KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, Bakanlığımızın değerli bürokratları, çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının esasen bugün görüşmemiz gereken 2018 yılı kesin hesap ve 2020 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerimiz bir faaliyet raporu üzerinde görüşmelere dönüştü. Bu bağlamda hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de düşüncelerimi paylaşacağım Sayın Bakanımızın sunumundan sonra.

Bir kere, öncelikle "Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı" ismine takılıyorum hep, niye hâlâ "Tabii" niye "Doğal Kaynaklar" değil? Daha doğrusu niye "Doğal" değil "Tabii" kullanılıyor, bir.

İkincisi, "kaynak" kelimesi aslında bir metadır, bir ekonomik değeri olan bir değerdir. Hâlbuki biz doğal kaynak değil de doğal varlıklarımız anlayışıyla yaklaşırsak işte o zaman hem çalışmalarımızda hem politika ve ödevlerimizde, amaç ve hedeflerimizde daha dikkatli oluruz. Neye? Sürdürülebilirliğe. Bir varlığın yok olması gibi bir tehditle karşı karşıya kalabiliyoruz kaynak anlayışıyla yaklaşıp o kaynağı sömürmek bütünüyle kullanmak çabası içerisine girersek. Onun için "Enerji Ve Doğal Varlıklar Bakanlığı" gibi bir isim sanki daha uygun olur gibi geliyor. "Kaynak" tanımında sürdürülebilirlik veya yenilenebilirlik gibi kavramlar maalesef yok.

Şimdi, Sayın Bakanım, görev, yetki ve sorumluluklarınıza baktığımda, Cumhurbaşkanlığı 1 no.lu Kararnamesi'yle Bakanlığınızın, burada çevreyle ilgili, sürdürebilirlikle ilgili, efendim, geleceğimize dair, doğanın korunumuna dair, çevrenin korunuma dair herhangi bir şey görmüyorum. Sadece misyonda "çevreye duyarlı" gibi bir ifade var ve faaliyet raporunuzun hiçbir yerinde göremedim, bir tek "politika ve tedbirler"de yine çevreyle ilgili bir ifade var, bir terim var, o kadar. Onun dışında, içeriğinde bu konuya yönelik herhangi bir içerik görmedim, bunu da belirtmek istiyorum.

Tabii, şunu diyebilirsiniz: Yenilenebilir enerji kaynakları ve saire bunlarla ilgili yaptığımız çalışmalar aslında öze yönelik çalışmalardı ama ben, bunun her alanda, madencilik faaliyetlerinde, enerji üretim faaliyetlerinde, enerji dağıtım faaliyetlerinde çevreyle dost, çevreye duyarlı bir anlayışın, sürdürülebilir anlayışın ve doğal değerlerimizi kaynak değil varlık olarak gören anlayışın egemen olmasını arzu ederdim.

Sayın Bakanım, bu anlamda, bunun devamı temalarınız var 1'den 7'ye, burada sürdürülebilirliğe dair herhangi bir şey göremedim. Tabii, verimlilik, evet, enerji verimliliği çok önemli, bu, çalışmalarınızda yer alıyor. Verimliliği de aslında yine bir ekonomik verimlilik anlamında değerlendirirsek yani minimum mali finansmanla, mali girdiyle maksimum kâr eldesi, maksimum çıktı eldesi olarak bakarsak bu da yanlış olur. Burada, enerji verimliliği, o anlamda, yanlış bir yöne doğru evrilebilir.

Dolayısıyla, böyle bir politika, amaç, hedef olsaydı ,gerçekten bu amaçla bu hedefe yönelik bir çaba sarf ediliyor olsaydı dün, Meclis Genel Kurulundan geçen Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında torba Kanun'un kapsamında, özelleştirilen termik santrallerin 2013 yılında çevre yatırımlarının tamamlanma süresi bitmiş olmasına rağmen, iki buçuk yıl daha uzatılarak 31/12/2019'dan 30 Haziran 2022'ye kadar uzatılmasının sağlanması -az önce vekil arkadaşın da ifade ettiği gibi- hem çevrenin hem havanın kirlenmesi hem de orada yaşayan bütün yaşamın, sadece insan değil bütün canlı yaşamın yok olmasına neden olacak bir karar alınmazdı.

