| Komisyon Adı | : | İÇİŞLERİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi (2/2555) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 28 .01.2020 |
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bir şey ifade edeyim. Hukukçu olduğunuz için ...
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Tabii, buyurun.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Hocam da dinleyecek, hanımefendi de dinliyor.
Şimdi, bakın, yasanın 5'inci ve 6'ncı maddesinde bekçiye tadat edilen yetkiler "suç işlenmeden önce halka yardım etmek veya önleyici kolluk tedbirleri" adı düzenlenen hükümler. Bunu bir yere koyuyorum. "Burada keyfî olabilir." diyorsunuz ya. Olamaz. Neden olamaz? Çünkü yasanın 7'nci maddesinde daha ileri bir konuda bir yetki düzenliyoruz. Nedir o? Durdurma ve kimlik sorma yetkisini düzenliyoruz. Bakın, daha ileri bir yetki. Şimdi bu daha ileri yetki -muğlak diyoruz ya Yaşar Bey, dikkatinize sunuyorum- diyor ki: "(1) Çarşı ve mahalle bekçileri, görev bölgesi ve çalışma saatleri ile sınırlı olmak kaydıyla..." Bir kere gece olacak, o bölgede görevli olacak, o bölgenin hesabı o adamdan sorulmuş olacak. Yeter mi? Yetmez. Gerekli şart.
"a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek." Bekçi dediğin adam... Yarın avukat olacaksınız, adam bana kötü muamele yaptı, ben size geldim, doğru mu?
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Tamam.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Adam dedi ki: "Bir suç ve kabahatin işlenmesini önlemek kastıyla, o amaçla kanundaki yetkiyi kötüye kullanarak bu adam bana şu, şu işleri yaptı." dedi, avukat olarak. Bekçi; bir, o saatte görevli olacak, yani gece olacak, onun görev yaptığı bölge olacak; iki, çok net bir şekilde bir suç ve kabahatin önlenmesi amaçlı somut bir veri gösterecek bana. Ben vatandaşım.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - İşte onu demiyor ama.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Yapamazsın. Yaparsa avukat Faruk Bey, avukat Celalettin Bey bunu savcıya götürür.
Yetmez. Bakın, sayacağım. Bu çok konuşuldu da işin ruhu da burada diye birazcık da ben işgal edeceğim zamanı.
"b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, -cürmümeşhut- işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek." Gene durup dururken kimseyi durduramaz, (b) fıkrasında bir suç olacak, cürüm devam edecek, adam kaçmaya çalışacak, ciddi bir sınır; yoksa ortada, ben bunu yaptım diyemez.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - 7/2'ye bakın Sayın Başkan.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Geliyorum. Bakın, Ali Bey...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - 7/2'ye.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Tabii, geleceğim, hepsine geleceğim.
"c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek." Böyle bir şüphe.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Buralarda itirazımız yok zaten.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ama, bakın, bu hâllerde bile... (2)'nci fıkraya geliyorum; ancak bu hâllerde durdurabilir, 4 fıkra sayılı. Her zaman durduramaz.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - "Makul bir sebep" diyor.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bu, yukarıda var olan 4 şıkla ilgili, söyledim ya, sabahleyin bana...
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - O zaman değiştirelim burayı, öyle diyelim.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ama yazdı zaten bunu.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Öyle değil.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bakın, sabahleyin avukat sorduğunda bekçi 7'nci maddenin (1)'inci fıkrasındaki 4 şarttan birinin olduğunu, (2)'nci fıkrada "makul bir sebebin" o 4 fıkraya dayandığını ispat etmek zorunda. Yoksa hesabını veremez. Açıkça sınır konulmuş.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Hayır, hayır, sizin kaydettiğinize bir şey söylemiyorum.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Dinleyin, bitireyim bakın.
