| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b)GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı c)Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç)Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d)Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e)Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı f)Türk Standardları Enstitüsü g)Türk Patent ve Marka Kurumu ğ)Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu h)Türkiye Bilimler Akademisi Başkanlığı ı)Türkiye Uzay Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 26 .11.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan sunumunuzu dikkatlice dinledim, geçen seneye göre çok daha etkili bir sunum yaptığınızı düşünüyorum, bu konuda teşekkür ederim çünkü geçen sene vizyon anlamında eksiklikler vardı, tabii yeni bir bakandınız, bu yıl çok daha geniş alana dokunmuşsunuz.
Sayın Bakan, ancak sunumunuzda verdiğiniz yüzde 50 orta ve yüksek gelir teknoloji ihracatı hedeflerinin tutmayacağını düşünüyorum, sebebi şu: Bakın, karşımda bir cihaz var, 2020 yılı bütçesini görüşüyoruz, Türkiye'nin bütçesini görüşüyoruz. Bütün demokratik ülkelerde, o ülkenin meclisi o ülkenin bütçesini görüşürken bütün ülke canlı yayında izler milletvekillerini, milletvekilleri ne diyor, sayın bakanlar ne diyor, nasıl sorgulanıyor. İşte, demokrasi dediğimiz şey öyle bir yerlerde olur, orada demokrasi gelişir, bununla beraber bilim ve teknoloji gelişir ve sonucunda o ülkenin insanları iPhone yaparlar, şu anda karşımda olan cihazı yaparlar...
AYŞE KEŞİR (Düzce) - Nereden nereye!
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - ...işte o iPhone'la Türkiye'nin gayrisafi millî hasılasından daha büyük... Bakın, Türkiye'nin gayrisafi millî hasılası 750 milyar dolar, iPhone'un, Apple'ın değeri 1 trilyon dolar. Ondan daha değerli bir cihaz yaparlar, bizim gibi 3'üncü dünya ülkelerinin milletvekilleri, bakanları -siz de hâlâ iPhone kullanıyorsunuz sanıyorum- ve bütün herkes iPhone kullanır, biz onların tüketicisi oluruz ve Sayın Bakan, bunun sonucunda da maalesef, orta gelir tuzağında, orta teknoloji tuzağında bir ülke oluruz.
Ben, Sayın Başkana eğer alınmazsa -bazen alınabiliyor- çağrıda bulundum, dedim ki: "Bu ülkenin bütçesini milletin Meclisinde görüşüyorsak milletin şahitliğinde görüşelim, canlı yayın da yapalım." Ama dedi ki: "Teknolojimiz yok."
Sayın Bakan, size soruyorum: Bunu canlı yayında verecek bir teknolojimiz yok mu ya? Tamam, bazen şu internet düşüyor, mesela "düşük internet " diyor...
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Garo Bey, sözünüzü bölüyorum, kusura bakmayın ama...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - iPhone kullanmıyor musunuz?
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - ...yerli 3G cihazlarımız var, tamamen yerli onlardan size uygun fiyata firmamız versin...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Verin Sayın Başkana. Sayın Başkana verin.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - ...buradan istediğiniz canlı yayını yaparsınız. Dolayısıyla yüksek teknolojide...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, Sayın Başkana hemen gönderin, yarın başlayalım.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Hayır, sizin bireysel olarak satın almanız lazım. Ben Başkanla...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Hayır, niye ya? Sayın Başkana verin, bir tane taksın şuraya.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Daha iyi canlı yayın yapan 3G cihazlarımız var, yerli firma, ismini veririm size.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Şunu söylüyorum Sayın Bakan: Ya, Başkana bir tane gönderin, şuraya taksın, millet canlı yayında izlesin. İşte, bakın, demokrasi geliştikçe özgür bireyler demokratik habitatlara doğru gidiyorlar biliyorsunuz. Niye Silikon Vadisi'nde Türkiyeli binlerce bilim insanı var da... Niye orayı tercih ediyor? Çünkü "Arkadaş, orası daha özgür bir habitat, ben fikrimi daha rahat ifade ederim." diyor ve o habitatlarda milyarlarca dolarlık AR-GE projelerinin içinde binlerce Türkiyeli mühendis var.
