| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı b)GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı c)Doğu Anadolu Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı ç)Konya Ovası Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı d)Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı e)Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı f)Türk Standardları Enstitüsü g)Türk Patent ve Marka Kurumu ğ)Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu h)Türkiye Bilimler Akademisi Başkanlığı ı)Türkiye Uzay Ajansı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 26 .11.2019 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakanımız sunumunda "Zorlu bir küresel ekonomik görünümle karşı karşıyayız." diye başladı cümlelerine ve bu zorlu ekonomik görünüme ilişkin de "Artan gümrük tarifeleri ve ticaret politikalarına ilişkin belirsizlikler bu daralmanın temel sebepleri olarak görünüyor." dedi. Daha sonra Türkiye'ye geçti. "Türkiye'de de birtakım sıkıntılar olmasına rağmen, bunu da 2018 Ağustos ayının ekonomik temellerimizden bağımsız, ciddi bir dış şokla karşılaştık." diye buna bağladı. Ben bu iki teşhisin de yanlış olduğunu düşünüyorum. Tabii, bunlar doğru ama dünyanın yaşamakta olduğu ve Türkiye'nin yaşamakta olduğu ekonomik krizlerin, darboğazların temelinde bunlar yok, bunlar sonuçlar. Siz sonuçları sebep olarak gösteriyorsunuz Sayın Bakanım. Bakın, eğer öyleyse şu anlama geliyor sizin cümleniz: Yani 2018 Ağustosuna dönersek -eylülde oldu ya bu dalga, saldırdılar, bir yerden geldiler- o zaman oraya dönersek her şey toz pembe. Öyle değil değerli arkadaşlarım. Yuvarlak bir cümleyle de "Biz sanayi sektöründeki iyileşmenin -bir iyileşme olduğunu söylüyorsunuz- kalıcı olması için tüm imkânlarımızı seferber ettik." diyorsunuz. Tamam, biz de kalıcı olması için sizin yaptığınız bu seferberliğe katılırız.
Şimdi değerli arkadaşlarım, bu doğrultuda, bugün Sayın Cumhurbaşkanı, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada da seçti birtakım şeyleri ve dedi ki mesela: "Perakende satış hacmi, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,7 arttı. İstanbul Borsası 107 binlere -bugün gerçi 103 binde filan sanıyorum yani tam şey yapmadıysam- Tüketici Güven Endeksi kasımda bir önceki aya göre yüzde 5 oranında arttı. Reel Kesim Güven Endeksi arttı." gibi seçerek bazı şeyleri söyledi. Ya, algı yönetimi. Algı yönetimiyle bu derin, ciddi, bütün dünyayı sarsan bu krizden kurtulma şansımız yok. Bakın, Sanayi Üretimi Endeksi, evet, geçen sene Ekim ayından itibaren düşmüş, düşmüş, 12'nci ayda dip yapmış, sonra artmış, 3'üncü aydan itibaren iniyor, çıkıyor, iniyor, çıkıyor. Yani buna bakarak "Arttı, her şey düzeldi." filan deme şansına sahip değiliz. Dersek sıkıntı olur. Bakın, Sanayi Güven Endeksi iyi falan ama bakın, sanayi üretimi 2019 yılı üçüncü çeyreğinden bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 4 azaldı. Yani öyle dediğiniz gibi değil her şey.
Sayın Bakanım, sunumunuzda yapay zekâdan söz etmişsiniz. Yuvarlak cümleler, umarım bunlar olur inşallah. Bakınız, şimdi biz teşvikler falan -biraz sonra oraya getirmeye çalışıyorum- konuşacağız. Dünya neyi tartışıyor bu bütçeleri filan konuşurken, biliyor musunuz arkadaşlar? Robot çalıştıran iş yerlerine ayrıca bir ek vergi getirecekler, o aldıkları vergilerle işsizleri destekleyecekler ya da asgari ücretlileri destekleyecekler. Yani durum böyle. Biz ne konuşuyoruz? Biz sanayiyi filan artıracağız diye 1960'lardan, 1970'lerden kalma teşvik politikalarını konuşuyoruz. Evet, 1960'lardan, 1970'lerden kalan teşvik politikaları, bunu 2012 yılında hepsini toplayarak bir teşvik kararnamesi Bakanlar Kurulu yayımladı ve birtakım ilkeler filan belirledi. Daha sonra da, özellikle 2015 Kasım seçimlerinden sonra defalarca buraya teşvikle ilgili düzenlemeler getirdi. Ne oluyor bu teşvikler sonucunda? Bakın, Türkiye 2001 ile -ki 2002'de siz geldiniz- 2019'a kadar 1 trilyon 134 milyar TL teşvik vermiş. Sadece 2 milyon iş gücü bu şeylerden dolayı üretilmiş. Siz ne yaptınız, biraz sonra bunları da anlatmaya çalışacağım değerli arkadaşlarım.
