KOMİSYON KONUŞMASI

CAVİT ARI (Antalya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım, bakanlıklarımızın değerli temsilcileri, bakan yardımcıları; ben de hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.

Tabii, önümde böyle yoğun bir şekilde notlarım birikti çünkü yaklaşık 21 maddelik bir kanun değişikliği olunca notları böyle toparladık. Sağ olsun Nilgün Hanım, kendisine iletilen sorunlarla ilgili, yanında bulunan diğer değerli arkadaşlarımızla beraber ve bürokrat arkadaşlarımızla birlikte çalışma yaptığını ifade etti, biz öyle olduğuna da inanıyoruz, sunumunu da dinledik.

Şimdi, değerli arkadaşlar, buradaki düzenlemelere baktığımızda, getirilmeye çalışılan düzenlemelere baktığımızda, benden önceki yapılan eleştirilerin ben hemen hemen hepsine katılıyorum ve hatta şöyle demek istiyorum: Burada "yapboz" değil, "bozyap" anlayışı var. Öyle düzenlemeler var ki örneğin daha Türkiye Muharip Gaziler Derneği tarafından gündeme taşınan ve gazilerimizin ki yaklaşık 250 civarında gazi arkadaşımızın mağduriyetine sebebiyet verilen bir uygulama oldu. Bu, normal devam eden bir süreçti ve bu sürece bir müdahale edildi. Bu müdahale sonrasında bir mağduriyetlik doğdu, şimdi yaratılan bu mağduriyetliği gidermeye çalışan bir düzenlemeyle buradayız. Arkadaşlarımızın, muharip gazi arkadaşlarımızın bu mağduriyetliklerine de aynen iştirak ediyorum ben de kendileriyle de hepimiz görüştük, burada bir haksızlık olduğunu gördük ve destekliyoruz. Bunun yanı sıra, başka talepleri de var. O taleplerine de aynı şekilde destek verilmesi gerektiğini düşünüyorum ve inanıyorum. Çünkü, gerçekten önemli görev yapmış arkadaşlarımız ve ciddi uzuv kayıpları yaşayanlar var içerisinde. Bunların hiçbirinin parayla pulla ölçülebilir bir tarafı yoktur aslında yani ne yapsak azdır, bu anlamda söylüyorum, dolayısıyla, böyle bir uygulama ortaya çıkmış. Bunun yanı sıra, şöyle baktığımızda, yine birçok düzenlemenin ülkenin içerisinde bulunduğu ekonomik sıkıntılarla da bağlantılı olduğunu görebiliriz, görüyoruz da açıkça.

Sıradan gitmek gerekirse, 1'inci maddeyle ilgili, depremde yaşanılan mağduriyeti bir nebze olsun giderebilmek adına burada bir düzenleme önerildi. Tabii, yine hemen, büyük firma sahipleri unutulmadan "Faiz borçları yine bütçeden karşılansın..."

Değerli arkadaşlar, depremle ilgili konu tek başına bu düzenlemelerle geçiştirilecek hususlar değil, yani bunlar esaslı konular. Depremin, baştan beri söylenildiği gibi, sonuçlarıyla veya sonuçları, böyle, "pansuman tedavisi" deniliyor, ben de katılıyorum, bu şekilde çözülebilecek bir şey değil. Tamam, bunlar olmalı, Sayın Aydemir'in dediği gibi, olabilir ama deprem konusunda, artık, ülke olarak üzerinde daha ciddi durulmalı ve deprem meydana gelmeden, bilimin kullanılarak gerek bilim yöntemiyle depremden önceden haberdar olunabiliyorsa en azından... Artı, yine, şehirlerin yerleşimini temin ederken biz fay hatları bulunan bölgelere hâlâ yerleşim yapılmasına müsaade eden bir anlayışı koruyorsak sorun buralarda. İşte, "imar barışı" dendi, kaç tane yapı denetlenerek bunlara müsaade verildi? Hiç. Müracaat edenlerin, 9.300 müracaat var, sadece "gelsin paralar" anlayışı. Dolayısıyla, değerli arkadaşlar, bu depremin etkilerini baştan sona planlamak zorundayız. İstanbul'da yaklaşık 260 civarında deprem toplanma merkezinin şu an gökdelenlerle ve ticarî merkezlerle doldurulduğunu da unutmamamız gerekiyor.

Bunun yanı sıra, değerli arkadaşlar, ahilikle ilgili bir fonun ertelenmesiyle alakalı bir konu var. Başta söyledim, bu konuların hemen hemen çoğunluğu ekonomik diye. Bakın, ahilik fonu kurulurken esnafımızın sıkıntıya düşmesi hâlinde bu fondan yararlanması, özellikle ekonomik olarak zor duruma düşmüş olan esnafımızın buradan desteklenmesi amaçlanmış. Bu fon kurulurken kuruluş amacı burada belirtilmiş ve denmiş ki: "Çalışan sigortalıların ekonomik olarak zor duruma düşmeleri nedeniyle iş yerini kapatmaları veya iflas etmeleri durumunda oluşacak gelir kayıplarını telafi etmek üzere Esnaf Ahilik Sandığı kurulması amaçlanmaktadır."

Şimdi, görüyoruz ki, geldiğimiz noktada, sandığın kendisi şu an iflas noktasında, yani esnafa sahip çıkmak adına kurulacak olan sandık ortada yok çünkü ekonomi o kadar kötü ki esnafın zorunlu ödemesi gereken normal prim borçlarını ödeyemediği için bugün böyle bir ekstra primi de ödeyecek vaziyette olmadığı burada açıkça kabul edilmiş ve bu prim ödemeleri bir şekilde daha ertelenmiş. Yani amacı şu an aslında güzel ama bu güzel amaca hizmet edecek daha hiçbir girişim ortada yok çünkü ekonomi kötü.