İşte, Sayın Bakan, sizin gerçekten bu özgürlük alanlarıyla ilgili önemli çalışma yapmanız lazım. İlk icraatınız da şu olsun: Hemen Plan ve Bütçe Komisyonuna canlı yayın tesisatını kurun, millet kendi bütçesini izlesin; ilk işiniz bu olsun. Sayın Başkana da lütfen bu teknolojiyi gönderin. Kendisi "Şu anda bu teknoloji yok." diyor ama siz, var olduğunu lütfen ilk olarak burada gösterin.
Sayın Bakan, sunumunuzu dikkatlice dinledim. Bazı şeyler geçen yıla göre değişmiş. Mesela çevre, ekoloji konularına değindiniz, bu konuda size teşekkür ediyorum. Bakın, geçen yılki sunumunuzda çevre ve ekoloji meseleleri yoktu, bu konuda sizi eleştirmiştim, bu yıl "Yeşil Ekonomi"den bahsettiniz, çok önemliydi. Ama inanın "Yeşil Ekonomi"den bahsettiğiniz günlerde bu ülkenin Meclisi skandal bir karara imza attı; çevremizi kirleten, insanımızı zehirleyen, kanser eden o termik santrallerin iki buçuk yıl daha insanımızı zehirlemesi kararına imza attı, sizin Hükûmetinizin gönderdiği bir torba yasa üzerine, maalesef. Sayın Bakan, çevre, ekoloji dediğimiz konularda maalesef hâlâ çok zayıfız, bu konuda da bir vizyon belgesine ihtiyaç var.
Diğer bir mesele Sayın Bakan; bakın, strateji belgenizi gördüm, teşekkür ederim, dikkatlice izlemiştim sunumunuzu ama burada bir tarih yazıyor. Ne yazıyor? "2023" Ya 2023 dediğiniz artık burnumuzun dibi. Yani 2010'da belki 2023 bir gelecek hedefiydi ama artık 2020 yılına giriyoruz ve 2023 vizyon belgesi demek burnumuzun dibi demek. İnsanlar 2050, 2070, 2100 strateji belgelerini yapıyorlar. Bakın Sayın Bakan, 2050'ye kadar, şu anda insanların yaptığı mesleklerin yüzde 60'ı yok olacak yani 2050'ye kadar... Çok değil ya o da burnumuzun dibi sayılır ama... Ya o fütüristlik dizileri izlersiniz, orada pek çok meslek yok oluyor, yeni meslekler geliyor. Sizin eğer yalnızca 2023 vizyon belgeniz varsa büyük bir hata yaparsınız Sayın Bakan. Çünkü 2050'yle, 2070'le ilgili bir vizyon belgeniz olmalı, hangi meslekler yok olacak, hangi meslekler var olacak, bunu ortaya koymanız lazım. Bununla ilgili hiçbir şey duymadık. Buna göre Eğitim Bakanımızla oturup çalışmanız gerekir, YÖK'le oturup çalışmanız gerekir. "Arkadaş, şu meslekler yok oluyor, bu fakülteleri yavaş yavaş kapatmamız gerekir. Şu meslekler 2050 yılında olacak, bu konuda fakülteler açmamız gerekir, bu konuda AR-GE çalışmaları yapmamız gerekir, çeşitli teknoloji ve bilim habitatları yaratmamız gerekir." demenizi beklerdim, bunu duyamadım. Umarım, soru-cevap kısmında bununla ilgili şeyler söylersiniz.
Sayın Bakan, az önce de söyledim bilim ve teknoloji özgür habitatlar ister. O özgür habitatlarda, biliyorsunuz, bilim gelişir, teknoloji gelişir. Orada, bu habitatta insanlar fikirlerini geliştirirler, inovasyonunu ortaya koyarlar ve o sayede... Bir tane, bakın, bir tane... Arkadaşlar, biliyorsunuz, Steve Jobs Türkiye'nin ekonomisi kadar bir ekonomi üretebildi ve milyonlarca insan onun yarattığı fikrin ekmeğini yiyor şu anda. Maalesef bu habitatlar bizde yok, o yüzden de yüksek katma değerli ürünlerde hâlâ yüzde 3'teyiz Sayın Bakan.
