KOMİSYON KONUŞMASI

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Görüşmekte olduğumuz bu Bakanlık bütçesi ülkemizin en büyük yatırım bakanlığını ifade etmektedir. Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinden beri takip ettiği ekonomik model inşaat ağırlıklı bir modeldir. Bu modelde de büyük projeler genellikle öne çıkmıştır. Ben bir inşaat mühendisi olarak büyük projelerden esasen heyecan duyuyorum ama proje, fizibilitesi yapılmış, uygulanabilir olduğu ispatlanmış çalışmalara denir. Ben şimdi bazı konuları öne çıkartmak istiyorum. Bunların da fizibilitesi tam yapılmamış, özellikle bilim çevrelerince uygulanabilirliği konusunda kabul görmemiş çalışmalar öne çıkmıştır. Şimdi, bunları Sayın Bakan da öne çıkartarak sundu.

Üçüncü köprüyle başlamak istiyorum. "Üçüncü köprü İstanbul şehir içi trafiğine çözüm olacak." denerek yapıldı. Bu konuda o dönem devletimizin bazı kurumları çok ciddi çalışmalar yaptı. Bugünkü adı TÜİK olan Türkiye İstatistik Kurumu, teknik üniversitelerimiz ve gene o zamanki İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Karayolları Genel Müdürlüğünün da çalışmalarıyla İstanbul Boğazı'nı geçecek 6 tane güzergâh tespit edildi. Bu güzergâhlardan 2'sinde zaten köprü yapılmıştı, geriye kalan 4 güzergâhtan en olumsuz olan güzergâh tercih edilmiştir. O dönem yazışmaları incelediğimiz zaman karşımıza enteresan bir şey çıkıyor çünkü Maliye Bakanlığı, Hazine Müsteşarlığı, Devlet Planlama Teşkilatı ve Karayolları Genel Müdürlüğü birbirleriyle yazışmışlar ve nihayetinde de bir kez daha değerlendirilmesi sonucuna varılmasına rağmen bir kez daha değerlendirilmeden Poyrazköy-Garipçe arası tercih edilmiş ve üçüncü köprü orada yapılmıştır. Oysa Vaniköy-Arnavutköy güzergâhı ekonomik açıdan en avantajlı olan, şehir içi trafiğine katkı bakımından en avantajlı olan güzergâh olmasına rağmen tercih edilmemiştir. Tabii, burada birtakım şüpheler ortaya çıkıyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin başlangıçtan itibaren, o ilk yıllarındaki parlak işlerden sonra karşımıza çıkan maalesef bir yolsuzluk, soygun, talan anlayışı vardır.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Doğru değil bu.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Zaten iktidara gelirken o 3Y vardı ya; yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele...

SALİH CORA (Trabzon) - Temiz bir dil kullanın.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Müsaade edin, ben söyleyeceklerimi söyleyeyim, ben düşüncelerimi ifade edeyim, gördüklerimi söyleyeyim, siz zaten söylüyorsunuz. Bizim bir saat, bir saat on dakika konuşma hakkımız yok. Benim zaten on beş dakika konuşma hakkım var, bunun iki dakikasını da size cevapla geçirmeyeyim müsaade ederseniz, bu köprüyle ilgili söyleyeceklerimi söyleyeyim ben.

Bu köprünün geçtiği hattı İstanbul'u bilen herkes biliyor. İstanbul'un su, hava, nefes, nesi varsa o hattadır ve ayrıca o güzergâhta deprem çalışmaları bittikten sonra sağlam zeminlerin bulunduğu yerler vardı, henüz mühendislerin bile öğrenemediği o bilgileri birileri biliyordu. 2/B arazileri, su havzaları arazileri, bunları kimlerin kapattığını sizler çok daha iyi biliyorsunuz.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Nereden bilelim?

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Biliyor, ağalarınız biliyor. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Bu nasıl bir üslup ya!

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - O nasıl laf!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizin ağanız olabilir ama bizim ağamız yok.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Helikopterle güzergâh tespiti yapıldı.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - O nasıl bir konuşma!

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ağalık sizde var, bizde yok.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bilmiyor gibi davranmayın, tamam.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, lütfen hatibi dinleyelim.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Doğru değil.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Doğru, her şeyi doğru.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Şeker, lütfen müdahil olmayın.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Arkadaşlar müdahil oluyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Siz müdahil olmayın efendim.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Ağalık sizde var.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Hatibe müdahale ediyorlar.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ben müdahale ediyorum, siz müdahil olmayın.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Üçüncü köprüyle ilgili en önemli husus, şehir içi trafiğine katkısı olacaktı.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Bu nasıl bir dil ya!

