| Komisyon Adı | : | BAYINDIRLIK, İMAR, ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU |
| Konu | : | Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2512) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2020 |
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, tabii, ben de belediye başkanlığı yapmış bir kişi olarak bu kanun teklifine baktığımda belki biraz daha başka bir gözle bakabiliyorum Sayın Başkanın da baktığı, gördüğü gibi ama genelde birçok şey ifade edildi, birkaç konuya ben de dikkatinizi çekmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, dünyada genellikle -Avrupa'da da böyle ama- "3D" diye bir ilke var. İlki demokrasi; "development"tan gelen ikinci "D" kalkınmadan gelen "D", üçüncü "D" "decentralization" yani ademimerkeziyetçilik yani yetkinin daha çok yerele devri konusunda bir süreç. Şimdi, uzun zamandır Çevre ve Şehircilik Bakanlığının üzerine aldığı yetkiler aslında burada daha da baskıcı bir sürece sokulmuş bu kanun düzenlemesiyle. O yetkiler iyice merkeze, iyice Ankara'ya alınıyor, hatta yerel yönetimler bir işi yapmak istemediğinde "Resen yapıp bedelini de yüzde yüz üzerinden farklı alırım." şeklinde baskıcı bir anlayışla bir yerel yönetim plan kararlarına müdahale var burada. O nedenle, bunun da bu temelde çok sakıncalı maddeler içerdiğini düşünüyorum. Tabii, ben TMMOB'da İzmir İKK Sekreterliği de yaptığım için birçok konuda hep kentle ilgili konulara müdahil oldum. Diğer bütün inşaat mühendisi, mimar, şehir plancısı, harita kadastro mühendisi arkadaşımızla birçok konularda müdahil olduk. Müdahalemizin en temel konusu, maddesi şehircilik ve planlama ilkelerine uygunsuzluk, aykırılık; çok temel bir tanımdır, ifadedir.
Şimdi, bu şehircilik ve planlama ilkelerine bu kanun teklifiyle getirilen düzenlemeler uygun mu değil mi? Bunu ciddi bir şekilde tartışmak lazım. Evet, parsel bazında değil, ada bazında yapılması öngörülüyor. Yeter mi? Yetmez yani "ada" dediğiniz, aslında 4 tarafı sokak, cadde, meydan, demir yolu, akarsu gibi engellerle çevrilmiş parseller topluluğu. "Bin metrekareden az olmamak" deniliyor; olabilir 1 dönüm zaten "bin metrekare" dediğiniz. 1 dönümün üzerinde bir yer, bir ada. 1.010 metrekarelik bir ada düşünün, orada ada bazında... Yani parselden ne farkı var bunun? Hiçbir farkı yok. Şimdi, esas, ondan öte, burada "ada bazında yapılacak" derken... Yani şimdi deniyor ki: "500 metrekare yarıçaplı alanda karşılanmak zorundadır ilgili donatı alanları." Şimdi, değerli arkadaşlar, kim karşılayacak bunu; plan değişikliğini yapan mı, isteyen mi ya da öyle bir alan yoksa ne olacak? Plan değişikliği olmayacak mı?
HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Yapmasın canım! Nasıl bir soru bu?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakın, esas olan şudur: Şehircilik ve planlama ilkelerinde kentsel ölçekte, kent bütünlüğünde sosyal donatı alanları gözetilir. Bir yerde bir plan değişikliği yapılıyorsa onun getireceği yoğunluk artışı karşılığı olan sosyal donatı alanları, ibadet yerleri, yeşil alanlar, yollar ve caddelerin genişlikleri de dâhil kent ölçeğinde, şehir ölçeğinde bir düzenleme yapılması gerekir; "ada bazında" denilmesi yeterli değildir.
Yoğunluk esas burada... Yoğunluk değişmediği sürece -Hasan Vekilimin de söylediği gibi- emsal aynı olduğu sürece, yapıyı kullanacak olan nüfus sayısı, kişi sayısı değişmediği sürece o yüksekliği artırmışsınız, indirmişsiniz, çok bir şey değişmez; sadece silüet açısından, özellikle tarihî dokusu olan kentlerin silüeti açısından çok önemli. Tabii ki yüksek yapılara o anlamda karşıyım ama buradan gelen fazla bir düzenleme, değişiklik ben açıkçası göremiyorum. Ada bazında olması iyi bir şey ama böyle "ada bazında" demek söz konusu bu sorunu ortadan kaldırmıyor.