Makul, yani yukarıdaki sadece 4 fıkrayla ilgili bir sebebin, olgunun makul sebebini ispat etmek zorunda. Peki, başkası... Diyorsunuz ya "Kelepçe vurdu, sabaha kadar..." "Süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfîlik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz." Yapamaz. Bak, 4 tane ciddi gerekçen olarak ve süreklilik arz edecek şekilde yapamaz. Suç işlendikten sonra bile, bakın suç yokken demiyorum. "Ben halka yardım etmek istedim de millete kelepçe taktım." Yapma ya! Burası muz cumhuriyeti mi kardeşim?
Bakın, devam ediyorum. (3)'üncü fıkrada -çok önemli- Kimlik ibraz edilmesini isteyebilir. Kimlikleri ispatlama hususunda gerekli kolaylığı gösterir." Göstermek zorundadır. Yani internete ismimi gir, gör beni diyebilir, ben size söyleyeyim. Tamam mı? Bakın dikkat edin: "Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhâl -suç işlenmiş, bakın öyle yardım falan değil, bir suçun şeyi var, artık emare var, kimlik ibraz edemiyor- kolluk görevlilerini haberdar eder." Haberdar etme yetkisi var, alıp götürme yetkisi bile yok. Çok açık madde. Arkasından 4 ve 5'inci fıkra.
Son fıkrayı okuyorum: "...yeterli şüphenin varlığı hâlinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına -Alev Hanım, bakın, yeterli şüphe oluştuktan sonra bir insanı arayabilmesi için ek bir şart getiriyoruz- yönelik el ile dıştan kontrol dâhil gerekli tedbirleri alır."
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ek şart değil o Sayın Başkan.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ek şart. Yukarıda saydıklarının hepsi olacak.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Hayır, diyor ki yeterli şüphenin varlığı hâlinde de yapabilirsin.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Değil, yapamazsın.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Kendine yönelik, başkalarına zarar verme durumunda da yapabilirsin.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bakın, madde bir bütün olarak, bir kere bekçi 7'nci maddenin (1)'inci fıkrasındaki 4 şart olacak, bu 4 şartla ilgili makul şüphe olacak, süreklilik arz etmeyecek; bakın, artı, bunlara ilaveten çok açık diyor ki: "...kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik el ile dıştan kontrol dâhil tedbirleri alır." diyor.
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Fark etmez Sayın Başkan, sınırlatabilirsiniz, önemli değil.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, bakın, ben size hukuk tekniği açısından söyleyeceğim. Şöyle...
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bakın, ben size bir hukuk devletinde...
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Başkanım, sizin söyledikleriniz... Siz iyi niyetle yorumluyorsunuz, siz öyle yorumladınız. Ben de sizin yorumladığınız gibi yorumlamak isterim ancak benim söylediğim şu: Biz bunu yorumlamak yerine daha açık, net olarak -sizin dediğiniz gibi- mesela "bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, şu, şu şartlar" diye, "buna uyulduğu takdirde" diye bu ibarenin konulmasında ne mahzur var?
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Bakın -hocam da burada- 7'nci madde bu yetkilerin zirvesidir.
FARUK SARIASLAN (Nevşehir) - Evet.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Orada bile, suç hâlinde bile çok ciddi tahditler var. Bunu yapamaz. Eğer bu ülkede savcı varsa, bu ülkede avukat varsa yapamaz.
Peki, önergeyi oylarınıza...
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Başkanım, kanun çıkartıyoruz, kanun metninde "makul süre" diyoruz, yani bunun bir anlamı, izahı var mı başka?
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ama hep böyledir kanunlar. Ya "derhâl" dersin -ki derhâl var burada- ya makul süre" denir. Böyle yazılır.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Hâkimin, savcının, emniyet müdürünün bile bir sanığı gözaltında tutma süresi var.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Ama bu gece üstü. Ne diyeceksin, Yarım saat mi diyeceksin, bir saat mi diyeceksin? Gece.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Ama "makul süre" diye bir kavram olmaz ki. Makul süre bana göre yirmi dört saat, size göre iki saat.
BAŞKAN CELALETTİN GÜVENÇ - Tamam Sayın Tüzün.