KOMİSYON KONUŞMASI

FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, şimdi, bu sınavla ilgili ikinci konuşmam, geçen komisyon toplantısında da konuşmuştum. Biz neden İsviçre olamıyoruz, biz neden İngiltere olamıyoruz, değil mi? Yani biz Osmanlı'nın sizlerin çok özlediği parlak dönemini neden yaşayamıyoruz? Şimdi, bunların aslında tek bir cevabı var: Liyakat sisteminden vazgeçtik. Şimdi, "Senin adamın, benim adamım..." Ne oluyor? Türkiye bu hâle geliyor. Sen, senin adamın diye o işte yeteneği, becerisi, bilgisi olmayanı alıyorsun; öbürü geliyor kendi, yeteneği, becerisi, bilgisi olmayanı alıyor. Sonuç itibarıyla ülke bu hâle geliyor. Gelin bunu hep beraber önleyelim, buradan başlayalım bir defa. Şu Komisyonda bir karar alalım, diyelim ki: "Sınav yapalım, bu sınavda da 100'den başlayalım, 99, 98, 95..." Bir sınır getirelim. Diyelim ki: "Bekçilik sınavında 85 ve üstü alanları..." Mülakata değil, dikkatinizi çekiyorum, mülakat dediğiniz zaman hemen "Benim, senin adamın." başlar. Burada önemli olan, bu aldığımız insanların psikolojik yapısı -onu da doktor raporuyla, 3-5 kişinin kendi duygularıyla, düşüncesiyle değil- gerçekten bu işi yapmaya uygunsa, bu şahsın a partiden, b partiden, c partiden olmasına bakmayalım; a'nın yakını, b'nin yakını olduğuna bakmayalım... Ancak böyle olursa biz ülkemizi gelişmiş ülkeler seviyesine getirebiliriz. Siz eğer konusuna hâkim olmayan, konusunu bilmeyen, bilmediği konuda ahkâm kesen ya da bilmediği konuda iş yapmaya kalkan insanları bir yerlere getirirseniz ülkeyi geliştiremeyiz. Gelin eteğimizdeki taşı dökelim -Anadolu tabiriyle- bugün burada öyle bir karar alalım, örnek olsun, diğer komisyonlara da örnek olsun, bundan sonraki yapılacak sınavlara da örnek olsun, liyakate dayanan, bilgiye dayanan, beceriye dayanan, bunu da yazılı yapalım...

Diyelim ki ısrar ediyorsanız mülakat konusunda, kamerayı koyalım, kameranın karşısında 5 kişilik heyet sorsun, o sorulara vereceği cevapları da kamuoyuyla paylaşalım. İnsanlar "Oh be." desin. Beni örnek verdiniz ya, eskiden işkence odalarına girerdik, ben o odalarda da avukatlık yaptığım dönemi biliyorum. Nasıl ki şimdi biz "O dönemden kurtulduk." diye övünüyorsak artık şöyle bir şeyden övünelim: "Ya filanın, a, b, c'nin adamı diye değil, a partinin, b partinin adamı diye değil, bu işi bilen insanlara biz emanet ediyoruz." diyecek seviyeye getirelim. Bu sınav sistemini gelin bu şekilde karara bağlayalım Komisyonda, Meclise indirelim, Mecliste de bunu kabul ettirelim diyorum.

Teşekkür ediyorum.