| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı b)Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu c)Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü ç)Türkiye Atom Enerjisi Kurumu d)Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü e)Nükleer Düzenleme Kurumu f)Nadir Toprak Elementleri Araştırma Enstitüsü g)Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 22 .11.2019 |
CAVİT ARI (Antalya) - Değerli Komisyon Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, Sayın Bakan, Bakan Yardımcılarımız, değerli bürokratlarımız, sayın basın mensupları; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Enerji kaynaklarını ve doğal kaynakları verimli ve çevreye duyarlı şekilde değerlendirerek ülke refahına en yüksek katkıyı sağlamak şeklinde bir misyonunuz olduğunu kitapçığınızda açıklamaktasınız Sayın Bakan. Böyle güzel ve önemli bir misyonunuz var ancak bu misyonu gerçekleştirmeye yeterli olmadığını gördüğümüz bir bütçeniz var. Genel bütçe toplamı içerisinde, Bakanlık bütçenizin yüzde 0,38 seviyesinde olduğunu kendi kitapçığınızda açıklamaktasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
CAVİT ARI (Antalya) - Oysaki biz de bu Bakanlığı önemsiyoruz çünkü enerji hepimize lazım, enerji herkese lazım; hayatımızın -ülkenin var olmasının- temel ihtiyaçlarından bir tanesi enerji.
Bununla birlikte söylemek istediğimiz farklı şeyler var Sayın Bakan. Önce şöyle bir fiyat tarifesinden bahsedeyim: Mesken tarifesi 58 kuruş, sanayi 66 kuruş, tarımsal sulama 68 kuruş; görüyoruz ki sizin döneminizde tarımsal sulama ve hayvancılık ilk defa mesken ücretinin üzerine çıkmış gözükmekte. Yani biz ülke olarak üretimi desteklerken, tarımı desteklerken tarımın en önemli girdi maliyetlerinden biri olan elektrik, döneminizde mesken tarifesinin de üzerine çıkmış ve şu an 68 kuruş olarak uygulanmaktadır.
Sayın Bakan, çiftçi perişan, ürettiğinin karşılığını alamamakta, girdi fiyatları çok yüksek. Zaten gübre, tohum vesaire ateş pahası, yine yakıt çok yüksek; hiç olmazsa elektrik noktasında ciddi bir desteğe ihtiyacı var. Bu anlamda, tarımsal sulama ve hayvancılıkta, sondajlarda özellikle ÖTV ve KDV alınmaması ya da 2000'li yıllarda olduğu gibi bir devlet desteğine ihtiyaç bulunmakta.
Sayın Bakan, kültür mantarcılığı konusu çok önemli. Özellikle Antalya ili Korkuteli ilçesi bugün kültür mantarcılığının yüzde 50'sini karşılamakta; kompostoda yüzde 75, mantar üretiminde yüzde 50. Ancak ülkemizde gerçekten önemli bir mantar üretimi var. Mantar üretimi daha önce sanayi ürünü olarak değerlendirilir iken artık yapılan düzenlemeyle tarımsal üretim hâline dönüşmüştür. Bu nedenle üreticimizin sizlerden beklentisi var: Üreticimiz mantar üretiminde kullanılan elektriğin de tarımsal üretimde kullanılan elektrik sınıfında değerlendirilmesini beklemektedir. Bu anlamda da sizlere temmuz ayında yazılı olarak da bir müracaatta bulunmuştum, bununla ilgili olumlu, olumsuz bir cevabınız da gelmedi. Mantar üreticimiz bu konuda sizlerden müjdeli haber beklemekte Sayın Bakan.
2018 yılında 304 milyar kilovat üretim; 304,8 tüketim. 2019 yılında on aylık üretim 252,2 milyar; tüketim 253 milyar kilovat, bunlar elektrik üretim ve tüketim oranlarımız. Sayın Bakan, baktığımızda burada üretim ile tüketimin hemen hemen başa baş gittiği görebilmekteyiz. Ben tahmin ediyorum ki bizim üretim potansiyelimiz daha yüksek dolayısıyla burada şimdilik sadece ihtiyaç kadar olan kısmının üretildiği görülmekte, bu anlamda da üretim ile tüketim birbirini karşılar gibi gözükmekte. Yani bu rakamlar bunu mu yansıtmaktadır, özellikle öğrenmek istiyorum.