Neden yüzde 3'teyiz biliyor musunuz? Bakın, şu anda bu telefondan, bu iPhone'dan Wikipedia'ya girince "Türkiye'de yasaklı." diyor. Bakın, şu iPhone'a basıyorum, Wikipedia'ya girelim diyorum "Türkiye'de yasaklı." diyor. Ben Silikon Vadisi'ne gittim arkadaşlar ve insanlara, Türkiye'de Wikipedia yasaklı dedim, inanamadılar. Yani bunu anlatamazsınız bir bilim insanına. Wikipedia yasaklı ve o ülkede yüzde 50 orta ve yüksek gelir teknolojili ihracat hedefiniz var. Bunları aynı cümle içinde kullanamazsınız Sayın Bakan. Wikipedia'nın yasaklı olduğu bir ülkede yüksek teknoloji ürün üretemezsiniz. Tam on yedi yıldır bakanlar "Yüksek teknoloji ürünlerin ihracatını yüzde 10-15'e çıkaracağız." diyor, on yedi yıldır yüzde 2-3'lerde çakılmış durumdayız. İşte Wikipedia'nin yasaklı olduğu bir ülkede yüzde 3'te çakılıp kalmaya devam edersiniz Sayın Bakan. Bu anlamda, özgürlük alanlarının genişlemesi için Tayyip Erdoğan'la da Süleyman Soylu'yla da konuşmanız gerekir. Bu özgürlük alanlarını genişletmediğimiz sürece, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde 109'uncu sırada olduğumuz sürece, demokrasi endekslerinde sonuncu sıralarda olduğumuz sürece siz yüksek teknoloji ürünlerde asla oranı yükseltemezsiniz.
Sayın Bakan, bakın, geçenlerde biliyorsunuz çok tartışılıyor, siz de çok büyük bir heyecanla buna çalıştınız: Volkswagen'in Türkiye yatırımı. Değil mi? Heyecanla bunu istiyorsunuz. Bakın, vazgeçti geçenlerde, neden? "Çünkü Türkiye'de demokrasi yok, demokrasinin olmadığı bir ülkeye ben yatırım yapamam, çatışmaların olduğu, demokrasinin olmadığı bir ülkede." dedi. Açıklaması bu yönde. Bakın, her şeyi verdiniz Volkswagen'e, neler verdiğinizi söyleyeceğim: Vergi teşviki verdiniz, sigorta teşviki verdiniz, bedava arazi verdiniz, "Vergi vermeyeceksiniz, 300 euroya işçi çalıştıracaksınız." dediniz, orada 3-5 bin euroya çalıştırıyor "Burada 300-400 euroya çalıştıracaksınız." dediniz, buna rağmen gelmedi. Bakın, butik teşvikler veriyorsunuz... Artı bir şey daha verdiniz: Almanya 2028'de artık içten patlamalı motorlar serisinden çıkıyor, biliyorsunuz, "Kirli teknolojini buraya getir." dediniz yani dizel teknolojisini buraya getirecek, insanlarımıza dizel arabalar satacak, biz zehirleneceğiz, çocuklarımız kanser olacak, kendileri orada elektrikli arabaya geçecekler. Bunu da verdiniz, buna rağmen gelmedi. Hep daha fazlasını isteyecek sizden. Neden? Çünkü özgürlük alanları kısıtlanmış durumda. O yüzden de sermaye diyor ki: "Özgür olmayan bir ülkede ben daha fazlasını isterim, daha fazla sömürü düzeni isterim, çevreyi kirletmek isterim, işçiyi sömürmek isterim." diyor ve bu yönde adımlar atıyorsunuz.
Sayın Bakan, siz "Yüksek teknoloji ürünlerini yüzde 10'a taşıyacağım." diyorsunuz değil mi? Hedefiniz bu. "Orta gelirlileri yüzde 50'ye taşıyacağım." diyorsunuz. Ya Allah'ınızı severseniz, bu bütçeyle bu olur mu ya? Yani 2,6 milyar dolarlık bir bütçeniz var, farkında mısınız? Bunun da herhâlde yarısı ve yarısından çoğu cari harcamalara gidiyordur yani maaşlara, efendim kiralara, şunlara bunlara gidiyordur. Diyelim ki 1 milyar dolarlık bir AR-GE harcaması yapıyorsunuz -o da en iyi olasılıkla- 750 milyarda 1 milyar dolarla siz işte Volkswagen'e maalesef bütün teşvikleri vermek zorunda kalırsınız. 750 milyarda 1 miyar dolar harcıyoruz, niye biliyor musunuz? Siz bütçenizi savunamamışsınız. Bakın, savunma bütçesi korkunç artmış durumda, son dört yılda 4 katına çıkmış durumda ama Teknoloji Bakanlığımız yerinde sayıyor. 1 milyar dolarla o AR-GE'yi yapamazsınız veya yüksek teknolojili ürün geliştiremezsiniz Sayın Bakan.
