| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2452) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 18 .12.2019 |
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkan.
Şimdi, devlet memurluğuna alınmaya ilişkin genel kurallar 657/48'de düzenlenmiş durumda. Yani öyle aklına esen herkes kolay devlet memuru olamıyor. Mesela, ilkokulu bitiriyorsunuz, ortaokulu bitiriyorsunuz, liseyi bitiriyorsunuz, üniversiteye giriyorsunuz, üniversiteyi bitiyorsunuz -bu arada yüzlerce sınava giriyorsunuz ve bunların hepsinde başarılı oluyorsunuz- lisans eğitiminizi tamamlıyorsunuz, lisans eğitiminizi tamamladıktan sonra Kamu Personeli Seçme Sınavı'na giriyorsunuz, bu Kamu Personeli Seçme Sınavı'nı da kazanıyorsunuz. Ardından, mesela, bazı alanlarda başka sınavlar da var, örneğin, Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi gibi, bu sınavlarda da başarılı oluyorsunuz. Sonra, yetmiyor, bir kuruma atanmak için başvurduğunuzda bir de sizi mülakat sınavına alıyorlar. Bu mülakat sınavlarında da -tırnak içerisinde "sınav" diyelim buna- başarılı oluyorsunuz, ondan sonra devlet memuru olarak atanabiliyorsunuz ama yetmiyor. Yani bu Hükûmet bir süredir bunun yetmediği kanaatinde; ayrıca, bir de bu kişilerle ilgili güvenlik araştırması, arşiv soruşturması yapmak istiyor. Bunu ne zaman yaptılar? Bir OHAL düzenlemesiyle yaptı. Aslında bu Hükûmet, bir olağanüstü hâl düzenlemesiyle 657/48'e bir ek yaptı ve bu "kalıcı OHAL düzenlemesi" dediğimiz şey tam olarak bu, hâlâ uygulanıyordu Anayasa Mahkemesi iptal edene kadar.
Anayasa Mahkemesi bunu 20'nci maddeye aykırı buldu yani kişisel verilerin korunmasına ilişkin genel anayasal ilkelere aykırı olduğunu söyledi. Ben bu kişisel verilerle ilgili hangi düzenleme yapılırsa yapılsın kesinlikle hiçbir güvenlik sağlamadığından adım kadar eminim. Seçim döneminde kişisel verilerin nasıl çalındığını Meclis kürsüsünden tane tane anlatmıştım, isteyen herkese her an anlatabilirim.
Anayasa Mahkemesinin esasen böyle temel hak ve özgürlükleri koruduğuna inananlardan değilim, onu söyleyeyim. Yani Anayasa Mahkemesi böyle bir karar verdi diye temel hak ve özgürlüklerimizi falan korumuyor. Anayasa Mahkemesine bu bireysel başvuru hakkının tanınması da özü itibarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuruyu geciktirmek yani temel amacı bu Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru olanağının tanınmasının, yani hukuka, adalete erişimi biraz daha geciktirmek. Sanki, arada Anayasa Mahkemesi olmasa da doğrudan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvuru olsa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi çok mu adil kararlar veriyor, o da tartışılır. Son bu OHAL KHK'leriyle ihraç edilen binlerce kişinin yaptığı başvuruda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin tavrını da gördük.
Neyse asıl soru şu: Anayasa Mahkemesi bir karar verdi, dedi ki: "657/48'e eklediğiniz bu hüküm Anayasa'nın esasen 20'nci maddesine aykırı, 128/13'e de aykırı. Bunun için bir düzenleme yapacaksınız ama kararın içerisinde de aslında korkunç ibareler var: "Yasama organı isterse kamu görevine alınmada güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasına ilişkin kısıtlamalar koyabilir. Siz, sadece ayrıntıları düzenleyin.'' diyor. Hangi ayrıntılar olduğunu şimdi söyleyeceğim. Diyor ki: "Evet bir düzenleme yaptınız ama bu güvenlik soruşturması, arşiv araştırmasını, hangi koşullarda, hangi sınırlar içerisinde tedbir uygulama, özel hayatın gizliliğine yönelik müdahalelerde bulunma yetkisinin verilebileceğini yeterince düzenlemediniz." Anayasa Mahkemesinin söylediği birinci gerekçe bu.
Bir diğer şey daha söylüyor, diyor ki: "Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğu da yok, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağı da yok, hangi mercilerin soruşturma ve araştırma yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme de yok. Bu yüzden Anayasa'nın 20'nci maddesine aykırı."
