KOMİSYON KONUŞMASI

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Şimdi, hakikaten bu teklifin en tartışmalı meselelerinden biri yani aslında arkadaşların da en dikkatli dinlemesi gereken madde bana göre bu. Çünkü, şimdi, burada şöyle bir şey var; baştan ifade ettiğimiz gibi, bu böyle, kılıçtan keskin bir durum, insan 50 kere düşünüyor hakikaten: Bunun sonucu ne olur, ne kadar insan dışarı çıkacak, hangi suçları kapsayacak, sonrasında ne olacak? Evet, cezaevlerinde doluluk oranı var, problemli bir yargı mekanizması var, suç üretiyor, toplum bu... Yani bu hâliyle de yürüyen bir şekilde değil. Şimdi, böyle olduktan sonra, bir, işin içinden nasıl çıkarız dediğimizde, açıkçası temel ilkeler koymak lazım. Yani, infaz adaletini nasıl sağlarız?

Biliyorsunuz, geçmişte suçlar arasında ayrım yaparak ceza indirimi yapıldığında Anayasa Mahkemesinin önüne gittiğinde Anayasa Mahkemesi farklı farklı kararlarında diyordu ki: "Yasama organı olarak bir suçun cezasını arttırabilirsin, azaltabilirsin, bununla ilgili bir değerlendirme yapmam ama yargılanmış, hüküm almış, infaza geçmişler arasında bir ayrım yaparsan bu, Anayasa'nın 10'uncu maddesinin eşitlik ilkesine aykırıdır." Ve bu nedenle genişletmiş. Son yıllarda bazı kararlarda Anayasa Mahkemesi, her ne kadar daha farklı kararlar verse de aslında hukuki karar, ilk değerlendirilen yorum. Çünkü öğreti de bunu böyle ifade ediyor yani bu, infaza geçmişler arasında istisnaların bu denli geniş tutularak bazı suçların alınıp bazı suçların alınmaması bizi şöyle çıkmaz bir sokağa sokuyor açıkçası: Şimdi, suç tipleri arasında benim, bir yasama organı üyesi olarak "Şu suç çok kötüdür, şu biraz kötüdür, şu ortalama kötüdür." falan demek durumunda olmamam lazım. Yani burada herkesin kendine göre değer yargısı var, herkesin kendine göre değerlendirmesi var, hayat bakışına göre öncelikleri var, ona göre bir tercihte bulunuyor. Ama işi buraya getirdiğiniz zaman hakkaniyetli bir şey çıkmıyor. Yani bunun, yarın öbür gün cezaevinden çıkacaklar açısından da cezaevinde kalacaklar açısından da ve kamuoyu açısından da cezaevinden çıkacaklar arasında onların mağdurları olan, o suçların mağdurları olanların arasında da bir dengenin asgari müşterekte bulunması, buluşabilmesi lazım. Bu maddeyi tarif ederken hep şunu söyledim: Belki de Meclisteki partilerin en fazla uzlaşması gereken madde bu madde. Çünkü en fazla sorumluluk gerektiren madde de bu madde ve onun için tabii şöyle bir şey çıkıyor. Bakın, burada, bizim hukuk sistemimizde yani bir ceza hukuku, bir yargılama sonucunda bir sonuç çıktığında, inanın artık avukatlar, alıyor eline, âdeta bir matematikçi gibi hesap yapıyor yani bir hukukçudan ziyade... İnfazı hesaplamak o kadar güçlük taşıyor ki avukatların her biri farklı farklı hesaplayabiliyor.

