KOMİSYON KONUŞMASI

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sağ olun, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu otoriter ve totaliter rejimlerin en temel özelliği muhalefeti susturmalarıdır. Bütün araç ve gereçler ellerinde olmasına rağmen muhalefeti sustururlar.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Canlı yayında yayınlıyorlar seni, canlı yayında.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama gerçekleri örtmek mümkün değil; bir, iki, üç, sonra İstanbul seçimleri gelir, ne yaparsanız yapın hiçbir işe yaramaz, önümüzdeki dönem de böyle olacak. O nedenle...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - En azından gülümsettin bizi.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Aydemir, lütfen konuşmamı sükûnetle dinleyin.

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bayağı gülümsettin bizi Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, bir Kamu İhale Kurumu var, arkadaşlarımız da burada, geçenlerde burada yapılan bir düzenlemeyle muafiyeti yani Kamu İhale Kanunu'ndan muaf olan işlemleri (z) maddesi bittiği için (aa) diye yeniden başlattık. Kapatın Sayın Bakanım bu kurumu ya. Niye geziyorsunuz ki arkadaşlar, sizin hiçbir şeyiniz yok.

Başka bir konu var, dün sanıyorum, Sayın Cumhurbaşkanı Katar'daydı, orada bir anlaşma imzalandı, Katar'la swap 3 milyardan 5 milyara çıkarıldı. Bu iş nedir, biliyor musunuz değerli arkadaşlar? Bu iş şöyle bir şey: "Ben sana 5 milyar dolar karşılığında Katar riyali veriyorum, sen de bana 5 milyar karşılığı TL ver. Bunlar karşılıklı hesaplarda dursun." Bu şekilde 5 milyar dolar döviz varlığımız artmış oluyor kâğıt üzerinde. Böyle bir şey yok. Yani bir ekonomi bunlara mecbur kalıyorsa ondan sonra "Ekonomi uçuyor." falan derseniz hakikaten uçuyordur yani.

Başka bir şey, Merkez Bankası Başkanını tak diye görevden aldınız Sayın Bakanım. Gerçekten, bu yeni Merkez Bankası Başkanı nasıl çalışıyor? Ne zaman alacaksınız, böyle bir beklenti içinde değil mi?

TÜİK'le ilgili birkaç bir şey söyleyeceğim. Bu sefer daha evvel kullanmadığınız rakamlar kullanmışsınız Sayın Bakanım. Sanıyorum, siz de bu milletin TÜİK'in hiçbir rakamına inanmadığını görüyorsunuz da o sebepten dolayı bu rakamları kullandınız.

Sayın Bakan, 6 Kasım günü Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yeni 1.049 vergi müfettişi atadınız ve sanıyorum 8 bine kadar vergi müfettişi tek bir havuzda, Ankara'da Sayın Cumhurbaşkanının emrinde. Ve vergi müfettişlerini, vergi denetimini müthiş bir muhalefeti susturma aracı olarak kullanıyorsunuz. Yanlış yapıyorsunuz, böyle bir vergi sistemi dünyanın hiçbir yerinde yok değerli arkadaşlar.

Başka bir şey var, bütçelerimizin... Değerli arkadaşlarım, yıllardan beri aynı şey yapılıyor: Ödenek üstü harcamalar. Millî Eğitim Bakanlığı, sağlık, emniyet gibi personel ödeneği konuyor, sonra bu ödenek yedek ödeneğe aktarılıyor, maliye bakanları istediği gibi bu parayı kullanıyor. Sonra personel gideri olduğu için çağırılıyor, personel giderleri veriliyor. Değerli arkadaşlarım, geçen sene 65 milyar TL olmuş. Böyle bir izni bu Komisyon, Türkiye Büyük Millet Meclisi vermiyor. Dolayısıyla bu, Meclisin bütçe hakkına tecavüzdür diye düşünüyorum.