Bizim bir arkadaşımız daha önce sizin döneminizde, 2015'te, 2016'da bir soru önergesi vermiş. Cevapta "752 milyar lira teşvik kullandık." denilmiş ama "Ne kadar istihdam oluşturdu?" diye soru sormuş arkadaşımız, buna cevap verilememiş. Bakın arkadaşlar, aklınıza gelebilecek her alanda teşvik kullanılıyor. Bu teşvik işi var ya teşvik işi, önemli bir iş ama birtakım amaçları var teşvikin, temel amaçları. Mesela istihdam oluşturmak, büyümeyi sağlamak, yüksek teknolojiyi desteklemek, dolayısıyla Türkiye'nin dış ticaret açığını, cari açığını azaltmak gibi çok önemli amaçları filan var ama Türkiye'de, biliyorsunuz, bu teşviklerin en önemli amaçlarından bir tanesi de yandaş, yakın filan, oraya pas atmak, onları zengin etmek. "Sizde öyledir." anlamında söylemiyorum ama bu 3 tane "İstihdam ne oldu?" "Büyüme, yüksek teknolojiyle ilgili işler ne oldu?" "Dış ticaret açığının durumu nedir?" diye sorduğumuz zaman verdiğiniz bu kadar milyar milyar TL, sadece Kredi Garanti Fonu üzerinden 330 milyar TL kullandırdığınız haberi var. Doğrudur herhâlde değil mi bu rakam? Kaç, daha mı az? Kaç, 300 milyar mı? Her neyse.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Geri ödeniyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ödeme mödeme yok yani, ayrı bir konu, onlar tartışılabilir.
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI MUSTAFA VARANK - Ayrıca teminat veriyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teminat, neyse, teminat, evet, kullanıldı. Teşvik işte, bir şekilde teşvik ama yani bunların istihdama ne kadar yansıdığı tartışılabilir. Bakın, o kadar çok istihdam teşviki, vergisel teşvik, nakit teşvik, arsa ve arazi teşviki, ihracat teşviki, kredi teşviki, ne aklınıza geliyorsa... "Yeter ki yatırım yapın, alın, ormanlarımızı veriyoruz." da dedik "Kıyılarımızı da, meralarımızı da, denizlerimizi, her şeyi veriyoruz." filan dedik ama işte, en son "stratejik teşvik" diye bir şey getirdiniz. Gümrük vergisi muafiyeti, KDV istisnası, yatırım katkı oranı, vergi indirimi, SGK işverenine destek, dünya kadar faiz desteği, akla gelmedik destekler, bir sürü isimlerle kredi destekleri verdik. En son "ivme" mi oldu, ne desteği oldu, can suyu, aklımıza gelebilen dünya kadar destekler verdik ve milyar milyar TL'ler aktardık.
En son, Sayın Bakanımız açıklamış, 9/4/2018: "Proje Bazlı Teşvik Sistemi kapsamında desteklenecek 135 milyar lira tutarındaki 23 proje yaklaşık 35 bin kişiye doğrudan, 134 binden fazla kişiye dolaylı istihdam sağlanacak." Nerede bu istihdamlar Sayın Bakanım, şimdi soruyorum. İstihdam nedir? En son işsizlik oranı yüzde 14; gençlerde yüzde 27,4; üniversite mezunları, kadınlarda... Yani böyle konuşuyorsunuz ama bu rakamlar burada yazdığı gibi değil maalesef. Yine şey var, büyük projelere destek verdiniz. Bakın "yandaş, mandaş" dedim, büyük projeler...
Ankara, İstanbul, Bursa, Adana'da kim var? Ceyhan Polipropilen. Kim var? Kalyon. Ya, bu Kalyon, zaten garantiyle verdiniz bunlara bu işi. Yani GES'i, güneş enerjisini, bunlara garantili verdiniz. 7 sentten alacaksınız bunu bunlardan. Tuhaf bir şey de var, bunlardan 7 sentten alırken Ruslardan da, nükleerden üreteceğinizi 12,5-13 sentten alacaksınız. Bütün bunlar, bu kadar destek verdikten sonra ayrıca bunlara destek... Dolayısıyla bu destekler çok tartışılabilen destekler.
