KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, değerli bürokratlar; öncelikle hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcımız, 2019 yılı bütçesinin geçtiğimiz yıl ilk sunumu yapılır iken Sayın Maliye Bakanı tarafından özellikle tasarrufa dönük bir bütçe olacağı ve özellikle de yatırıma dönük bütçede azalma yapılacağını ifade ederek bütçe sunumu yapılmıştı burada.

Bu bağlamdan yola çıkar isek, özellikle Cumhurbaşkanlığı konusu gündeme geldiğinde kamuoyunda şöyle bir algı var Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım: Daha çok saray akla gelmekte, sarayın masrafları gelmekte vatandaş arasında; özellikle Okluk Koyu'na yapılmakta olan, hâlâ devam eden 300 odalı mini saray akla gelmekte; uçan saray meselesi akla gelmekte. Yani, inanın, bakın, kamuoyunda en çok bunlar konuşulmakta Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. 2019 yılı bütçesi yapılır iken burada tasarruftan bahsederek bütçe düzenlemesi yapılacağı ifade edilirken bu konularda nasıl bir tasarruf yapıldığı, Cumhurbaşkanlığı bütçesinin nasıl kullanıldığı ve özellikle de sarayın masraflarının ne şekilde olduğu kamuoyunda hep ilgi konusudur.

Yine, Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak ifade edilen yeni dönemde Sayın Cumhurbaşkanı Bakanlar Kurulunu açıkladıktan sonra tüm sayın bakanlarla beraber vermiş olduğu resim sonrasında "Ne bizim ne de bizden sonra gelecek Cumhurbaşkanlarının yürütme konusunda aksaklıklar yönünden öne sürecekleri bahanesi kalmamıştır." şeklinde bir ifadesi var Sayın Cumhurbaşkanının. Yani "Biz yaklaşık on altı yıl iktidardaydık. Bu iktidar süreci içerisinde başaramadığımız veya bu ülkede yapılamayan çok şey var ama artık bundan sonraki süreçte başkanlık sistemini de öyle ya da böyle bir şekilde yürürlüğe girdi, artık bundan sonra hiçbir bahanemiz kalmadı." şeklinde bir cümleyle yeni sistemi başlattı.

Şimdi, bu açıklamasından sonra ülkemizde özellikle gelişen ekonomik verilere bakar isek Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, örneğin, dolarda -o günden bugüne ani yükseliş ve sonrasındaki normale dönen ani yükselmeleri saymıyorum- yaklaşık yüzde 26 seviyesinde bir yükselme yaşanmakta. İşsizlik o günkü orandan yani yaklaşık yüzde 11'ler seviyesinden bugün yüzde 14'ler yükselmiş vaziyette. Enflasyon derseniz, yüzde 10 seviyelerinden bugün reelde yaklaşık yüzde 20 seviyelerine yükselmiş durumda. Yine, bütçe açığı, 2019 yılı bütçesinde bütçe açığı olarak öngörülen yaklaşık 80 milyarlık yani 1,8 oranındaki bir bütçe açığı bugün fiiliyatta yaklaşık neredeyse 150 milyara, yüzde olarak bakarsak da 2,9 oranına kadar yükselmiş durumda.

Yine, yargıyla ilgili maalesef durumumuz pek öyle parlak değil. Yargıyla ilgili yani hukuka güvenle ilgili veriler de özellikle yüzde 30-38 seviyelerinde oldu ve yargının tarafsızlığına ve bağımsızlığına bu anlamda güvenin olmadığı dönemleri yaşamaktayız. Özellikle soru önergemize tarafınızdan verilen yazılı cevapta da yargıya güvenin bugün yüzde 38'ler seviyesinde olduğunu da bizzat kendi yazılı cevabınızdan öğrenmiş bulunmaktayız.

Yani kısacası şunu ifade etmeye çalışıyorum: Eğer bugün ülkede yaşanan özellikle ekonomik anlamda sıkıntılar var ise artık bunun bir bahanesi yoktur Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım. Artık tüm yetkiler sizde, tüm yetkiler Sayın Cumhurbaşkanında yani bugün neredeyse devletimizin her kademesindeki, yargıdan tutun bürokrasiye kadar her kademeyi atayan, belirleyen, tüm politikaları belirleyen bir kişi vaziyetinde bir Cumhurbaşkanıyla karşı karşıya bulunmaktayız.

