KOMİSYON KONUŞMASI

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, Değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli bürokrat arkadaşlar, Türk Silahlı Kuvvetlerinin şerefli, onurlu komutanları; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Türk ordusu, milattan önce 209 yılından bu tarafa adaleti yeryüzüne hâkim kılma adına misyon üstlenmiş, o tarihten bugüne kadar zalimlerin karşısında mazlumun yanında yer almıştır. Öyle ki bu inanç şairlere ilham kaynağı olmuştur.

Yahya Kemal'in,

"Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın."

şiirinde bu durum tam manasıyla anlamını bulmuştur.

Yine, Nuri Paşa komutasındaki Türk ordusunun kardeş ülke Azerbaycan'ı Ermeni ve Rus zulmünden kurtarmak için yaptığı fedakârlığa atfen bestelenen "Çırpınırdın Karadeniz Bakıp Türk'ün Bayrağına" şiiri ve türküsü, yine, Türk askerinin sözünü ettiğimiz misyonunun sonucu dillerden dökülmüştür.

Burada sizlere yaşanmış bir olayı anlatmak istiyorum. Millî Savunma Üniversitemizin Sayın Dekanı Prof. Dr. Tufan Gündüz Hoca bir televizyon programında çok güzel bir şekilde anlatmıştı bu olayı. Bahsettiğimiz konuların popülist bir yaklaşım olmadığını belirtmesi açısından önemli olduğu için anlatmak istiyorum;

Bosna'da görev yapan Türk askerleri köylerde yardıma muhtaç aileleri tespit edip Türkiye'den yardım sağlayarak ihtiyaç sahibi Bosnalıların evlerine erzak dağıtmaktadırlar. Köyün birinde ihtiyaç sahiplerine yardım dağıtılırken yetkili kişi askerlerimize listeye yazmayı unuttukları bir teyzeden bahseder, evinin de tepelik bir alanda olduğunu söyleyip "Yardım edebilir miyiz?" diye sorar. Askerlerimiz "Elbette" deyip yardım kolilerini omuzlanır, diz boyu karda teyzenin evine doğru yürüyüşe geçerler ve varırlar. Kapıyı çalarlar, yaşlı teyze kapıyı açar açmaz ilk sözü "Türk müsünüz?" diye sorar. Bizimkiler "Türk'üz" deyince yaşlı teyzenin cevabı "Geleceğinizi biliyordum." olur.

Evet, değerli arkadaşlar, Türk Bayrağı'nın gölgesi o kadar kuvvetli ve kapsayıcı ki bizim geleceğimizi bekleyen milyonlar var. Bir gün geleceğimizi biliyorlar. Mazlumların gözü kulağı bizde. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtları sırasında da bu hikâyenin farklı versiyonlarını gördük. Bu sebeple Türk askeri her zaman "beklenendir" ve elbet gelecektir! Bizim sancağımızın gölgesi çok büyüktür ve hâlâ insanları serinletmektedir.

Sayın Bakanım, değerli milletvekilleri; tarihi nice şanlı zaferlerle dolu Türk devleti, Tuna'yı yitirince Avrupa'dan çekildi, Nil'i yitirince de Afrika'dan çekildi. Ama bugün Dicle'den, Fırat'tan çekilmeyip Fırat'ın, Dicle'nin kuzularını çakallara yedirmeyeceğimizi bir kez daha göstermiştir.

Emperyalist devletlerin küresel projeleri mesafe tanımayan sömürü anlayışı üzerine kuruludur. Bugün Orta Doğu'da akan kanın en büyük sorumluları oralı olmayanlardır. Dünyanın bir ucundan gelip daha yakın tarihte sınırlarımız içerisinde yer alan, Misakımillî sınırlarımızın içindeki gönül coğrafyamızın parçası, burnumuzun dibindeki, şanlı askerimizin terörist temizliğine karşı çıkanları iyi niyetli görmek de mümkün değildir.

Bu konuyla ilgili, Türk askerinin terörle mücadelesini başka bir devletle savaşıyor algısı yaratmaya çalışanların ısrarla "savaş" tabirini kullanmalarını da şiddetle kınıyorum. Türk askeri, bölgedeki emperyalizmin taşeronlarını temizlemekte, patronlarına da gönül coğrafyamızda oldubittiye izin yok demektedir. Misakımillî sınırlarımızı hatırlatıp bize rağmen plan yapamazsınız demektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sancaklı, tamamlayalım lütfen.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Buna ısrarla "savaş" diyenlere şunu söylemek istiyorum: Evet, savaş var. O savaş da binlerce yıldır bitmeyen Alparslan ile Romen Diyojen'in, Fatih'in Konstantinapolis'i İstanbul yapmasının, yedi düvele karşı "Geldikleri gibi giderler." diyen Atatürk'ün savaşıdır. Yani hilal ile haç savaşıdır. Ve bu savaş bitmemiş, farklı şekillerde devam etmektedir.

Daha yakın tarihte maruz kaldığımız 15 Temmuz darbe girişiminde asker kılığına girmiş teröristler kimlerin kuklasıydı? Emirleri nereden alıyorlardı? Milletin tankını, silahım yine millete çevirmiş ve hiç çekinmeden ateş etme cüretini nereden almışlardı? 12 Eylül darbesini gerçekleştirenlere "bizim çocuklar" diyen kimlerdi? Bu açıdan bakıldığında, binlerce yıllık Türk düşmanlığı savaşının bitmediği görülecektir.

15 Temmuz demişken, burada bir konunun altını çizmek isterim: O kara ve kanlı gecenin aydınlığa kavuşmasında en önemli ve birinci faktör, asker ocağını Peygamber ocağı bilip giydiği üniformanın ne anlama geldiğinin idrakindeki darbe karşıtı Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın kritik müdahaleleridir. Onların kritik müdahaleleri ve sonrasında milletimizin azim ve kararlılığı karanlık ve kanlı geceyi aydınlığa çıkarmıştır.

Son yıllarda savunma sanayimizdeki "yerli ve millî" anlayışı tebrik ve takdir etmemek mümkün değil. Karada, denizde ve havada yerli ve millî araçlarımız, silahlarımız özellikle terörle mücadelede etkin rol üstlenmektedir.

Şunu kabul etmemiz gerekir ki insanoğlu öncelikle güvenliğini sağlamak, daha sonra diğer hayati şartları bir araya getirmek durumundadır; ülkeler de böyledir. Birçok coğrafyada insanlık iç ve dış savaşlarla, çatışmalarla, darbelerle karşı karşıya kalmaktadır. "Üçüncü dünya savaşı" lafları ortalıkta zikredilmektedir. İnsan nüfusu gittikçe artmakta, kaynaklar tükenmekte buna bağlı sorunlar ülkeleri karşı karşıya getirmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son sözleriniz lütfen.

SAFFET SANCAKLI (Kocaeli) - Böyle bir dünya tablosu karşısında binlerce yıllık devlet geleneğine sahip Türkiye de güvenliğini önceleyerek dışa bağımlı savunma sanayisi yerine yerli ve millî akılla güçlü devletler arasında yerini almalıdır; dileğimiz ve temennimiz budur.

Bu vesileyle, sınır içi ve dışında güvenliğimiz için mücadele veren kahraman Mehmetçiklerimize başarılar diliyorum, Barış Pınarı Harekâtı'nda üstün başarı gösteren şerefli Türk ordusunu tebrik ediyor, bir kez daha kendileriyle gurur duyduğumuzu belirtmek istiyorum.

2020 yılı bütçesi de hayırlı uğurlu olsun.

Teşekkür ediyorum.