Bu benim için çok önemli Sayın Bakanım çünkü bizim için çok önemli, sizin için de çok önemli olması lazım. Tabii ki enerji üreteceğiz.

Arkadaşlar, enerji nedir? Enerjinin çok basit bir tanımı var: Enerji, iş yapabilme kapasitesidir. İş yapacaksanız enerjiye ihtiyacınız var. Örneğin, şu anda ben konuşabilmek için, görebilmek için veya düşünebilmek için veya burada sizlerle birlikte bu ortamda var olabilmek için enerji sarf ediyorum, buna yönelik enerjiye ihtiyacım var. Bu anlayışla, enerjiyi biz hep... Aslında, insanoğlu ne elektrik ne doğal gaz ne yenilenebilir falan filan bu tür kaynaklar olmadan, insanoğlu hiç bu tür teknolojiye sahip değilken de yaşıyordu, yaşamını sürdürebiliyordu, şu anda da sürdürebiliyoruz. Tabii yaşam şartları, konfor, bilim ve teknolojideki gelişmeler bizi enerjiyi üretim yoluna sevk etti. Hâlbuki, enerjinin en temel kaynağı güneş. Biz güneşi kullanmıyoruz, kullanamıyoruz, yeteri kadar kullanamıyoruz.

Bakın, en önemli enerji kaynağı nedir diye soracak olsam belki fosil yakıtlar, petrol, kömür, doğal gaz falan diyebilirsiniz. Hayır değerli arkadaşlar, en temel, en önemli enerji kaynağı -güneşi saymıyorum, o temel, asal, birincil kaynağımız- topraktır, toprak. Biz, yaşayabilmek için ihtiyaç duyduğumuz enerjimizi nereden alıyoruz? Toprakta yetiştirdiğimiz bitkiden alıyoruz, toprakta o bitkiyle beslenen hayvandan alıyoruz. Toprak kaynaklarımızı yok ettiğimiz sürece, biz enerji felsefesinde, aslında, aykırı bir iş yapıyoruz. Şu anda, madencilik faaliyetleri -biraz sonra birkaç cümleyle ona da değineceğim ama- yapılan iş ve işlemler toprağımızın ve suyumuzun ve bitkisel üretimin ve aslında biyolojik yaşamın yok olmasına neden olan bir sürece evriliyor. İşte, madencilik faaliyetlerimizde buna özellikle çok dikkat etmemiz gerekiyor. Toprak kaynaklarımız tükeniyor, bitiyor, bir Trakya büyüklüğünden daha büyük bir alan, toprak varlığımız şu anda tarım dışı amaçla kullanılıyor, endüstri bölgelerine teslim olmuş durumda, konut alanlarına teslim olmuş durumda, madencilik faaliyetlerine teslim olmuş durumda, sanayi faaliyetlerine teslim olmuş durumda. Kaz Dağları vesaire gibi yapılan bütün bu faaliyetler ne yazık ki bizim en temel enerji kaynağımızı yok eder bir sürece evriliyor.

Değerli arkadaşlar, tabii, Bakanlığımızın bu konudaki duyarlılığı, hassasiyeti... Bakın, Avrupa, enerji konusunda, sera gazı emisyonlarını yüzde 20 azaltmayı hedefliyor, 2020 yılı hedefi, yenilenebilir enerjinin toplam enerji üretimindeki payını yüzde 20 yapmak ve enerji verimliliğini yüzde 20 oranında artırmak geliyor 2020. Avrupa Birliğinin 2030 hedefi, sera gazı emisyonlarını yüzde 40 azaltmak, yenilenebilir enerji payını en az yüzde 32 yapmak, enerji verimliliğini yüzde 20 oranında artırmak gibi bir hedef var, 2050'ye doğru da yüzde 80 ila 90 arasında sera gazı emisyonlarını azaltmak var. Bu hedefler bizde var olsaydı bugün bu faaliyet raporunda, stratejik amaç ve hedeflerde, politika tedbirlerinde çevre duyarlılığı her yerde var olurdu ama bunları ne yazık ki göremiyorum.

