KOMİSYON KONUŞMASI

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli vekiller, basının temsilcileri ve Sayın Bakan ve değerli komutanlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Aslında, tarih, dönem dönem, içinde yaşadığımız gibi, bir dönem geçtikten sonra kendisini farklı yazabiliyor, farklı okunabiliyor. Bugün Yaşar Büyükanıt yaşamını yitirdi ve çok garip, mesela bu toplantıda açılışından bu saate kadar çok sınırlı konuşmuş olduk çünkü kimine göre 28 Şubat, kiminize göre Ergenekon, Balyoz. Benim mesela ilk anımsamam, Şemdinli'deki operasyonda "Ali Kaya'yı tanırım, iyi çocuktur." Ama tarih bugün nereden nereye getirdi.

Bunu niçin söylüyorum? Gerçekten bir ülkede savunma çok önemli ve savunma sadece bir ülke için değil, bir aile için önemli, bir kent için önemli, bir kasaba için önemli, her yer için önemli ama burada dengeyi oluşturmak -dün de biz konuştuğumuzda- en önemli ve dünyada da aslında savunma konusu ele alınırken, birçok harcama yapılırken istikrar bir arada tutulmaya çalışılıyor, özgürlükler bir arada tutulmaya çalışılıyor ve insanların yaşadığı toplumdaki refah düzeyini artırmaya da çalışılıyor çünkü dünya stratejik bir dönemden geçiyor, çok değişik karmaşa içinde. Ona yönelik önlemler de almak lazım ve savunma, bugün biz hâlâ tanklardan filan söz ederken insanlar uzaydan, siber saldırılardan, birçok şeyden de söz edebiliyor. Buna yönelik önlemler de almak lazım. Ama savunma böyle işte -karşımızda Silahlı Kuvvetler mensupları ve siz eski Genelkurmay Başkanı olduğunuz için- sadece silah değil, savunma kimi zaman sözdür, kimi zaman konuşmaktır, kimi zaman da önlemektir sorunları ve çıkartılan derslerden, yaşanmışlıklardan da bir ders çıkarmak lazım, ona yönelik bir çaba harcamak lazım ve nitekim dünyada da mesela savunma harcamaları mukayese edilirken genelde; bir, sivil ölümleri özellikle çocuk ve kadın ölümlerine dikkat edilir, daha sonra göç sayısına dikkat ediyor ve peşinden de çok klasiktir, işte, şu kadar okul yapılırdı, şu kadar hastane yapılırdı, şu kadar öğrenciye harçlık verilir gibi mukayeseler yapılır. Bunu küçümsemek için değil, bunun olması gerektiğini de söylüyorum. Ama bizim, Türkiye'de gerçekten de sorunları önleme konusunda -arkada üniversite rektörümüz de var, komutan olsa bile akademiden yetişmiş birçok yetenekli insanlar var- bu sorunlar neden kaynaklanıyor, ne yapabiliriz? Nitekim, Adalet ve Kalkınma Partisi ilk geldiğinde "komşularımızla sıfır problem" demişti. O konuda girişimler de olmuştu ama bugün geldiğimiz aşamada... Mesela Suriye'den söz ediyoruz ki bugün birçok konuşmada Suriye'den söz ettik. 2011'den bugüne kadar kendi ülkemizde ayırdığımız maddi ve manevi kaynaklara... Sadece Ege'deki, Akdeniz'deki bu boğulmalara bile baksak insani açıdan olmaması gereken şeyler. Yani savaşın neler neler getirdiğini... Orada insanlar yaşıyordu, birçok problemle karşı karşıya ve kendi içimize de bu sorunları da bir nevi aktarmış olduk. Bu dengeden söz ederken barış, demokrasi, hukuk olduğu sürece daha rahatız. Denge bozulduğunda kargaşa, karmaşa çıkabiliyor ve otorite artabiliyor.

Şimdi, Kürt meselesi konusunda mesela siz konuşmanızda ne güzel söylediniz "Binlerce yıldır aynı coğrafyadayız, ekmeği suyu beraber yiyoruz." Ben hatırlıyorum, İlker Başbuğ da söylemişti, Necdet Özel de söylemişti, Hilmi Özkök Paşa da söylemişti, dönem dönem söylenmişti. Yani isim olarak belki anımsamasam bile "Biz Silah Kuvvetleriz, kendimize ait kırmızı çizgilerimiz var ama bu iş siyasilerin işidir, parlamentonun işidir." o dönem için, bu konu konuşulması lazım, düzeltilmesi lazım. Nitekim burada da birçok bakanlık, birçok kurum daha önce buna el de attı, konuşmaya çalıştılar. Mesela en iyi anımsamam, hatırlıyorum, o dönem yerel seçimlerden sonra birçok belediye başkanı tutuklandı, elleri kelepçeli bir şekilde fotoğraflar servis edildi. Daha sonra Adalet ve Kalkınma Partisinin o dönem yetkilileri Beşir Atalay, Efkan Ala başta olmak üzere bu elleri kelepçeleme sürecinde FETÖ'cülerin çok büyük bir rolü olduğunu, süreci baltalamak niyetinde olduklarını dile getirmişlerdi ve bugün baktığımızda gerçekten işsizlik artıyor, yoksulluk artıyor ve savunmaya çok para harcanıyor Sayın Bakan. Bu niçin harcanıyor demiyorum. Yani sayıları karşılaştığımızda sizin sunumunuzda ordu bünyesinde er ve erbaş 470 bin civarında bir sayı telaffuz ediliyor yanılmıyorsam. Dün İçişleri Bakanını burada sunum yaparken 540 bin, 20 bin gönüllü korucuyla beraber 570 bine yakın. Yani bu denge bile ülkedeki durumu sadece savunmaya ayrıldığını gösteriyor.

