| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2633) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 25 .02.2020 |
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, size de teşekkür ederim.
Yani tamam, Eğitim Komisyonunda görüşülmemesi ciddi bir eleştiri ama daha önce buradan pek çok üniversite kuruluş kararı mütevelli heyeti başkanlarını görmeden olmuştu. Görmeden üniversiteler kurmuştuk maalesef. Bu da en azından bir teselli olarak...
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Başkanı sevdiniz ama, onu fark ettim.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Asla kişisel olarak algılamayın ama bazı eleştirilerim de var. Bu eleştirim, Başkanımıza yönelik olarak da olmayacak genel olarak bizim gidişatımızla ilgili yani sağlıkta ticarileşmeyle ilgili arkadaşlar.
Şimdi, Mütevelli Heyeti Başkanımız da söyledi, bir aile şirketleri var, bu konuda yatırımlar yapmışlar. Elbette para da kazanırlar, kaybederler; bu ayrı bir şey, ticari risk alıyorlar. Şimdi eğitim alanına girmek istiyorlar; olabilir, bu da çok doğaldır. Ama arkadaşlar, bir gidişat var; bunu unutmayalım.
Bakın, Türkiye'de kamu hastanelerimiz vardı, kamu üniversite hastanelerimiz vardı. "Vardı" diyorum çünkü büyük oranda aşınmış durumdalar. Yani bir Hacettepe, Çapa, Cerrahpaşa gibi kamunun yarattığı markalar vardı ve oradan çıkan hocalara herkes güvenirdi. Ama son yirmi yılda bu sağlıkta piyasalaşma ve ticarileşme üzerine bunlar ihmal edildi ve buradaki beşerî sermaye yani insan kaynağı özel üniversite hastanelerine geçmeye başladı -Medipoller, Acıbademler, diğerleri- ve bu üniversite hastanelerinin içi boşaldı. Gerek beşerî sermaye anlamında içi boşaldı gerek borç altında bırakıldı ve şu anda olan girişim gibi olan daha önceki girişimler bu üniversite hastanelerinin içini boşalttılar.
Onlar yatırım yaptılar, daha cilalı, boyalı hastaneler yaptılar ama içerik anlamında ciddi sıkıntı var yani sağlıktaki nitelik anlamında çok ciddi sıkıntı var. Yani eskiden bir Çapanın doktorunu gördüğümüzde, Hacettepenin doktorunu gördüğümüzde güvenirdik. Şimdi, inanın, hastalar 3 doktor geziyorlar, 4 doktor geziyorlar ki "Ya acaba ben güvenli, doğru bilgiye ulaştım mı? Yapılan tetkikler doğru yapıldı mı, yoksa ticari anlamda mı yapıldı?" diye.
Bu anlamda, kamunun es geçilmesini masaya yatırmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu da elbette Sağlık Komisyonumuzda yapılması gereken, Eğitim Komisyonumuzda yapılması gereken bir şeydir, Plan ve Bütçe Komisyonunun da mutlaka bununla ilgili sorumluluk alması gerekir.
Benim bir sorum var. Şimdi, böyle üniversite hastaneleri kuruluyor, tıp fakülteleri açılıyor, eczacılık fakülteleri açılıyor. Bir bakıyorsunuz öğrenci ücretlerine yıllık 100 bin lira, 80 bin lira, 50 bin lira. Yani Türkiye nüfusunun herhâlde yüzde 3'ünün, 5'inin ulaşabileceği ücretler. Burslu okuyanlara bakıyorsunuz yüzde 5'i, 10'u, 15'i yüzde 50 veya yüzde 100 burslu okuyabiliyor, çok az burslu öğrenci okuyabiliyor. Genelde de bu rakamlara ulaşabilenler ülkenin varlıklı aileleri oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bu anlamda, bizim parti olarak savunduğumuz "ücretsiz ve nitelikli eğitim" hedeflerinden uzaklaşmış oluyoruz.
Şimdi, vakıf başka bir şeydir. Vakıf mantığından çıkılan bir gidişat var. Yani belki siz farklı olursunuz ama şu ana kadar kurulan bu konudaki vakıflar bir ticarethaneye dönmüş durumda. Yani orada insan yetiştiriyor, oradan o kaynağı alıp kendi ticarethanesine götürüyor, orada hem yüksek ücretlerle öğrenci okutuyor hem de orada üniversite hastanelerinden para kazanmak üzerine yapılan işletmeler; bu, yanlış. Hem yoksul vatandaşımız o hastanelere ulaşamıyor, çok yüksek ücretleri var çünkü hem orada okuyamıyor çünkü üniversite bedelleri çok yüksek. Cilalı, boyalı hastaneler yapılıyor, iktidar da bununla övünüyor ama vatandaş ulaşamıyor. İşte, bu gidişatı tersine çevirecek bir bakış lazım, bir vakıf bakışı lazım.
"Vakıf" dediğimiz vakfetmektir ya. Özellikle yoksul öğrencilere, ulaşamayan öğrencilere vakfetmektir. Ama öyle bir bakışın ben daha örneğini görmedim. Siz "Arkadaş, ben bunun tersini yapacağım. Ben gerçekten yoksul öğrencileri okutacağım orada. Para karşılığı da son derece sınırlı sayıda öğrenci okutacağım. Öğrencilerin yüzde 80'ini burslu okutacağım." diyebiliyor musunuz? Çok merak ediyorum.
Buradaki niyetiniz anlamında da... Anlıyorum, AR-GE faaliyetleri yapacaksınız, ülkeye katkı sunacaksınız ama bu katkının da açıkça söyleyeyim ticarete dönüşmemesi lazım. Temel motivasyonun sizin para kazanmanız olmaması lazım, yoksul öğrencilere ücretsiz, nitelikli eğitim vermek olması lazım. Ülkemizi de vakfediyorsanız Allah razı olsun. Bu anlamda, yoksullara, özellikle dar gelirlilere ulaşacak bir eğitim hizmetinin verilmesi ihtiyacı olarak görürüm.
Bu anlamda, arkadaşlar, benim önerim naçizane, son cümlemi söyleyeyim: Kamu hastanelerimizi bu kadar ihmal etmişken, kamu üniversite hastanelerimizi bu kadar ihmal etmişken bol bol bu şekilde vakıfların kurulması önemli ama bu gidişat ticarileşmeyi getiriyor, sağlıkta ticarileşmeyi getiriyor. Bu da yoksulların hem hizmete hem de eğitime ulaşmasını engelliyor.