KOMİSYON KONUŞMASI

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ediyorum.

Öncelikle, Hacettepe Üniversitesi bünyesinde böyle çocuk ihmal ve istismarını önleme ve araştırma kurumu gibi bir kurum olmasından çok büyük memnuniyet duyduğumu ve sadece bugünkü sunumunuz için değil tüm çalışmalarınızdan dolayı da teşekkür ettiğimi belirtmek istiyorum özellikle.

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Ben teşekkür ederim.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Şimdi, aslında Filiz Hanım biraz değindi soracağım sorulara ama belki biraz ayrıntılandırma açısından sorabilirim. Şimdi, özellikle, ben de akran şiddetiyle ilgili soru soracaktım. Özellikle, aile içinde akran şiddetiyle ilgili veriler var mı elinizde?

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Kardeş gibi mi?

BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Kuzenler filan.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Kardeş, uzak, yakın herhangi bir akraba şeklinde. Onunla ilgili veriler var mı? Nedenleri genelde ne üzerinde oluyor? Yani neden dolayı akran şiddeti... Arkadaştan çok ev içinde, aile arasındaki akran şiddetiyle ilgili düşünceleriniz, böyle bir araştırma varsa onu özellikle dinlemek isteriz.

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Çok ilginç bir araştırma konusu diye düşündüm, bunu buradan çıktığımda yapabilirim diye düşünüyorum şu anda ama dünyada "aile içinde" diye böyle bir araştırma var mı onu bilmiyorum çünkü zaten onlar da çocuğun gördüğü akran şiddetine dâhil ediliyor. "Aile içinde ve okulda" olarak çok ayrılmayabilir diye düşünüyorum daha çok çünkü bir çocuk akran şiddetine uğruyorsa genellikle aslında başka yerlerde de uğruyor. Bir kez kurban olduktan sonra -yani çocuktan kaynaklanıyor gibi bir şey değil bu- kurban psikolojisine giriyor çocuk da. Onun için bu diğer yerlere de genellenir hâle geliyor. Bazen çocuğun bazı özellikleri de bunun sebebi olabiliyor. Örneğin, hiperaktif çocuk gerçekten çok sataşıyor, rahatsız ediyor, çok hareketli oluyor, o yüzden hedef olabiliyor. Zekâ geriliği olan, herhangi bir engeli olan çocuklar hedef olabiliyorlar, sosyal becerileri daha düşük olan çocuklar hedef olabiliyorlar, alıngan çocuklar hedef olabiliyorlar. Bu kişilik özelliklerini başka yerlerde de sergiledikleri için onlar zaten hep hedef olabiliyorlar. Bir de herhangi bir neden olmaksızın da bir çocuk hedef olabiliyor ama o da o dakikadan sonra "Ben arkadaşlarımla geçinemem, ilişki kuramam, bana kötü davranırlar." gibi bir duyguya kapılıyor. Psikolojide "kendini doğrulayan kehanet, yeniden kurban olma davranışı" diye unsurlar vardır. Bir konuda kurban olduğunuza inanıyorsanız eğer "Ben bu konuda hiç yapamam ve bana kötü davranırlar, başıma kötü bir şey gelir." diye inanıyorsanız gider, o kötü şeyin içine kendinizi atarsınız, kötü şeyin geleceği koşulu oluşturursunuz çünkü zihniniz bir yandan bilinçaltı düzeyde "Bu sefer olmayacak, ne yaparsam yapayım, ben hareketli de davransam, ben insanları rahatsız da etsem bana bu sefer kötü davranmayacaklar, buna ben izin vermeyeceğim." ya da "Onlar bana kötü davranmayacaklar, bu sefer beni sevecekler."i size göstermeye çalışır. O yüzden, cinsel istismara uğrayan çocukların da bir kısmı, tekrarlayan bir şekilde kurban olurlar. Mesela, bize bir dönem sorulurdu "Etkilenmiş midir?" diye. Bazen çocuklar gerçekten o dönem için, bozukluğu karşılayan bir tablo -çünkü bozukluk soruluyordu o zaman da- göstermiyorlardı ama biz biliyorduk ki bu gelişimsel bir süreç ve hayatının bir noktasında -evlendiğinde aklına gelebiliyor, etkilenebiliyor- yeniden kurban olma davranışı sergileyebiliyor yani gidiyor, kendini cinsel olarak istismar edecek adamla baş başa kalacağı bir ortama giriyor çünkü bilinçaltında "Ben bu sefer kendimi koruyabileceğim." ya da "Herkes kötü değil, bu sefer olmayacak bu." gibi bir şeyi kendine ispat etmeye çalışabiliyor. O yüzden, biz, akran zorbalığının da genelde tek bir ortamda olmasını çok beklemeyiz. Yine de güzel bir soru, araştırmaya değer.