Yine, sahaların yasalara uygun ve çevreye uyuma ilişkin rehabilitasyonu zorunlu kılınan ve madencilik faaliyetleri biter bitmez eski hâline getirildiğini ifade ediyorsunuz sunum kitapçığında. Ben de aksini iddia ediyorum Sayın Bakan. Bugüne kadar sizin daha bir madenle ilgili, yani bu taş ocağı olur, mermer ocağı olur... Örneğin ilimiz Antalya'da ben daha bugüne kadar gerek ön araştırmaları, kazıları yapılıp da terk edilmiş ocaklardan gerekse çalışması tamamlanmış olan ocaklardan bir tanesinin üstünün kapandığını görmedim. Siz gördüyseniz bir Antalyalı olarak ben de görmek istiyorum, bana da göstermenizi talep ediyorum.
Bakın, bir uçağa, bir helikoptere binin, Antalya'ya şöyle -ki Antalya tarihiyle, doğasıyla, deniziyle Türkiye'nin en önemli turizm merkezi ama- tepeden bir bakın Sayın Bakan, her taraf delik deşik, her tarafta mermer ocağı, taş ocağı ve HES'ler. Yani rica ediyoruz sizlerden, buna bir düzenleme getirin, bununla ilgili bir planlama yapılsın. Dağların görünen yüzlerinin hemen hemen hepsi rezalet vaziyette. Geçtiğimiz yıllarda Finike ilçemizde mermer ocaklarına karşı mücadele eden çevre dostu bir arkadaşımız ve eşi cinayete gitti sırf bu rantiyeciler nedeniyle. Yani kısacası burada ciddi bir saldırı var doğaya karşı. Bu saldırının önüne geçmek zorundayız. Şöyle söyleyeyim: Neredeyse tarihî eserlerin, su kaynaklarının, yerleşim alanlarının 50 metre, 100 metre yakınına kadar gelmiş mermer ocakları var. Gidin, bakın Burdur'a, Tefenni'ye evler bir tarafta, mermer ocakları bir tarafta. Yani insan hayatına bu kadar saldırı olamaz Sayın Bakan.
Yine, kontrolsüz bir şekilde HES'ler yapılmakta. İşte, elektrik üretimiyle ilgili verileri gördük. Öyle HES yapılan alanlar var ki örneğin Antalya'da kışın yağan kardan dolayı sizin oraya altı ay ulaşmanız mümkün değil. Altı ay dahi ulaşılmayacak yere HES yapılmakta. Kilometrelerce mesafeden sular alınmakta ve o mesafe içerisinde onlarca, yüzlerce ağaçlar kesilebilmekte. Bunların önüne geçin Sayın Bakanım. Bakın, ormanlarımız bu anlamda katledilmekte. Ben daha önceki üstlendiğim görev döneminde hep şunu söylerdim: Ormanlarımızı ormancılardan koruyalım diye. Bakın, bir köylü ormana girip bir dalı aldığında kendini kurtaramaz ama bir taş ocağı, mermer ocağı ruhsatı alanlar 20 yaşındaki, 30 yaşındaki ağaçları gözünün yaşına bakmadan kesebilmekte. Bakın, bugün Antalya İbradı ilçemizde Karamıklı Yaylası'nda çok özellikli ağaçlar; sedir ve ardıç ağaçlarımız Bakanlığınız tarafından verilen ruhsatla kesilmekte şu an, şu dakikalarda orada kesilmekte Sayın Bakanım. Bunların önüne geçelim. Bakın, bu ağaçlar, çok özellikli ağaçlardır, yıllara dayalı orada yetişmiş ağaçlardır ve halkımız bundan çok ciddi rahatsızdır. Yani oradan çıkarılacak bir mermer veya taş ocağı nedeniyle bu ağaçlarımız kesilebilmekte. Yani yerine diktik, tohum attık, fidan diktik, bunlar bunun bahanesi olamaz Sayın Bakan.
Yine, Finike, Kumluca, Alakır Barajı örneğin kurutuldu sırf bu HES'ler nedeniyle. HES'lerle ilgili bir şey daha söylemek istiyorum. Özellikle bu HES'lerde can suyu denilen, sözde can suyu denilen ve taahhütlerde yer alan husus kesinlikle takip edildiğini düşünmüyorum. Bu, tamamen o işletmenin sahibinin keyfiyetine bırakılmış vaziyette olduğunu duyuyoruz. Yani o can suyunun, yüzde 10'luk can suyunun yeterli olmadığı zaten açık ama buna rağmen yine de keyfî bir şekilde denetimsiz vaziyette yürüdüğünü görebilmekteyiz.
