KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Teşekkürler Sayın Başkan.

Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; bir haber okuyarak sözlerime başlamak istiyorum.

"100 kişiyi öldüren canlı bombalara Ankara'ya kadar eskortluk yapan Yakup Şahin Gaziantep'teki bir gübre bayisinden 2 ton 33 Nitrat almaya çalıştı. Şahin kimliği istenince vazgeçti. Şüphelenen gübre satıcısı emniyete bildirdi. Kamera kayıtlarından şüpheli tespit edildi ama işlem yapılmadı. Belgeler mahkemeden kaçırılan ve bir buçuk yıl sonra kimliği belirsiz bir kişi tarafından savcılığa bırakılan dosyalardan çıktı." Neden söz ettiğimi hepiniz biliyorsunuz, Ankara Gar katliamından söz ediyorum.

Bu olayda görülüyor ki tarım ilacı bayisi işini yapmış ancak önleme sorumluluğu olan idare hiçbir şey yapmamış. Aslında yapmış, 103 kişinin ölümüne sebep olmuş. Ölümle tabii ki bitmemiş, belgeler resmen saklanmış ve mağdurların, ölenlerin, yakınlarının adalete erişimi de engellenmiş. Bu da yetmemiş, kızını bu katliamda kaybeden Hatice Çevik -burada resmi duruyor- yılmamış, 33 genci yitirdiğimiz Suruç'a Belediye Eş Başkanı olmuş. "Her şeye rağmen barış." diyerek oraya Belediye Eş Başkanı olmuş. Hepimiz umutlanmış ve gurur duymuşuz çünkü kızını yitiren bir kadın yılmamış ve bir beldeyi çekip çevirmeye talip olmuş. Şimdi, Hatice Çevik hapiste Sayın Bakan ve Suruç'a kayyum atandı. Ankara Gar katliamının geçen hafta takip ettiğim davasında ise her şeye "Cevap vermeyeceğim." diyen bir tek tutuklu sanık vardı ve IŞİD liderine "Halife Bağdadi" diyen bir avukatı vardı. Şimdi, hakikaten ben ne diyeyim bu yargı katliamına demek istiyorum. Sizin bütçenizin neye harcanacağının önemi var mı gerçekten gerçeğe ve gerçeklere harcanmadıktan sonra?

Şimdi, Ankara 12. İdare Mahkemesi Gar katliamında ölen 9 yaşındaki Veysel ve babası İbrahim Atılgan için açılan tazminat davasında devleti eylem istihbaratının geldiği ama gerekli önlemin alınmadığı gerekçesiyle 1 milyon lira tazminat ödemeye mahkûm etti. Rücu edebilecek misiniz sorumlulara Sayın Bakan? Sorumlu var mı, yoksa hâlâ Ankara Valiliğinin "Soruşturulamazlar." kararıyla korunuyorlar mı? Biz artık bu çocuğun, Veysel'in gözlerine bakarak gerçekten sorumlular kim bunu görmek istiyoruz ve onların hesap vermesini istiyoruz.

Bir diğer konu, yargı reformumuz ve onda yer alan düşünce özgürlüğüyle ilgili madde. Bizim uluslararası sözleşmelerimiz ve Anayasa'mız var Sayın Bakan. İfade özgürlüğü, buna göre düşünce, ifade serbestliği esas, öyle değil mi? Peki, siz niye tekrar TMK'ye "Bunlar suç değildir." diyen bir cümle ekliyorsunuz? Âdeta, peynir ekmek yemek suç olmadığı hâlde "Peynir ekmek yemek suç değildir." diye bir madde eklemiş oluyorsunuz TMK'ye. Neden bunu yapıyorsunuz? Hâkimlerinize "Biraz abarttınız, şöyle yapın." demek için mi yapıyorsunuz? Gerçekten anlaşılır değil. Cumhuriyet davasında Aydın Engin son sözleri sorulduğunda mahkeme heyetine "Vereceğiniz karar benim için çok fark etmez, bu sizin sınavınız, kolay gelsin." dedi. Az önce dediğim gibi "Peynir ekmek yemek suç değildir." demenize rağmen yerel mahkeme yine de kararında direndi Cumhuriyet davasında ve hiç de umurunda olmadı. Artık maalesef mahkemelerimiz böyle.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Emekli Anayasa Mahkemesi üyesi Ali Güzel'i tanırsınız belki, geçen gün "Çiş kokan adliyeleri özlemek" diye bir yazı yazdı ve şunlardan bahsediyordu emekli hâkimimiz: "Evet, Devlet-i Âliyyenin bütçesinde adalete ayrılan pay hep düşüktü, ıskarta dolaplar vardı ama insanımız hakkın, adaletin, demokrasinin güvencesi olarak gördüğü mahkemeye, hâkime, savcıya saygı duyardı ve o zaman binalarda bir tekmelik ömrü olan dolaplarda bulunan dava dosyaları güvendeydi. Saray veya halı yoktu ancak itibar vardı."

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Şiir okuyanlar hapse giriyordu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Söylediklerimizde boş yok sayın arkadaşlar çünkü yüzümüzü nereye dönsek adaletsizlikle karşılaşıyoruz, bizde boş yok ama adalet ne yazık ki bomboş.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayınız Sayın Kerestecioğlu.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bomboş olan bir kurum daha var ki, daha dün gece olası bir kadın cinayetini önleyelim diye uğraşırken ve savcı, ruhsatsız silah, mermiler, başkaca silaha ait mermilerle ve çoluk çocuk herkesi tehdit etmesine rağmen faili güzelce salıverirken size "6284 sayılı Kanun, İstanbul Sözleşmesi nasıl gidiyor?" diye sormak isterdim ama Eşitlik Kurumunuz buna güzel cevap veriyor, diyor ki: "İstanbul Sözleşmesi bizde sıkıntı yaratıyor. Yüzlerce kadın cinayetini önemserken binlerce erkeğin cinayeti karşısında aynı duyarlılığı göstermemek ve gerekli tedbirleri almamak eşitlik anlayışına sığmaz." Gerçekten "pes" diyoruz!

Bugün 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve iktidarınız neredeyse tüm gösterileri yasakladı. "Kadınları değil, cinayeti engelle." diyen kadınlar hepinize saygılar sunar.

Teşekkür ediyorum.