KOMİSYON KONUŞMASI

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Hoş geldiniz. Teşekkür ederiz sunumunuz için. İsimler yazmadığı için ismen hitap edemiyorum kusura bakmayın, bulamadım çünkü.

BAŞKAN CANAN KALSIN - Yakup Bey, Ramazan Bey.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Yakup Bey, Ramazan Bey, aslında her ikiniz de söylediniz, ne toplantısı gerçekleştiriyorsunuz tam olarak yarın ve ilk defa mı olacak bu toplantı, hâkimlerle, savcılarla yapılan toplantı, onunla ilgili...

ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MAĞDUR HAKLARI DAİRE BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - İlk defa. Aynı zamanda, şöyle ifade edeyim: Genel Müdürümü tamamladığım için bir kopukluk olmuş olabilir. Biliyorsunuz, tedbir mahkemelerimizi Ocak 2020'de faaliyete geçirdik. Yani bizim, Genel Müdürlüğümüzün istemiyle, Hâkimler ve Savcılar Kurulumuza tedbir mahkemelerine ihtiyaç duyulduğunu ifade etmiştik. 30 Aralık 2019 tarihi itibarıyla kurduğu için bir uygulamanın birkaç aylık... Esasında acele de ettik bu toplantı için.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - İyi yapmışsınız, yapılması gereken bir şey bu.

ADALET BAKANLIĞI CEZA İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ MAĞDUR HAKLARI DAİRE BAŞKANI RAMAZAN GÜRKAN - Bir sene sonra "Bu iş ne kadar başarılı?" demektense, iki aylık, biz, hızlıca -ben şahsen- dolaştık hâkimlerimizle birlikte, hâkimlerimizi ziyaret ettik, bazı eksiklikleri not ettik, biz bazı koordinasyon eksiklikleri olduğunu fark etmekle bu toplantıyı tertip ettik. İçişleri Bakanlığımız gerçekten bizi bu anlamda çok destekliyor Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığımız. Onlar da tüm ilçe kadına yönelik şiddet büro amirleriyle birlikte, kalabalık bir ekiple gelecekler. Yani hâkim arkadaşlarımızla kim muhatapsa herkes bu masanın etrafında bulunsun ya da bu salonda bulunsun istedik. Tabii, bunu yerelde de tertip etmek istiyoruz. Ancak Ankara'yı, onun bir neticesini üç-beş gün sonra değerlendirip ona göre yerelde de teşvik etmek istiyoruz aksayan yerlerde. Kişiler birbirlerini tanırlarsa bu iş etkin yürütülebilir, takip edilebilir.

FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (Ankara) - Bunu şunun için soruyorum: Genellikle bir eleştiri yaptığınız zaman -bizler siyasetçiyiz- sanki siyaseten yapılıyormuş gibi algılanıyor ama ben sonuçta kadın hakları aktivistiyim uzun yıllardır ve bu tarz eğitimlerin zaten yıllardır akademiyle birlikte de hâkimlere, savcılara yönelik verildiğini biliyoruz yani. Eskiden beri aslında yapılan çalışmalar var ama Bakanlık düzeyinde bunun yapılması gerçekten önemli bir şey. Fakat dün hatta Sayın Başkanla beraber İstanbul Sözleşmesi'nin etkin uygulanması alt komisyonundayız ve bize medya konusunda bir sunum yapıldı, medyadaki İstanbul Sözleşmesi'nin aslında uygulamadaki aksamaları ve nasıl uygulanabilir, nasıl etkin uygulanabilir diye. Mesela orada benim dikkatimi çeken en önemli şeylerden biri, Çiler Hanım şöyle bir şeyden söz etti: "Ne kadar eğitim verdiğimiz değil mesele." Gerçekten, mesela bir önceki sunumunuzla, bir önceki yıl ile bir sonraki yıl arasında aksayan şeyler ne? Yani bunların karşılaştırmasını sunmak önemli olan. Yani şimdi size muhtemelen bugün genelgeyi belki anlatmanız ifade edilmiş ama ben rica ediyorum ki: Gerçekten, aslında bazı karşılaştırmalar da yapılsın. Bunu da şunun için yapmamalıyız: Birbirimizle, kimseyle yarışmıyoruz, yani gerçekten kadınların ölmesini önlemeye çalışıyoruz, yani bizim adını koyduğumuz şey erkek şiddeti. O nedenle mesela bir masa etrafında toplanmak iyidir gerçekten, hani, birbirini tanımak, en azından dokunabilmek ama bunun denetimi ve geri dönüşü de nasıl olacak mesela? Yani "Hâkimler..." -dediniz ya- kötü karar verdiği zaman ya da karar vermediği için bir kadının ölümüne sebep olduğu zaman bunun geri dönüşü ne? Mesela yarınki toplantıda lütfen kendilerini uyarır mısınız, yani uyaracak bir mekanizmanız var mı daha doğrusu? Bu mesela bana, şiddeti önlemek için önemli geliyor çünkü, kusura bakmayın, kendi yaşantılarımdan bakarak, belki kendisi de hatta şiddet uygulayan biri olarak o tedbiri vermeyi zül görüyor ve nafakayı vermeyi zül görüyor kendi cebinden çıkacakmış gibi ve ondan sonrasında da bu bir döngü hâlinde devam ediyor. Bunun yaptırımı ne? Yani bir hâkim bir kadının hayatına mal oluyorsa bunun yaptırımı ne? İçişlerinde bir polis kötü davranıyorsa ve o kadını kalkıp da gerçekten gereken önlemler için götürmüyorsa bunun ona geri dönüşü... Tazminat olarak da bu geri dönmeli belki. Yani parası cebinden çıktığı zaman gerçekten bazıları bazı şeyleri anlıyorlar, anlayış olarak değil yani; bunu bir sormak istiyorum.

Bir de bu B2-b maddesindeki Sosyal Araştırma Raporu (SİR) Şimdi, bu bizim için çok önemli burada Sosyal Araştırma Raporu'nun kanıt olarak istenebilmesi tehlikesi de var; yapmayın öyle. Yani uygulamada çok fazla şeyler görüyoruz; gerçekten aktarıyorlar birebir uygulamadaki sorunları. Sosyal Araştırma Raporu'nu bir hâkim kanıt olarak isterse o tedbir için ve bunun için de o bir hafta süreyi beklerse yine kadın ölür. Yani en azından, bunları uyarı olarak söylüyorum, toplantı yapacaksanız hani, hâkimler de bunu böyle yapmamaları gerektiğini, bunun asla bir kanıt olarak istenmemesi gerektiğini, delil arama zorunluluğu olmadığını... Bunu tabii ki biliyoruz, sizler zaten gayet güzel ifade ediyorsunuz ama herkes anlamıyor işte. Yani zaten bu yüzden de tedbirler zor uygulanıyor; sanıyorum, evet, geri dönüşünü söyledim.

Bir de süreci uzatan bir durum değil mi bu bir hafta? Bu konuda da sizlerden bir cevap almak isterim.

Bu arada, hani "Siyasetçilere düşen ne?" konusunda bir öneriniz, söylemek istediğiniz bir şey varsa, tabii ki arzu ederseniz ve isterseniz bunun da cevabını almak isterim.

Teşekkürler.