KOMİSYON KONUŞMASI

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, bu maddeyi ben şu soruyla karşılamak istiyorum:

Değerli arkadaşlar, nereye gidiyoruz? Ne yapılmak isteniyor? Bu ülkeyi nereye eviriyorsunuz? 12 Eylül darbe hukukunun sonrasında özgürlükleri ve kişi temel hak ve özgürlüklerini kısıtlayan hukuki düzenlemelerden daha beteriyle karşı karşıya kalıyoruz. Yani bir kişinin örgütlenme özgürlüğünü, dernek kurma özgürlüğünü kısıtlayan veya en azından o özgürlüğünden -bir mahalle baskısıyla imtina etmesine neden olacak bir düzenlemeyle karşı karşıyayız.

Değerli arkadaşlar, tabii ki Anayasa'nın 33'üncü maddesi dernek kurma hürriyetini tanımlıyor ve buna yönelik tanımlamalar, ifadeler, açıklamaları orada görüyoruz. Bir diğer yandan, biliyorsunuz, kişisel verilerin işlenmesinde de uygulanması zorunlu ilkeler var. Bu 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu'nda bu ilkeler içerisinden bir tanesini söylemek istiyorum: Örneğin, 4'üncü madde diyor ki: "Kişisel verilerin işlenmesinde aşağıdaki ilkelere uyulması zorunludur..." Bunlardan bir tanesi "İşlendikleri amaçla bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olma." Nedir amacınız? Hangi amaçla bu bilgilere sahip olmak istiyorsunuz? Bu üyelerin bilgilerini öğrenmek istiyorsunuz.

Bir dernek kuruldu. Bu derneğin yönetim kurulu, yönetim sorumluluğunu almış, dernek faaliyetlerinden sorumlu olan yönetim kurulu dernekle ilgili faaliyet düzenliyor. Bu faaliyetler içerisinde tabii ki kanuna aykırı, millî güvenliği tehdit eden, kamu düzenini ortadan kaldıran ve benzeri yönetsel yasa dışı faaliyetleri dolayısıyla sorumlu olan yönetim organlarının kimler olduğunu bilmek adına, dernek yönetim organlarının daha önce Dernekler Kanunu gereği bildirilmesi gerekirken şimdi acaba sadece yönetim değil, o derneğin bütün üyelerini de aynı sorumluluk altına alıp o derneğin yönetiminin yaptığı yasa dışı bir faaliyet öngörüsüyle, beklentisiyle aynı suçu bütün üyelere de isnat mı edeceksiniz? Yani bu ne amaçla yapılabilir? Yok, efendim, en fazla hangi derneğin üyesi varmış? Ya, bu ne kadar önemli bir bilgi sizce? Bana göre hiçbir değeri yok, hiçbir önemi de yok. Sırf bunun için bütün üyelerin bilgisini istemek demek, bakın, ne olacak, ben size söyleyeyim, sonuç itibarıyla ülkede dernek kalmayacak. Dernekler sadece 7 kişiyle kurulacak, "Üye almıyorum kardeşim, ben faaliyetlerimi yapıyorum." Çünkü dernek faaliyetlerine katılmakta özgür. Bir dernek gitti, bir panel yaptı, bir etkinlik yaptı, oraya çağrı yaptı, oraya gitmeyecek mi kimse? Gidecek. Üye olmak gerekmiyor. Derneğin çalışmalarına katkıda bulunuyorsunuz. Yani üye olmaktan imtina eder. Yani üyelik ve derneklere, sivil toplum kuruluşlarına dernek hürriyeti dışında üye olma özgürlüğünü kısıtlamış oluyorsunuz. Bu çok temel bir hürriyetin kısıtlanması anlamına gelir ki aslında kabul edilebilir değil. Bırakalım AB müktesebatını, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler bu konuda ne diyor, ne düşünüyorsunuz, bunun da yanıtını almak isterim.

Bakın, kişisel verilerin işlenme şartları, madde 5 diyor ki: "Kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez." Devam ediyor, bunun istisnaları var ama o istisnalar içerisinde "Aşağıdaki şartlardan birinin varlığı hâlinde, ilgili kişinin açık rızası aranmaksızın kişisel verilerinin işlenmesi mümkündür..." Ama orada aynı zamanda diyor ki: "İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması." Yani ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar verecek, onu çok temel bir örgütlenme özgürlüğünden imtina etmeye, korkmaya, endişe duymaya...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Tamamlayalım lütfen.

KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Bakın, yarın şu olacak: Vatandaş, bütün derneklere potansiyel bir suç örgütüymüş gibi bakıp yarın bir gün bu dernek üzerinden bir faaliyeti yanlış bulunup "Yasa dışı bir faaliyet yapıldı" diyerek, ki yasa dışı da olmadığını düşündüğümüz hâlde bunun yasa dışı olduğu ifade edilerek bir suç isnat edildiğinde derneğin bir faaliyetine, yönetimine "Aman, ben de o suçun bir parçası olmayayım, üyeliğim kayda girmesin, bunu bilmesinler." "Aman, zaten bilecekler ben..."

Bakın, değerli arkadaşlar, çok temel, çok büyük bir tehdit içerisindeyiz. "Nereye gidiyoruz?" sorum vardı en başta, bakın, ben bu soruya yönelik Sayın İçişleri Bakanımızın "Güvenlik personeli sayımız 542.183, yıl sonuna kadar yüzde 16'lık bir artış yapacağız." demişti bütçe görüşmelerinde, Emniyette 261 vatandaşa düşen güvenlik personeli sayısının 211'e; Jandarmada 121 olan personel sayısının 92'ye ve 208'den 167'ye düşmüş olacağını, yüzde 25 azaldığını... Yani neredeyse her bir vatandaşa bir güvenlik personeli götürme amacı ve hedefi olan bir ülkede şimdi bir de bu tür dernek, sivil toplum ya da örgütlenme özgürlüğünü sınırlayan, kısıtlayan veya vatandaşı örgütlenmeden imtina etmek zorunda bırakan uygulamaların çok sakıncalı olduğunu düşünüyorum.

12 Eylül öncesine dönelim, bugüne gelelim; değerli arkadaşlar, 12 Eylülün sonrasındaki darbe hukukuna da gelelim ve bugüne gelelim, kıyas yapalım: Eğer ki gerçekten yürekten, vicdanen diyorsanız "Biz daha özgürleştirici bir uygulama ve çaba içerisindeyiz." saygı duyacağım ama böyle olmadığını açık ve net görüyorum diyorum.

Saygılar sunuyorum.

Teşekkür ediyorum.