Şimdi, siz Anayasa Mahkemesinin bu kararını 4045 sayılı Yasa'ya bir ek yaparak Anayasa'ya uygun hâle getirmeye çalışıyorsunuz. Bu 4045 sayılı Yasa ne, biliyor musunuz arkadaşlar? 4045 sayılı Yasa özü itibarıyla 12 Eylül mağdurlarının bir mağduriyetini çözmek için çıkarılmış bir yasa, 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası'yla görevden çıkarılanların göreve dönmesini temin eden bir yasa. Türk Ceza Kanunu'nun efsanevi 141,142 ve 163'üncü maddesi uyarınca görevine son verilenlerin tekrar göreve dönmesini sağlayan bir yasa. Peki, bu 4045 sayılı Yasa'nın arşiv araştırması ve güvenlik soruşturmasına ilişkin hükmü ne? Bir tane maddesi var. O bir tane madde de 1'inci madde.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER -Sayın Tiryaki, tamamlar mısınız lütfen.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Teşekkür ediyorum Başkanım.
O da şu, kurumları tek tek sayıyor aslında; hangi kurumlarda arşiv araştırması, güvenlik soruşturması yapılacağı 4045 sayılı Kanun'da tek tek sayılıyor. Şimdi, siz tek bir tane teklif getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bu madde olduğu gibi duracak yani 4045/1 duracak." Yani kanun şöyle: "Genelkurmay Başkanlığı, Millî İstihbarat Teşkilatı, Jandarma..." falan falan "Şunlarda güvenlik soruşturması, arşiv araştırması yapılır." diye madde metni duracak. Arkasından bir ekleme getiriyorsunuz, diyorsunuz ki: "Bütün memurlara da güvenlik soruşturması, arşiv araştırması yapılır." Ya, o zaman tamamen kaldırın. Ne diye hem onu söylüyorsunuz hem onu söylüyorsunuz ki? Yani hem "Şu, şu, şu kurumlarda yapılacak." diyorsunuz hem de arkasından "Bütün memurlara da yapılacak." diyorsunuz. Kendi içerisinde gerçekten çok kalitesiz bir öneri aynı zamanda. Yasa tekniği açısından da hiç doğru bir öneri olmadığını söylemek isterim.
Evet, her devlet bazı kurumlar için bu tür araştırmalar yapabilir ve bunlar anlayışla karşılanabilir. Genelkurmay Başkanlığı, ordu, istihbarat, güvenlik birimleri veya baraj gibi bazı özel, büyük projeler için bu tür araştırmaların yapılması bir noktaya kadar kabul edilebilir ama siz diyorsunuz ki: "Ben az evvel başta söylediklerim dışında her memur için ayrıca arşiv araştırması yapmak istiyorum, güvenlik soruşturması yapmak istiyorum." Bunun ne kadar korkunç olduğuna dair ben şimdi birkaç şey söyleyeceğim.
Şimdi, özü şu: Eğer bunu yapıyorsa bir yönetim bence yurttaşlarına güvenmiyordur. Yurttaşlarına güvenen bir yönetim, bütün bu eğitim kademelerinden geçmiş, bütün bu sınavlarda başarılı olmuş, hakkında memuriyetine engel hiçbir hâl olmayan veya engel hâl olduğunda memuriyetine son verilecek bu kişiler için niye ısrarla arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması istiyor? Çünkü örneklerini gördük. Bakın, bizim burada bir milletvekili arkadaşımızın kız kardeşi var, hekim, atamadınız. Niye? Öğrenciliği sırasında bir protesto etkinliğine katılmış. Benim tanıdığım avukat arkadaşım var.
OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Sayın Tiryaki, teşekkür ediyoruz.
MEHMET RUŞTU TİRYAKİ (Batman) - Bitiriyorum Sayın Başkanım, bir dakika daha verirseniz çok sevinirim. Bir iki şey.... Bitireceğim gerçekten.
Somut örnekleri var, onlarca, yüzlerce sayabilirim, o kadar büyük haksızlıklar var ki. Biz her zaman -ben mesela idari yargıyla çok uğraşan birisi olarak söyleyeyim- bir tane örneği söylerdik bu durumlarda, fi tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar giden: "Babası TÖB-DER'li olduğu için bir kişinin öğretmen olarak atanmaması." Ta, 1970'lerde, 1960'lı yıllarda TÖB-DER'li olduğu için babası. Şimdi, "Ağabeyi sendika üyesi." diye insanları memur olarak atamıyorsunuz. "Ağabeyi, ablası KHK'yle ihraç edildi." diye memurları atamıyorsunuz. Yani bunların tek tek yüzlerce örneğini getirebilirim ben size, o kadar adaletsiz örnekler var ki.
Son bir şey, şunu söyleyeyim: Bir güvenlik, bir de özgürlük tartışması var. Erol Hocam söyledi. Siz, şu anda özellikle güvenliğe çok fazla önem veriyorsunuz. On beş yıl önce bu salonda böyle bir yasa teklifini tartışsaydık, emin olun, AK PARTİ'li arkadaşlarımız özgürlükten yana tercihlerini kullanacaklardı. Kesinlikle, özgürlük alanını daraltacağı için, kalıbımı basarım, bu teklifi reddedeceklerdi ama şimdi güvenlikçi politikaların arkasına o kadar çok sığınıyorsunuz ki anlamakta güçlük çekiyoruz.
Teşekkür ediyorum.