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, Sayın Çelebi...

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Başlangıçta saydığım devletin kurumları, bu köprü yapıldığında şehir içi trafiğine katkısının yüzde 1 ila 1,5 arasında olacağını söylemişlerdi. Nitekim, bugün İstanbul'da yaşayanlar veya İstanbul'a gezmeye gidenler görmektedir ki üçüncü köprünün şehir içi trafiğine katkısı hemen hiç olmamış sayılır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Allah, Allah!

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Orada yaşıyorum ben değerli kardeşlerim, orada yaşıyorum.

ALİ ŞEKER (İstanbul) - Orada yaşıyoruz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, dinleyelim.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - İstanbul'un trafiğinin ne olduğunu orada yaşayan herkes de bilmektedir. Diğer bütün yatırımlarda olduğu gibi -projenin tarifini yaptım ben size- fizibilitesi yapılır, uygulanabilir olduğu ispatlanır.

Dolmabahçe-Piyalepaşa Tüneli, değerli arkadaşlar, o tünelin trafiğin yoğun olduğu saatlerde ne işe yaradığını kim söyleyebilir? O trafikten, o tünelden çıkan vasıtaların ister Karaköy yönüne ister Beşiktaş yönüne gidişini sağlamadıktan sonra tünelin içinde kuyruklar oluşuyorsa niye o tüneli yaptınız? Aynı şekilde, işte üçüncü köprü, demir yolu geçiş hattı da var. Nerede, hiç bağlantısından bahsedilmiyor. Mademki o demir yolu bağlantıları yapılmayacak, niye yapıldı?

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Sizin aklınız ermiyor bu tip büyük projelere. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından gürültüler)

EMİNE GÜLİZAR EMECAN (İstanbul) - Ayıp ya!

AYHAN EREL (Aksaray) - O ne demek ya!

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, müdahale etmeyin.

CAVİT ARI (Antalya) - Çok ayıp!

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, müsaade ederseniz biz eleştirilerimizi yapalım, bizim görevimiz bu.

YAŞAR KIRKPINAR (İzmir) - Eleştirinizi yapın ama hakaret etmeyin.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Yaşar Bey, lütfen...

SALİH CORA (Trabzon) - Siz de düzgün eleştirin.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, müdahale etmeyin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Biz yapılan her şeye "iyi" dersek, burada bu Plan ve Bütçe Komisyonu ne iş yapacak? Yani biz eleştireceğiz, bizim görevimiz bu.

SALİH CORA (Trabzon) - Eleştirin ama düzgün eleştirin.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Cora, müdahale etmeyin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sizin göreviniz yapmak, hükûmetlerin görevi iyi işler yapmaktır, büyük yatırımlar yapmaktır, ülkenin geleceğine dönük yatırımlar yapmaktır. Elbette ki ben eleştireceğim, gördüğüm şeye eleştiri yapacağım ki siz de bundan faydalanabilirseniz faydalanın.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Eleştirin ama hakaret etmeyin.

AYHAN EREL (Aksaray) - Hakaret mi ediyor İbrahim Bey?

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Efendim, hakaret yok burada, hakaret olur mu, niye hakaret edeceğim ben?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, müdahale etmeyin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Başlangıçta, yapılan iyi şeylerden de bahsettim.

EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Nerede bahsettin, hiç bahsetmedin.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ama bu köprünün bu güzergâhtan yapılmaması gerektiğini, niye yapılmaması gerektiğini niye açıklamayayım yani bunu açıklamam gerekmez mi?

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Açıkla ama hakaret etme.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Aydemir...

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, burada hakaret falan söz konusu değil.

İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Hakaret ettiniz az önce.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Aydemir, lütfen... Müdahale etmeyin arkadaşlar.

GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Hayır, üçüncü köprüde demir yolu yapıldı da biz mi görmedik?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Arkadaşlar, siz de müdahale etmeyin.

AYHAN EREL (Aksaray) - Siz o tarafa söyleyin.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Siz de müdahale etmeyin lütfen, sıra size geldiğinde siz de görüşünüzü belirtin.

AYHAN EREL (Aksaray) - Ama hep bu tarafa söylüyorsunuz, hatibin konuşmasına müdahale ediyorlar.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ama siz görüş belirtiyorsunuz, lütfen müdahale etmeyin.