Bakın, Boğaziçi Üniversitesinin bilimsel araştırmaya ayırdığı rakam nedir biliyor musunuz? 6 milyon TL yani 1 milyon dolar ya. 1 milyon dolarla ne yapabilir bir üniversite? 1 milyon dolarla Türkiye'nin yıldızı Boğaziçi Üniversitesi ne yapabilir? 1-2 milyon dolarla ODTÜ ne yapabilir Sayın Bakan? Harvard 350 milyon dolar harcıyor orada ya. Onun dışında, Volkswagen dedik yine, sizin bakın 1 milyar dolarlık AR-GE bütçeniz var, ya Volkswagen, sırf bir şirket 15 milyar dolarlık AR-GE harcaması yapıyor biliyor musunuz? Bir şirket ya, tek bir şirket Türkiye'nin toplam AR-GE'si 7-8 milyar dolarsa bunun 2 mislinden fazla AR-GE yapıyor, ondan sonra diyoruz ki "Biz yerli otomobil yapacağız, millî otomobil yapacağız." Kaynakları buraya ayırmamız lazım.
Bir de Sayın Bakan, sizin sunumunuzu dinlerken bir şey daha var: Vallahi belli bir dönemi dinlerken birisi şu salona girseydi, zannederdi ki Savunma Bakanı sunum yapıyor. "Füze yapacağız, tank yapacağız, top yapacağız, bilmem ne, şu, bu..." Eyvallah, bunlar da lazım olabilir ama yani Sanayi Bakanının daha insanlık yararına, insanlığın faydasına olan -sağlık alanında, eğitim alanında olsun, insanlığın çıkarına olsun- projeleri daha fazla öne çıkarması gerekmez mi? Elbette ki güvenlik de gerekir ama bu kadar güvenlikçi alana savrulmanın da doğru olmadığını düşünüyorum.
Sayın Bakan, bu yerli otomobil hikâyesini tekrar ortaya koydunuz. 2011'den beri altı seçim atlattınız, her seçimde bunu kullandınız maşallah. Gittiniz Saab'tan... Onlarca milyon dolar verdiniz, onlar herhâlde çöplükte şu anda, onun da hesabını verirseniz sevinirim kurumsal olarak. Ne oldu o Saab? Hani anlı şanlı getirdiniz Saab'ı, "Şöyle yapacağız, böyle yapacağız..." Bir karoser sonuç olarak ya o karoseri ben de yaparım, Cemal Bey'le otursak dışını yaparız, yaparsınız, karoserini yaparsınız, dış cephesini yaparsınız, güzel anlı şanlı parlak bir araba yaparsınız. Peki, o arabanın hikâyesi -daha sizden bunu duymadık- nedir?
Bak, geçen gün Elon Musk çıktı, "Bak, camı kırılmayan araba." dedi, tak, attı, camı paramparça oldu. Yani hikâyesi ne sizin arabanın? Bin kilometre götürecek pil mi buldunuz, bunu söylemiyorsunuz, "Niye saklıyorsunuz?" diyeceğim, Başkan alınmasın. Bin kilometre götüren pil mi yaptınız Sayın Bakan? Ne yaptınız bu arabaya ya? Otonom yani şoförsüz araba mı yaptınız da dünyaya satacaksınız? Yoksa bize getireceksiniz yine cilalı bir araba, içinde ne var, hikâyesi ne, ne olacak, bu araba dünya piyasasına çıktığında nasıl bir hikâye yaratacak? Sayın Bakan, biz nal topluyoruz. Siz bir şey yapıyorsunuz ama başkaları koşuyor, biz emekliyoruz, onlar koşuyorlar. Yani biz geriden nal topluyoruz. "2002 yılında böyleydi, 2019'da böyle oldu." Ya, 2002 yılında bu telefon var mıydı ya arkadaşlar? Başkaları yapıyor işte, Kore inovasyonda 1'inci, Amerika 2'nci, niye oralar öyle, niye biz bu durumdayız, niye nal topluyoruz? Bu arabanın hikâyesini sizden duymak istiyorum. Şu anda dünyada araba sanayisi 4 trilyon dolarlık bir ekonomiye sahip, bu, 8 trilyon dolara çıkacak. Neyle çıkacak? İnovasyonla yani pil teknolojisiyle çıkacak yani otonom araba teknolojisiyle çıkacak. Bu ikisi hakkında bir buluşunuz yoksa bu arabanın bir hikâyesi olmaz, "yerli" diye yine yarısı dışarıdan ithal edilen, motoru şusu busu, araba yaparsınız, diğer Toyota'dan, Tofaş'tan bir farkı kalmaz. Onlar da yerli araba tek farkı yerli bir markası olmuş olur, o kadar. Onu da ancak teşviklerle satabilirsiniz.