Her şey çok iyi, uçuyoruz filan ama Atlas Jet uçamıyor. Niye uçamadığını açıkladı, biliyor musunuz arkadaşlar? Dedi ki: "2019 Nisan itibarıyla İstanbul Havalimanı'na geçişle birlikte lojistik ve operasyonel maliyetlerde yaşanan büyük artış dolayısıyla artık şeyi kapatıyorum." "İstanbul Havaalanı'nda neler oluyor?"a ve Türkiye'nin ekonomisinin nereye gittiğine ciddi bir işaret.

Sayın Bakan konuşmasında bir konuya değindi ve övünerek, artı olarak söz etti, o da şu: 50 milyar dolarlık cari açığı bir yılda sıfırlama. Bunu, dengeleme olarak ve ekonomide müthiş gelişme olarak... Değerli arkadaşlar, bu nedir, biliyor musunuz? Bu, kafayı kuma gömmektir. Eğer 50 milyar cari açık bir yılda sıfırlanıyorsa, hatta artıya geçiyorsa bunu da dengeleme olarak takdim ediyorsanız siz ya ekonomiden hiçbir şey bilmiyorsunuz ya da bir algı operasyonu yapıyorsunuz, ikisinden biri, başka bir şey söz konusu değil. Bu, yıllar içinde düşse, ekonominin güçlü ekonomi hâline geldiğini, üreten ekonomi hâline geldiğini işaret eder; böyle değil.

Sayın Bakan konuşma metninde, değerli arkadaşlar, dünya ekonomisinden söz etti. Dün de Sanayi Bakanı dünya ekonomisindeki zorluklardan söz etti ve bu zorlukları gitti, Amerika ile Çin arasındaki ticaret savaşları filan gibi sonuçlarla bağlantı kurdu. Değerli arkadaşlar, dünya ekonomisine bu şekilde bakan bir ekibin Türkiye ekonomisini düze çıkarmaları mümkün değil. Bakın, dünya ekonomisinde çok ciddi problemler var, doğru ama bu problemlerin temelinde kapitalizmin ciddi yapısal problemleri var değerli arkadaşlarım. Bütün dünya kuruluşları da aynı şeyi görüyor ve bunun birtakım finans cambazlıklarıyla aşılmayacağını, bunun için çok ciddi teknolojik ivmelenme dalgalarının olması gerektiğini söylüyorlar. Oysa yıllardan beri dünyadaki finans cambazları bu cambazlıklarla ekonomideki sıkıntıları aşmaya çalışıyorlar ya da kapitalizmin tıkanıklıklarını aşmaya çalışıyorlar, aşamıyorlar. Benzerini Türkiye'de siz yapıyorsunuz. Aşamayacaksınız değerli arkadaşlarım, aşma şeyiniz yok.

Bakın, Varlık Fonu diye bir şey kurdunuz. Türkiye'nin finans sıkıntıları var, bunları aşmak için Varlık Fonu kuruldu. Önce çalışmadı Varlık Fonu filan, sonra ne oldu anlamadık, Mehmet Bostan gönderildi, arkasından Varlık Fonu borçlanmaya başladı. Dünyanın hiçbir yerinde böyle Varlık Fonu filan yok değerli arkadaşlarım. Varlık Fonu borçlanıyor. Nasıl borçlanıyor, soruyoruz, cevap vermiyorlar; bu borçlar neye karşılık oluyor, bunlara cevap vermiyorlar. Ama şöyle bir şey oluyor: Türkiye paralel bir hazine kuruyor ve bu hazinedeki borçları, Türkiye'nin borçlarına baktığınız zaman bilançolarda görmüyorsunuz değerli arkadaşlarım. Bu kurnazlıklarla, bu finans cambazlıklarıyla Türkiye'nin problemlerini aşacağınızı düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Türkiye'nin bütün varlıklarını Varlık Fonu'na alıyorsunuz, en son çıkan bir kararnameyle Türk Silahlı Kuvvetleri vakıflarının ortak olduğu şirketlerdeki hisselere bile el uzatmaya başladı Varlık Fonu ve bütün bunlar da biliyorsunuz, Meclisin denetiminde -göstermelik bir denetim- çıkarılıyor.