Bir başka soru: En temiz enerji nedir arkadaşlar yani "Bundan daha temizi yok." diyebileceğimiz? Tasarruf edilen enerjidir. Tasarruf edebildiğiniz oranda siz, en temiz enerjiyi kullanmış, aslında kullanımdan tasarruf ederek azaltmış oluyorsunuz tüketiminizi. Peki, enerji tasarrufuna yönelik bir proje var mı? Evet, var, Enerji Verimliliği Projesi var, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımızın Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla birlikte yürüttüğü. Ben, ona dair, Sayın Bakanın sunuşunda birkaç cümleden öte bir vurgu da göremiyorum.

Sayın Bakanım, önemle üzerinde durmanızı rica ediyorum enerji verimliliği konusunda. Evet, çalışmanız var, biliyorum ama enerji verimliliği konusundaki bu çalışmanın yeteri kadar üzerinde durulduğunu, önem verildiğini düşünmüyorum. Bakın, orada Çevre ve Şehircilik Bakanlığıyla birlikte, örneğin yerel yönetimlerde yapılması gereken imar uygulamaları var.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sındır, lütfen tamamlar mısınız.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.

Bina üretim teknolojilerinde, inşaat teknolojilerinde, ısı yalıtımı, pasif binalar, sıfır enerji tüketen binalar, hatta daha da öte, enerji üreten binalar, artı enerji sağlayan bina uygulamaları, aynı zamanda, yerelde evsel ve kentsel atıkların ve artıkların -ikisi farklı şey, biliyorsunuz- değerlendirilmesi suretiyle enerji elde edilmesi yani biyokütle enerjisi. Bununla ilgili yerelde farkındalık yaratarak hem yurttaşlarımızın bu konuda bilincini artırmak hem de bu tür enerji kullanımını yani enerjide tasarrufu aynı zamanda teşvik ederek yol yürümek gerekir. Zaten, eğer bu konular üzerinde hassasiyet ortaya koyabilseydik Paris İklim Anlaşması'na da imzamızı atardık. Bunun neden hâlâ yapılmadığı konusunda...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Sındır.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın Başkan, bir dakika daha rica ediyorum.

BAŞKAN - Ek süreniz bitti, tamamlamanız için söz veriyorum.

Buyurun.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir dakika daha...

BAŞKAN - Bir dakikadan ziyade, tamamlamanız için söz veriyorum.

Buyurun.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir dakika içinde tamamlıyorum Sayın Başkan.

Sayın Bakanım, aynı zamanda bu sunuş raporunuzun 14'üncü sayfasındaki madencilik faaliyetleriyle ilgili rezervleri görünce gerçekten gözlerim açık kaldı. Mevcudun 2 katına yakın altın rezervini görmek ve bunun üretimi.. Sayın Nilgün Ök Hanımefendi altından bahsetti, siyanürden bahsetti ama çok büyük bir tehdit olduğunu, siyanürün kendisinin değil ama siyanürle yapılan liç işlemi sonrasında, reaksiyon sonrasında açığa çıkan ağır metallerin yer altı suyunu ve bölgedeki bütün yaşamı tehdit eden bir durum oluşturduğu ve kurşun, çinko ve diğer metal, ağır metal üretimlerindeki verileri görünce de gerçekten çok tedirgin oldum. Bunu da belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bu, Çevre Bakanlığının bir genelgesi ama o genelge orada durdukça yani "ÇED Gerekli Değildir", daha doğrusu "ÇED olumsuz raporu" denildiği hâlde, mahkeme kararıyla iptal veya esastan veya yürütmeyi durdurma kararı verilse bile İDK'yle yeniden ÇED verilmesi çabası, madencilik faaliyetinin mutlak surette yapılacağını da ortaya koyuyor ki bunun önüne geçilmesi gerekiyor. Bunun da sizinle birlikte koordinasyonla yapılması doğru olur diyorum.

Diğer konuları soru olarak ifade edeceğim.

Çok önemli bir Bakanlık olduğunuzun bilincindeyim. Bu konuda size çok büyük görev düşüyor. Başarılı olmanız tek dileğimiz. Sizin başarınız memleketimiz, insanımız, aslında yaşamın sürdürülebilirliği adına çok önemli diyorum.

Sayın Bakan, bütçeniz hayırlı uğurlu olsun diyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan.