| Komisyon Adı | : | ADALET KOMİSYONU |
| Konu | : | |
| Dönemi | : | 24 |
| Yasama Yılı | : | 5 |
| Tarih | : | 22 .01.2015 |
MURAT BAŞESGİOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, Sayın Bakanım, değerli Komisyon üyesi arkadaşlarım, kurumlarımızın çok değerli temsilcileri; çalışmalarımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Önümüzdeki tasarı, Anayasa Mahkemesindeki bazı iptallerden ve Anayasa'daki değişikliklerden mülhem bazı değişikliklerin yapılmasını mecburi kılmış. Yine, herhâlde, zaman içerisinde, uygulama neticesinde bazı aksaklıkların da giderilmesi amacına matuf.
Mevlüt Bey'in dediği gibi, bu tasarının en önemli maddesi kurulla ilgili maddesidir Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar. Bu, alt komisyonda tartışıldı, burada da tartışılmasına şiddetle ihtiyaç var. Niçin ihtiyaç var? Bugün ister askerî yargı olsun ister idari yargı olsun en çok tartıştığımız yargı bağımsızlığı, hâkimlik teminatıdır. Bütün dünyada yargı mensuplarının özlük haklarından başlayarak emekliliklerine kadar olan süreci, yargı konseyleri denilen, bizde Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu denilen kurullar yönetir. Bu kurulları bütün dünya anayasal güvenceye almıştır. Yani, bu kurulları bazen idari kurullar olarak görme eğilimi var, ben buna şiddetle karşıyım, bunlar hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığı üzerine görev yapan kurullardır. Çünkü, bir hâkimi tayin etmek, bir hâkim hakkında disiplin soruşturması yapmak doğrudan doğruya yargı bağımsızlığıyla ve hâkim teminatıyla ilgilidir.
Şimdi, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu'nu yaptık, bugün hâlâ onu tartışıyoruz. Şu anda Türkiye'nin en önemli gündemi bu. Mesela, "makul şüphe" kavramını burada çok tartıştık, iş geldi geldi, milletvekillerine fezleke hazırlanmaya kadar geldi makul şüpheden dolayı. Yani, onun için, bu hukuk güvenliği... Hukuk herkese lazım, belki bu mevsim lazım olmaz da kışın lazım olur, kışın lazım olmayana baharda lazım olur ama hepimiz bilmemiz lazım ki hukuk bir gün herkese lazım oluyor, yaşanan tecrübelerle bunu gördük. O zaman, yapmamız gereken şu, acizane kanaatim: Sistemi bozmamak, evrensel kurallara riayet etmek lazım.
Şimdi, gelirken gazeteye baktım Sayın Bakanım, Sayın Başkanım, Obama, birliğin gününün değerlendirmesi toplantısını yapıyor, geleneksel toplantı. Kongrede konuşuyor, heyecanlı da konuşuyor, güzel de konuşuyor. Bütün salon ayakta, tezahürat, alkış, kıyamet kopuyor. Önde 6 kişi kalkmamış, sadece ve sadece 6 kişi. Bunlar kim? Yüksek mahkemenin yargıçları. Kim seçiyor yüksek mahkemenin yargıçlarını? Başkan seçiyor. Şimdi, tabii bu örnek, yabancı örneği sevmiyorum ama iyiliğini de anlatmak lazım. E, düşünün şimdi, Mecliste, Anayasa Mahkemesi Başkanı geldi, oturdu oraya, Yargıtay Başkanı geldi, bütün Parlamento kalktı, orada 3 kişi kalkmadı. Yani, o insanlar nasıl bir muameleye maruz kalır? Buradaki, Batı demokrasisindeki hadiseye bakın. Şimdi, demek istediğim şu ki yüksek yargı konseylerinin hesap verebilir, şeffaf ve demokratik olması lazım.
Şimdi, madem biz askerî yargıya bir yüksek kurul kuruyoruz, yani bu kurulun da bu evrensel standartlardan nasibini alması lazım. Kurulu nasıl dizayn ediyoruz? Hem yazmışız 32'nci maddeye, demişiz ki "mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik teminatı esaslarına göre" yani anayasal güvenceyi buraya da taşımak istiyoruz. Ama gel gelelim bu kurulun oluşumunda bu mahkemelerin bağımsızlığı, hâkim teminatı esaslarını bulmak mümkün değil. Yani Sayın Bakanımız, sevdiğimiz, demokratik yapısına, devlet terbiyesine sonuna kadar güvendiğimiz, kefil olduğumuz değerli bir Bakanımız yani şahsıyla alakalı değil bu mevzu, yani kişilere bağlı sistem kuramazsınız zaten. Onun için, bu kurulu, eğer yapacaksak ve bunu askerî yargıya kazandıracaksak mutlaka bir seçim mekanizması koymamız lazım sisteme. Yani, atamayla askerî kurulun üyelerinin belli olmaması lazım, mutlaka bir seçim mekanizması kurmamız lazım. Veyahut da yani işte Askerî Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi gibi belli kategorize kanallardan buraya bir çeşitlilik sağlamamız lazım. Yani, bana sorarsanız, hâkimlerin bağımsızlığı eski sisteme göre daha fazla, üçlü kararnameye tabii: Bakan, Başbakan, Cumhurbaşkanı. Bu, bir kamu bürokrasisi için, ister hâkim olsun ister güvenlik mensubu olsun büyük bir güvencedir üçlü kararname bizim devlet geleneğimizde. Şimdi, bu üçlü kararname geleneğinden vazgeçiyoruz, Bakanın teklifi Başbakanın onayıyla birinci sınıf hâkimler arasından 4 üye seçiliyor. Yani bu şekilde oluşturulan kurul, hâkimlik teminatı ve yargı bağımsızlığını sağlamaz. Yani ne kadar iyi niyetli olursak olalım, ne kadar hassas olursak olalım yani bunun yapısından dolayı bu olmaz. Mutlaka, eğer, askerî yargıya bağımsızlık ve teminat kazandırmak istiyorsak bir seçim mekanizması koymamız lazım. Yani, kurumlarımızın da artık bu hesap verilebilirlikten, şeffaflıktan kaçmamaları lazım. Türk Silahlı Kuvvetleri başta olmak üzere, askerî yargı başta olmak üzere, bu hesap verebilirliği, şeffaflığı, demokratik katılımı bizim bu kurumlara katmamız lazım. Bir kurum ne kadar kapalı olursa o kurumda daha çok istismar dedikodusu olur, algı yönetimi daha farklı olur. Açık olsun, yani askerî yargının baktığı suçlar belli zaten sevgili Başkanım, yani bunu kimseden saklayacak bir şey yok. Bu yargılama sürecinin şeffaf olması lazım ve onun için de askerî hâkimlerimizin güvenceye, yargısal cesarete sahip olacak bir mekanizmaya ihtiyaçları var. Onun için, lütfen eğer imkân olursa, bilmiyorum değişik bakabilirseniz, bu askerî kurulun, yüksek kurulun seçim mekanizmasıyla donatılmış bir yapıya, bir dinamiğe ihtiyacı olduğunu ifade etmek istiyorum.
İkinci kabul etmediğim nokta yine bununla bağlantılı. 4'üncü maddeyle ilgili bir itirazım var. Askerî Adalet Teftiş Kurulu Başkanlığı ve idari görevlere atama. Bu da Sayın Bakan tarafından yapılıyor. Bu atamada da yine hâkimlik teminatı ve bağımsızlık son derece önemli. En azından muvafakatlarının aranması önemli bir güvencedir diye düşünüyorum.
Küçük bir not da, bu, yeni mahkemeler kurulacak, mahkemeler coğrafi esaslara göre kurulacak Değerli Başkanım. O zaman, bu, hava ve deniz kuvvetlerindeki hâkimlerin mağduriyet durumu söz konusu olabilir. Çünkü, onlar meslekleri icabı her yerde görev yapamıyorlar. Onun için, hava ve deniz kuvvetlerindeki hâkimlerimizin mağduriyetine yol açmayacak bir düzenleme olursa yerinde olur diyorum.
Teşekkür ederim.