KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri ve Komisyonumuzda bizlerle birlikte olan değerli bürokratlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle, tabii ki bu eleştiri yapıldı birkaç kez ama ben de bir kez daha altını çizerek, vurgulayarak söylemek istiyorum. Şu anda biz, bir bütçe görüşmesi yapılırken -Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri özelinde söylüyorum- Komisyonumuzdan geçmiş bir bütçe Meclis Genel Kurulunda görüşülürken bizi Meclis Genel Kurulundan alıkoyan ve gündem dışı bu madde, bu söz konusu torba kanun üzerine buraya gelmek zorunda bırakan bu süreç dolayısıyla üzüntümü ifade etmek istiyorum, bunun doğru olmadığını, bu uygulamanın yasama etkinliği açısından doğru olmadığını da özellikle belirtmek istiyorum.

İkincisi: Komisyonumuza iletilen ve Sayın Salih Cora ve Abdullah Güler milletvekili arkadaşlarımızın bize sundukları bu kanun teklifinin adı üzerinde bir kere ben bir eleştiri yapmak istiyorum. Adı "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi".

Değerli arkadaşlar, bugüne kadar torba kanunlar çok geldi gitti ama kanunlar, asal, temel, içeriğindeki bir kanun ismi üzerinden anılır. Biz bunu nasıl anacağız yarın bir gün? "Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi görüşülmüştü. Hangisiydi o? Nasıl bir kanun teklifi bu?" Yani bu başlı başına ciddi bir, fatal bir hatadır diye düşünüyorum. Bunu da özellikle belirtmek istiyorum Sayın Başkan. Gerekiyorsa bunun adı üzerinde bir değişiklik yapılmasının, Başkanlık olarak sizin önerinizle veya teklifi getiren arkadaşlarımızın bizzat önerisiyle bu değişikliğin yapılmasının doğru olduğunu düşünüyorum. Evet, içerisinde farklı kanunlar üzerinde değişiklik yapılmış. Ağırlıklı olarak kamuoyunda bu "Güvenlik soruşturmasıyla ilgili kanun teklifi." diye konuşuluyor, tartışılıyor ama baktığınızda içerisinde başka ciddi meseleler de var, bunların birkaçına değinmek istiyorum.

Bir kere, Anayasa Mahkemesinin, ülkenin en üst yargı organı olarak vermiş olduğu bir kararın hemen ardından onu sanki arkadan dolanır gibi, onu suistimal eder gibi bir teklif geliyor. Aynı zamanda, teklifi getiren arkadaşlarımızın verdiği emeğe saygıyla bunu söylüyorum ama sanki Anayasa Mahkemesinin kararının özünde OHAL sürecine ilişkin çıkmış bir düzenlemeyi iptal ediyor. Aslında, normalleşen bir döneme girmesini öneren bir karar olmasına rağmen şimdi biz yine OHAL koşullarını yeniden getirmeye çalışan bir kanun teklifi üzerinde görüşüyoruz. Bunu da tabii ki bu kanun teklifinin içerisindeki diğer maddeler üzerinden de değerlendirdiğimizde... Çünkü maddi birtakım, parasal birtakım sonuçları olan meseleler de var ki bunların etki analizinin de yine gelmediğini, gelmesinin gerekli olduğunu bir kez daha vurgulamak istiyorum. Tabii ki bu güvenlik soruşturmasıyla ilgili konu da daha baştan bir kişiyi suçlu ilan etmek ki masumiyet karinesi üzerinden baktığımızda, suçsuzluk karinesi üzerinden baktığımızda bunun bir ihlal olduğunu da ben de özellikle belirtmek isterim. Tabii, içeriğinde eleştirilecek başka birçok mesele var, onları daha sonra maddeler üzerinde belki ifade etmek daha doğru olur.

Değerli arkadaşlar, burada bir başka önemli husus, bu kanun teklifinde bazı maddeler var ki sanki bazı kurumlara -ki yerel yönetimlere- ceza verir gibi maddeler. Biliyorsunuz, örneğin, geçenlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesinin -su parasıyla ilgili İSKİ'nin birtakım sorunları- maddi anlamda sorunları olduğu için bir su zammı gündeme gelmişti. Büyükşehir Belediye Meclisinin çoğunluğu AK PARTİ'de olduğu için veya Sayın İmamoğlu çoğunluğa sahip olmadığı için, meclisten bir ret yedi ve İSKİ o su zammını yapamadı.

Bu kanunla getirilen bir başka konu yani bu Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerleri için işte "Kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan su ve atık su tarifesini geçemez." diyerek...

Müze ve ören yerlerini kim işletiyor değerli arkadaşlar? Kültür ve Turizm Bakanlığı müze ve ören yerlerinin işletilmesini ihaleyle devrediyor, değil mi? Ücretini DÖSİMM Kartı, Müze Kartı üzerinden Kültür ve Turizm Bakanlığı alıyor ve işleticiye hak ediş ödüyor, değil mi? Burayı bir şirkete ihale vermişsiniz, bir özel sektör kuruluşu buranın işletmesini üstlenmiş.

SALİH CORA (Trabzon) - Kanun onu kapsamıyor.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "Kapsamıyor" derken... O zaman bir açıklama getirir misiniz, neyi kapsıyor Sayın Cora?

SALİH CORA (Trabzon) - Sadece Kültür ve Turizm Bakanlığının işlettiği müzeleri.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - "İşlettiği" demiyorsunuz, "Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerleri" diyorsunuz. Kültür ve Turizm Bakanlığının müze ve ören yerlerini Kültür ve Turizm Bakanlığı ihale verip işletiyor.

