KOMİSYON KONUŞMASI

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Yani, niye böyle oluyor Sayın Başkan. Ne zaman bana söz verseniz, bir arkadaş hemen bundan rahatsız oluyor, bizi engellemeye çalışıyor. Bu neden böyle oluyor ben anlamıyorum. Hayır yani, kaçıncı kezdir böyle oluyor.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Siz devam edin.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Bir sınırlama verin.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Halil Bey... Sayın Öztürk, tamam. Son konuşmacı, bitti. Bundan sonra daha hızlı...

Sayın Gergerlioğlu, tamam, devam edin. Sükûnet sağlandı, devam edin.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Ben başlıyorum, vekilim bir saniye.

HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Ben bir kere konuştum ya, komisyon üyesiyim ya.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Biz de konuşmuyoruz.

ÖMER FARUK GERGERLİOĞLU (Kocaeli) - Şimdi, bu kadar sürede belki bitirmiştim ya. Allah aşkına bu kadar rahatsız olmayın konuşmalarımızdan ya.

Burada, bakın, çok önemli bir ihlal var. Özgürlüğü zaten kısıtlanmış insanlara yönelik ağır bir ihlal teklifi var bu maddede. Bu yüzden özellikle konuşmak istiyoruz. Bu, sıradan bir olay değil ki, yasalaşacak ve yüz binlerce insanın hayatını etkileyecek. Son derece önemli bir şeyi konuşuyoruz biz burada.

Bakın, Yeni Yaşam ve Yeni Asya gazetelerinin cezaevine girmesine bir engel yoktu ama biz cezaevlerine ne zaman gitsek, oradaki mahpuslar Yeni Yaşam, Yeni Asya ve Evrensel gazetelerinin oraya girişiyle ilgili engelleri bize anlatıp durdu ve bunlar cezaevi raporlarına da hep girdi. Şu anda var hepsi. Yeni Asya gazetesi niye istenmez? Risale-i Nur geleneğinden gelen bir gazetedir Yeni Asya. Yeni Asya gazetesi iktidar yandaşı değildir, iktidarı eleştirir ve buna rağmen, Risale-i Nur geleneğinden de geldiği için engellenmektedir, cezaevlerine girememiştir. Yeni Yaşam

Gazetesi malum, Kürt meselesi konusunda önemli sözleri olan bir gazetedir ve çok net bir şekilde engellenmektedir sürekli ve daha da fazlası yapılmak istenmektedir şu anda.

Bakın, biz neler gördük o cezaevi ziyaretlerinde ve şu anda raporlarımızda da var. Şimdi, cezaevine bir insanı niye koyarsınız? Orada ıslah olsun, ceza verelim ve bu insan değişsin, kurallara uysun diye koyarsınız. Bu insanın kitap okumasını istersiniz değil mi? Ama cezaevlerinde kitap kotası var; işte, beş, yedi veya on şeklinde. Ya, insanların zaten orada başka yapacak bir işi yok ve kitap okumak istiyorlar ama çok önemli bir şekilde engelleniyor. Şimdi, bunlar keyfî bir şekilde yapılıyor; biz bir cezaevine gidiyoruz oradaki diyor ki "Biz beş kitap kotası getirdik." Öbürüne gidiyoruz "Yedi." Öbürüne gidiyoruz "On." Böyle, tamamen cezaevi yönetiminin keyfine kalmış bir şekilde uygulanıyor bu.

Yine, mesela Diyarbakır Cezaevinde rastlamıştık, üç kişinin üstünde fotoğraf çekmek yasak. Düşünün, yani niye toplu... Ben orada cezaevi görevlilerine de sordum:Toplu bir fotoğrafın ne zararı olabilir? Niye engellenir? Hani, insanlar on kişi kalıyor koğuşta, on kişi fotoğraf çektiremez, üç kişiden fazlası yasak. Bir keresinde yine rastladım, bakın arkadaşlar, sosyal medyada da bunu, o fotoğrafı sergiledim. Cezaevine zafer işareti yapan... Üç tane arkadaş oturmuş bir bankta bir tanesi de elini kaldırmış böyle zafer işareti yapmış, olay sadece bu. Bu fotoğrafın cezaevine girişi engellenmiş. Niye? İşte orada birisi böyle bir işaret yapmış.

Düşünün şimdi, böyle bir Türkiye'de siz yeni yasaklar getirmeye çalışıyorsunuz ve bunları savunmaya çalışıyorsunuz. Biraz evvel Sayın Özkaya, şu anda sanırım burada yok "Ya, efendim, bunlar kurallardır. İşte, bunlara, kurallara uyacaksınız." falan dedi. Ben şimdi, biraz evvel arkadaşlarımızın da sitemine binaen bir son ekleme yapmak isterim. Bu kural meselesi ve hak çatışmasını biz önceden de çok biliyorduk. Malum, biliyorsunuz bir zamanlar başörtüsü yasağı vardı, okulda ve çalışma hayatında başörtüsü yasaktı. Ben de şiddetle karşıydım başörtüsü yasağına, insan hakları diyordum. AK PARTİ'liler de başörtüsü yasağına karşıydı ve o zamanlar kendilerine denirdi ki: "İşte, yasalar var kardeşim, başörtüsüyle girmek yasaktır. Bak, böyle bir yasa koymuşuz, başörtüsüyle giremeyeceksin." Onlar da derdi ki: "Ya, insan haklarından üstün bir şey mi var?" Ama bak, şu anda tamamen değişmiş ve insan haklarını birtakım getirdikleri taslakların, tekliflerin çok daha altında gören bir anlayışa evrilmişler.

Tabii, mesela bunu gören ve tepkisini koyan arkadaşlarımız da oldu Sayın Yeneroğlu gibi. Ama hepimizin şunu iyi bilmesi lazım: İnsan hakları, hak, hukuk her şeyin üstündedir. Bakın, biz size burada Türkiye Büyük Millet Meclisi cezaevi raporlarına da girmiş birçok ihlali anlatıyoruz, basın yayın yasaklarıyla ilgili ve artı, bu madde çok daha önemli yasaklar getirmeye çalışıyor. Tüm arkadaşlarımızın tepki gösterdiği gibi, gerçekten tepki gösterilmesi gereken bir maddedir ve kesinlikle karşıyız.

Teşekkür ediyorum. Sağ olun.