Bakın, pil teknolojisi çok önemli Sayın Bakan. Biz nükleer santral yapmayı planlıyoruz değil mi, dünyanın çıktığı bir nükleer santrali yapmayı planlıyoruz. Ruslar 10-15 milyar dolar yatırım yapacak, 40 milyar dolar götürecek. Bu ülkeye ne getirecek? Hiçbir şey. Oysa rüzgâr ve güneşle ilgili, yeşil ekonomiyle ilgili AR-GE faaliyetlerini çoğaltsanız sırf rüzgâr ve güneşin depolama teknolojisine 5-10 milyar dolar ayırsak dünyada 1'inci oluruz biliyor musunuz? Yani hem rüzgâr pillerini ve rüzgârgüllerini, enerji pillerini biz geliştiririz -o "cell"lerini- ve pil teknolojisine yatırım yaparız, dünyada 1'inci oluruz ama bunu akıl edemiyoruz. Ruslar gelsin, nükleer yapsın, 40 milyar doları alsın, götürsün. Onun yerine AR-GEyi öne koymayı niye Sayın Cumhurbaşkanına önermiyorsunuz? AR-GE'yi biz yapalım, bakın, 1 milyar dolar yerine 10 milyar dolar harcayalım, on yıl sonra çocuklarımıza iş de olsun, aş da olsun teknolojide öne geçelim niye diyemiyoruz Sayın Bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kalkınma Bakanlığı da -eski bir Kalkınma Bakanımız da burada, Başkanımız, üstat- Bakanlığınızın içine geldi.
Sayın Bakan, şu cümleyi sizden duyamadık: "Bölgesel kalkınmışlık farklarını gidereceğiz." "Bölgesel kalkınma farklarını gidereceğiz." cümlesini eski bakanlarımız kurardı ama hiç olmazdı, bunu gidereceğiz diye bir hedef sizden duymadık, sunumunuzda yok. Ya, Karadeniz'in, Doğu Anadolu'nun ve Güneydoğu Anadolu'nun makûs talihini değiştirecek bir hedef maalesef yok. Yaptığınız tek şey, yol yapıyorsunuz oraya maalesef. Ama sanayi, teknoloji, turizm ve diğer alanlarda, beşeri alanlarda maalesef bir vizyon ortada yok.
Bakın, Sayın Bakan, Türkiye'de işsizlik yüzde 14, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu'da işsizlik, arkadaşlar, yüzde 23 ya da yüzde 24, çok yüksek bir işsizlik var. Bu yüzden Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu batıya doğru göç ediyor arkadaşlar, bir kısır döngü içindeyiz, ta altmış yıldır bu kısır döngü içindeyiz, belki yüz yıldır. Ne oluyor? doğu yani bütün doğu, Karadeniz, Doğu Anadolu ve Güneydoğu hep batıya doğru yöneliyor. Ne oluyor? Batıda da kalkınma konusunda ciddi handikaplar yaratıyor, şehirlerimiz 15 milyonluk, 10 milyonluk şehirler hâline geliyor. Ya, bununla ilgili bir master plan ortada yok maalesef, sizin bütçenizde de yok. Yani doğunun makûs talihini giderecek, Karadeniz'in makûs talihini giderecek bir master plan yok. Bununla ilgili daha etkin çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.
Sunumunuzun sonunda, umarım, soru-cevap bölümünde, bu anlamda da bazı ifadelerde bulunursunuz, en azından doğunun, güneydoğunun, Karadeniz'in makûs talihini değiştirecek bazı şeyler sizden duyabiliriz.
Teşekkür ederim.