AYHAN EREL (Aksaray) - Siz onların müdahalesini engelleyin önce.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Engelliyorum, müsaade edin ben engelleyim.

AYHAN EREL (Aksaray) - Bize cevap hakkı doğuyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Gelin o zaman Başkanlığı siz yapın. Olur mu! Lütfen, rica ediyorum ya.

AYHAN EREL (Aksaray) - Arada bir de sol tarafa selam verin.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Bir susun ya!

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Hakaret etmeden konuşun, hakaret etmeyin.

AYHAN EREL (Aksaray) - Bugüne kadar hep bu tarafa müdahale ettiniz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ya, arkadaş... Allah Allah!

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Size ek süre vereceğim, bir saniye.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sağ olun.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Lütfen müdahale etmeyin ya, ben her iki tarafa da müdahale ediyorum.

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkanım, biz durduğumuz yerde müdahale etmiyoruz.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ben müdahale ediyorum efendim, lütfen oturur musunuz yerinize.

AYHAN EREL (Aksaray) - Burada konuşan arkadaşımız konunun uzmanı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Lütfen oturur musunuz yerinize.

AYHAN EREL (Aksaray) - Eksiklik varsa bunu gündeme getiriyor ve bunu nezaket çerçevesinde söz alıp yerine getiriyor.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tamam, ben size söz verdiğimde görüşünüzü beyan edersiniz. Lütfen oturun.

Sayın Nuhoğlu, buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli arkadaşlar, biz elimizden geldiğince faydalı olacak, ufuk açacak eleştiriler yapmaya çalışıyoruz. tabii, bunları yaparken de bazı tespitlerle hareket ediyoruz. Ben 8 Ekimde Sayın Bakanın cevaplandırması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir soru yönelttim. Bilindiği gibi, Anayasa'mız ve İç Tüzük'ümüz bu sorulara on beş gün içerisinde cevap verilmesi gerektiğini söylediği hâlde bugüne kadar cevap alamadım. Neydi o, biliyor musunuz? Birçok milletvekilimiz Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nden otomobil eş değer araç geçişleriyle ilgili sorular sormuştu; bunlara verilen cevaplar arasında çok büyük çelişkiler vardı. Ben 2 tanesi alıp bunların hangisinin doğru olduğunu sormuştum. Bunlardan 20 Şubat 2019'da verilen cevapta -aynı Bakan imzalamış- "13 milyon 796 bin 911 araç geçti." deniyor, 8 Temmuz 2019'daki önergeye verilen cevapta 14 milyon 923 bin 128 aracın geçtiği söyleniyor. Bunlar tabii, otomobil eş değer araçtır. Arada 1 milyon 126 bin 217 araç var.

ULAŞTIRMA VE ALTYAPI BAKANI MEHMET CAHİT TURHAN - Tarih farkı var.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Efendim, ikisinde de 2018'deki araç geçiş sayısı soruluyor, verilen cevapta da "2018 yılı içerisindeki eş değer araç geçişleri" ifadesi kullanılıyor. Bu, tabii, çok yadırgadığım, olmaması gereken bir husustur ama önemli olan şu: Bu hesap tarzı nasıl yapılıyor, kimler hesaplıyor, doğru hesaplayabiliyor mu, buradan gerçekten devletimizin ciddi bir zarar görüyor mu? Eğer bu hesaplamalar doğruysa arada ödenen bu büyük farkın karşılığında ne düşündüklerini sormuştum bir de, burada tekrar onu sormak istiyorum: "Madem ki bu kadar büyük paraları ödüyoruz biz, Hazine garantisi vermişiz, o zaman o boşa ödenen paralar karşılığında devlet kurumlarının araçları, mesela İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bütün araçları oradan para ödemeden geçebilirse bu boşa ödediğimiz paraların karşılığını bu şekilde ödemiş oluruz veya diğer kamu kuruluşlarına, İstanbul Havaalanı'na giden araçlara, üniversitelerimizin araçlarına bu şekilde bir avantaj sağlanabilir mi?" gibi bir soru sordum, ona da bir cevap alamadım.

Tabii, süremiz çok kısa ama ben asıl önemli olan mega proje üzerinde durmak istiyorum, hani şu çılgın proje, ülkemizin son sekiz yılını meşgul eden proje üzerinde. Türk Dil Kurumunu açtım, dedim ki bu "çılgın" nedir? Orada 2 tarif var; birincisinde "Aşırı davranışlarda bulunan, mecnun." diyor, ikincisinde de "Çok büyük, aşırı." diyor. Her nasılsa "çılgın proje" dendi ve Türk kamuoyunu yıllardır meşgul etti. Tam unutuluyor derken Sayın Bakan on gün önce çıktı "Unutmadık, bunu canlı tutuyoruz." dedi, bugün de burada ifade etti.

