| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a)Hazine ve Maliye Bakanlığı b)Gelir İdaresi Başkanlığı c)Kamu İhale Kurumu ç)Özelleştirme İdaresi Başkanlığı d)Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu e)Türkiye İstatistik Kurumu f)Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu g)Hazine Müsteşarlığı ğ)Sermaye Piyasası Kurulu h)Yatırımcı Tazmin Merkezi ı)Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 27 .11.2019 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Bakanlığımızın çok değerli bürokratları ve diğer kurumlarımızın çok değerli başkanları, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, aslında bütçe görüşmelerinin belki de en önemli, en odağında, en merkezinde, en can alıcı günündeyiz, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bütçesini ve uygulamaları üzerine görüşlerimizi bildiriyoruz.
Sayın Bakan, Ordu'da iş dünyasıyla bir buluşmanızda şöyle bir ifadeniz var Çift tırnak içerisinde, aynen sizden çıkan şekliyle okuyacağım- bunu, değişik vesilelerle birçok arkadaşımız dile getirmiş olabilir ama ben bir kez daha söyleyeceğim şöyle diyorsunuz: "İsminin başında ekonomist, profesör, vesaire yazan ama bu ülkeye zarar vermeye çalışan, hangi tabloları çizerek milleti korkutmaya, Türkiye aleyhinde bir algı oluşturmaya çalışan bu kişilerin terör eylemlerinde gördüğümüz ekipten farkı yok. Türkiye, teröre yönelik operasyon yapıyor. Birileri ne diyor? 'Türkiye, sivilleri öldürüyor.' diyor..." diye gidiyor. Sayın Bakan, tabii ki ne amaçla söylediğiniz, kim için söylediğiniz önemli değil ama öyle bir genelleme yapıyorsunuz ki burada sizin söylediklerinizi kim eleştirirse, bu ülkeye zarar verenlerle ve terörle eş değer bir statü tanımlaması yapıyorsunuz. Dolayısıyla bu bir korku yaratmaktır, bu bir çeşit tehdittir, size karşı olanlara, sizi eleştirenlere, sizinle aynı şekilde düşünmeyenlere; sizin gördüklerinizi değil kendi gördüklerini, sizin göremediklerinizi de ortaya koyanlara tehdit anlamı taşır. Söylemeyelim mi Sayın Bakan? Söylersek bunları, biz de teröristle eş değer mi olacağız? 2002 yılında dış borç stokunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 54,8 iken 2019 yılı ikinci çeyrek döneminde bu oranın yüzde 61,9'la rekor düzeyde olduğunu söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
2013 yılından sonra kişi başına gayrisafi yurt içi hasılanın her yıl 530 dolar azaldığını ve dış borç stokunun kişi başına her yıl ortalama 80 dolar arttığını söylemeyelim mi, susalım mı Sayın Bakan?
Borçlanma maliyetinin 2013'te yüzde 7'den 2019'da yüzde 19'lara kadar çıktığını ve bu maliyet yükselirken borçlanma vadesinin ise 5,6 yıldan 2,6 yıla kadar düştüğünü söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
Piyasaya ödediğinizden daha fazlasını piyasadan borçlanan bir hazinemiz olduğunu ve kamunun büyük bir iştahla borç verilebilir kaynakları tükettiğini ve özel sektörün bu nedenle daha az borçlanıp daha az yatırım yapmak zorunda kalacağını söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
2003 yılında ilk af kanununu çıkartırken "vergi barışı" adını verdiğiniz af sonrasında "Bundan sonra yeni bir af çıkmayacak. Bunun için anayasal çoğunluğun aranacağına dair bir yasa değişikliği düşünüyoruz." dediniz ancak o günden sonra 2003, 2008, 2011, 2013, 2014, 2016, 2017, 2018 yıllarında 8 vergi ve/veya sigorta primi affı getirdiğinizi ve bunların 5'inin hâlâ aktif olduğunu söylemeyelim mi Sayın Bakan? Daha doğrusu, "vergi ahlakı" kavramını yerle yeksan ettiğinizi söylemeyelim mi, susalım mı?