Bunun yanı sıra, özellikle bugün görüşülmekte olan Diyanet İşleriyle ilgili de birkaç hususa değinmek istiyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bakın, ülkemizde son dönemlerde, Diyanet İşleri Başkanlığında ve tüm ülke genelinde görev yapan personelin yani özellikle imamlarımızın bir kısmı -bakın, hepsini demem tabii ki mümkün değil ama bir kısmı- maalesef bugün iktidarın temsilcisi görüntüsü vermekte. Böyle bir olay olamaz.

Bakın, biz siyasetçiyiz, bizim rakibimiz siyasetçidir; bizim söylediğimizi siyaseten eleştirebilir, cevabını verebilir, doğruluğunu yanlışlığını siyasetçi bize söyleyebilir ama bir imam, seçim sürecinde, referandum sürecinde "Hayır oyu verirsen şöyle olursun, böyle olursun." diyemez veya bir partiye oy verilip verilemeyeceği yönünde görüş ifade edemez. Bakın, birçok köyde, Anadolu'nun birçok yerinde maalesef bunlar yaşandı.

Buradan Diyanet İşleri Başkan Yardımcımızı da özellikle görerek söylüyorum, bu konuda sizlerden rica ediyorum, bakın, bizim özellikle dine bakış açımız yönünden söylüyorum, din hepimizin ortak paydası, hepimiz inanıyoruz. Takva ehlini Allah'tan başkası bilemez, kimin nereye ne şekilde inanacağını Allah bilebilir. Yani dolayısıyla rica ediyorum, bakın, imamlarımızın -ki hepsini de kastetmiyorum, muhtemelen içerisinde belli kişiler bunlar- siyasetten bir şekilde ellerini çekmelerini istirham ediyorum, aksi hâlde, bakın, ön yargı oluşur bu vatandaşta.

Şimdi, örneğin, Antalya'da bir konu yaşandı ve bu yaşanan konu tarihî bir eserle ilgili. Tarihî bir eserle ilgili, Antalya dinamikleri kendi içerisinde görüş ortaya koydular, eylemler yapıldı, işin teknik boyutuyla ilgili, tarihî eser olduğu için özellikle kültürel boyutuyla da ilgili birtakım açıklamalarda bulundu, eylemler yapıldı, hatta ben de katıldım bu eylemin bir tanesine. Bakın, bu açıklamaları yapan kişiler teknik, özellikle meslek odaları.

Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, bakın, Antalya Müftüsünün açıklaması... Ki konu "Kesik Minare" olarak geçen bir tarihî eserimizdir, şu an restore edilmekte, çok eskiye dayalı bir yapı. Bu, kamuoyunda özellikle meslek odalarıyla gündeme getirilmiş bir konuydu.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

CAVİT ARI (Antalya) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun Sayın Arı.

CAVİT ARI (Antalya) - Bakın, İl Müftüsü direkt bu konuya dâhil olarak bu konuyla ilgili düşüncelerini açıklayanlara, bu yapılan işlemin doğru olmadığını söyleyenlere -ki söyleyenler doğrudur, değildir, bu başka bir şey yani o söyleyenler yanlış da söyleyebilir, yanlış da eleştirebilir, söylediklerinin doğruluğu konusunda illa ki doğru söylüyorlar da demiyorum, bakın bu başka bir şey ama- bir müftünün konuya dâhil olup bu açıklamaları yapanlara, bu konudaki yanlışlıkları dile getirenlere bu eylemleri ve söylemlerinden dolayı "İşte, yaptıkları ihanettir, cami, minare, ezan karşıtlığıdır." diyerek toplumu ayrıştırması, oradaki insanları sanki din karşıtıymış gibi, cami karşıtıymış gibi göstermesi talihsizliktir yani üstüne vazife olmayan bu konuya bir din görevlisinin dâhil olmasıdır. İşte, mesele buralarda yatıyor.

O nedenle, Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcım, özellikle bu konularda daha hassas olunması gerektiği yönünde gerekli önlemlerin alınmasını da özellikle istirham ediyorum.

Bütçemizin ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.

Teşekkür ederim.