| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) İçişleri Bakanlığı b)Emniyet Genel Müdürlüğü c)Jandarma Genel Komutanlığı ç)Sahil Güvenlik Komutanlığı d)Göç İdaresi Genel Müdürlüğü e)Afet ve Acil Durum Yönetimi Müsteşarlığı f)Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı g)Özel İdareler ve Belediyeler Kefalet Sandığı Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 20 .11.2019 |
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli hazırun; Türk milletinin Anadolu'daki millî kimlik, kültür ve egemenliğine yönelik önemli bir tehdit modern bir Kavimler Göçü şeklinde 2011-2019 arasında ülkemize gelen kayıtlı ve kayıtsız 5,3 milyon Suriyeli sığınmacıdan kaynaklanmaktadır. Bakan "Gerçek rakamları konuşalım." dedi. 5 milyon 74 bin yabancı uyruklu varmış, bunun 3,6 milyonu Suriyeli, 1 milyonu öğrenciler, yabancı şirket ve konsolosluk çalışanı; 324 bini ise uluslararası koruma başvuru ve statü sahibi. Uluslararası koruma başvuru ve statü sahipleriyle kastedilen; mülteci, şartlı mülteci ve ikincil koruma altında olanlar.
Türkiye'de üniversitelerde 148 bin öğrenci var YÖK'e göre. Türkiye'de çalışma izni almış, Türk ve yabancı firmalarda çalışan 2011'den itibaren 360 bin kişi var. Bu hesaba göre konsolosluklarda da 500 bin kişi çalışıyor. Madem gerçekleri konuşuyoruz, Erdoğan'ın açıkladığı 3,6 milyon Suriyeli dışında var olan 350 bin Suriyeli Kürt son iki hafta içinde buharlaştı mı? Bu rakamlarda bu yok. Onlar geçici sığınmacı değil mi? Türkiye'de Suriyelilerden sonra 2'nci büyük grup olan ve ayda 10 bininin sınır dışı edildiğini Birleşmiş Milletler verilerinden anladığımız Afganlardan neden bahsedilmedi? Afgan sayısını Birleşmiş Milletler, 196.919 olarak veriyordu, şimdi durum ne? 3'üncü büyük grup olan İranlılar, 4'üncü büyük grup olan Iraklılar da yok bu rakamlar içinde. Varsa nerede?
3 milyon 600 bin kayıtlı Suriyeli ve 350 bin Suriyeli Kürt dışında Türkiye'de ne kadar kayıtsız Suriyeli olduğu hakkında İçişleri Bakanlığının hesaplanmış tahmini nedir? Örneğin, Ali Yerlikaya, Gaziantep Valisi iken "Gaziantep'te 12 Kasım 2017 itibarıyla resmî kayıtlı 343 bin Suriyeli var ancak rakamlarda kayıt eksikliği var. Bize göre bu sayı 110 bin daha fazladır." dedi. Mersin'de 207 bin kayıtlı var, Mersin Belediyesine göre de 200 bin de kayıtsız var. Resmî rakamlara göre Antalya'da 1.800 Suriyeli var -internete girin, bakın Bakanlığın kayıtlarına- ama bunu Antalya'da söylerseniz size gülerler.
Ayrıca, Asya ve Orta Doğu'nun değişik bölgelerinden gelmeye devam eden sığınmacılar da varlıklarını her an artırabilecek şekilde karşımızdalar.
Özet olarak, Türkiye'de bugün tahmin edilen sayı, bilinenlerle birlikte, 6,7 milyon. Bu rakam, Türkiye nüfusunun yüzde 8,6'sına eşit.
