| Komisyon Adı | : | (10 / 1058, 1071, 1108, 1220, 1288, 1369, 1464, 1559, 1560) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu |
| Konu | : | Kıdemli Başpolis Memuru Hüseyin Emir'in Rabia Naz Vatan'ın ölümünün soruşturması, sonraki gelişmeler ve dosyanın şu anda hangi aşamada olduğu hakkında sunumu |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 15 .01.2020 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Evet, benim birkaç sorum olacak. Hepsini söz almışken bir arada sormak istiyorum. Çatının resmi ilk defa olaydan ne kadar sonra çekilmiştir? Elinizdeki çatıya ait resim olaydan ne kadar sonra çekilen bir resimdir? Birincisi bu.
İkincisi: Sözlerinizin başında "Rabia'nın annesinin ifadesini henüz almadım." dediniz. 120 kişinin üzerinde ifade alındı, 300 kişiyle konuşuldu ama Rabia Naz'ın annesiyle konuşmadınız, ifadesini almadınız. Bunun sebebi nedir?
Üçüncüsü: Başta Şermin Hanım olmak üzere birkaç kişinin Rabia Naz'ı gördüklerinde "Sanki birisi elleriyle getirip koymuş gibiydi." ifadesinin üzerinde duruyor musunuz? Son soru da "Mürsel'in ifadelerindeki bu çelişkiyi nasıl izah edeceksiniz?
Teşekkür ederim.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Sayın Vekilim, gösterdiğimiz çantayla ilgili ilk resim bu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ne zaman çekildi?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Hemen arz edeyim. Olay akşamı çantanın bulunduğu anda... Şöyle arz edeyim: Biz bu verileri bir sene sonra dosyada olan veriler olarak savcılıktan teslim aldık. Bize söylenen ve tutulan tutanak neyse onun üzerinden konuşuyorum. Bu resimle ilgili bize söylenen olay yeri inceleme görevlisi Selim'in vatandaşlar tarafından çantanın bulunmasından sonra çatıya çıktığında çektiği resim oldu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Ama bu aydınlık görünüyor, akşam bulmuşlar.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Işıklandırma var efendim, çantanın üzerinde ışıklandırma var. Işıklandırma var efendim, çantanın üzerinde net bir şekilde anlayabiliriz. Çanta bölümünde oraya detaylı şekilde geleceğim efendim.
Rabia Naz kızımızın annesi Atika Vatan'ın ifadesinin neden alınmadığı... Şimdi, bizden önceki dönemde ifadesi alındı. Bize geldiğinde bizim bazı bulgularımız vardı, olay trafik kazası mı, değil mi; bunun üzerine yoğunlaştık, telefon dinlemelerine yoğunlaştık, olay yerinde incelemeler yaptık ve ailenin ifadesini en son alalım şeklinde savcılıktan alınan bir karar vardı. Bunun talimatı doğrultusunda biz devam ettik zaten. Yani aileye en son...
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - En sona gelmedik mi hâlâ?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Aile derken zaten Şaban Vatan'ın birçok ifadesi var ve Atika Vatan'ın da arada alınmış ifadeleri var zaten efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Hâlâ en sona gelemedik mi? Yani siz hâlâ ifade almadığınıza göre en sona gelmedik demek ki.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - İfade alma konusunda savcı "Ben kendim alacağım Atika Vatan'ın ifadesini." dedi.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Savcılık sizden devraldı dosyayı, öyle mi?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Şimdi, 11'inci ayın 5'inde biz raporumuzu verdiğimizde olayla ilgili araştırmamıza devam ettik, rapor hazırladık, verdik. Ondan sonra "Ailenin ifadesini biz alacağız." dedi.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Siz raporunuzu bitirdiniz mi, çalışmanızı?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Evet efendim, raporu bitirmemiz olayı bitirdiğimiz anlamında değil Sayın Başkanım. O döneme kadarki... Bunun verilmesindeki birinci kaynak da Komisyonumuz. Siz gelecektiniz.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Hayır, siz henüz bitirmediniz mi çalışmanızı?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Biz polis olarak yapacağımız araştırmayı bitirdik, savcılığa verdik. Ondan sonra savcılıktan gelen talimatlar doğrultusunda araştırma...