Değerli arkadaşlar, Marmara Denizi'ni, Karadeniz'i ve bölgeyi tanımadan bu çılgın projenin çılgınlığına son vermek aklınıza gelmeyebilir. Ben çok kısa özetlemek istiyorum. Önce Marmara Denizi'ni bir tanıyalım. Binlerce yıldır Akdeniz'den gelen tuzlu sular ve Karadeniz'den gelen temiz sular Marmara'da bir altyapı oluşturmuştur. O "deniz" dediğimiz Marmara Denizi'nin sadece yüzde 7'sinde canlılık vardır, yüzde 93'ünde canlılık yoktur.

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Akdeniz'den gelen su kirli değildir, Akdeniz'in suyu temizdir.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Efendim, sonra siz söylersiniz. O temizlikten kastımın ne olduğunu biliyorsunuz.

Bu 25 metreyi ihtiva ediyor, 25 metrede balıkçılık vardır, canlı hayat vardır, altında o canlı hayatı görmek mümkün değildir. Aynı zamanda öyle bir denge oluşmuştur ki bu dengeyi kimsenin bozmaya hakkı yoktur; bir ilahi denge var orada, belki bunu anlarsınız, bu dediğimi anlarsınız. Öyle bir denge ki Kız Kulesi'nden Karadeniz'e doğru çıkarken rampa çıkıyor, rampa. Arada 70 santimlik bir kot farkı vardır, zaman zaman o kot farkı 1 metreye kadar çıkıyor. Karadeniz ise tam bir ekonomik havzadır, balıkçılık havzasıdır. Bizden başka 6 ülke vardır; sırasıyla Bulgaristan, Romanya, Moldova, Ukrayna, Rusya ve Gürcistan'ın sınırları vardır ve bizim oraya dökülen büyük nehirlerimiz dediğimiz Sakarya, Kızılırmak, Yeşilırmak ve Çoruh'la birlikte birçok küçük sularımızın tamamının toplamı kadar debiye sahip oradan Tuna var, Dinyeper var, Dinyester var, Don var ve bu ülkelerin ekonomik havza olarak gördükleri, balıkçılıktan büyük kazançlar elde ettikleri bir denizdir Karadeniz. Bu, Karadeniz'in dengesini bozacak. "Sadece su yoludur." demekle geçiştirmek mümkün değildir. Burası, bir su yolu olmaktan çok öteye önemli bir kanal olacaktır ve bu kanalla birlikte sadece Marmara değil, Karadeniz'in de ekolojik dengesi bozulacaktır.

Diğer taraftan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi diye bir anlaşma vardır. Uluslararası sorun yaratacak potansiyele sahip bir konudur bu. Aynı zamanda bu "çılgın proje" denilen projenin, o kanal açıldığı zaman meydana çıkacak 1,5 milyar metreküpe yakın toprak bazı varsayımlara göre Marmara'nın kuzey sahillerine...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, Sayın Nuhoğlu, bir dakika ek süre veriyorum.

Buyurun.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ne kadar ek süre vereceksiniz Sayın Başkan?

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Bir dakika.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Onun dışında bana bu tartışmalardan dolayı bir süre...

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Ondan dolayı verdim.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Bir dakika zaten benim hakkımdı.

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Öyle bir hak yok, on dakikanızı doldurdunuz. Tamamlamanız üzere biz size söz veriyoruz.

HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, tartışmanın en az üç dört dakikası öyle geçti.

Bu önemli bir projedir. İsmi ister "mega proje" olsun, ister "çılgın proje" olsun, ister "kanal projesi" olsun, çok şükür 23 Haziranda İstanbullular gereğini yapmıştır, bu çılgın projeye yol verilmeyecektir. Bu mesajı iyi almalısınız. Bu proje bölgenin her şeyini bozacaktır. Orada sadece insanlar için değil, bütün canlılar için bir felaket söz konusudur. Bundan siz de vazgeçmelisiniz. 23 Hazirandaki o sonucu mesaj olarak alın yeter.

Esasen ben diğer bütün konulara girmek istiyordum ama süremiz bu kadar.

Teşekkür ediyorum.