Uluslararası verisi hiç var mı bilmiyorum. Ben aslında yakın zamanda akran zorbalığına ilişkin bir yazı yazdım; veri olsaydı görürdüm diye tahmin ediyorum ama yine de özel olarak araştıracağım, bakacağım. Eğer e-mailiniz olursa size yollarım.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Çok sevinirim.

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Ama ulusal veriyi soruyorsanız, ulusal verimiz zaten her konuda o kadar sıkıntılı ki... Akran zorbalığı zaten okullara sorularak tespit edilen bir şey. Bizde gidin bir okula sorun "Akran zorbalığı var mı?" diye sorun. Yardım etmek için sorayım ben yani bir okula gideyim "Size destek olayım, sizde akran zorbalığı var mı? diye sorayım. "Ne münasebet efendim?" diye cevap alırım yani "Olur mu öyle şey bizde?" diye cevap alırım.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, ev içinde hele hiç gelmez Hocama.

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Onun için bizde o biraz zor yani.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, biz, tabii, akran zorbalığı sonucunda intihara yönelim eğilimi ya da cinsel istismar değil... Sizin araştırmalarınızda ya da sizin rastladığınız, araştırdığınız vakalarda bir akranın ona zarar vererek ölümüne neden olması da yok değil mi?

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Daha çok öyle olmuyor, şöyle oluyor: Tehdit ve psikolojik baskı sonucunda kişi dayanamıyor ve intihar ediyor. Ama tabii ki...

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Şöyle: Biz, intihara yönelme eğiliminden söz etmiyoruz. Diyelim ki bir kardeş bir kardeşi öldürüyor ya da bir zarar veriyor da öldürüyor ya da akraba öldürüyor. Akranlar arası zarar vererek öldürme ya da intihara yöneltme...

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Zarar vererek öldürme, evet. Daha az sayıda ama tam sayısını bilmiyorum, bakıp yollarım size. Tam sayısını bilmiyorum, daha az sayıda. Genellikle öldürmüyorlar, süründürüyorlar yani genellikle psikolojik baskıyla süründürmeyi tercih ediyor ergenler ama o daha azdır.

Kardeşler arası kaza oluyor. Mesela bize gelen vakalardan birinde 5 yaş altında 2 çocuktan -anne, çok kısa yalnız kaldıklarını iddia ediyor, mümkün yani ihmal de olabilir, olmayabilir de- biri diğerinin kafasına poşet geçirmiş ve o poşetten kurtulamadığı için öbür çocuk ölmüş yani. Böyle çok vaka var, aklıma gelenleri söylüyorum sadece. Kardeşler arasında daha çok kaza oluyor. Gelenlerden, izlediğim bir ikiz vardı, biri diğerini kör etmiş mesela. Kardeşler arasında kaza, bilerek yapılan şeyden daha çok oluyor.

Öldürme... Yani şöyle de mümkün tabii: Benim gördüğüm vakalarda öldürme hiç olmadı, literatürde de hiç rastlamadım ama muhtemelen kardeşlerden biri diğerini öldürse de kaza diye gelir.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Evet, öyle bir itiraf olmaz.

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Yani evet, büyük ihtimalle öyle gelir.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Bir soru daha sormak istiyorum.

Şimdi, özellikle, çocukların anı yaratma, hikâye yaratma eğilimlerini hepimiz biliriz. Böyle önemli şeylerde, burada da... Tabii, siz dosyayı bilmiyorsunuz ama son gören kişilerin 2 çocuğumuz olduğu söylenerek ifadesi alınıyor evine yakın olarak. Mesela orada, o ifadelerde birtakım çelişkiler var. Belki onları verip bir incelemesini sağlayabiliriz çünkü ben o ifadeleri çok önemli buluyorum. Yani bir anda işte ölen bir arkadaşı olduğunda "Şöyle şöyle görmüştüm." şeklinde çocuklar anı, hikâye oluşturabilir değil mi?

DOÇ. DR. Ş. GÜLİN EVİNÇ - Yani çocuğun kaç yaşında olduğu önemli, çocuğun kapasitesi de önemli. Çocukla görüşmem lazım yani bazı çocukta oluşturmaz, o çocukla görüştüğüm zaman ben anlarım ama olasılık var, evet. Farkında olmadan da oluşturabilir yani bir kez öyle söyler, sonra aklında öyle kalır "Galiba görmüştüm." falan der. Onun görselliği bile... Hepimizin küçüklüğüne ilişkin anıları yok mudur? Hani "Sen orada değildin ki ya da sen küçüktün hatırlayamazsın." derler ama böyle canlanır gözümüzde, anlatılmayla bile görselliği bile eklenir ona yani. Ama eğer 10 yaşta, gerçekten ben çocuğu... Çok beklemem 10 yaşta bunun olmasını ama olabilir, o yüzden konuşan her çocuğu görmek gerekir. Okul öncesi dönemde daha çok hikâye oluşturma var.

JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Teşekkür ediyorum.