| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi (1/278 ) ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi (1/277) ve Sayıştay tezkereleri a) Sağlık Bakanlığı b) Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü c)Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ç) Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 12 .11.2019 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli bürokratlar, basının değerli emekçileri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Bakan, Komisyonumuza hoş geldiniz, artık daha tecrübeli bir Bakansınız geçen yıla göre ve hesabını vereceğiniz bir yıl var, geçen yıl çok daha az aylarınız vardı, şimdi bir yıl var. Bununla ilgili de bir sunum yaptınız, teşekkür ediyorum sunumunuz için.
Sayın Bakan, çocukluğumda annem beni elimden tutup Çapa Hastanesine götürürdü. Evet, sırada beklerdik; evet, imkânlar sınırlıydı; evet, bu kadar cilalı, boyalı değildi; bir odada 3 kişi, 4 kişi yatardı ama inanın, annem beni doktorun karşısına götürdüğünde o doktora güvenirdi çünkü o doktor ihtiyaç olan kadar tetkik yapardı, zaman ayırırdı, ihtiyaç olduğu zaman bir görüntüleme, bir röntgen veya başka bir tahlil yaptırırdı ve bu konuda doktor ile hasta arasında bir güven ilişkisi vardı. Ama Sayın Bakan, size bir örnek vereceğim; sonuç olarak bu konuda meslek onurunu koruyan bütün hekimleri, sağlık çalışanlarını tenzih ederek bunu söylüyorum: Geçenlerde annem ayağını burktu, hastaneye gitti, böbrek MR'ı çekilerek geri geldi Sayın Bakan. Ya, şimdi, gerçekten ben şaşkınım çünkü annem doktorlara biraz güvenir ve o ne derse yapar "Hadi bir tahlil daha yapalım." Demişler, yanında kan tahlilini yapmışlar, böbrek MR'ını çekmişler, "Hadi şunu da yapalım, hadi bunu da yapalım." demişler. Niye? "Nasıl olsa devletten, nasıl olsa birileri ödüyor." diye.
Sayın Bakan, bu iş gerçekten kötüye kullanılan veya buna doğru itilen bir sistem. Yani gereksiz tetkiklerin yapıldığı, performansa dayalı "Daha çok hasta bak, daha çok MR çektir, daha çok tahlil yaptır." konusunda ciddi bir handikap var. Siz rakamlardan bahsediyorsunuz "Bu kadar çekim yapıldı, bu kadar tahlil yapıldı." diye. Sayın Bakan, bir araştırma var bununla ilgili. Mesela Radyoloji Derneği Başkanı diyor ki: "Her 150 görüntülemenin 120'si gereksiz." Ya, şimdi, tamam, 150'nin 120'si olmasa da en azından yarısının gereksiz olduğu iddiaları var. Ya, benim annem niye ayağını burkup da gidip böbrek MR'ı çekilerek geliyor arkadaşlar? Böyle bir şey olabilir mi? Bu anlamda Sayın Bakan, bakın geçmişte cilalı boyalı hastanelerimiz yoktu ama içerik gerçekten son derece güven vericiydi ama şu anda hastanelerimiz birer iş yerine dönüşmüş durumda, gerçekten hastalar birer müşteri olarak görülüyor ve sağlık çalışanları da işçi olarak görülüyor.
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Yetersiz üniversite doktor nasıl çıkarıyor, nasıl çıkarıyor yetersiz üniversite?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Bakan, bakın, sağlık emekçileri bu hizmeti veriyor. Şimdi, siz sağlık emekçilerine ne diyorsunuz burada baktığımızda? Evet, siz bir hekimsiniz ama aynı zamanda bir patronsunuz hâlâ; tamam, yetkilerinizi devretmiş olabilirsiniz ama çoğunluk hissesine sahipsiniz sonuç olarak, bir sağlık şirketinin, büyük bir grubun patronusunuz, çoğunluk hissesine sahipsiniz. Bu piyasacı mantığı ben bir kanser olarak değerlendiriyorum yani sonuç olarak sağlık meselesi bir kanser olarak yayıldı, bütün dünyada yayıldı bu neoliberal politikalarla. Şimdi, bundan geri dönme zamanı çünkü büyük handikaplarını gördük. Her şeyde kâr mantığı belki bir noktada kaldırılabilir ama sağlık meselesine bu kadar kâr odaklı, bu kadar ticari ve piyasa odaklı bakılmasından artık geri dönülme zamanıdır Sayın Bakan. Siz hem Çapa'da hekim oldunuz hem sonra belki Cerrahpaşa'da uzmanlığınızı yaptınız, sonra da patron oldunuz, bütün yollardan geçtiniz, ticarileşmeyi de biliyorsunuz, eski dönemi de biliyorsunuz, şimdi bunun handikaplarını da biliyorsunuz. Benim size naçizane tavsiyem, bundan geri dönelim Sayın Bakan; hekimler gerçekten hekim olsun, hastalara hasta olarak bakılsın, hastanelerimiz birer iş yeri olmasın, bu anlamda gereksiz tetkikler yapılmasın; bir hasta doktoruna gittiğinde güvensin; sonuna kadar güvensin; yeterli zaman ayrılsın "Üç dakikada bir hasta bakayım." demesin bir hekim, Gerekiyorsa on beş dakika baksın, yirmi dakika baksın; burada sayıya göre bakmayın, o hastaya "Acaba gerçekten yeterli tetkik yapıldı mı?" diye bakın. Oradan puan verin, 5 hasta bakmasın da 1 hasta baksın ama o hasta sağlığına kavuşsun Sayın Bakan.
