Cumhuriyet Halk Partisine teşekkür etmesi gerekir.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bize etmesinler!

CAVİT ARI (Antalya) - Bunun yanı sıra, Cumhuriyet Halk Partisinin taahhüdü yine kısmen gerçekleştirildi. Eğer bugün emekliler yani çalışan emeklilerin maaşından yüzde 15 kesinti yapılmıyor ise bu yine Cumhuriyet Halk Partisi sayesindedir çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin taahhüdüydü. Siz seçimlerden sonra yani 7 Haziran-1 Kasım seçim süreci içerisinde "Hani nerede bunun kaynağı?" dediğiniz o dönemlerde işte bu taahhütlerimizden yani Cumhuriyet Halk Partisinin taahhütlerinden kopya çektiniz. Size teşekkür ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisinin taahhütleri gerçekçi projelerdir. O nedenle diğer projelerinden de yararlanabilirsiniz diyorum, bizim açımızdan hiçbir sakınca yok.

Yine, değerli arkadaşlar, asgari ücret konusu. Asgari ücrette 2.020 TL'yi daha ancak yakaladınız. Bugün asgari ücret eğer 2.020 TL'ye yükselmişse yine Cumhuriyet Halk Partisi sayesindedir çünkü 2015 Haziran seçim sürecinde Cumhuriyet Halk Partisinin asgari ücretle ilgili taahhütlerine yetişemediniz ama yine Cumhuriyet Halk Partisinden kopya çekerek asgari ücreti artırmak zorunda kaldınız çünkü Cumhuriyet Halk Partisinin taahhütleri çok netti, siz de bu taahhütlerden kopya çekerek asgari ücreti artırdınız.

Sayın Genel Başkanımızın taahhüdü vardı "Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde çalışanlara en az 2.200 TL asgari ücret verilecek." diye. Siz buna dahi yetişemediniz, şu an 2.020 TL'de kalmış bulunmaktasınız.

Sayın Bakan, engellilerle ilgili bir açıklamanız vardı, engelli memur alımıyla ilgili. "Biz, 2019 yılı içerisinde 55 bin civarında engelli memur aldık." diye ifade ettiniz. Bu açıklamanız sayısal anlamda doğru ancak bu alımlar yeterli değil Sayın Bakan çünkü sayısal oran yönünden bakar isek, geçmiş yıllardan gelen engelli memur alım oranlarına bakar isek hani buraya gelen AKP'li bakanların hep milat kabul ettiği 2002 yılı var ya yani bir sayısal dengeyi tutturmak için kullandığınız o 2002 yılı, 2003 yılı var ya matematiksel hesaplamalarda kullanageldiğiniz, ben size oradan bir hesaplama söyleyeyim Sayın Bakanım: Bakın, 2002 yılında 5.777 engelli memur alımı yapılmış, yine 2003 yılında 6.727 engelli memur alımı yapılmış.

Sayın Bakan, 2003 yılındaki engelli memur alımı oranı yüzde 16 seviyesinde ancak sizin 2014 yılındaki artış oranınız yüzde 3,6; 2018 yılındaki artış oranınız yüzde 3,9; 2019 yılında ise yüzde 6,5 oranında. Yani siz 2003'ten dahi şu an oransal anlamda, geçmişten gelen memur sayısı artışında sınıfta kaldınız, geriden gelmektesiniz Sayın Bakanım.

Değerli arkadaşlar, İnsani Gelişme Endeksi sıralamasında 2002 yılında 96'ncı sırada olduğumuzu, 2017 yılında ise 64'üncü sıraya yükselmekle övündünüz yani ben bunu üzülerek karşılıyorum, Türkiye'yi 64'üncü sırada Gelişmişlik Endeksi'nde görmenizi ve bununla övünmenizden şahsen üzüntü duymaktayım. Türkiye, çok daha yükseklerde bir yerde yer almalıdır, 64'üncülükle övünülmez Sayın Bakan.

"43 sosyal yardım programıyla yoksulluk sorunu yaşayan dezavantajlı toplum kesimlerine ulaşmaktayız." dediniz. "2018 yılında 3 milyon 494 bin 932 haneye ulaştık." buyurdunuz.

Sayın Bakan, bu sayıyı, aile sayısını eğer ortalama 3'le çarparsak -veya 4'le- 11 milyon ya da 12 milyon nüfus yapar. 2002 yılında 1,3 milyar iken 2019 yılında 55 milyar yardımda bulunduğunuzu ifade ettiniz. "Son on yedi yılda 315 milyar sosyal yardım yaptık." şeklinde ifadede bulundunuz.

Şimdi, 2018 yılında 3 milyon 494 bin 932 haneye ulaştığınıza göre, sosyal yardım yönünden bakarsak bir anlamda insanlarımızın, vatandaşlarımızın derdine çare olmaya çalıştığınızı görüyoruz ama bir taraftan da ülkeyi getirdiğiniz hâli görüyoruz çünkü siz bugün bu kadar insanı Sosyal Yardımlaşmadan destek almaya mecbur bıraktınız, mahkûm ettiniz. Bu sayılar da bunu göstermektedir.

Yine, Sosyal Yardım Kartı Projesi'ni hayata geçirdiğinizi, 2 milyon vatandaşa kart verdiğinizi, tüm sosyal yardımların yüzde 86 nakdî yapıldığını ifade ettiniz. Bu arada bir şeyi sormak istiyorum: Suriyelilere benzer şekillerde yardım yapıyor musunuz, ne şekilde yardımlar yapılıyor, nakdî yardımlar yapılıyor mu?

