KOMİSYON KONUŞMASI

AHMET VEHBİ BAKIRLIOĞLU (Manisa) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Şimdi, burada şunu görmekteyiz: İşverenin iş gücü maliyetinin azaltılması yönünde İşsizlik Sigortası kullanılmakta. 2018 yılında toplam 34,6 milyar liralık bir geliri varmış. Burada "işverene teşvik ve desteklemeler" adı altında 10,7 milyar liralık bir ödeme yapılmış. Bunun üzerine Aktif İşgücü Programı ödemesini, işbaşı eğitim ödemelerini de koyduğu zaman bu rakam 17,4 milyar liraya kadar çıkıyor. Buna karşılık işsizlik ödeneği 5,8 milyar olmuş.

Biraz evvel Sayın Başkanımın söylediği gibi, 2018 yılında işveren teşviklerinin işveren prim ödemelerine oranı yüzde 116'ya çıkmış. Bu oran 2016 yılında yüzde 14'müş. İşveren teşviklerinin toplam gelire oranı 2016 yılında yüzde 4 iken 2018 yılında yüzde 31 olmuş. Yani burada işveren teşviklerinin toplam gelire oranının yıllar içerisinde ne kadar arttığını görmekteyiz. Buna karşılık işsizlik sigortası ödemesinin toplam gelire oranının da ne kadar azaldığını görmekteyiz.

Aynı rakamlar, 2019 yılında 40 milyar lira bir geliri var bu İşsizlik Fonu'nun. Bu 40 milyar liradan toplam 19 milyar lira teşvik, Aktif İşgücü Programı ödemeleri ve işbaşı eğitim ödemelerine para ayrılmış. Yani biraz evvel kendiniz de söylediniz, yaklaşık her 2 başvurudan 1 tanesi ancak bu işsizlik sigortasından faydalanabiliyor.

Burada şöyle bir sıkıntı var: Esasında bundan faydalanacak insan sayısının artırılması lazım. Yani ne oluyor? İş akdi feshinden önceki son üç yıl içerisinde altı yüz gün prim ödeme şartı var. Peki, biz neden böylesine ekonomik kriz varken bunu üç yüz güne düşürmeyi düşünmüyoruz, iki yüz güne düşürmeyi düşünmüyoruz? Yani bu fondan işsizlerin -esas para, kaynak alması gereken işsizlerin- daha fazla katkı almasını neden düşünmüyoruz? Evet, işverenler zor durumda, ekonomik kriz var ancak işçilerimiz daha zor durumda. Daha kötü bir gerçek var, işsizlerimiz perişan durumda, insanlar intihar ediyor. Bana göre, burada olması gereken, bizim bu fondan daha fazla işsizin faydalanmasını sağlayacak düzenlemeleri yapmamız lazım. Altı yüz prim günü yerine üç yüz gün gibi konuları tartışmamız lazım diye düşünüyorum.