KOMİSYON KONUŞMASI

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Önce geneli üzerinde kısa bir değerlendirme yapayım Başkanım.

Şimdi, 1966'da çıkmış bir yasa var elimizde bekçilerle alakalı, aradan elli dört sene geçmiş. Bu elli dört senelik zaman zarfında şehirlerimizin emvali çok fazla şekilde değişmiş ve buna uygun yasa hazırlanması şart. Yani bu elli dört sene önceki yasanın revize edilmesi de çok uygun değil. Doğru bir işlem yapılmış bana sorarsanız. Bu elli dört sene önceki kanunla yeni şehirlerin statülerini aynı görüp aynı şekilde geçirmek doğru değil. Ha, bizim de kafamızın takıldığı bazı maddeler var, bunları maddelere geldiği zaman özellikle dile getireceğiz. İşte, Ali Bey'in üst aramasındaki çekinceleri özellikle bizim gibi muhafazakâr illerde gerçekten sıkıntı doğurabilir. Yani Cumhuriyet Halk Partisinin çok değerli milletvekilleri de değerlendirirken, ben bakıyorum, herkes kendi şehri ölçeğinde yasayı veya yaşadığı şehrin sosyokültürel yapısına göre değerlendiriyor. İşte, Maraş Milletvekili olduğu için Ali Bey üst aramasından yana şikâyet ediyor, diğer kısmında başka maddelerden şikâyet ediyorlar. Bunları maddelerde görüşürüz ama bu yasanın değişmesi gerektiği çok tabii. Ha, 1966'da çıkan yasa çok daha teferruatlı. Elimizde 1966'daki yasa, 50'ye yakın maddesi var geçici maddelerle beraber. Hatta 50'den fazla maddesi var. Yani bu şu anda bizim görüştüğümüz yasa ise 16 maddelik bir yasa, yani yürütmeyi saymazsak 16 maddede şey yapmış. Tabii, şimdi, Bakanlık yetkilileri, bürokrat arkadaşlar veya diğer teklif eden arkadaşlarla görüştüğümüz zaman bunların yönetmeliklerle beraber revize edileceğini, yönetmeliklerle beraber her şeyin kanuna yazılmayacağını ifade ediyorlar ama 1966'daki kanunda çok şey yazılmış. Burada açık, net, belli. Yani o kadar ki, ben size şöyle söyleyeyim: Mesela kaçıncı maddesi? 3'üncü maddenin c bendi sekizinci fıkrası: "Sokaklara süprüntü atanları, pis su dökenleri, inşaat ve tamirat yapanları en yakın kolluk kuruluşuna bildirmek." demiş 1966'daki kanunda. Bu bekçinin görevi mi? Bana sorarsanız görevi, bugün de görevi çünkü yerel yönetimler zaten akşam saat 5'ten sonra zabıta çıkartamıyor ki dışarıya. Bu mahalle bekçileri de o mahallerde dolaştığı için mesela bu kanunda bu yok. Yönetmelikle düzenlenebilir mi? Düzenlenebilir belki. Ama kanunda verilmeyen yetkiyi yönetmelikte nasıl verirsiniz, bilmiyorum.

İşte, bakıyorum ben, mesela burada yine 1966'da "fasılasız surette dolaşmak" demiş. Bunun pek olabilirliği de yok, sekiz saat, on saat bir insanın dolaşabilmesi iklim şartlarına göre mümkün değil ama bu maddeden dolayı bekçilikten atılan insanlar var. Yani oturduğu görüldüğü için şikâyet edilmiş, kanunda "Fasılasız dolaşacaksın." denmiş, mesela burada tanımlanmamış. Bunu mülki amirlerin yetkisine bıraktığınız zaman bence sıkıntı olabilir. Bu bekçiler hangi iklim şartlarında nasıl dolaşacak. Kars'taki bekçi ile Antalya'daki bekçiyi de aynı tutamazsınız. Niye? Orada, Kars'ta iklim koşulları eksi 20 dereceyi buluyor gece saatlerinde. Bu yönetmelikle mi düzenlenecek?

Yine, benim kafama takılan eski şeylerden biri... Mesela geçmiş dönemlerde -bizim yaşımız müsait tabii- bu eski dönem bekçilerin özellikle esnaflarla ahbap-çavuş ilişkileri, ticari ilişkileri vardı. Şimdi, bunlar, zannediyorum 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na göre düzenlendiği için ticari faaliyet yapamayacak olarak değerlendiriliyor, ona göre değerlendirileceği için yapacaktır. Yani bana sorarsanız 1966'daki kanun... Tabii, o zaman maaşlarını özel idare veriyormuş bunların. Yani şimdi, bu değişik bir statüde 657'ye tabi olduğu için, 1966'daki kanun daha teferruatlıymış, çok daha teferruatlıymış.

