| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Adalet Bakanlığı b)Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu c)Türkiye Adalet Akademisi Başkanlığı ç)Anayasa Mahkemesi d)Yargıtay e)Danıştay f)Hâkimler ve Savcılar Kurulu g)Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu ğ)Kişisel Verileri Koruma Kurumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .11.2019 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer bürokratlar hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sunumunuz için teşekkür ederim.
Bakanlığınızın hazırladığı ve adına "yargı reformu" dediğiniz bir paketi Meclisten çıkardık. Siz de bugünkü sunumunuzda bu paketle haber ve eleştirinin suç olamayacağı ilkesinin tahkim edildiğini söylediniz. Size göre böylece ifade özgürlüğünün güvencesi arttırıldı. Biz o görüşmelerde yargıda zihniyet değişmeden bir reformun imkânsız olduğuna işaret ettik. Ben hem Komisyonda hem Genel Kurulda "Bu kanun çıktıktan sonra da savcılar ve hâkimler haberden, eleştiriden terör; gazeteciden terörist çıkarmaya devam edecek." dediğimi anımsıyorum.
Ne oldu, bir bakalım. Bakın, Cumhuriyet gazetesi davasına. İlk yargılama mahkûmiyet kararlarını bozan Yargıtay, bu davada yargılanan gazetecilerin, yazarların yaptıklarının gazetecilik olduğuna, bunun terörle, silahlı örgütle yan yana getirilemeyeceğine karar verdi. Dosya yeniden görüşüldü ama mahkeme ne yaptı? Bırakın bizi, Yargıtayın dahi "Bu gazeteciliktir." dediği dosyadan yine terör çıkardı; haksız, hukuksuz ve ağır kararında direndi. En ufak bir öz eleştiri, en ufak bir "Meclisten kanun çıktı acaba ne diyor?" demek yok. Hani ifade özgürlüğü güçlenmişti?
İkinci örnek: Yazar Ahmet Altan, görüşlerimiz örtüşmez, eleştirdiğim yanları vardır ama yazıları ve TV yorumlarından oluşan bir iddianameyle ilk derece mahkemesi ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. Tabii Yargıtay bozdu, yeniden yargılandı, mahkeme yeni bir değerlendirmeyle on yıl hapis cezasına çarptırdı, bin yüz otuz sekiz gün cezaevindeydi, tahliye edildi, bir hafta sonra tekrar cezaevine girdi. İşin ilginç yanına dikkat çekmek isterim. Her iki kararı alan mahkeme aynı, hâkimler aynı.
Sayın Bakan, bu söylediğim üzerinde sizin de dikkatle durmanızı tavsiye ederim. Karikatürist Musa Kart, gazeteciler, Murat Sabuncu, Hakan Kara, Güray Öz hakkında, diğer Cumhuriyet yazarları, yöneticileri hakkında hapis cezası isteyenlerin, Ahmet Altan'ın kesinleşmiş hükmüne rağmen hâlâ cezaevinde tutmak isteyenlerin bu kararları bir bakıma sizin paketinizi tanımamaktır. Bu kararların size karşı alındığı iddiası adliye koridorlarında kulaktan kulağa dile getirilmektedir. Diyorsunuz ki: "İfade özgürlüğünü güçlendirdik." Ama kamu kurumları, gazeteciler ve haberleri hakkında suç duyurularında bulunmayı sürdürüyor. Daha geçen hafta gazeteci Tolga Şardan, Emniyet içindeki Menzil yapılanmasını yazdığı için hakkında suç duyurusunda bulunuldu, Kabine arkadaşınız Süleyman Soylu tarafından da hedef gösterildi. Cumhuriyet gazetesinden Seyhan Avşar hakkında FETÖ borsası iddialarına ilişkin haberi nedeniyle dava açıldı, iki yıla kadar hapsi isteniyor. Peki, yalan mı yazdıkları? Yalan mı kamuda FETÖ'nün boşluğunu yeni yeni tarikat yapılarının doldurduğu? Yalan mı adliyelerde FETÖ borsası kurulduğu iddiaları? Hiç mi kulağınıza gelmiyor bunlar? Burada ciddi bir mesele var Sayın Bakanım. Bu kararlara sahip çıkıyorsanız ne reformu ne paketi? Gerçekten "Yargıda reform, ülkede hak ve özgürlük" diyorsanız da o zaman bu karalar neyin nesi? Anlaşılıyor ki yargının içinde büyük olasılıkla ya da sarayın içinde bir kesim size ve burada savunuculuğunu yaptığınız özgürlüklere karşı duruyor.
Bir başka örnek: "Ekonomide kriz var." diyen Mustafa Sönmez, Merdan Yanardağ gibi gazeteciler beş yıl hapis istemiyle yargılanıyor. İlk duruşması reform paketi çıktıktan sonra yapıldı ve beraat talepleri reddedildi. Bununla da yetinilmiyor, Kabine arkadaşınız Sayın Berat Albayrak ekonominin kötü gidişatını eleştirenleri hedef gösteriyor. Bu eleştirilerin cezalandırılması için yeni bir düzenleme yapılacağına ilişkin haberler okuyoruz. Bunlar doğru mudur? Siz ne düşünüyorsunuz? Tahkim edilen neymiş, görüyor musunuz?
Bir hususu daha dikkatinize getirmek isterim, o da cezaevlerinin durumu. Cezaevinde ziyaret ettiğim gazeteciler arasında Mümtazer Türköne de var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Sayın Başkanım, bir dakika...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayalım.
Buyurun.
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Onunla da dünya görüşümüz örtüşmez ama insanca muameleye herkes gibi hakkı var. Cezaevinde yüzde 81 tıkalı bir damarla yaşıyor, baypas olması gerekli ama kötü muamele endişesiyle, refakatçi vermezler endişesiyle olmuyor, olamıyor.
Bizim Eskişehir'de H Tipi Cezaevi vardı, şimdi yanına L Tipi Cezaevi ve açık cezaevi yapıldı. 3 binin üzerinde tutuklu ve hükümlü var. Sadece H Tipi Cezaevinde 1.500 kişiden -bakın hiç abartmıyorum- 800'ü dün itibarıyla, bugün itibarıyla hastaneye sevk bekliyor, aralarında durumu acil olanlar var.
Sincan 2 no.lu F tipi Cezaevi'ndeki Erdinç Tulay akciğer kanserine yakalandı; hastalığı dördüncü evrede ve kemoterapi tedavisi görmekte. Adli Tıp infazının ertelenmesini uygun buldu ancak Yargıtay incelemesindeki duraksama nedeniyle hapishanede şu anda, çıkmayı bekliyor. Bu konuda, bu gibi konularda duyarlılık bekliyoruz.
Sayın Bakanım, daha önce sizin dikkatinize getirdiğimiz bir konu da mesleğimiz gazetecilerle ilgiliydi. İlk pakette kamuoyunun duyarlılığını dikkate aldınız, yer vermediniz ama şimdi duyumlar var; mahkeme ilanlarının gazetelerde zorunlu yayınlanmasını kaldıran bir düzenleme yapılacağından bahsediliyor. Bundan vazgeçin. Böyle bir adım Anadolu basınını bitirir, halkın haber alma hakkına, özgürlüğüne darbe vurur, gazetecileri işsiz bırakır, bizleri de gerçekleri öğrenme fırsatından maalesef dışarıda bırakır.
Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
Bütçenin hayırlı olmasını diliyorum.