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Komisyon geldiği için siz tamamlayamadan bitirdiniz, verdiniz.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Erkenden verdim.
Sayın Vekilim, ailelerin ifadeleri vardı, anne Atika'nın ifadeleri vardı. Bir de şey, o çok olmadı bizde. Soracağım sorular mutlaka vardı. Günlükle ilgili sorularım vardı, pazar günü öyle bir olay yaşandı mı? Çocuğun bir önceki gün okula gitmeme sebebi ya da diğer aile, işte binadaki kişilerin herhangi bir dahli olup olmadığı yönündeki şüphelerimizin olduğu dönem, bunlarla ilgili, özellikle anneyle ilgili görüşme isteğim olmuştu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Biz anneyle konuştuk, bir hayli de uzun konuştuk. Önemli olan polis gözüyle sizin sorduğunuz sorulara cevap vermesiydi. Ben onun için sordum bunu. Demek ki siz henüz konuşmuş değilsiniz.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Biz ekip olarak ifadesini almadık henüz efendim.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Alacak mısınız?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Savcılık uygun görürse alacağız efendim.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Ha, savcılık uygun görürse.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Bir son sorum vardı Mürsel'le ilgili.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Şimdi, ilk bulunduğu anla ilgili bizim elimizdeki tek veri Mürsel Küçükal'ın beyanı. Bunun haricinde ne gören bir kameramız ne bir başka...
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Mürsel Küçükal'ı sorgulamadınız, değil mi? Onun ifadelerini, olayla ilişkisi olabilir mi, anlattığımdan başka türlü de olabilir mi, Mürsel'in bu olayda bir rolü olabilir mi açısından sorguladınız mı?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Değerlendirdik efendim, ciddi manada da araştırdık. Hani, bu sadece Mürsel'in... Kritik noktalardaki verilen tüm ifade sahiplerini gerçek manada araştırdık.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Peki, Mürsel'in ifade değişikliğinin yorumu sizce ne?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Mürsel'in ilk verdiği ifade ile sonraki, devamında verdiği ifadenin arasında dağlar var, aynı şeyler değil. Bize söylediği, olayın olduğu akşam polis merkezinde ve olayın olduğu bölgedeki polislerin kendisine hitabı ve tavırlarından çok korktuğu ve olayla kendisinin ilişkilendirileceği, üzerine bazı şeylerin kalacağı ve sorun yaşadığı düşüncesiyle korktuğunu, anlatmadığını ancak daha sonrasında ya da bize ifade verdiği esnada "Ben kendimi şu anda herhangi bir sıkıntıda görmedim, içimde de huzursuzluk yarattı. O an gördüklerimi doğru anlatmak istiyorum." dedi. Ha, yüzde yüz doğrusunu mu söyledi, biz tam ikna olduk mu? Hayır. Daha fazlası da olabilir, daha azı da olabilir. Bilmiyoruz. Sadece bize söylediği bu. Ama Mürsel'i kişilik olarak sorguladık. Yalan söyler mi, güvenilir biri midir, akli dengesi nasıldır? Mürsel, polislik sınavına müracaat etmiş, belediyede çalışmış, çay fabrikasında çalışmış, evli; etrafında kesinlikle yalan söylemeyecek, ne tür baskıya bırakırsanız bırakın yalan söylemeyecek şeklinde mazlum, kendi hâlinde bir insan olduğu bize söylendi. Yalnız, çok ürkek, yüksek ses tonuyla ya da bir baskı altında kalacağı düşüncesine mi girdi de baştan bir şeyleri gizledi, daha sonra kendisini rahat hissetti de bize mi açıklama yaptı; o boyutuna bir şey diyemeyeceğim efendim.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Siz nasıl ikna oldunuz yalan söylemeyeceğine? Yani ses duydu mu, duymadı mı? Düşme sesini duydu mu, duymadı mı Mürsel? Hangisinden yanasınız siz?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Efendim, o konuda biz taraf olamayız, sadece biz ifade alırız, savcılığa veririz.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Hayır ama kanaate vardığınızı söylediniz yani yalan söylemeyecek bir kişi olarak tespit ettiniz gibi.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Böyle bir yorumumuz değil Sayın Vekilim. Çevreden soruşturduğumuzda onun hakkında bunlar söylendi ama bu bizde bir Mürsel profili çizmedi. Bu veriler var elimizde, Mürsel'in söyledikleri de bunlar.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Ama Mürsel'in çelişkili ifadeleri konusunda siz de böyle, tatmin olmuş bir yoruma ulaşamadınız.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Acaba diyorum daha fazla sakladığı bir şey mi var?