Bakın, siz sağlık emekçilerine bir teşekkür dahi etmediniz sunumuzda biliyor musunuz? Geçen sene de ayrı uyarıyı yapmıştım. Burada bir teşekkür yok. "Bütün sağlık emekçilerine teşekkür ediyorum, hasta bakıcılara, hemşirelere, birlikte çalıştığım bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum." diye bir ifadeniz bu sene de yok. Bakın, Sayın Bakan, sağlık emekçileri şunu söylüyorlar: "Tükenmişlik sendromu yaşıyoruz." diyorlar Sayın Bakan, "Tükenmişlik sendromu yaşıyoruz." diyorlar. Siz çok iyi bilirsiniz tükenmişlik sendromunu, meşhur da oldu geçtiğimiz yıllarda dizi sanatçısı sayesinde. Bu anlamda sağlık emekçilerini bu tükenmişlik sendromundan kurtarmazsak nitelikli bir sağlık hizmetini maalesef alamaz hastalarımız.
Bakın, Sayın Bakan, OECD ülkeleri içinde sağlıkta kişi başına harcamada sonuncuyuz biliyor musunuz, sonuncu sıradayız. Siz bu bütçeyi iyi savunamamışsınız Sayın Bakan. Bakın, bütçe artmış ama sağlık emekçilerine bütçe akmıyor maalesef. Bakın, atama yapamıyorsunuz. Binlerce mesaj alıyoruz sağlık emekçilerinden, sağlık meslek yüksekokullarından mezun olan arkadaşlarımız atanamadıklarından bahsediyorlar. Sayın Bakan, sağlık emekçilerini bu piyasacı mantıktan kurtarın diyorum.
Sonra şuna geleceğim, sürem azaldı. Sağlık tanımını biliyorsunuz Sayın Bakan ve siz sağlık tanımının genelde beden sağlığını boyutuna odaklandınız, o konuda da sizi eleştiriyorum, geçen yıl da eleştirmiştim, yine eleştireceğim. Ruh sağlığını bir cümle olarak geçirmişsiniz yine sunumunuzda, oysa toplumumuzun ruh sağlığı bozuk Sayın Bakan. Ya en az beden sağlığı kadar ruh sağlığı konusunda da sorunlarımız var. Neden? Bakın, Sayın Bakan, depresyon haplarının artışını biliyorsunuz. Anksiyete inanılmaz yaygın değil mi, siz bu konuda bilgi verirsiniz. Ya, herkeste bir anksiyete var. Ya, herkesin tiroidinde bir sorun var Sayın Bakan. Bilirsiniz, tiroit stres artma durumlarında ortaya çıkar. Mide hastalıkları çoğaldı. Değil mi, uyku düzeni bozuk insanların. Ya, bununla ilgili acaba bir araştırma yaptınız mı? Neden depresyon çoğalmış durumda, neden tiroitleri patlıyor insanların, neden uyku düzeni bozuk, neden anksiyeteler artmış durumda? Sayın Bakan, ben bu konuda bakan arkadaşlarınızı suçluyorum, açıkça söyleyeyim. Özellikle de bir bakan var ki her gün çıkıyor, "O terörist, bu terörist. O hain, o üç kâğıtçı. Onların hepsini hapse atacağız, şudur budur." diye bağırıyor, topluma her gün bir ayar veriyor, biliyorsunuz onun ismini: İçişleri Bakanı Süleyman Soylu. Kendisi toplumsal barışımızdan bir şekilde sorumlu, güvenlikten sorumlu bir Bakan ama her gün toplumu kutuplaştırıyor, kamplaştırıyor maalesef toplumun belli kesimlerini...
BAŞKAN - Sayın Paylan, burada olmayan kişiler hakkında lütfen şey yapmayın. Kendi geldiği zaman konuşursunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan siz karışamazsınız.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - A, çok karışıyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ya yapmayın ya Sayın Başkan.
BAŞKAN - Nasıl olsa o da gelecek buraya, o zaman konuşursunuz.
MUSTAFA ADIGÜZEL (Ordu) - Siz ayar veriyorsunuz.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Başkan, öyle bir şey söyleyemezsiniz, lütfen... Öyle bir şey söylemezsiniz.