Değerli arkadaşlarım, 2015'ten beri -daha evveli var yani Türkiye'nin teşvik hikâyesi çok eski ama- çok ciddi teşvikler uyguluyoruz ama bu teşviklere paralel Türkiye bir yere gidemiyor. En son Kredi Garanti Fonu -Sayın Bakan da konuşmasında ifade etti- 320 milyar TL kefalet şey yaptı. Ne kadar işe girdi? Yok, görünmüyor böyle bir şey. "Efendim var, 2 milyon, 1 milyon." Bunlar laf. Bakın rakamlara, Türkiye'de işsizlik oranı yüzde 14, genç işsizlik yüzde 27,4 değerli arkadaşlarım.

YEP'te birtakım rakamlar ortaya atıldı. Sayın Bakanım, bana bir söyleyin, ne yapacaksınız da hangi kaynaklardan nasıl bir para bulacaksınız da 2020 yılında Türkiye yüzde 5 büyüyecek, nerede? Bu rakama bir tane ekonomisti inandıramadınız. İnandıramadığınız için de "Bunlar akademisyen, bilmem ne filan; teröristlerin yaptığı gibi bunlar da aynı şeyleri yapıyor." deyiverdiniz. Öyle değil değerli arkadaşlarım.

Bakın, size bir finans cambazlığı anlatayım, bu cambazlıklar dolayısıyla Amerika'da 2008 krizi oldu. Bakın, bu Sayın Bakan ve ekibi neler yapıyorlar, size birtakım şeyler anlatayım değerli arkadaşlarım. BDDK burada mı, bugün mü konuştuk? 15 Kasım 2018 tarihli kurul kararı var. Bankacılık sektöründe başkan Mehmet Ali Akben imzasıyla gitti. Ciddi bir operasyon yapılıyor. BDDK, portföyündeki varlığa dayalı menkul kıymet bulunduran bankalar için bu kıymetlere uygulanan risk ağırlığını sıfıra indirdi. Kimdir bunlar? Biliyorsunuz, daha sonra Kalkınma Bankası kuruldu. Bir emirle Kalkınma Bankasına VDMK çıkarttırdı yani varlığa dayalı menkul kıymet çıkarttırdı. Sonra, bankaların birçoğu da batık olan inşaat kredilerine dayalı çıkarmış oldukları kâğıtlarla değiştirdiler ve dediler ki: "Bu kâğıtlar Hazine iç borçlanma senetleri kadar kıymetlidir, geçerlidir, bunları kullanabiliyorsunuz, Merkez Bankasına teminat gösterebiliyorsunuz." Bunları Merkez Bankasına teminat verecekler, veriyorlar. Oradaki iç borçlanma senetlerini arıyorlar, kırdırıyorlar, para oluşturuyorlar ve bu paralarla devlet bankalarına mevduat faizlerinin altında para verdirilmeye çalışılıyor. Arkadaşlar, bununla bir yere gidilmez. Yapı Kredinin ortağı -siz söyleyin yabancı bankanın adını- "Ben gidiyorum." demeye başladı. Şimdi "Gitme." diye yalvarıyorsunuz. Bir tane bankanın Türkiye'den gitmesinin ne anlama geldiğini bilirsiniz.

Bakın, kızıyorsunuz, biraz önce Sayın Cora "Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları operasyonlara katıldılar, bunlar hainler." filan dedi. Şimdi güzel şeyler yazmaya başladılar, yine mi hainler Sayın Cora?

SALİH CORA (Trabzon) - Arada iyi olanlar da olabilir.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye ekonomisiyle ilgili bazı rakamlarını, görünümlerini övüyorlar. Yok, öyle değil. Böyle çifte standartlarla Türkiye'yi bir yere getirme şansınız yok değerli arkadaşlarım.