Millî gelirimizi 2013'te 950 milyar dolardan 2019'da 749 milyara kadar erittiğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
Bu ekonomik verilerle işsizlik rakamını tarihimizin en yüksek seviyesinin, yüzde 14'lerin üzerine çıkardığınızı, genç işsizliği ise yüzde 27,4 düzeyine kadar yükselttiğinizi -bütün bu verilerin de TÜİK verileri olduğunu özellikle belirterek- gençlerimizin, üniversite mezunu kalifiye gençlerimizin açlık, sefalet içinde olduğunu, geleceklerinden umutlarını yitirdiğini ve böyle bir ülkede yaşadıklarını söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı? Sessiz mi kalalım?
Çiftçimizin bankalara 116 milyar, Tarım Kredi Kooperatiflerine 14 milyar, elektrik, sulama ve diğer borçlarıyla 160 milyar lira borç yükü altına sokulduğunu ve bu nedenle üretimden kopartıldığını, kentlere göç etmeye zorlandığını ve asgari ücretle çalışmaya mahkûm edildiğini, 40 milyon dönüme yakın tarım arazisini bu nedenle -ekilip dikilemeyip- üretim dışına sürüklediğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
Yine, çiftçimize kanunen vermekle yükümlü olduğunuz tarımsal destekler nedeniyle 160 milyar lira borçlu olduğunuzu, eksik ödediğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
Zengin tarımsal üretim kaynaklarına sahip ülkemizi tarımda net ithalatçı ülke konumuna getirdiğinizi bu bütçenizde söylemeyelim mi? Buna da mı susalım?
Devlet İhale Kanunu'yla ve kamu kaynaklarımızla 11,5 milyar dolar karşılığında 70 hastane yapabilecek iken sadece 20 hastane yapılmasına neden olan -aynı özelliklerde 20 hastane yapılmasına neden olan- kamu-özel iş birliği uygulamanız ile milletimizin gözünden ve hatta millet adına görev yapan biz milletvekillerinden dahi kaçırdığınız sözde sözleşmelerle cumhuriyet tarihimizin bu en büyük vurgununu söylemeyelim mi Sayın Bakan? Buna da mı susalım?
2018-2022 yılları için merkezî yönetim bütçesine "şehir hastanelerine kira ve hizmet bedeli" adları altında konulan ödenek tutarının toplamının 57,8 milyar lira olduğunu ve yakında Sağlık Bakanlığının da bütçesinin neredeyse büyük bölümünü bu hastanelerin müteahhitlerine ödemek zorunda kalacağımızı söylemeyelim mi Sayın Bakan, buna da mı susalım?
Şehir hastaneleri, havaalanları, otoyollar, köprüler, enerji yatırımları ve nice kamu-özel iş birliği ve yap-işlet-devret ve benzeri modeller ile Kamu İhale Kanunu'ndaki istisnalar ile Kamu İhale Kurumundan, Sayıştay denetimlerinden ve milletin gözünden, milletten sakladığınızı, gizlediğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan, buna da mı susalım?
Harcamalarınızdaki savurganlığınızı, harcamalarınızı ülkemizin büyüme ve kalkınmasına ve geleceğine katkı sağlayacak alanlardan ziyade, istihdama ve üretime yönelik yatırımlardan ziyade inşaat ve benzeri alanlara yönelttiğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan?
Daralan bütçemizi, azalan gelir kaynaklarımızı, üretimden uzaklaşan ve bunun karşılığında dolaylı vergilerle yüzde 20'ye varan artış oranıyla vatandaşın cebine daha da el uzattığınızı, vergide adaletsizliğe neden olduğunuzu da mı söylemeyelim Sayın Bakan? Bütün bunların yanında çevremizin, doğamızın, doğal varlıklarımızın, ekonomik kaygılarınızla yok edilmesine, talan edilmesine neden olduğunuzu, termik santrallerin baca gazı filtrelerini zorunlu tutan uygulamayı da iki buçuk yıl daha uzatarak halkımızı ekonomik, açlık, yoksulluk, sosyal sorunlar ve bunun yıkımı yanı sıra kanser ve hastalıkla ölüme terk ettiğinizi söylemeyelim mi Sayın Bakan, susalım mı?