Kredi Garanti Fonu'na girmiyorum. Yarın, Sayın Bakan, Maliye ve Hazine Bakanlığında bunu geniş konuşacağız ama dünya kadar haberler var, dünya kadar da iddialar mevcut. Yani bunların yerine gitmediği, bunlarla ilgili arsa aldığı, araba aldığı, gidip döviz aldığı... Sayın Cumhurbaşkanımızın ama... Döviz alanların "hain" ilan edildiği zamanlarda sizin vermiş olduğunuz Kredi Garanti Fonu'yla. Niye böyle yapıyordu? Kimseyi suçlamak için söylemiyorum çünkü siz her şeyi verdiniz de çok önemli bir şeyi vermediniz, hâlâ vermiyorsunuz. Millet biliyor. Algı operasyonuyla götürüyorsunuz. Güven vermediğinizden dolayı insanlar gitti, istihdam oluşturacak bir şey de yapılmadı. Bakın, en büyük istihdam kaybı, 2017 Kredi Garanti Fonu'yla dünya kadar para kullandırdığınız dönemlerde ortaya çıktı, değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu kredi, yaptığınız teşvikler hiçbir şekilde işte büyümeyi, dış ticaret açığının kapatılmasını, cari açığın kapatılmasını, istihdamı filan desteklemedi yani böyle bir şey yok değerli arkadaşlarımız. Nitekim, dış ticaret açıkları, Türkiye'nin borçları, bunların hepsi ortada ama benim bunlara uzun uzun girecek vaktim yok, zaten süre de doluyor, Başkan da hemen uyaracak bizi.
Bakın, Türkiye'nin önemli bir problemi var. Bu problemler devam ettiği müddetçe gideceğimiz bir şey yok. Temelde problemler var. Bakın, batık kredilerle uğraşıyorsunuz. Daha 46 milyar dolarlık, enerji sektörünün -çoğu enerji sektörünün- kredisini bankalara zarara yazdırdınız. Bu zararlar bize gelecek; değerli arkadaşlarım, bizim bütçemize gelecek. Bakın "küresel ekonomide durgunluk murgunluk, bu sebepten dolayı bizim işlerimiz de kötü gidiyor" anlamında imada bulunuyorsunuz. Bakın, o kadar şey değil. Mesele kapitalizmin kendisinde ciddi problem var. Bunu hiçbir şekilde tartışmıyorsunuz. Kapitalizm 70'li yıllarda tıkanınca bu sefer finans kapitalizmine evrildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neoliberalizm dediğimiz bir sisteme evrildi. Yani her şey finansallaştı, su, hava, para, fabrika, her şey finansallaştı ve finansla yani rant elde etmek o kadar kârlı bir iş hâline geldi ki sanayiciler, herkes gitti, parayı buraya yatırdı. Böyle olduğundan dolayı herhangi bir teknolojik sıçrama da yapılamadığı için dünya ekonomisi ciddi bir şekilde bunaldı. Bakın, sistemin bugünkü işleyiş biçimiyle ekonomik büyümeyi yükseltecek, prodüktivite artışını gerçekleştirecek hiçbir şey yok. Bu sistem eşitsizlik üretiyor, finansal kriz üretiyor değerli arkadaşlarım. Dünyanın bu sistemiyle ilgili kimse bir şey tartışmıyor. Siz de tartışmıyorsunuz. "Çin'le, Trump'la, işte bir deli geldi dünyaya, o sebepten dolayı böyle oldu:" Hayır, arkadaş, dünyayı deliler yönetiyor, o sebepten dolayı bütün bunlar oldu. Şimdi, dünya, delilerin yaptığı kendi ekonomilerini batırdıkları modeli...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Türkiye'yi bıraktınız, dünyaya atladınız Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, biraz daha süre verirseniz.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun, son olarak.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Batırdıkları modeli, Sayın Maliye Bakanı, finans cambazlığıyla Türkiye'de uygulayarak Türkiye'yi kurtarmaya çalışıyor. Öyle bir şey yok değerli arkadaşlarım. Bizim ekonomimizde yapısal ciddi problemler, bu problemleri tartışmadığımız müddetçe sizin daha yüksek teknoloji ihracatınızda kaç pay arkadaş, yüzde 3,5 mu, 3,3 mü, böyle bir ekonomi bu şekilde durduğu müddetçe buradan yapılacak bir şey yok. Sayın Bakanın, işte Amerika'da 2008'de o meşhur finans krizine sebep olan dünya kadar "Efendim, biz araçları zenginleştiriyoruz, sadece devlet iç borçlanma senedi vardı, şimdi batık kredilere bile VDMK, varlığa dayalı menkul kıymet çıkarıp piyasaya sürüyorsunuz. Bunlar kirli ve karşılığı olmayan kâğıtlar. Bu kâğıtlar yeni krizler oluşturacaktır ve her sefer bunun bedelini... Nasıl şimdi enerjiyi... Enerjiyi öngöremediniz Sayın Bakan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, hiç konuşmadım.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Son olarak bir dakika daha verirseniz.
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son cümlenizi söyleyin.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Enerji sektörünü öngöremediniz. Bakın, dünyanın sanayisi, Koç ticaretle anılır, Sabancı sanayiyle. Sabancı'yı bile gittiniz, enerji sektörüne soktunuz ve Sabancı Holdingin bir kısmı batıyor şimdi. Bunların sebebi sizsiniz değerli arkadaşlarım. Bir gözden geçirin. Algıyla artık gideceğiniz hiçbir şey yok. Zaten 2023'e kadar dayanabilir misiniz bilmiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet Sayın Bekaroğlu...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - 2023'te gideceksiniz ve dünya ve Türkiye derin bir nefes alacak.