KOMİSYON KONUŞMASI

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Ekonomide yaşanan gerçekleri söyleyenlere "terörist" algının gerçek gibi sunulduğu belgelere "Yeni Ekonomi Programı" deniyor. Yani böyle tuhaf bir dönemde bütçe tartışıyoruz.

Şimdi, günlerdir bu Komisyonda bir bütçe tartışılıyor ama bütçenin esasına dayandığı programı tartışmak gerekiyor onun için izin verirseniz ben, adı her sene yeni olan Yeni Ekonomi Programı'nda yeni bir şey olmadığı üzerinden bir tartışma yapmak istiyorum. Programın içinde de dolayısıyla o programı uygulayacak bütçede de eskinin devamı var. Yani bugün ağır bir ekonomik ve sosyal bunalıma yol açmış olan bir düzenin derinleştirilmesi var. Beş dakikada bütün detayını sunmak mümkün değil ama beş dakikada bu genel görünümü net bir biçimde ortaya koyacak kadar açık esasında program.

Mesela, "dengelenme" deniyor, 3D iddiasının içinde. Tarif edilen şey, cari işlemler dengesi. Cari işlemler dengesinde son bir yılda elde edilen kazanıma baktığınızda, ani bir verimlilik artışından kaynaklı değil, ithalata bağımlılığımızın azalmasından kaynaklı değil veya ihracatımızın niteliğinin artmasından kaynaklı değil. Büyük memnuniyet duyduğunuz ve "Bu kazanımı koruyacağız." dediğiniz cari işlemlerin dengelenmesinin temel sebebi, Türk lirasının ciddi değer kaybetmiş olması ve üretim düştüğü için ithalatın düşmüş olması. Yani "koruyacağız" dediğiniz şey temelde bu, altını kalın çizgilerle çizelim. "Dengelenme" deyip koruyacağınız şey, Türk lirasının değersizleşmiş olması ve üretimin durmuş olması.

Şimdi, Türk lirası değer kaybetti ve kur o yüksek düzeye yerleşti ya, ortaya çok temel sonuçlar çıktı. Bir tanesi, ithalata bağımlı üretim yapan KOBİ de esnaf da sanayici de daha yüksek maliyetlerle baş başa bırakıldı. İkincisi, hep beraber fakirleştik, kişi başına düşen millî gelir 9.400 dolara kadar düştü. Tüketiciler için önemli olan ortalama enflasyon oranı da son bir yılda yüzde 16'nın üzerinde. Yani paramız değer kaybetti, üreticimiz zorluklar içerisinde, tüketicimiz fakirleşmiş ve bunun adına da "yumuşak iniş" denivermiş. Şimdi, üretimin durduğu, fakirleşmenin olduğu yerde, bir de son bir yıl içerisinde 1 milyon insan işsiz kalmış, üstelik 760 bini istihdam azaldığı için ortaya çıkmış. Yani kadınlar ve gençler için daha da ağır bir tablo olan bir gerçek var karşımızda, ekonomi bir bunalım içerisinde ve "dengelenme" adı altında bu bunalımı devam ettirmeyi vadeden bir programla ve onun bütçesiyle de karşı karşıyayız. Buradan anlıyoruz ki esasında "dengelenme" dediğiniz şey, makro değişkenlerle makyaj yapıp finans sektörünü memnun etmek. Tam da bu nedenle, sabah yılın en iyi borçlanma ofisi ödülüne dair müthiş bir heyecan söylediniz, bu da doğrusu esasında kimi memnun etmek istediğinizi çok net ortaya koyuyor. Yani amaç, halkın yaşadığı sıkıntıları gidermek değil; amaç, halka ileride aydınlık, zenginlik olan, eşitlik olan bir gelecek sağlamak değil; amaç, sözde kavga ettiğiniz rantçılara ve spekülatörlere bir dizi zenginlik kazandıracak programa devam etmek. Yani düzeni halkçı yapmak değil, rantçı düzene devam etmek. Düzeni yüzde 99'dan yana kurmak değil, yüzde 1'i zenginleştirmeye devam etmek. Halkın ekonomik sorunlarına çözüm üretmek değil, "yerlilik ve millîlik" adı altında yurt dışı finans piyasalarına milyarlarca lira faiz aktarmaya devam etmek. Yani esasında bu gerçekler 3'üncü D'nin yani değişimin de bu programın içinde olmadığını, bütçenin eskiyi vadettiğini çok net ortaya koyuyor.

Yeni Ekonomik Program içerisindeki unsurları da sayalım: Türkiye Varlık Fonu, son sürat devam ediyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Böke, lütfen tamamlayınız.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İş gücü piyasası esnekleştirilmeye devam edilecek. Bireysel gidecek, tamamlayıcı emeklilik sistemi gelecek; zorunlu olacak, işverenden kesinti yapılınca bunlar İşsizlik Fonu'ndan alınacak. "Büyüme" denince akla yine krediler, ivme ve Kredi Garanti Fonu gelecek. Tamamlanamayan inşaatlar tamamlanacak yani İpotek Fonu, Varlık Fonu üzerinden İstanbul Finans Merkezi gibi yandaşlar kurtarılacak ve bugün uygulanıyor olan "Güçlü toplum hedefi ve nitelikli insan gücü" adı altındaki projeler ve programlara devam edilecek. Yani ötekileştirme, düşmanlaştırma, gözaltı, tutuklama ve bugünkü eğitim programı devam edecek. Bu programda özetle hiçbir şey değişmeyecek, kriz devam edecek.

Son D'yi tamamlayayım. "Disiplin" deniyor. Hangi disiplin? Mali disiplin mi? Bu da isimde bir makyajla bir kelimeyle yabancı yatırımcıları iknanın ötesine geçmeyen, gerçekten müthiş kopuk bir cümle hâline dönüşmüş vaziyette.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Evet, çok teşekkür ediyoruz Sayın Böke.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - İki cümle söyleyip kapatabilir miyim Sayın Başkan?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Ama bakın...

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Ama eksik kalıyor cümle, o nedenle.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Son cümlenizi alalım lütfen.

Buyurun.

SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) - Hazine nakit dengesinin ve bütçe açığının ortaya koyduğu gerçek ve Varlık Fonu'na aktarılmış olan bütün cumhuriyet miraslarının zarar etmeye başlamış olması esasında mali disiplin değil, disiplinsizliğin bu programın temelinde olduğunu gösteriyor.

Çok teşekkür ediyorum.