İşçi, memur, emeklilerimizin, emekçilerimizin maaşlarına yüzde 4+4'ü layık görürken gıda, elektrik, doğal gaz zamları karşısında, yüzde 50'lerin, 60'ların, kimisi yüzde 100'lerin üzerinde zamlar karşısında borç içine düşen ve intihara varan sonuçlara kadar sürüklenen vatandaşlarımızın bu durumunun karşısında sesimizi mi kapatalım, susalım?
Kepenk kapatan esnafımızın yaşadığı sorunları söylemeyelim mi, buna da sessiz mi kalalım?
Doğru düzgün program yapamadığınızı, halkın bütçesini yapamadığınızı, vergi toplayamadığınızı, hedeflerinizin büyük bölümünde sapma olduğunu ve günü kurtaran yeni program kararlarınızla kör topal yol yürüdüğünüzü, israflarınızı, adaletsizliğinizi, piyasalara güven veremediğinizi, bütçeyle kolladığınız kesimleri, halkı değil, yandaşlarınızı kolladığınızı söylemeyelim mi, susalım mı Sayın Bakan?
Sayın Bakanım, söyleyeceğiz, bunların hiçbirisine sessiz kalmayacağız, susmayacağız ve bunların düzeltilmesi için...
Bakın, Sayın Bakanım, bu salondakilerin bu vatana, bu millete yürekten, kalpten bağlı, bu vatan ve bu millet için, bayrak için canını verecek, kanını verecek kişiler olduğunu bilmenizi isterim. Söylediğimiz her şey sizin başarınız için, sizi eleştirirken yıkıcı değil, yapıcı olmak için ama bunları dikkate alıp doğru programlar yapabilirseniz ülkemizin, vatanımızın, milletimizin, insanımızın geleceği için bunları söyleyeceğiz Sayın Bakanım. Susmayacağız. Özellikle, biz muhalefetiz, siz yürütmesiniz, siz doğru iş yapacaksınız, siz vatandaşımızın, halkın genelini ve genelin menfaatlerini düşüneceksiniz, bunun gereğini yapacaksınız; biz gördüğümüz eksikleri, biz gördüğümüz yanlışları, biz bildiğimiz doğruları sizinle paylaşacağız ve bunu da gizli saklı yapmayacağız; halkımızın, vatandaşımızın, herkesin gözü önünde yapacağız. Bu da doğaldır. Tabii, buna izin vermek istemeyip, bundan rahatsız olup, bundan tedirgin olup bu bilincin toplumda yaygın bir bilinç hâline gelmesi durumunda koltuğunuzdan ve görevinizden olacağını düşünerek eğer böyle tehditkâr sözler ortaya koyarsanız sizin gibi düşünmeyen, yaptığınızı eleştiren, yaptıklarınıza karşı düşüncelerini ifade eden insanlara...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen son sözlerinizi alalım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum.
İşte, "barış akademisyenleri" adı altında -daha dün Sayın İbrahim Kaboğlu da beraat etti, çok şükür- bu tür kendiniz gibi düşünmeyenleri terörist pozisyonuna sokmaktan vazgeçiniz Sayın Bakanım. Bu, ülkemizin, vatandaşımızın, halkımızın, hepimizin menfaatine olacaktır.
Ben bütün bunların sonucunda, bütün bunlara rağmen şunu özellikle diliyorum: Başarılı olunuz, bütçenizle yapabileceğinizin en iyisini yapınız, hedeflerinize ulaşınız ama halkımızın, vatandaşımızın, insanımızın, çevre ve doğamızın sağlıklı geleceği, huzuru ve refahı için bunu sizden özellikle rica ediyorum, "Hayırlı olsun bütçemiz." diyorum Sayın Bakanım.
Teşekkür ederim.