Sağlıktan bahsediyorum, "Ruh sağlımızı bozuyor." diyorum. Süleyman Soylu bizim ruh sağlımızı bozuyor, bu kadar açık. Sağlıkla ilgili değil mi? İçişleri Bakanı, ruh sağlımızı bozuyor. Ona "terörist", buna "terörist", ona "hain..."
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) - Bizi mutlu ediyor ya, çok mutlu oluyoruz.
EKREM ÇELEBİ (Ağrı) - Senin ruh sağlığın bozuluyor diye...
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Sayın Berat Albayrak geri kalır mı bundan? Hani ikisinin bir yarışı var: "Süleyman Soylu-Berat Albayrak" denir. Berat Albayrak da "Ekonomik kriz var." diyenleri teröristlikle suçladı geçen gün ve bugün soruşturmalar başlamış. Eğer ki "Ekonomik kriz var." dersek arkadaşlar fezleke gelecek, hani bizim dokunulmazlığımız var ama fezleke gelecek arkadaşlar. Ya, böyle bir şey olabilir mi ya? "O terörist, bu terörist..." İşte, bu noktalarda Sayın Bakan, anksiyete de olur depresyon da olur. Hele Sayın Cumhurbaşkanı bir ağzını açıyor "O hain, bu terörist." Sayın Bakan, toplumu kamplaştırırsak, kutuplaştırırsak ruh sağlımız bozulur.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayın Paylan, "Ağzını açıyor." denir mi Sayın Cumhurbaşkanına?
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Diğer bir mesele Sayın Bakan: Geçen hafta buradan, yine sağlığımızla ilgili, -size Enerji Bakanını şikâyet ediyorum- termik santrallerin baca filtreleri takılmadığı hâlde üç yıl daha çalışmasıyla ilgili bir torba yasa maddesi geçti, bu Komisyondan geçti, biliyor musunuz. Üç yıl daha milyonlarca insanımız zehirlenecek, kanser olacak; üç yıl daha çocuklar astım olacak; üç yıl daha o bölgelerde yetişen gıdaları 82 milyon yiyecek ve hepimiz hasta olacağız Sayın Bakan, bunu biliyorsunuz. Oradan 3 kuruş kazanacaksak siz 50 kuruş olarak sağlık harcaması yapacaksanız ve insanlarımız ölecek.
BAŞKAN - Sayın Paylan, tamamlayalım lütfen.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bakın, Sayın Bakan, sağlıklı gıda ne kadar önemli, biliyorsunuz. Sağlıklı gıda ya, Rusya'ya ürünlerimiz gidiyor, geri dönüyor tırlar, o tırların ne olduğu belli değil. Pazarlara gittiğine dair şayialar var. Sizin bunu takip etmeniz lazım. Sağlıklı gıda meselesi konusunda Sayın Bakan Tarım Bakanının yakasına yapışmanız lazım.
Sayın Bakan Çalışma Bakanıyla işçi sağlığıyla ilgili konuşmanız lazım. Bakın, her gün işçilerimiz ölüyor, her gün işçilerimiz hastalanıyor. Çevre Bakanıyla sağlıklı şehirler konusunda konuşmanız lazım Sayın Bakan. Şehirler sağlıklı değilse insanlarımız da sağlıklı olamaz.
Sayın Bakan, son olarak bir konuda da size çağrı yaparak bitireceğim. Siz Medipol Hastanelerinin sonuç olarak hâlâ çoğunluk hissesine sahipsiniz. Pek çok şayia var, açıkça söylüyorum, lütfen bunlara açıklık getirin. Sanayi Bakanlığı 220 milyonluk teşvik vermiş, bunda sizin bir etkiniz olabilir mi? Efendim, arsalar verilmiş hastanelerinize. Ya böyle şayialarla yaşamak doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Özellikle Plan ve Bütçe Komisyonunun önünde -basına yansıyan bütün noktaları biliyorsunuz, onları tekrar etmeyeyim- lütfen bütün bu konularla ilgili, açıklıkla, sizin Sağlık Bakanı olmanızın bunun üzerinde herhangi bir etkisi olamayacağını, sonuç olarak diğer sağlık gruplarına da benzer şeylerin yapıldığına dair örnekler vererek lütfen açıklayın. Aksi takdirde bu şayia sizin için büyük bir zarar olabilir.
Diğer bir mesele: Sağlık Bakanlığının bir müfettişi sizin hastanenizi denetleyebiliyor mu? Denetlerken ayakları titremeden denetleyebiliyor mu? Herhangi bir Sağlık Bakanlığı müfettişi sizin hastanelerinizle ilgili herhangi bir bulguda bulunabildi mi, böyle bir şeye cesaret bulabildi mi Sayın Bakan; bunlarla ilgili de bir bilgi verirseniz sevinirim.
Bütçeniz hayırlı olsun diyorum.