CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli bürokratlar, Bakan Yardımcımız ve sevgili basın mensupları; ben de tüm milletvekili arkadaşlarımla hepinizi saygıyla sevgiyle selamlayarak başlamak istiyorum.

Bu maddeyle ilgili yapılan görüşmelerde bazı ifadeler var, ben önce o ifadeleri okuyarak başlamak istiyorum.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcımız bu maddeyi savunurken birtakım gerekçeleri izah ederek devam edip gelmiş ve sonrasında "Enerjinin üretiminin durdurulması, yaptırımının getirilmesi suretiyle, bu seferki verilen sürede termin planına uygun hareket edilmediği takdirde gerekli yaptırımların o anda yapılmasına yönelik bir tedbir düşünülerek bu metin hazırlandı." Bakın, cümle bu "...bu metin hazırlandı." Yani burada bir metin hazırlanmış ve bu metnin hazırlanmasında Sayın Bakan Yardımcısı direkt bilgi sahibi. Dolayısıyla da idari silsile yönünden baktığımızda da sonuç itibarıyla Bakan bilgi sahibidir -tahmin ederim- dolayısıyla da Sayın Cumhurbaşkanı bilgi sahibidir.

Yine, Sayın Bakan Yardımcımızın o açıklamasının devamı, soru-cevap bölümündeki açıklamasına devam etmek istiyorum. Bu düzenlemeden 13 adet yerli kömür santralinin etkilendiği, bunlardan 3 tanesinin geçici faaliyet belgesi aldığı, herhangi bir şekilde sonucundan etkilenmeyeceği ancak 10 tanesinin geçici faaliyet belgesi olmadığı dolayısıyla taslak yasalaşmadığı takdirde 10 tanesinin kesinlikle kapanacağı şeklinde cümlesi var ve devamında da şirket isimlerini tek tek sayarak devam edip gelinmiş.

Şimdi değerli arkadaşlar, bakın, burada birbirinden farklı durumlar var. Birincisi, burada her ne kadar, yeni anayasal sistemimiz gereğince kanun teklifiyle bir yasalaşma sürecinin başlayacağı ifade edilmekteyse de bizim, seçilip geldikten sonraki süreçte, bu Komisyon dâhil, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulunda görüşülen kanun tekliflerinin hemen hemen çoğunluğu o kadar teknik konular ki -birbirimizi kandırmayalım- bir milletvekili arkadaşımızın bu konuların çoğunluğunu... Bazen "ve/veya" gibi yani bu kadar ince detayların önerildiği kanun teklifleriyle karşılaşmaktayız. İşte "...bu teklif hazırlandı." cümlesi de aslında bunun açık göstergesi.

Şimdi burada, hazırlanmış, getirilmiş bir kanun teklifini -burada arkadaşlarımızı yanlış değerlendirmeyelim yani günah keçisi ilan edecek hâlimiz yok kimseyi- son dakika hazırlanıp getirilmiş bir teklifi 2 AK PARTİ'li arkadaşımız imzalayıp kanun teklifi olarak verdiler. Ha, şekil itibarıyla bakarsak, oh, ne güzel bir kanun teklifi hazırlamış arkadaşlar önergeyle, 2 milletvekili arkadaşımızın teklifiyle yasama süreci başlamış. Şimdi, şekil itibarıyla baktığınızda sanki iş böyle ama pratik, uygulama yönünden baktığımızda iş öyle değil. Hazırlanıp getirilmiş bir teklif ve burada çalışan bir Komisyon ve sonuçta imzalanmış bir teklifle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, bakın, kanun yapmak bir ciddiyet ister, böyle ele tutuşturulmuş metinlerle kanun yapılmaz. Bu düzenleme yapılırken yani bu teklif yapılırken birkaç tane daha kanun teklifinde bulundunuz, altını imzalayan arkadaşların isimlerini söylemek istemiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Evet, buyurun, tamamlayın Sayın Arı.

CAVİT ARI (Antalya) - Bunlardan bir tanesi de turizmle alakalı olan konaklama vergisi. Buraya bir teklif getirildi, son dakikada, önergeyle sabit rakamlar önerdiniz. Komisyonda "Ya bu da yanlış, yapmayın." dedik, itiraz ettik ama o rakamlar bu Komisyondan geçti. Değerli arkadaşlar, sonra ne oldu? Burada oy kullandınız, biz karşı çıktık, işin temelinden, esasından karşı çıkmakla beraber Genel Kurula indi, yine yüzde 2'lerle gelen bir ilk teklif kabul edildi. Yani kısa, öz... Değerli arkadaşlar, bakın, burada birbirimizi kandırmayalım. Bu teklif yukarıdan aşağıya getirilen bir tekliftir. Eğer öyleyse yani sizin dediğiniz doğruysa bu teklifi savunan arkadaşlar burada, şimdi şu...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Arı, ek süreniz de bitti, tamamlamanız için veriyorum.

CAVİT ARI (Antalya) - Başkanım, bir dakika, ben Komisyon üyesi olaraktan söz talep ettim ve on dakikamı da kullanmak istiyorum.

Bakın, eğer öyleyse şöyle bir cümle var bu kanun teklifinin iadesiyle ilgili: "Kanunla bu sürenin nihayetinde iki buçuk yıl kadar daha uzatılması Devletin insan sağlığı ve çevreyi koruma ödeviyle bağdaşmayacaktır." Şimdi, iade gerekçesi bu, biz de bunu söyledik baştan. Sizin bu getirmeye çalıştığınız teklif insan sağlığına aykırıdır, orada yaşayan insanlarımızın sağlığına aykırı ve ciddi rahatsızlıklarına sebebiyet veren bir durumdur dedik. Ne oldu, ne değişti? Şimdi, burada değerli arkadaşlar, ciddi bir kamuoyu baskısı gelişti. Birincisi: Bu kamuoyu baskısından dolayı "Efendim, ah ne güzel, ya işte Sayın Cumhurbaşkanı kanunu iade etti; ne güzel." Yok öyle bir şey değerli arkadaşlar. Eğer bu kamuoyu algısı oluşmasaydı bizzat sizin getirip "evet" dediğiniz, oy kullandığınız ve burada, Genel Kurulda bizimle mücadele edip geçirdiğiniz bu kanun olmazdı. Bakın, siz burada yanlış yaptınız. Şimdi burada yanlıştan dönüldü diye sizi alkışlayacak falan değiliz, zaten yanlıştı.

İkincisi: Biraz önce arkadaşımız çok güzel bir konuya değindi. Bakın, önceki düzenlemede bu santrallerle ilgili her ne kadar Sayın Bakan Yardımcısı "kapanacaktır" diye kati cümle kullanmış ama önceki kanunda kapanacağına dair bir ibare yok ama yeni getirilen düzenlemeyle, bu verilen sürede para cezaları ve akabinde, yerine getirilmediği takdirde "kapanacaktır" cümlesi yer almaktadır. Acaba bu "kapanacaktır" kelimesinden mi kurtulmaya çalışıyorsunuz, bir de tersinden bunu yorumlamak gerekiyor. Yani buradaki iadenin de çok masum olmadığını düşünüyorum ve bundan sonra kanun teklifi yaparken sizi de biraz ciddiyete davet ediyorum.

Teşekkür ederim.