Değerli arkadaşlar, zaten burada yapmaya çalıştığınız birçok düzenleme yine bununla ilgili. Bakın, 2019 yılı verilerine göre -ki Bakanlık verileri- 222 bine yakın esnaf ve sanatkârımıza toplam 21,2 milyar TL kredi kullandırılmış ve o an itibariyle 560 bin esnafımıza 40 milyar kredi verilmiş. Değerli arkadaşlar, bu ne demektir biliyor musunuz? Yani resmî kayıtlarda geçen 1 milyon 800 bin esnaf var, 1 milyon 800 bin esnafımızın üçte 1'i krediyle hayatını idame edebilir durumda. Siz bu kişiye bir de "Ahilik Fonu öde." derseniz tabii ki ödeyemez ve böylelikle de esnaf birlikleri gelir kapınızı çalar "Bu ödemeleri erteleyin, biz yandık bittik." der. Bu talebin de esnaf birliklerinden geldiğini biliyorum ve onların da bu sıkıntılar nedeniyle ertelenmesini istediklerini biliyorum. Eğer ülkede esnafın durumu iyi olsaydı, geliri iyi olsaydı böyle bir ertelenme talebinde bulunmazdı değerli arkadaşlar. Bunu da böylelikle ifade etmek istiyorum.

Yine, düzenleme yapılmak istenilen hususlardan özellikle, değerli arkadaşlar, turizmcilerle ilgili bir düzenleme var, taşınmazlarla ilgili. Burada uygulamada sıkıntılar yaşanabilir, şimdiden ifade edeyim. Sektörden arkadaşlar var mı, bilmiyorum. Bu düzenleme sektördeki işletmecilerin aleyhine kullanılabilecek bir durum, bunu söyleyeyim çünkü hangi işletmeye giderseniz gidin, gittiğiniz her işletmede ufak tefek eksiklikler mutlaka çıkacaktır. Buradan bahisle, bu tahsislerin iptali sürecinin işletilmesi bu işletmecilerin aleyhine olacaktır.

Yine, müfettiş alımıyla ilgili bir düzenleme var. Bu, nereden ihtiyaç doğduğu konusu bizim kafalarımızda soru işareti bırakan hususlardır. Onu da maddesi geldiğinde ayrıca değerlendiririz değerli arkadaşlar.

Bakın, farklı bir şeyden bahsedeyim. Dernekleri falan saymak istemiyorum çünkü derneklerle ilgili arkadaşların kaygılarına ben de aynen iştirak ediyorum. Bunlar, tabiri caizse, bir fişleme yöntemi olabilir çünkü derneklere kimin girdiği, çıktığı tamam önemli, dernek üyeliklerinden ayrılanlar önemli ama derneklere kimlerin üye olduğunu takip etmek de başka bir şey.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ABDULLAH NEJAT KOÇER - Tamamlayın lütfen.

CAVİT ARI (Antalya) - Bugün derneklere insanlar bu saatten sonra böyle cesur bir şekilde üye olamayacak demektir çünkü üye oldukları dernekler üzerinden bu kişilerin bir şekilde fişlenmesi ve kendileriyle ilgili birtakım kanaatler uyandıracak sonuçlar yaratılması mümkün olacaktır.

Bunun yanı sıra, silahla ilgili düzenlemelere ben iştirak ediyorum ve bu konuda özellikle daha da sıkı denetleyici düzenlemelerin yapılması gerektiğine de inanıyorum. Bunu da yine gündem maddesi geldiğinde konuşuruz.

Bakın, kiralamalarla ilgili bir konu var, 31'inci madde. Bu dikkatlerinden kaçtı arkadaşlarımızın. Burada, vakıflara ait malların kiralanmasıyla ilgili bir durum var. Şimdi, koşulları burada ifade edilmiş. Ancak "kirasını ödeyemeyenlerin durumu" yani üç ay içerisinde ödeyemeyenlerin kapı dışarı edilmesi. Arkadaşlar, sizin yarattığınız bir kötü ekonomi var bugün, kusura bakmayın. Bu kötü ekonomi içerisinde kiracılar kirasını düzgün ödeyemez vaziyette. Yani, belki yıllara dayalı burada kiracı olan kişilerin kiracılık ilişkisi bu üç aylık kirasını ödeyemedi diye kapı önüne konmasını da gerektirmez. Kaldı ki, geçici madde olan 14'üncü maddeye ilave edilen -ki bizim sıralamamızda 32'nci maddede- hâlihazırda sözleşmesi devam eden, daha önce yapılmış düzenlemeleri de kapsamaktadır. Değerli arkadaşlar, böyle bir hukuk kuralı olmaz. O sözleşme yapılmış, o sözleşmenin kuralları yolda değiştiriliyor. Şimdi, sonuçta biz bir hukuk devletiyiz, önceki kanun şartlarına göre yapılmış bir düzenleme varken buraya ilave edilecek bir düzenlemeyle kiracılık ilişkisine müdahale edilemez. Varsa, ödemiyorsa, siz yasal şartlarını başka türlü takip edin ama bu düzenleme doğru bir düzenleme olmaz burada. Ha, karşıyız ama diyelim ki uygulamaya geçti madde, o madde yeni yapılacak sözleşmeleri kapsar, yürürlükte olan sözleşmeleri kapsamaz diyorum.

Diğer maddeleri de yeri geldiğinde değerlendirmek üzere şimdilik teşekkür ediyorum.