Bakın, bütün bunlara rağmen inşaatı kurtarmak için yaptığınız bu baskılar, inşaat ve enerji sektöründe batan kredi, 46 milyar doları "zarar"a yazdırmanız... "Zarar"a yazdırmanız sizin ödemeniz demektir, vergi demektir, asgari ücreti daha düşük tutmak demektir. Buna rağmen inşaat sektürünü...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SALİH CORA (Trabzon) - İnşaat sektöründe yükseliş var, inşaat sektörü canlanıyor.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Canlanmasın mı inşaat sektörü?

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Lütfen tamamlayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - ...kurtaramadınız değerli arkadaşlarım. Niye kurtaramadınız? Bu kadar baskılara, yüzde 1'in altında faizle kredilere rağmen eylülde bir miktar yükseldi, ondan sonra birden bire çökmeye başladı, bir şey olmuyor.

Borçlanmayla ilgili bir şeyler söyleyip bitireyim.

Türkiye'nin borçlanma politikalarıyla ilgili gideceğiniz bir yer yok. Müthiş bir dış borç birikmiştir, 446,9...

(Oturum Başkanlığına Sözcü Abdullah Nejat Koçer geçti)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Teşekkür ediyoruz Sayın Bekaroğlu.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitirmedim, bir dakika daha...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama tamamlamanız için süre verdim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, Cora'ya artı bir dakika daha verdiniz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Süreniz devam ediyor.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ha, öyle mi, bitiriyorum.

Bakın, iç borçlanmayla ilgili de sürekli olarak milleti yanıltıyorsunuz, evet ciddi bir şekilde yanıltıyorsunuz. 2019'da öngörülen 80 milyarken, 160 milyar lira borçlanma şeyi aldınız. Geçenlerde Sayın Bakan Yardımcısı bize burada dedi ki: "Bunu 2020'nin ilk aylarında ödeyeceğimiz borçlara karşılık alıyoruz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Bekaroğlu, bir dakika süreniz bitti, tamamlamanız için açıyorum ama lütfen tamamlayın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Hayır, öyle değil değerli arkadaşlarım, ekim sonu itibarıyla Türkiye'nin borçlanması 125 milyar TL'ye geldi, 160 milyarı da geçecek. Sayın Bakanın ifade ettiği gibi, gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 3'nün altında kalması mümkün değil. Bu sene dünya kadar, Merkez Bankasından ve başka kaynaklardan para geldi. Seneye böyle paralar falan yok. O nedenle 139 milyar açık olacağını ve borçlanılacağını söylüyorsunuz. En az 300 milyar dolar borçlanacaksınız ve gayrisafi yurt içi hasılasının yüzde 6,1'i olacak.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, teşekkür ediyorum.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, bütün bunlar varken "Türkiye ekonomisi uçuyor." algı yönetimi. Sayın Cumhurbaşkanı çıkıyor, Sayın Bakan çıkıyor, üç tane, beş tane iyi rakamları ortaya koyuyor ama işsizlikten hiç söz etmiyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Bekaroğlu, teşekkür ederim.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi bunlar söylediğimiz için biz terörist olduk öyle mi arkadaşlar?

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Son bir yılda yaşananları biliyorsunuz. Her şeye rağmen, her şeye rağmen...

SÜLEYMAN GİRGİN (Muğla) - Bakan gülüyor baksana.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Gülsün tabii ya. Sayın Bakan güler çünkü sarayda yaşıyor, Sayın Bakan güler ama vatandaş ağlıyor, ağlıyor. Sayın Bakan güler...

SALİH CORA (Trabzon) - Çok iyi toparladın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Toparlamaya başladım, rahat ol.

SALİH CORA (Trabzon) - Çok iyi toparladın.

MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sen devam et Cora. Cora, söylediğin...