| Komisyon Adı | : | DIŞİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Libya Devleti Ulusal Mutabakat Hükûmeti Arasında Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Teklifi (2/2451) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 16 .12.2019 |
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Komisyon üyelerini saygıyla selamlıyorum. Bakan Yardımcısı Büyükelçi Sayın Kaymakcı'ya da ayrıntılı açıklaması için teşekkür ediyorum ve Libya'daki iç savaşın barışçıl yollardan çözülmesine öncelik atfedildiğine dair ifadesini de önemsiyorum. Dışişleri Bakanlığının ve Millî Savunma Bakanlığının değerli mensuplarını da selamlıyorum.
Efendim, 4 Nisan 2012 tarihinde imzalanan Mutabakat Muhtırası, siyasi istikrarsızlık ortamındaki Libya'da ulusal uzlaşıya katkı sağlamak amacıyla imzalanmıştır. Yani Mutabakat'ın amacı, Libya'da devlet aygıtının yeniden yapılanması sürecinde güvenlik güçlerinin teşkil edilmesine katkı sağlamak, böylelikle Libya'daki istikrarsız ortamın bir an önce son bulmasını temin etmekti ve 2012 mutabakatı kapsamındaki eğitim, iş birliği faaliyetlerinin Türkiye'de gerçekleştirilmesi öngörülmüştü. Metinde öyle açık bir madde yok ama Komisyonun raporunda bu husus çok net bir şekilde ifade ediliyor. Oysa bugün görüşmekte olduğumuz Mutabakat Muhtırası, çok daha geniş kapsamlı bir askerî ve güvenlik iş birliğini öngörmektedir. Maddelerinden Sayın Çeviköz çok tafsilatlı şekilde söz etti, onun söylediklerini tekrarlamayacağım; 7'nci maddedeki riske de temas etti, bunu da önemsiyorum.
Gerekçe bölümünde muhtıranın askerî eğitim ve öğretime ek olarak savunma sanayisi, terörizmle ve yasa dışı göçle mücadele ve talep olması hâlinde karşılıklı savunma ve güvenlik iş birliği ofisi kurulmasına ilişkin hükümler de var.
Sayın Dışişleri Bakanı'nın Libya'ya muharip kuvvet gönderilmeyeceğine yönelik bir açıklaması oldu. Buna mukabil, Sayın Cumhurbaşkanı yaptığı bir açıklamada, Libya'dan talep gelirse bunun değerlendirilebileceğini belirtti. Sayın Dışişleri Bakanı ve Sayın Cumhurbaşkanının ifadelerindeki çelişki bir yana, Sayın Cumhurbaşkanının, bu açıklamalarını görüşmekte olduğumuz Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası'na dayandırıyor olması aslında muhtıranın kapsamının çok daha geniş olarak tasavvur edildiğini ve gerektiğinde Libya'ya asker göndermek için de bir zemin olarak değerlendirilebileceğini ortaya koymaktadır.
Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanı, dün Serrac'la yaptığı görüşmede, Libya'yla yapılan mutabakatlarla Sevr'in ters yüz edildiği ifadesini kullanmıştır. Bu ifadeyle ne kastedildiğini anlayamamakla birlikte, siyasi kültürümüze ilişkin bir gerçeği ifade etmek istiyorum: Siyasi gündemimizde Sevr ne zaman sıkça kullanılmaya başlanırsa bazı iç politika mülahazalarının ve kaygılarının öne çıktığı bir gerçektir. Öte yandan, eğer gerçekten bir Sevr tehlikesi varsa şu anda demek ki hasımlarımıza cesaret vermişiz.
NİYAZİ GÜNEŞ (Karabük) - Püskürttük.
AYDIN ADNAN SEZGİN (Aydın) - Görüşmekte olduğumuz Muhtıra metninde birçok belirsizlik mevcut; ortak tatbikat ve eğitimlere katılım, tamamlayıcı protokoller, uygulama programları gibi pek çok konu muğlak bırakılmıştır. Türkiye'yi âdeta doğrudan iç savaşa çekme potansiyeli taşımaktadır. İYİ PARTİ olarak, uluslararası meşruiyete dayalı veya ulusal güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren konularda askerî iş birliği ve yurt dışına asker gönderme girişimlerini her zaman destekledik, destekleriz de ancak burada millî güvenliğimizi doğrudan ilgilendiren bir durum söz konusu değildir; tam tersine, uluslararası meşruiyet açısından baktığımızda uluslararası meşruiyete ve uluslararası hukuka uymayan bir girişim söz konusudur.