Değerli arkadaşlar, bir başka konu... Şimdi, 10'uncu maddede "projesine aykırı yapı yapıldığının muhtarca tespiti" deniliyor. Ya, muhtar nasıl tespit edecek? Projesini mi görüyor, projesini biliyor mu? Hangi projeye bakacak, inceleyecek de tespit edecek? "Burada projeye aykırı bir durum var..." Biraz gerçekçi olalım yani bir mahallenin, bir köyün muhtarı "Bu, projesine aykırı yapılıyor." diye itiraz mı edecek? Böyle bir itirazı beklemek...
Bakın, bir şey daha söyleyeceğim. Belediye Başkanlığım süresince...
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Kamil Bey, Bornova mıydı sizin?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Evet, evet.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Ne kadar süreyle yaptınız?
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bir dönem, beş yıl yaptım Sayın Başkanım ama 6360'ın çıkması benim dönemime denk geldi.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yok, o açıdan sormadım.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, mesela "fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun olması" diyor. Şimdi, bu, çok tartışma konusu olmuştur, çok muallak bir ifade. Ne yaparsanız yapın aslında onun fen kurallarına ya da sanat kurallarına ya da sağlık kurallarına, bilim kurallarına uygun olmadığı konusunda hep karşınıza bir engel çıkabiliyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, 10'uncu madde -burası çok önemli; bu teklifi sunan Mustafa Vekilimizin de dikkatini çekmek istiyorum- "Köylerde yapılacak ve uyulacak esaslar" başlığını taşıyor. 6360 sayılı Kanun... Ki bu maddede geçen bir ifade var "büyükşehir belediye meclisi kararıyla" diyor. Şimdi, İmar Kanunu'nun 27'nci maddesinin başlığı "Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar"dır, 27'nci maddenin üzerinde yazar. Şimdi, büyükşehirde köy yok ki değerli arkadaşlar. Hangi köyden bahsediyoruz?
MUSTAFA DEMİR (İstanbul) - Köy özelliğini muhafaza eden yerler var.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Ama ifade böyle muallak olmaz. Köy tüzel kişiliği yok büyükşehirlerde ve bu madde köy tüzel kişilikleriyle ilgili düzenlemeyi yapan madde. Bu maddeyi getirip işte "büyükşehirlerde alınan kararlar, meclis kararları" falan deyip bir hüküm getiriliyor ki özüne aykırı, özüne uygun değil, zaten büyükşehirde köy yok. Bunun altını çizerek söylüyorum, İmar Kanunu'nun 27'nci maddesi "Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar" başlığını taşır. Bu maddenin bu başlığı aslında daha önce 2 kez değiştirilmiş. "Ruhsata tabi olmayan yapılar ve uyacakları esaslar" iken 2011'de KHK'yle "Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar" şeklinde ve daha sonra da bu madde başlığı, 6491 sayılı Kanun'un 73'üncü maddesiyle metne işlenmiş 12/7/2013'te yani madde başlığı "Köylerde yapılacak yapılar ve uyulacak esaslar" yani büyükşehirle hiçbir alakası yok bu başlığın.
Şimdi, mesela 7'nci maddede de var bu, 12'nci maddede de var. İşte, 12'nci maddede yıkımla ilgili maliyetler, 7'nci maddede imar plan revizyonu değişikliğiyle ilgili maliyetler... "İlgili idare yapmazsa ben maliyetleri yüzde 100 fazlasıyla ilgili idareden tahsil ederim." diyor. Ya, yerel yönetim, kamu idaresi, bakanlık; biri alacak. Ona ceza verir gibi "Yüzde 100 fazlasını tahsil ederim." diyor. Niye bedelini tahsil etmiyor da yüzde 100 fazlasını? Hepsi kamu çalışanı değil mi yani bu işi yapanlar kamu çalışanı değil mi belediyede veya orada?
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Malum, görevini yapmaya biraz zorlamak için biraz o.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Efendim, zaten "yaparım" diyor yani zorlamayla değil ki.