Maddeler konusunda -dediğim gibi- gelince söyleyeceğiz ama işte, bu 7'nci maddedeki "makul bir sebep"in bence "makul bir şüphe"ye dönmesi lazım. Yine, üst aramasındaki bu sıkıntı, Bakın madde gerekçesindeki bu "sıvazlama" falan... Vallaha, bu millet bizi topa tutar ha.

ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Bir de elini kaldırmadan yapacakmış, detaylı okumamıştım, şimdi okudum.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Yani bunlara dikkat etmek gerekiyordu bence ama geneline baktığınız zaman, işte, Kaboğlu Hocam dedi ki: "Bu, Anayasa'ya aykırı." Maddeleri de saydı. Ya "61 Anayasası 82 Anayasası'ndan veya şu anda günümüzdeki Anayasa'dan daha demokrat." diyorsunuz. Bu 1966'daki yasa 61 Anayasası'na göre çıkmış yani daha demokrat olana göre çıkmış, burada yetkileri daha fazla bana sorarsanız. Ben o yüzden Anayasa'ya bir aykırılığı olduğunu düşünmüyorum ama dediğim gibi sadece ufak...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Dediğiniz gibi, yetkileri fazla; yetkileri genişlettiği için aykırı hâle geliyor.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Yok, yetkilerinin de örneğini verdim Hocam, siz yoktunuz galiba; Mesela burada siz dediniz ki "Zabıta kuvvetinin görevini de bekçiye verdiniz, aile hekiminin görevini de verdiniz." Şimdi "Sokaklara süprüntü atanları, pis su tutanları, inşaat ve tamirat yapanları en yakın kolluk kuruluşuna bildirmek." Yani buradaki bekçinin görevi ne? O saatlerde işte, aile hekimi gerçekten görev yapmıyor, sağlığı bozulduğu zaman sağlığı bozulana yardım edecek. Gerçi şimdi, Allah'a şükür, 112'yi arıyorsunuz, belli bir zaman içinde hemen yetişiyor, geliyor, belki bekçiye iş kalmayacak ama işte, pis su dökenleri veya işte, kaçak inşaat yapanları bildirmek. Yerel yönetimlerin imkânları bu kadar geniş değil, gece her mahalleye zabıta çıkartacak veya imar komisyonundan eleman çıkartacak imkânları da yok. Yani bekçi, bir nevi bu geçmişteki görevlerini biraz daha geliştirerek yapacak.

Dediğim gibi, ben de söylüyorum, yine söylüyorum yani bu kimlik sorma... Kimlik sorması lazım bekçinin yani Hocam dedi ki: "Kaçarken silah mı kullanacak?" E, önceki kanunda var, aynısı var; işte, madde 9'u dediniz Hocam, aynısı 1966'dakinde de var.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - O çok tartışmalı olduğu için...

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Yani aynısı var. Yani 61 Anayasası çok...

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Yanıt vermek için değil ama hukukta şöyle bir şey var: Suimisal emsal olmaz.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Emsal olmaz, doğru diyorsunuz da yani şimdi "suimisal" dediğiniz zaman da iki Anayasa'yı karşılaştırıyorsunuz ya "61 Anayasası daha demokrattı." vesaire diye... Şimdi, bakın Hocam, şunu söylüyorum: Sizin mahallenizde -Allah göstermesin- birisi kendini canlı bomba yapıp kaçarken eğer bekçi onu vurmazsa, sizin de çocuklarınızın veya yakınlarınızın olduğu bir yerde, bir kafede o bombayı patlatırsa -Allah göstermesin- "Keşke buna karşı durmasaydım." dersiniz. Bu, demek değildir ki bütün bekçiler çıkarsın her seksek oynayana ateş etsin; tabii ki değil. Bunları düzgün tanımlamak lazım, düzgün yapmak lazım ama bana sorarsanız...

İşte, yine örnek verdiniz, 100 bin kişiye düşen güvenlik görevlisi... Burası da İsviçre değil ya veya Finlandiya'da değiliz. Buranın terör örgütleriyle mücadelesi... İşte, Sayın Vekilim dedi ki: "Nevşehir'de terör örgütü yok." Sizin oradan, Nevşehir'den hiç FETÖ'cü çıkmadı mı Sayın Vekilim?

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Vallahi öyle çok militan çıkmadı.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Yani her yerde terör örgütü var.

Bir de şunu söyleyeyim: Eğer bir ilde, bir ilçede, bir köyde bir uyuşturucu satılıyorsa bunun arkasında terör örgütü vardır, muhakkak vardır.

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - O konuda zaten onun için söyledim "Önlem alalım." diye.

ÜMİT YILMAZ (Düzce) - Ben daha fazla şey yapmayacağım, benim söylemek istediklerim bunlar, zannederim maksat hasıl olmuştur.

Hepinize teşekkür ederim.