Devam ediyorum. Biraz önceki sosyal yardımlaşmalarla ilgili yapmış olduğunuz ödemeler tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan devletin bütçesinden yapılan yardımlardır. İhtiyacı olan varsa bu yardım anasının ak sütü gibi ona helalühoş olsun ancak devletin kaynaklarıyla yapılan bu yardımları sizler, bakın, sizler siyasi malzeme yapıyorsunuz, seçim malzemesi yapıyorsunuz. Biz seçim çalışmalarında köylere gittiğimizde o yaşlı teyzelerimize bunu blöf olarak kullandığınızı çok defalar gördük, şahit olduk. "Bak teyze, aman ha, oy vermezsen maaşın kesilir." laflarına çok defalar şahit oldum. Siz devletin parasıyla yaptığınız bu yardımı seçim tehdidi olarak, oy tehdidi olarak kullanamazsınız. Bu söylemlerinizi lütfen değiştirin.

Yine, Sayın Bakan, ülkemizde toplumsal huzur her geçen gün bozulmakta. Kadına şiddet, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri giderek artmakta. Bu konulara çözüm maalesef bulunamadı. Olayın sosyal tarafı var, emniyet boyutu var ve yargı boyutu var. Bu konularda kararlı olunmalı.

Son olarak aile konusuna değinmek istiyorum. Aile bütünlüğünü korumaya yönelik en önemli proje olarak "Aile danışmanlığı ve boşanma süreci danışmanlığını getirdik." diyorsunuz. Değerli arkadaşlar, bakın, son dönemlerde özellikle aile mevhumumuzla alakalı ciddi sorunlar yaşamaktayız. Sayısal verilere baktığımızda gerçekten Türk toplumunun temelini, çekirdeğini oluşturan aile yapısına ciddi zararlar verilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız.

CAVİT ARI (Antalya) - Aile kurumu son yıllarda uygulanan yanlışlıklar nedeniyle büyük tehditlerle karşı karşıya kalmıştır. Türkiye'de özellikle son dönemlerde ailelerimiz yıpratılmıştır, bireyler arasında ciddi sorunlar yaşanmaktadır çünkü bireylerin yalnızlaştırılması birilerinin işine geldi değerli arkadaşlar. Çaresiz bireyler, yardıma muhtaç insanlar her zaman oy deposu olarak kullanılageldi. Bakın, ben size birkaç sayısal veriden bahsedeceğim. Örneğin Türkiye'de çekirdek aile yapısı olarak hepimizin kabul ettiği anne, baba, çocuklar olarak bildiğimiz aile toplam sayısının oranı son yıllarda giderek azalmakta. Bu, sizin, Cumhurbaşkanlığının vermiş olduğu kitapçıktaki sayısal oranlardır. Her geçen gün bütün aile yapısında nüfusa göre oranda azalmalar meydana gelmektedir ancak ne artmakta? Tek başına yaşayan birey sayısı artmakta. Bu neyi göstermektedir? Bu bölünen, parçalanan aile sayısının hızlı şekilde arttığını göstermektedir.

Değerli arkadaşlar, son olarak şunu söylemek istiyorum: Bakın, 2003 yılında nüfusumuz 66 milyon iken evlenme sayısı bu ülkede 555 bin olmuş, bir önceki yıla göre evlenme oranında yüzde 10,8 artış olmuş. 2004 yılında 66 milyon 800 bin iken nüfusumuz 615 bin evlenme olmuş, artış oranı yüzde 8,8.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Lütfen tamamlayınız efendim, lütfen...

CAVİT ARI (Antalya) - Son yıllara geliyorum Sayın Bakan, 2015 yılında nüfusumuz 78,5 milyon civarındayken evlenme sayısı 602 bin, bir önceki yıla göre artış oranı yüzde 0,5 yani neredeyse hiç artmamış. 2016 yılında nüfusumuz 80 milyona yaklaşmış, bir önceki yıla oranla evlenme sayısında yüzde 1,4 oranında azalma var. 2017'de 569 bin kişi evlenmiş, 2018'de nüfus 82 milyon, evlenen sayısı 553 bin. Şimdi bu neyi gösteriyor? Bir, ekonomik koşullar insanların zorda kaldığını ve böylelikle evlenme yönüyle sıkıntılar yaşadığını gösterdiği gibi, evlenmeyle aile kurma mevhumunun da giderek azaldığını göstermektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Başkanım, son cümlem.

İşte, bu da sizin uyguladığınız yanlış politikadan meydana gelmektedir ama başka bir şey söylemek istiyorum: Boşanma oranlarına baktığımızda 2003 yılında 92.637 iken, bir önceki yıla göre daha düşük oran eksi 2,8 boşanma oranı. Hızlı geçiyorum. Bakın, 2016'da 126 bin boşanma var, 2017'de 128.500 boşanma var. 2018 yılında ise yüzde 11 oranında -bir önceki yıla göre yani 2017'ye göre- artışla 142.500 boşanma var. İşte sizin ülkeyi getirdiğiniz durum budur Sayın Bakan. Bu da sizin iktidar olarak uygulamış olduğunuz yanlış politikalardan kaynaklanmaktadır diyorum.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.