Sayın Çeviköz bahsetti, ben de vurgulamak istiyorum: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2011 yılında aldığı 1973 sayılı Karar doğrultusunda kurulmuş olan Libya Uzmanları Paneli 29 Kasım 2019 tarihinde Güvenlik Konseyine sunduğu, 9 Aralıkta yayınlanan ve 11 Aralıkta internete yüklenen raporunda şu tespitlerde bulunmuştur: "Ürdün, Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri düzenli olarak ve aşikâr bir şekilde Libya'daki çatışmanın taraflarına silah sağlamaktadır." Raporda sunulan diğer pek çok delile ek olarak Fayiz es 'in 31 Temmuz 2019'da yaptığı ve Türkiye'den silah temin ettiklerini ifade ettiği açıklaması da referans olarak gösterilmekte, ülkemiz 2011 tarihli ve 1970 sayılı BMGK Kararı'nda belirtilen silah ambargosunu ihlal eden bir ülke olarak zikredilmektedir. İktidarın amacı meşru Hükûmeti -ki meşru Hükûmet olduğunu hepimiz kabul ediyoruz Serrac Hükûmetinin- korumak ise Türkiye buna tek başına teşebbüs etmemeli veya Katar'ın yardımıyla sınırlı kalmamalı bu girişimi; uluslararası meşruiyet zemini temin edilmesi için çaba sarf edilmelidir. Türkiye'nin tek başına uluslararası meşruiyeti savunma iddiası yerinde ve doğru değildir. Bu muhtıra kapsamında yapılacak askerî iş birliğine dayanarak Sayın Cumhurbaşkanının açıklamasında belirtildiği gibi bir askerî destek verilmesi planlanıyorsa Türkiye, Libya'daki iç savaşın tam anlamıyla, tam anlamıyla bir parçası hâline gelecektir.
Deniz yetki alanları konusunda Libya'yla imzalanan Mutabakat Muhtırası'nın görüşmeleri sırasında Serrac Hükûmetiyle ilişkilerimizin dokusu konusunda çekincelerimiz ve endişelerimiz olduğunu belirtmiştik. Libya'daki iç savaşa taraf olursak büyük ve altından kalkılması çok zor sorunlara da zemin hazırlanmış olur. Dolayısıyla biz, Türkiye'nin uluslararası güvenliğini doğrudan tehdit etmeyen bir durumda Mehmetçik'imizin kanının dökülmesini, Türkiye'nin ciddi bir devlet olarak Libya iç savaşının bir parçası hâline getirilmesini istemiyoruz. Libya'yla ilgili olarak ulusal güvenliğimizi gerçekten ilgilendiren bir durum söz konusu olursa yani haklı gerekçelerle asker göndermemiz icap ederse Hükûmet, Meclise bir tezkereyle başvurur, konuyu o günün şartları bağlamında değerlendiririz. Ancak bu Mutabakat Muhtırası ve iktidar cenahından yapılan açıklamalara bakıldığında, âdeta bir tezkereye gerek kalmaksızın, Libya'ya gönderilecek Türk Silahlı Kuvvetleri unsurlarının sevkine hazırlık yapıldığı izlenimi doğmaktadır.
Bir de birkaç gün önceki Cumhurbaşkanlığı kararıyla 16 yaşından küçük ve 55 yaşından büyük Libya vatandaşlarına vize muafiyetinin bu koşullar altında, mevcut konjonktürde alelacele bir şekilde getirilmiş olması, çıkartılmış olması da endişelerimizi artırmaktadır. Kaldı ki General Hafter kuvvetlerinin Trablus'a doğru kaydettiği ilerlemeyi Sayın Bakan Yardımcısı ifade etti, durumun ne denli karışık olduğunu gayet iyi bir şekilde izah etti.
Öte yandan, Rusya'nın -diğer ülkelere atıfta bulunmuyorum- bu Muhtıra'ya, bu Muhtıra metnine ne denli karşı olduğunu burada izah etmeyeceğim yalnız Rusya'nın tutumuna dair Genel Kurulda deniz yetki alanlarıyla ilgili muhtıraya dair yaptığım konuşmada ayrıntılı olarak bilgi sunmuştum, o bilgileri yeniden hatırlatmak istiyorum.
Bu çerçevede, mezkûr Mutabakat Muhtırası'na ve ilgili kanun teklifine İYİ PARTİ olarak muhalifiz ve ret oyu kullanacağız.
Çok teşekkür ederim.