| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükûmeti Arasında Akdeniz'de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2420) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 05 .12.2019 |
İSMAİL ÖZDEMİR (Kayseri) - Tekrar teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, çok saygıdeğer Komisyon üyeleri, Sayın Bakan Yardımcımız, Sayın Büyükelçimiz; tabii, dün ve bugün, üst üste 2 defa, son derece teknik detayları da içeren, siyasi gündemi de içeren, aynı zamanda olayın ekonomisine de belli boyutlarda giren sunumlar, Dışişleri Komisyonu açısından, bütün siyasi parti grupları açısından, bugün Mecliste görüşülecek bu mutabakat muhtırasıyla alakalı konuyla ilgili gerçekten besleyici oldu. Bu anlamda, tekraren, yeri gelmişken Dışişleri Bakanlığımıza teşekkür etmek istiyorum.
Tabii, Doğu Akdeniz'de yaşanan gelişmeler, olayın seyri ve serüveni özellikle 19'uncu yüzyıla kadar dayanıyor. Yani o tarihte Mısır'ın elimizden çıkması, peşi sıra Girit ve yaşadığımız diğer ağır bilançolar, tarihî bilançolar Doğu Akdeniz'in siyasetinde çok ciddi değişikliklere sebebiyet verdi. En nihayetinde, neticesinde, günümüze kadar gelen süreç içerisinde, belki, 1960 yılında var olan, Kıbrıs'la alakalı Anayasa ve 74'te yaptığımız Barış Harekâtı sonrasında bugünlere kadar gelen bir süreç yaşıyoruz. Dolayısıyla yeni bir dönemin daha içerisinde olduğunu düşünüyorum ben şahsen. Yani tarih bugünleri yazarken -5 Aralık 2019 tarihini de- burada hem anlaşmanın imzalanması ve akabinde bizim Meclisimizden geçmesi, akabinde de bunu Libya Devlet Konseyinin kabul etmesi ve Birleşmiş Milletlere sunulmasıyla beraber Doğu Akdeniz'deki jeopolitiğin de değişebileceğini şimdiden öngörmek lazım.
Evet, Mısır'la alakalı eleştirilere hak verebiliriz. Mısır'la alakalı, Türkiye, gündemi daha sağlıklı bir zeminde yürütebilirdi ama bunu söylerken Yunanistan'ın ve Güney Kıbrıs'ın, hatta İsrail'in de Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin egemenlik haklarına kastettiğini de ifade etmek lazım yani böylesi bir gündemle de ne yazık ki Türkiye karşı karşıya kalmıştı. Dolayısıyla biz Doğu Akdeniz'de bir mücadele verirken egemenlik haklarımızı korumak istiyoruz. Bu egemenlik haklarımızı korurken de bunu uluslararası hukuka uygun, meşru olan değer ve makamlarla beraber yapmanın anlam ve önemi vardır. Libya'da da şu anda Birleşmiş Milletlerin tanıdığı bir meşru hükûmet söz konusu. Bu hükûmetle beraber varılan mutabakat muhtırası, şimdilik bizim Doğu Akdeniz'deki belki Batı sınırlarımızı tayin edecek olsa da -dün ben o soruyu yöneltmiştim Sayın Büyükelçiye- ilerleyen süreçte, bu anlamda, uluslararası hukukun işleyen mekanizmaları ve bu anlaşmanın sağlıklı bir zemine oturduğunu gören Doğu Akdeniz'e kıyısı olan diğer taraf ülkeler nazarında da hakikaten yeni bir gündemi yaratması potansiyelini taşıyor, ki bu kaçınılmaz. Burada da ülkemizin siyasi ağırlığını pek tabii o noktada da oturtması lazım.
Tabii, bazı konularda birlik ve beraberlik içerisinde olalım diye bir çağrı beklemeden, bunu millî bir ödev olarak kabul edip durmamız gereken yerde durmayı da bilmemiz lazım. Bu anlamda, Milliyetçi Hareket Partisinin de mutabakat muhtırasına sonuna kadar destek verdiğini ifade etmek istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. Sağ olun.