Bugün karşı karşıya olduğumuz süreç, bir stratejik göç mühendisliği. "Stratejik güç mühendisliği" tabiri, devletler ya da devlet dışı aktörler tarafından belli bir bölgede yaşayan nüfusun güçlendirilmesi, zayıflatılması ya da muhtevasının değiştirilmesini sağlayan yollarla, askeri ve siyasi amaçlar dâhilinde kasti şekilde yaratılmış iç ve dış göçleri ifade ediyor. Mühendislik eseri göçleri yaratan araçlar tehditten askerî güç kullanımına, kazanç vaadinden finansal teşviklere hatta normalde kapalı olan sınırların açılıp basit geçişin kolaylaştırılmasına uzanan geniş bir skalayı kapsıyor. Bugün karşı karşıya olduğumuz da bir stratejik göç mühendisliği. Ve nedense Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, İsrail, PKK ve IŞİD, Suriyeli sığınmacıların Türkiye'de kalmasını istiyorlar.
Bu arada, AKP'nin Suriyeli sığınmacılar politikası, Türk halkını belirsizlik içinde tutup uyuturken Suriyelilerin Türkiye'de kalmasını sağlamaya yönelik adımlar da atılıyor, psikolojik harekâtlar da yapılıyor. Şeref Malkoç 2017'de "Ne kadar teşvik edersek edelim, Suriyelilerin yüzde 80'i kalacak." diyordu. 2018'de "Büyük devlet olmak için büyük nüfusa ihtiyaç var. Suriyeliler Türkiye için büyük bir fırsata dönüşebilir." O zaman Çin'den de insan alalım, daha hızlı daha büyük devlet oluruz. Eski Tarım Bakanı Fakıbaba "Biz Suriyelilere biraz destek versek Türkiye'nin sulanabilir arazileriyle her şeyi yapabiliriz. Ben bunu yüzde 100'le çalıştırabilsem benim işsizlik oranım bitecek. Bizim şu anda dışarıdan gelen, Suriye'den gelen 3,5 milyon misafirimiz var. Kendileri gitse biz onları göndermeyeceğiz, bizim ihtiyacımız var." dedi. Hürriyet gazetesinden Hacer Boyacıoğlu, 4 Temmuz 2016'da, 2 milyon 746 bin Suriyelinin topluma entegre edilmeleri için nasıl bir planlamanın yapıldığını Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğünün yürüttüğü çalışmayla açıkladı.
Türkiye'deki Suriyelilere yönelik Politikalar ve Stratejiler için Çerçeve Belgesi'nde 7 bakanlık sorumlu kılınmış, 14 destek kurumu var, STK'ler ve özel sektörün katkısıyla birlikte Suriyelilerin sığınma, eğitim, sağlık, ekonomik ve çalışma hayatı, sosyal uyum, yerel yönetimler, güvenlik ve sivil toplum gibi 8 ana dalda Türkiye'ye entegrasyonu ve daha sonra vatandaşlığı üzerinde çalışma yapılıyordu. Keza, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü tarafından 2017'de hazırlanan ve Bakanlık internet sitesine konulan Kilis İli 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı açıklama raporunda Suriyelilerin en az yarısının Kilis'te kalacakları açıklanmış, hesaplar da buna göre yapılmış. 2040 yılında böyle olursa Kilis, bir Türk kenti değil, Ayn el Arap olur.
Keza, İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu'nun 96'ncı maddesinin (1)'inci fıkrası gereği hazırlanan ve kamuoyundan gizli olmamasına rağmen gizlenen Uyum Strateji Belgesi ve Ulusal Eylem Planı 2018-2023, Türk halkını Suriyelilerin Türkiye'de kalmasını kabullenmesi için yapılması gereken psikolojik operasyon belgesidir. Bunu da gizlemiyor zaten. Belgenin stratejik amacı, daha 1'inci maddesinde, göçmenlere yönelik toplumsal kabul düzeyinin güçlendirilmesi ve göçmenlere yönelik olarak toplumsal kabulü artırmak için gerekli tedbirlerin alınması hedeflerini ortaya koyuyor. Bu tür belgelerin hazırlanması, Türkiye'ye yönelik göçleri daha da artıracaktır, teşvik edici olacaktır. Küresel ısınma, kuraklık ve politik istikrarsızlıkların göçleri teşvik ettiği bir dönemde Türkiye, kendisine yönelik göçleri teşvik edici değil, caydırıcı bir tavır almalıdır.
