KOMİSYON KONUŞMASI

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Bakanım, 7/4/2016 tarihinde 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girdi. Kanunun verdiği görev ve yetkileri yerine getirmek üzere Kişisel Verileri Koruma Kurumu kuruldu. Takip ettiğimiz kadarıyla kurum, görevlerini ifa etmekte, toplumda konuya ilişkin farkındalık yaratmakta ve kanuna uyum konusunda gerekli çalışmaları yürütmektedir.

Ancak ne yazık ki anayasal bir hak olarak Anayasa'mızın 20'nci maddesinde düzenlenmiş olan kişisel verilerin korunması hakkının koruma alanı iç güvenlik sektörüne uzanmamaktadır. Nitekim, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun 28'inci maddesinin (ç) bendi kişisel verilerin millî savunmayı, millî güvenliği, kamu güvenliğini, kamu düzenini veya ekonomik güvenliği sağlamaya yönelik olarak kanunla görev ve yetki verilmiş kamu kurum ve kuruluşları tarafından yürütülen önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında işlenmesi hâlini istisna olarak düzenlemiş ve bu hallerde Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nun uygulanamayacağını hüküm altına almıştır.

Oysaki kişiler hakkında en çok veri iç güvenlik kurumları tarafından önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetler kapsamında toplanmakta ve tutulmaktadır. Nitekim, emniyet güçleri, hem kaynakların daha etkin bir şekilde kullanımını sağlamak hem de caydırıcılığı temin edebilmek amacıyla gerek kendi istihbari veri kaynaklarından derlenen bilgileri gerekse kamu verisini analiz etmekte ve veri odaklı stratejiler oluşturmaktadır. Analiz edilen bu veriler özellikle ve çoğunlukla kişisel verilerden oluşmaktadır. Her ne kadar İçişleri Bakanlığı bünyesinde Kolluk Gözetim Komisyonu kurulmuş ise de bu yeterli değildir. Nitekim, kişisel verilerin korunması bir temel haktır ve ancak kanunla sınırlandırılabilecektir. İç güvenlik birimlerinin kendi teşkilat ve görev kanunlarında da kişisel verilerin işlenmesi, toplanması, saklanmasına ilişkin özel nitelikli hükümler yer almamaktadır. Bu durum ise hak ihlallerine yol açabilecektir.

Nitekim, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesince Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8'inci maddesinde yer alan özel hayatın gizliliği kapsamında incelenen kişisel verilerin korunması hakkı ve daha genel olarak, özel hayatın gizliliği hakkına ilişkin olarak devletler tarafından gerçekleştirilen ihlaller konusunda Türkiye ne yazık ki liderler arasındadır. Bu durum, Türkiye devletinin kendini sorgulaması ve birtakım önlemler almasını gerekli kılmaktadır.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa'mıza göre, önleyici, koruyucu ve istihbari faaliyetleri nedeniyle bir hakkın kısıtlanması da ancak faaliyet kapsamında kesin olarak gerekli olması, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olması, söz konusu müdahalenin yasaya dayanarak yapılması ve yasanın yeterli güvenceye sahip olması ve ölçülü olması gerekmektedir.

Türk hukuku açısından bakıldığında ise Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda düzenlenmiş istisnalar fazla sayıda ve genel niteliktedir. Kamu kurum ve kuruluşlarının ve özellikle kolluk kuvvetleri ile istihbarat örgütünün faaliyetlerinin tamamıyla kanun kapsamı dışına çıkartılmış olması, kişisel verilerin korunmasının ruhuna aykırı olmakta; kolluk ve istihbarat faaliyetlerine yönelik iç ve dış denetimin bulunmaması, Türkiye'de hesap verme kültürünün olmaması nedeniyle özellikle özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunması hakkının ihlaline yol açabilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sarıaslan, lütfen tamamlayın.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Az kaldı Başkanım.

Öte yandan, yeni AB veri koruma yasal çerçevesinin bir parçasını da 2016/680 sayılı Polis Direktifi oluşturmaktadır. Direktifin amacı, suçların önlenmesi, soruşturulması, tespiti, kovuşturulması ve buna benzer işlemlerle ilgilidir. Bu bağlamda, AB üyesi ülkelerin kolluk kuvvetleri bu alanda büyük veri teknolojilerini kullanabilmek için söz konusu direktifin gereklerine uymakla sorumlu kılınmaktadır. Ancak Türkiye'de bu şekilde bir düzenleme mevcut değildir. Türkiye'de Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'na istisna konulmuş ancak iç güvenlik sektöründe kişisel verilerin ne şekilde işlenebileceğinin çerçevesi bir kanunla hâlâ oluşturulmamıştır. Bu nedenle, bir an evvel iç güvenlik sektöründe kişisel verilerin korunmasına ilişkin hukuki belirliliğin sağlanması gerekmektedir.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz efendim, sağ olun.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Ben teşekkür ederim.