JALE NUR SÜLLÜ (Eskişehir) - Olduğunu düşünüyor musunuz?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Bizim hep işimiz bu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Olayın seyrini çok değiştireceğinden değil de yani Mürsel'in o, ses duyup duymamasından, kendi elindeki suyu değil de başka su almasından, apartmanın 1'inci katına çıkıp geri dönmesinden, 2'nci katına çıkmamasına kadar birçok çelişki var. Ürkek vaziyeti ve kendi arasında çelişen hatta ısrarla sürünmeyi göstermeye kalkışması, bunları her biri işin üzerine çok gizli gidilmesini gerektirmiyor mu?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Sayın Vekilim, emin olunuz ciddi manada sorguladık. Hani Mürsel'i gerçekten, doğru mu söylüyordur, ifadesi doğru mudur, olabilir mi; ben şahsen montun arkasını defalarca izledim, birazdan size de arz edeceğim. Montun arkasında bir sürünme izi ben göremedim.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Mürsel'in çocuğu taşımış olabileceği ihtimalini değerlendirdiniz mi?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Aklımdan geçen, dile getirmediğim şey bu ama bunu... Bir şeyi dile getirdiğiniz zaman "Polis yine bir senaryo yazdı." Bir şey düşündüğümüz zaman "Polis, bu tutmadı, buna gitti." Her şey dile getirilmiyor. Bunu yorumluyoruz, kendi içinde değerlendiriyoruz, araştırıyoruz, olabilirliğini, olamayacağını, hepsini değerlendiriyoruz.
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Hüseyin Bey, ısrarla bir şey sordum ben: Birileri elle getirip bırakmış gibi ki özellikle Şermin Hanım bunu çok güzel ifade etmişti.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Onu arz edeyim Sayın Vekilim.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Bir de şeyi de eklerseniz... Mürsel'in cüssesi ve gücü Rabia Naz'ı kucaklayıp taşımaya uygun mu?
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - Fazlasıyla. Benim başa çıkamayacağım birisi.
BAŞKAN CENGİZ AYDOĞDU - Çocuk 58 kilo.
KIDEMLİ BAŞPOLİS MEMURU HÜSEYİN EMİR - O fazlasıyla o güce sahip birisi.
Şimdi, baba Şaban Vatan iddialarında "Ben kendim gördüm." şeklinde anlatıyor Rabia'nın ilk bulunduğu anı. Ya da olay anında çok yakın, yerdeyken gördüğü hâlde gittiğini anlatıyor ama öyle olmadığını... Yani oradan başlayayım, yanlış anlamayınız. Babanın Rabia Naz Vatan'ı sedyedeyken gördüğü, onu da kendi 112'yi aramalarından, olay yerinde bulunan Muhammet'in Şaban Vatan'ı aramasından... 17.28'de Şaban Vatan'ı arıyor. Şimdi, 17.28'de baba hâlâ orada yok yani ambulans geldikten iki üç dakika sonrası hâlâ orada yok. Tam ambulansa konulma aşamasında baba geliyor, yardımcı oluyor. Onun öncesinde ilk gelen Mürsel, sonrasında Şermin. Şermin başını kaldırıp kontrolünü yapıyor, elini yüzünü yıkıyor. Sonrasında gelen Güler, akabinde gelen Muhammet. Muhammet, gelir gelmez çocuğu yerden kucağına alıp kaldırıyor, arabasına götürmeye çalışıyor, Güler Vatan'ın ikazı üzerine yere bırakıyor. Yani kucaktan bırakmayla ilgili durumlar bu.