Peki, Suriyeliler kalırlarsa ne olurlar? Cumhurbaşkanlığının finanse ettiği Hacettepe Üniversitesinin yapmış olduğu bir çalışma var. Bu çalışmaya göre -yeni yayınladı- Türk kadınlarının doğum oranları 2,3, Suriyelilerinki 5,3; bu, çok açık bir bilimsel veri. Bugünkü eğilim kalırsa 2040 yılında 3,8 milyon yani vatandaşlık verilenlerle birlikte Suriyelilerin sayısı 7 milyon 460 bine çıkıyor. Türkiye'deki her 13 kişiden 1 tanesi Suriyeli sığınmacı olacak. kayıtsızlar da kalırsa 1,5 milyon 2040 yılında bu nüfus 10 milyon 405 bin kişi olacak. Türkiye'nin bu jeopolitik yapıda böyle bir yükü taşıma gibi lüksü olamaz. Şimdi, ben bunlardan dolayı endişelerimi kamuoyuyla paylaşıyorum, Sayın Bakan ise hiç endişeli görünmüyor. Acaba hangimiz haklıyız, Sayın Bakan mı, ben mi haklıyım?
Şimdi, geçmişe bakıyorum, Sayın Süleyman Soylu'nun FETÖ'nün hayır örgütü olduğunu düşündüğü ve faaliyetlerinden hiç endişelenmediği dönemi hatırlıyorum. Ben de o dönemde FETÖ'den büyük endişe duyuyor, FETÖ'yle mücadele ediyordum. Süleyman Soylu, PKK'nın müzakerelerinin doğru olduğunu düşünmüştü ve desteklemişti, bundan hiç endişe duymamıştı, hatta kısa bir süre önce de CNN Türk'te dedi ki: "FETÖ bizi bu nesil, PKK'yla müzakere yapabileceğimiz son nesil diye ikna etti, zokayı yuttuk." Ben, terörle müzakere döneminde bunun yanlış olduğunu düşünüyordum, yanlış olduğu için de karşı çıktım, bununla da yetinmedim, devlet arşivine girsin diye dönemin Cumhurbaşkanından randevu aldım, 7 sayfalık bir raporu kendisine takdim ettim.
Şimdi, ben endişe duyuyorum bu gelişmeden, Sayın Soylu duymuyor, bakalım ne olacak?
BAŞKAN - Evet, Sayın Soylu da cevap bölümünde zaten gerekli cevapları verecektir.
Sayın Girgin, hazır mısınız?
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - Pardon, Sayın Başkan, bir sürem daha var, kısa bir sürem, onu da kullanmak istiyorum.
BAŞKAN - Hemen söyleyin o zaman.
Buyurun.
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - 2 husus var altını çizmek istediğim.
Birincisi: Sayın Bakanın sunumunda ifade ettiği, PKK'nın üst düzey yöneticilerine karşı gerçekleştirilen operasyonlar, doğrusu, bunun çok önemli ve başarılı bir eylem olduğunu düşünüyorum. Dilerim, bu eylemler yani devletin PKK'nın üst düzeyine karşı göstermiş olduğu eylemler devam eder ve Cemil Bayık da bunların arasına katılır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet...
ÜMİT ÖZDAĞ (İstanbul) - İkincisi, yine önemli ve güzel bir çalışma yapılıyor şu anda Jandarma Genel Komutanlığı tarafından ve Emniyet Genel Müdürlüğü de yapmaya başlamış duyduğuma göre. Bu da, ikna ve teslim çalışmaları. Gerçekten çok başarılı çalışmalar ve çok iyi sonuç alınıyor. Bu konuda da tebrik ediyorum kendilerini.