Bütçeye baktığımda mesela Millî Eğitim Bakanlığı geçen yıl yüzde 8 artırmış, bu dönem yüzde 4. Sağlık Bakanlığının bütçesinin bir kısmı şehir hastanelerine gidiyor, para veriyoruz. Türkiye şu anda aşı yapamıyor, Türkiye'nin ürettiği aşı yok. Sabahleyin arkadaşlarımız söyledi, birçok şeye para harcayabiliriz bunu dengede tutturabilirsek. Bunu tutturmadığımız zaman gerçekten sıkıntılar çıkıyor ve komşularımızla problemler yaşıyoruz. En iyi savunma aslında konuşarak, barışı geliştirerek, söylemi geliştirerek... Dünya da bu yönde ilerliyor. Dünyaya baktığımızda gerek Türkiye'nin içinde rol aldığı ve destek olduğu...

Bu Suriye meselesini mesela sabahtan beri konuşuyoruz; dört yıl önce oradaki Türkmenler çok konuşuluyordu, bugün hiçbir arkadaşımız Türkmenlerden söz etmedi.

AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Söz ettim.

NECDET İPEKYÜZ (Batman) - Söz ettiniz mi? Ben kaçırmışım. Yani demek ki bazı şeyleri konuşmamız lazım, konuşmadığımız zaman olmuyor. O zaman ne oluyor? Doğal gaz zammını da konuşamıyoruz, elektrik zammını da konuşamıyoruz, işsizliği de konuşamıyoruz, yoksulluğu da konuşamıyoruz. Bunları konuşabilmemiz için her şeyi açık ve iyi bir şekilde konuşmamız lazım. Bunları yaptığımız zaman daha ilerleriz, yapmadığımız zaman... Mesela İslam ülkelerinden çok söz ediyoruz, Arap Birliği bile sahip çıkmadı bu Suriye'deki gelişmelere, birçok İslam ülkesi çıkmadı. Yani her tarafta dünyayla ilgili konuşurken... Pakistan, Azerbaycan ve Katar dışında Macaristan bir başta konuştu sonra... Yani bunları konuşmamız lazım.

Şununla bitirmek istiyorum: Suriye'deki yeni yerleşim konusunda 27 milyar dolar, 150 milyar TL'ye eş geliyor, böyle bir paradan söz ediliyor. Bu, birçok bakanlığın bütçesinden büyük bir para. Birçok bakanlığın kendi yapabileceği hizmetlerin en alasını bu parayla, bu ülkede yapabileceğimiz bir para. Bu köylerden söz ediliyor, ilçelerden söz ediliyor. Bunun uluslararası hukukta karşılığı ne, ne yapılacak? Nitekim, bakın, öyle bir aşamaya geldik ki Sayın Cumhurbaşkanı dedi ki: "Araplar çölde yaşamaya uygun, Kürtler uygun değil." Onların adına karar verecek düzeye geldik yani onlarla konuşarak, oraya yerleşmeleri, barış içinde yaşamaları ve bir arada yaşamaları için çaba harcasak daha iyi olabilir. Bu olmadığı sürece hem içeride hem dışarıda olumsuzluklara neden olmakta, insanlar birbirinden uzaklaşmakta ve kutuplaşmakta ve belki de Savunma Bakanlığının en büyük görevlerinden birisi... Savunma Bakanlığı ilk defa artık tümüyle böyle bir siyasi yelpazede yer alıyor. Daha önceki dönemlerde bir sembolik tarzı vardı, bu da olumlu bir adım, bunun daha da oturması belki sizin öncülüğünüzde bunu başlatmak lazım. Bakın, en yakın tanıklarından biriyiz Afrin'de Kürtçe tabelalar söküldü. Ya, bu olmasın. Mesela siz başta söylediniz, dediniz ki: "Binlerce yıldır beraber yaşıyoruz." Bu yaşanırken... Şimdi oraya gidilmiş, hastane kurulmuş, okul kurulmuş, birçok çalışma yapılmış. Bunlar olmadığı sürece içeride ve dışarıda kırılmalara neden oluyor. Hukuka ve barışa daha çok katkı sağlamak lazım.

Teşekkür ediyorum.