SALİH CORA (Trabzon) - Başkasına ihale edildiği zaman onu kapsamaz.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Nasıl olur ya? Onlar bağlı değil mi Kültür ve Turizm Bakanlığına? Yani bir yeri ihaleyle başkasına verdiğinizde bir kamu kurumu, bir işletmenin işletme hakkını başkasına devrettiğinizde...

SALİH CORA (Trabzon) - Kültür ve Turizm Bakan Yardımcımız da burada, daha detaylı bilgi verir.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet. O zaman bir açıklama rica edelim çünkü burada aynı zamanda "Belediyelerin veya Büyükşehir Belediyelerinin su ve kanalizasyon idarelerinin aynı dönemdeki su tarifesinde kamu kurum ve kuruluşlara uygulanan su ve atık su tarifesinin yüzde 10'unu geçemez." diyor ayrıca içeriğinde. "Kamu kurum ve kuruluşlarına uygulanan su ve atık su tarifesini geçemez." diyor. Yani belediyelerin su ve atık su üzerinden gelir kaynaklarına sınır getiren, onu önleyen hatta onların burada, 5686 sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu'nda yer alan "Kaynaklardan elde edilen su, gaz, jeotermal, akışkan ve buharın elde edilmesi, iletilmesi ve kullanılması için büyükşehir belediyeleri, belediyeler veya büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idarelerince uygulanan ve tarifelerinden kaynaklanan alacak asıllarının yüzde 50'sinin peşin ödenmesi kaydıyla, geri kalanının tahsilinden vazgeçilir." gibi bir hüküm var mesela. Yani belediyenin buradaki gelirini kısıtlayan, sınırlayan, düşüren 13'üncü madde bu kanun teklifinde, 12'nci madde yine aynı şekilde... Yani bu düzenlemeleri ben açıkçası, bu su ve kanalizasyon işleri İSKİ, İzmir'de İZSU, Ankara'da ASKİ gibi Mersin, Adana... Yani çok temel, özellikle İstanbul, müze ve ören yerlerinin çok yaygın olduğu ve belediyeler için, yerel yönetim için, yani yerel yönetim sonuçta bir kamu kurumu olarak yine halka hizmet eden, yerelde kendi belde sakinlerine hizmet eden ve bunun için de gelir ihtiyacı olan bir kurum. Bir kurumun gelirini kısıtlıyorsunuz, öbür kurumu buradan kazançlı çıkarmaya çalışıyorsunuz. Bu nasıl tarif edilebilir? Ben, açıkçası, bunu algılayabilmiş değilim. Bu maddelerin de aslında üzerinde önemle durulması, hassasiyetle durulması gerektiğini özellikle düşünüyorum.

Yani sonuçta, genel olarak bir değerlendirme yaptığımda: Evet, devlet yaşayan ve yaşaması gereken bir organizmadır ve onun hayatta kalması, yaşaması, büyümesi, gelişmesi esastır ama adalet de mülkün yani devletin temelidir. Biz, adalet ortadan kalkınca -ki buradaki maddelerin büyük bir kısmında adaleti ortadan kaldıran hükümler olduğunu ifade edebilirim- aslında, devleti yaşatmanız, devletin canlı kalabilmesi ve onunla birlikte milletin huzuru, refahı, bekası ortadan kalkacaktır diye düşünüyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Buyurun Sayın Sındır.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bitiriyorum sözümü.

Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı müze ve ören yerleriyle ilgili Bakanlıktan bir açıklama gelirse neden yapıldığını da özellikle... Sayın Cora, bu konuda teklif verdiniz, ben bunu aslında sizden duymak isterdim teklif açısından ama...

Bakın, başka bir şey daha söyleyeyim: Ben geçenlerde bir kanun teklifi verdim. Hemen, şimdi önümde, verdiğim kanun teklifinde 4736 sayılı Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Ürettikleri Mal ve Hizmet Tarifeleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun'un 1'inci maddesinin dördüncü fıkrasından sonra gelmek üzere şu fıkra eklensin demiştim, bakın bu önemli, dedim ki: "İl özel idareleri ve belediyeler, belde sakinlerinin sağlığını yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi ve çevre sağlığını gözetmek ve koruyabilmek, belde ekonomisinin canlanması ve gelişimini sağlayabilmek üzere -belediyeler- gerekli görülen durumlarda ürettikleri mal ve hizmet bedellerini, ticaret ve sanayi odaları ile esnaf ve sanatkârlar odalarına bağlı olan ve -özellikle çift tırnak içinde söylüyorum- halk ve çevre sağlığını doğrudan ilgilendiren işletmeler için ücretsiz veya indirimli tarife uygulayabilirler." Esnaf, örneğin pastacı esnafı, fırın esnafı, hijyen açısından ve üretim, iştigal alanı açısından çok su kullanan esnafa bu kanun nedeniyle farklı bir tarife uygulayamıyor belediyeler; uygulayabilsinler, esnafımız daha ucuz, daha indirimli su tarifesinden yararlanabilsin diye bir teklif verdik, hâlâ bekliyor ama burada görüyoruz ki gelen teklif, yerel yönetimlerin, belediyelerin bu gelirini kısmak, kesmek, bunun üzerinden başka bir kamu kurumunun yararına bir işlem yapmak gibi bir durum da var. Bu maddelere de ben, hazırunun dikkatini çekmek istiyorum.

Sayın Başkan, eğer izin verirseniz bilahare bu konuda Sayın Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısının açıklamasından sonra bir soru oluşursa -karşılıklı olmamak üzere- görüş bildirmek isterim.

Şimdilik sözlerimi burada sonlandırıyorum.

Teşekkür ediyorum.