KOMİSYON KONUŞMASI

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Benim bir iki sorum daha var.

Vatandaşlarımızın, abonelerin birikmiş borcu da olabilir. Genelde, eskisi gibi artık altı aylık, bir yıllık olmuyor, zaten, şirketler iki ayda, üç ayda kesiyorlar elektriği ama o diyelim ki iki üç aylık birikmiş borçlar da buna dâhil midir? Yani "Depremin olduğu andan sonraki faturalar." mı diyecek yoksa birikmiş bütün borçlar mı ertelenecek? Bunu eklemek gerekir mi lafza? Bence öyle bir şey yok. Eklemediğimiz taktirde, birikmiş borçları yok sayabilir şirketler, depremin oluş anından sonraki faturalara bunu uygular ve bir anda şu durumla karşı karşıya kalabiliriz: Hani Fatih'te intihar eden vatandaşlarımızın intihar ettikleri gün elektriği kesilmişti ya, öyle bir durumla karşı karşıya kalabiliriz. Bu da çok çirkin görüntülere yol açabilir. Bence lafzına öyle bir ifade eklememiz önemlidir diye düşünüyorum.

Sayın Bakan Yardımcım, ikincisi, "bir yıl ertelenmesi" diyorsunuz. Diyelim ki bir vatandaşın bir yılda 5 bin liralık doğal gaz faturası birikti, 2 bin liralık elektrik faturası birikti. Bir yıl sonra, bir anda bu paranın istenmesi durumunda da vatandaş bunu ödeyemez, bir yıl sonrasıyla ilgili de bir yapılandırmaya ihtiyaç olur. Yani buna, bir yıl sonraki faturaların iki yıl boyunca yapılandırılması gibi bir formül koymak gerekir. Düşünün ki zaten vatandaş 500 liralık doğal gaz faturasını ödeyemiyor, 150-200 liralık elektrik faturasını ödeyemiyor, bir yıl sonra bu faturalar 2'ye çıkacak demektir. Yani bir anda bir de "5 bin lira, 2 bin lira ver." diyecek şirket; veremeyecek. Şimdiden böyle bir sıkıntıyı görüyorum ben, bunu da şimdiden yapılandırmayı yani sonraki faturalara yedirmeyi...

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKAN YARDIMCISI ABDULLAH TANCAN - Öyle olmayacak da izah edeceğim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Ama burada yok o.

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKAN YARDIMCISI ABDULLAH TANCAN - İzah edeceğim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - İşte, ama buraya, teklife yedirmek gerekir mi?

ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKAN YARDIMCISI ABDULLAH TANCAN - "Gerekir mi?" yi de izah edeceğim.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, olur.

Diğer bir mesele, şöyle bir durum var: Diyelim ki bir olağanüstü durumda, düşünün ki ben ayakkabı işi yapıyorum, risk alıyorum, malımı satıyorum 100 kişiye, alacağım var, 100 kişiden 10 kişi zor duruma girebiliyor. Allah korusun, bir deprem olduğu zaman... Adapazarı'nda yaşadım. Adapazarı'ndaki müşterilerim borcunu ödeyemedi; öyle yaptık, böyle yaptık, helalleştik, kimi ödeyemedi, biz de sildik, "Allah razı olsun." dedik çünkü yıllardır ekmek yemişiz. O benim riskim oldu

Şimdi, düşünün, bir deprem oldu, normalde vatandaşların büyük çoğunluğu şirkete borcunu ödeyemeyecek zaten ve ne olacak? Birçoğu batak olacak, hatta ölenler olacak, sen peşine düşemeyeceksin. Ölenin peşine düşülür mü?

Sen diyorsun ki "Arkadaş, ben devlet olarak ölenin de kalanın da zor durumda kalanın da hepsini garanti ediyorum, bütün finansmanını garanti ediyorum." Böyle bir şey olmaz ki. Yani şirket bir risk almış, başına da bir felaket gelmiş, diyelim ki 10 lira da maliyeti olacak ama zaten onun 20 lira da batağı olacaktı, 30 lira, 50 lira batağı olacaktı. Sen diyorsun ki "Ben hepsini garanti ediyorum." Bu olmaz, risk paylaşılır. Yani sen erteliyorsan, finansmanını garanti ediyorsan... Mustafa Bey diyor ya "Gecikme faizinden fazla olamaz." tam tersine ondan çok daha az olmalı çünkü sen bir şeyi garanti ediyorsun, bir sürü batacak, ölmüşün bile faturasını garanti edeceksin hazineden; böyle bir şey olmaz. Bu anlamda, bunun çok daha düşük, hatta yarısı gibi bir şey tanımlanması gerekir bence. Yani "Finansman maliyetinin yarısı karşılanır." Denilir; belki idare eder, belki daha da az olması gerekir...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Senin bir müşterin var, onun on binlerce müşterisi olacak...

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Olabilir ama bakın, bu durumda...

UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sen bir müşterininkini kendi vicdanınıza dayanarak "Tamam, ben siliyorum..."

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Tamam, eyvallah ama bunun da bütün müşterilerinin finansmanını devlet garanti ediyor, millet garanti ediyor, vatandaş garanti etmiş oluyor, böyle bir şey olmaz. Bu riski paylaşmak gerekir, o paylaşım oranını bence iyi çalışmak gerekir.

Diğer mesele, şu devletin maden işletmeleriyle ilgili erteleme meselesi. Şimdi, burada da benzer bir durum söz konusu olabilir yani onda da yapılandırma söz konusu olacak mı, yoksa bir anda iki yılın parasını mı isteyeceksiniz bir yıl sonra? Bu birinci sorum.

Diğer bir mesele, diğer bakanlıkların da... Ben bunu Başkana soruyorum. Başkan yok gerçi ama veya Nilgün Hanım'a sorayım.

OTURUM BAŞKANI ŞİRİN ÜNAL - Vekili var Sayın Vekilim.

NİLGÜN ÖK (Denizli) - Başkan var.

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Doğru, Başkan var, özür dilerim.

Yok, belki Başkan daha çok çalıştırmış diye, kusura bakmayın Şirin Bey, sizinle ilgili, şahsınıza bir şey söylemedim.

Yani bu madenle ilgili böyle bir şey var, başka bakanlıkların da olabilir böyle ihtiyaçları. Düşünün ki turizmde tahsis veriliyor. İstanbul'da -dün de konuştuk- vakıflarla ilgili kira ödeniyor, tahsisler var, işletmeler de zor duruma girebilir bir deprem anında, bir olağanüstü durum veya sel anında turizm işletmeleri de zora girebilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Bütün bakanlıkları siz taradınız mı? Ya, arkadaş, bakın, Enerji Bakanlığının böyle bir talebi var; turizmin, çevrenin, başka bakanlıkların da böyle bir talebi var mı diye taradınız mı? Onlardan size ulaşım oldu mu?

Teşekkür ederim.