Son on yıllık süre zarfında akaryakıt tüketiminin yüzde 47 arttığını yine ifade etmektesiniz. 27,8 milyar tona çıkmış. Yine, akaryakıtta en çok akaryakıt kullanan 6 ülkeden birisi olduğumuzu ifade etmektesiniz. Tahmin ederim ki her ne kadar en çok akaryakıt kullanan ülkelerden birisi olsak da herhâlde en çok vergi veren ülke de yine biziz diye düşünebiliriz çünkü yüzde 50'nin üzerinde bir vergi verdiğimizi hepimiz biliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arı, tamamlar mısınız lütfen.
CAVİT ARI (Antalya) - Yine dünyanın en önemi LPG pazarlarından birisini oluşturduğumuzu ifade ettiniz, çok doğru. Ne yapsın vatandaş? Benzin pahalı, mazot pahalı, LPG birazcık daha ucuz, adam almış son model araba veya herhangi markalı bir araba, bakıyor ki benzine, mazota yetişmesi mümkün değil, gidip LPG taktırmakta. Yani gariban vatandaşından zengine kadar herkes akaryakıttaki bu pahalılıktan dolayı LPG'ye özellikle geçmiş durumda.
Önemsediğimiz konulardan bir tanesi de lisanssız üretim faaliyetlerinin desteklenmesi konusu. Bu çok önemli, benim açımdan da önemli, önemsediğim bir konu. Çünkü özelleştirmelerden sonra, Sayın Bakan, firmalar kârı yok diye bazı yerlerde ihtiyaç sahibine hat çekmiyor, elektrik götürmüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAVİT ARİ (Antalya) - Neymiş efendim? Yatırımın karşılığını alamamaktaymış firma. Elektrik bir ihtiyaçtır, zaruri bir ihtiyaçtır. Bugün ilçelerimizde, köylerimizde, yaylalarımızda birçok yatırımı bu özelleştirilen firmalar yapmamakta; bırakın kıyı yerleri, belediyelik alanlarda dahi zaman zaman yapmamakta. Bu anlamda da vatandaşın kendi elektriğini karşılayabilir hâle getirilecek sistemi kullanmak ve desteklemek bence önemli bir çalışma. Bunun da desteklenmesi gerekir. İşte, bütçedeki payınız bu anlamda önemliydi.
Son sözüm olarak şunu söylemek istiyorum, bir sayıdan daha bahsederek konuşmamı tamamlayacağım: Elli üç saat, altı saat; Sayın Bakan, bu sayılar ne biliyor musunuz? TRT'nin geçtiğimiz seçim döneminde resmî olarak yüksek seçim kurulu tarafından verilen konuşma saatleri. TRT zaten son dönemlerde iktidarın -kimse kusura bakmasın- sözcüsü vaziyetinde. Eskiden "TRT" dendiğinde sanki noter gibi, söylenen her şeyin doğruluğu kabul edilen, kabul gören bir kurumdu TRT ama bugün sadece iktidar adına konuşan ve "subliminal" mesajlarla iktidar adına hareket eden, programlar yapan, diziler çeken bir kurum hâline geldi. Şimdi, iktidar ve birlikte hareket ettiği iki partiye elli üç saat, altı saat muhalefete söz hakkı tanınmış. Şimdi, zaten günlük haberde, haber programında, dizide yeterince iktidar reklamı yapan bir TRT kurumu var; resmî YSK saatlerinde dahi bu adaletsizlik söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Arı, iki kere ek süre verdim, tamamlamanız için açıyorum.
CAVİT ARI (Antalya) - Sonuç itibarıyla vatandaş verdiği parada değil, vatandaş haksızlığa tahammül edememekte, o nedenle de TRT'ye para vermek istemiyor. O yüzden, elektrikle ilgili faturalardan TRT payının çıkarılmasını da ayrıca talep ediyoruz.
Bütçemizin daha da fazla olmasını dilerdik. Bu şartlarda da olsa bütçenizin hayırlı olmasını diler, Bakanlığınıza da başarılar dilerim.
Teşekkür ederim.