BAŞKAN TAHİR AKYÜREK - Yaparsa sorun yok zaten.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Şimdi, bakın, bir konu da imar barışıyla ilgili madde 17; bu Yapı Kayıt Belgesi olan yapılarda güçlendirme konusu. Bakın, ben bir soru önergesi vermiştim Bakanlığa, Sayın Kurum bana yanıt verdi sağ olsun. Yapı Kayıt Belgesi almış kamu binası kaç adettir dedim. "298 bin adet." denildi bana. 298 bin adet kamuya ait taşınmaz; bunun kimisinde belki binanın tamamı, tümü ruhsatsız; kimisinde imara aykırılık var, bir kat çıkılmış, balkon kapatılmış veya bir müştemilat yapılmış, okulun yanına anaokulu yapılmış gibi. Camiler, okullar vesaire 298 bin kamu binası... Bu madde hükmünde, 17'nci madde hükmünde "Yapı Kayıt Belgesi alınan yapının hazineye veya belediyeye ait taşınmazlar üzerinde olması durumunda, taşınmaz satın alınmış olmadıkça güçlendirme yapılamaz." diyor. Yani buradan "Kamu yapamaz." anlamı mı çıkıyor? Anlıyorum ben, tabii, bu kaçak; dışarıdan birisi, özel kişilik gelip burada, bu taşınmaz üzerinde Yapı Kayıt Belgesi almış, bunun için "kamudan satın alınmadıkça" diyor ama bu cümle aslında kamunun da güçlendirme yapamayacağını söylüyor.
Şimdi, diyelim ki güçlendirme yapıldı, İmar Kanunu'nun o geçici 16'ncı maddesi ve 6360'la gelen 16'ncı maddesi "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." der yani "Ben sana Yapı Kayıt Belgesi veriyorum, vereceğim ama sorumluluk sana aittir, ben karışmam. Depremde yıkılırsa, başına yıkılırsa ben devlet olarak sorumluluk..." Bu, tabii, anayasal bir sorundur aslında bana göre; o sorumluluğu üzerinden atamaz devlet, herkesin can ve mal güvenliğini korumak, kollamak, sağlamakla yükümlüdür. Burada "Yapının depreme dayanıklılığı hususu malikin sorumluluğundadır." deniliyor ama güçlendirme yapıldığında sorumluluk devlete geçiyor mu geçmiyor mu; bu, açık değil, belli değil. Devlet güçlendirmeye onay verdi, güçlendirme yapıldı, yapı denetim firması gözetiminde yapıldı. Şimdi, yapılan bu yapının depreme dayanıklılığı konusundaki sorumluluk yapı sahibine mi ait olacak, o sorumluluk yine kamu idaresine geçecek mi? Benim aklıma takılan önemli bir soruydu bu Sayın Başkan. Genel olarak söyleyeceklerim aslında bunlar, eksik bir şey kalmadı zannediyorum bütünü üzerinde.
Az önce Baki Bey'le bir tartışmamız oldu, kendisini severim, sayarım, düşüncesine her zaman değer veririm. O konu daha sonra dışarıda da tartışılabilir ama Baki Bey, açıkçası ben bu ülkenin bir yurttaşı olarak bu ülkenin her bir karış toprağında sözüm, hakkım, yetkim olduğunu düşünürüm; sizin de, hepimizin, bütün yaşayan yurttaşların, en azından öyle bir özgürlüğümüz var, anayasal bir özgürlük. Dolayısıyla ülkenin herhangi bir noktasındaki herhangi bir yurttaşımızın beyanla attığı bir imzayla "Ben burada yapılan işi doğru bulmuyorum." demesi, "Bu ülkenin geleceği adına, tarihiyle, geçmişiyle, kültürüyle böyle bir kentin geleceği hakkında benim de itirazım var." demesi bir haktır; bunu böyle değerlendirmek lazım imzasını attıysa. Sahte belgelerle olmaz tabii, "sahte belge" diyorsanız diyecek bir şeyim yok. Size müdahil olduğum için beni bağışlayın ama onu ifade etmek istedim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yok, ben sahte belge demedim de siz, tabii, iyi dinlememişsiniz ben konuşurken.
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Peki, gayet iyi dinledim, iyi de anladığımı düşünüyorum.
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Bu dediklerim dilerim not alınmıştır veya bunlarla ilgili bir değişiklik söz konusu olur.
Saygılar sunuyorum.