KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekilleri, sayın katılımcılar, değerli basın mensupları; Sayın Bakana baktığınız zaman yargıda sorun yok, Ekonomi Bakanına baktığınız zaman ülkede kriz yok, Sağlık Bakanına baktığınız zaman sağlık sorunu yok ve şehir hastanelerinin problemi yok, yandaş medyaya baktığınız zaman da her şey dört dörtlük. Yalnız yandaş medyanın hakkını yememek lazım, bir eleştiri yapıyorlar, sadece minareler eğik diye bir eleştiride bulunuyorlar, yaptıkları tek eleştiri bu.

Değerli arkadaşlar, sanırım Sayın Bakan biraz önce yargıdan bahsederken başka bir ülkeden bahsediyordu. Değerli milletvekilleri, siz topluma çıktığınızda tablo bambaşka bir tabloyla karşı karşıyayız.

Şimdi, ben Sayın Hocam Kaboğlu'nun bıraktığı yerden biraz Anayasa'ya olan ihlalleri dile getirmek istiyorum birkaç maddede. Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 2'nci maddesi çok açık bir şekilde ihlal edilmiş durumda. Anayasa'nın 2'nci maddesi "demokratik bir hukuk devleti"nden bahsediyor. Demokrasi şu anda yerler altında çünkü 30 tane belediyemize şu anda kayyum atanmış ve bütün siyasetçilerimiz, bu konuda muhalif olan herkes şu anda hapiste ve cezaevlerinde. Halkın iradesi gasbedilmiş durumda.

Diğer bir tarafta, değerli arkadaşlar, açık bir şekilde, Anayasa'nın 7'nci maddesinde yer alan yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinden alınmış durumda, kanun teklifleri ne yazık ki saraydan geliyor.

Öte yandan 9'uncu madde her şeyden önce yargının yetkisi ihlal edilmiş durumda. Nasıl ihlal edilmiş durumda? Sayın Demirtaş'ın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararıyla, serbest bırakılması kararı verilirken AKP Başkanı "Biz gereğini yapar, yine cezaevinde tutarız." diye yargıya açık bir şekilde müdahalede bulundu.

Değerli arkadaşlar, yine kanun önünde eşitlik ilkesi olan 10'uncu maddesi çok ciddi şekilde ihlale uğramaktadır, sebebi de şudur: Herhangi bir eleştiri yapan siyasetçi veya bilim insanı maalesef ikili hukuk sistemiyle karşı karşıya kalmakta ve eşitsiz bir şekilde yargılanmaktadır.

Anayasa'nın 17'nci maddesi, kişinin maddi ve manevi varlığını koruyan bu madde de ihlal ediliyor. İhlal etme şekli de şu şekilde değerli arkadaşlar: Kişinin manevi varlığı olan dilini öğrenme ve kültürünü yaşatma hakkı ihlal ediliyor, ana dilde eğitim ve öğretim hakkı yok sayılıyor.

Öte taraftan Anayasa'nın 25'inci ve 26'ncı maddesinde düşünce ve kanaat hürriyeti dile getiriliyor. Ne yazık ki herhangi bir düşünce açıklamasına karşı Terörle Mücadele Yasası'nın ilgili hükümleri devreye giriyor ve kişi kovuşturmaya ve soruşturmaya tabi tutuluyor.

Değerli arkadaşlar, burada hemen Sayın Bakana sormak istiyorum: Son Terörle Mücadele Yasası'na eklenen 7/(2)'ye eklenen bu madde kapsamında kaç tane dava sonuçlandı? Veya başka bir şekilde sorayım: Şu anda düşüncelerinden dolayı, propagandadan dolayı kaç kişi cezaevinde yatmakta?

Yine, Anayasa'nın 27'nci maddesi düzenlenen, bilim ve sanat hürriyetine ilişkin öğrenme ve öğretme hakkı en azından sosyal bilimler açısından da şu anda askıya alınmış durumda ve ne yazık ki Anayasa bu şekliyle de yine askıdadır.

Değerli arkadaşlar, Anayasa'nın 34'üncü maddesinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı düzenleniyor. Ve bu da 2911 sayılı Yasa'yla tamamen kısıtlanmış durumda ve mülki amirlere Türkiye'nin 81 vilayetinde toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkını kısıtlama yetkisi vermektedir..

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, lütfen tamamlar mısınız Sayın Koç.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Değerli arkadaşlar, kısa bir şey söyleyeyim. Türkiye'de hiçbir zaman olağan bir yargı sistemi olmadı, kronolojik olarak şöyle belirteyim: 1920'de kurulan istiklal mahkemeleri, Yüksek Adalet Divanı, sıkıyönetim mahkemeleri, yıllarca devlet güvenlik mahkemeleri ve şimdi de yürürlükte olan Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250'nci maddesiyle ağır ceza mahkemeleri.

Değerli arkadaşlar, toplumsal muhalefetin yükseldiği dönemlerde kurulan mahkemeler, suça göre değil, kişiye göre kurulan mahkemelerdir. Talebi, bütün sorunların temel kaynağı olan Kürt sorununun yaratmış olduğu muhalefetin bastırılması meselesidir aslında olağanüstü yargı. Burada bize düşen tek çözüm yolu yepyeni bir Anayasa'nın tesisidir.

Teşekkür ediyorum.