Şu maddeye ilişkin ben onlarca farklı yorumu kendi maillerime ve WhatsAppıma aldım yani ilgili akademisyenlerden, partimizin milletvekillerinden, hukukçulardan, gazetecilerden "Ya, bu böyle olursa böyle olmaz mı?" diye, teknik olarak anlatımda da karışıklıklar var, bir şeye de oturmuyor. Bununla birlikte de seçilenler arasında şöyle bir anlaşılmaz durum var. Biz bununla ilgili bir değişiklik önergesi verdik. Değişiklik önergesinde de şunu koyduk ortaya, dedik ki: "Ya, en azından yarın öbür gün, bu sonuçla Meclisten önümüzdeki hafta bu geçtikten sonra, şunu söylediği zaman insanlar bunun bir cevabı olsun ya. "Ya, bu, adam adam vurdu, yaraladı, hırsızlık yaptı, gasp etti, bilmem ne etti." Tamam, yararlandı yani diyoruz ya, karşısında duran bir şekilde değiliz, yararlandı; e, peki, eyvallah. Yani bunlara göre toplum açısından çok daha -tehlikelilik anlamında- hafif olarak değerlendirebilecek bir suç, birçok suç bunun kapsamı dışında kalmış olacak. Mesela bakın, değerli arkadaşlar, özellikle Türk Ceza Kanunu'nun 314'üncü maddesinin 3'ücü fıkrası yollamasıyla 220'ye gidip orada "Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt üyesi gibi cezalandırılır." maddesinin sonuçlarıyla yüzleşiyoruz ve bununla ilgili hep gazeteciler, yazanlar, çizenler, "tweet" atanlar vesaireler yüzleşiyor. Yani bugün, altı yedi yıl ceza alan, yaptığı açıklamalardan dolayı altı yedi yıl ceza alan biri, bir gazeteci, bunun dört yıla yakın bir süresini içeride geçirecek, ama öteki türlü, bu kapsamda kalan, yaralama, hırsızlık gibi suçları işleyen, gasp gibi suçları işleyenler bu cezanın birçoğundan kurtulmuş olacak. Burada bir denge yok yani burada bir adalet yok. Kâğıt üstünde kanunlara baktığımız zaman, mesela gerek Türk Ceza Kanunu 314, gerek Terörle Mücadele Kanunu 7/2, işte, gerek diğer kanunlara baktığımızda kanundaki amacın çok daha dışında bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz. Yani ortaya çıkan sonuçtan hiç kamu vicdanının tatmin olmadığı sonuçlarla karşı karşıya kalıyoruz. Hep diyoruz ya "Terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlediği tespit olunanlar." Bunu neye göre tespit ediyor? Ya üç yıl, dört yıl, beş yıl, iki yıl önceki yaptığı haberlere göre, yorumlara göre, açıklamalara göre, bir bütün olarak onları alıyor, ondan sonra diyor ki sen üye değilsin ama senin cezan bu. Şimdi bunu biz kapsam dışına bırakacağız, ötekileri alacağız, bu kabul edilebilir bir şey değil.

İkincisi, madde metni içerisinde bazı kavram kargaşaları var. Yani bunu okuyan her hukukçu ayrı ayrı tarif ediyor; bunun, maddenin çok daha yalın bir şekilde düzenlenmesi lazım. Biz defalarca bunu okuduk, inceledik, yorum yaptık, kendi aramızda tartıştık yani bu kadar karışık olmaması lazım. Belki bunu yazan kendi açısından aklında bir mantığa oturtmuştur ama bunu inceleyenler açısından böyle olmuyor. Ben şimdi size söyleyeyim: Mesela, (c) fıkrasında "cinsel saldırı" diyor burada istisnaları sayarken -orayı kastediyorum- (c) fıkrasında "Cinsel saldırı (102, ikinci fıkra hariç), reşit olmayanla cinsel ilişki (madde 104, ikinci ve üçüncü fıkra hariç) ve cinsel taciz suçlarından süreli hapis cezasına mahkûm olanlar." diyor.

Şimdi, açıyorum, bakıyorum. Mesela bir değerli milletvekili hukukçu arkadaşımız telefon açtı bana, dedi ki: "Benim buradaki yorumum '102'nin 2'nci fıkrasındaki hariç' deyince o kapsam dışında, basit hâli kapsam içerisinde gibi." Ben öyle olmadığını biliyorum. Ben şöyle yorumluyorum: Evet, bunun kastedilen basit hâli kapsam dışında ama o zaman da şöyle bir mantık çıkıyor; bunun basit hâli iki yıldan beş yıla kadar bir suç, nitelikli hâli on yıla kadar bir suç. Şimdi, bunun basit hâlinin, zaten nitelikli hâlinin daha ağır bir cezası var, "basit hâli" diye tarif edilenin cezası düşük, bir de onda indirim uygulayacağız, nitelikli hâliyle arada böyle bir fark olacak.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Arkadaşınız doğru anlamış.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi, hangisini doğru anlamış?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Arkadaşınız doğru anlamış.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Burada hangisinde indirim oluyor?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Şöyle...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bitirsin bir...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Bu kısmını Ali Bey söylesin ben devam edeyim, benim söyleyeceklerim var bununla ilgili.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Karşılıklı olur o zaman.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Yok, yok, bu kritik olduğu için tutanağa girsin.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Biz de hatalı anlıyorsak bir bakalım.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Buyurun Ali Bey.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Şimdi, 107'nci madde ilk oran maddesi. Bugüne kadar 2 tane oran vardı; 2/3, 3/4. Yani başka bir oran yoktu.

Şimdi ne yapıyoruz? 3'e çıkıyoruz; 1/2, 2/3, 3/4.

107'nci maddenin başlığıyla, 2'nci fıkrasıyla diyoruz ki: Mevcutta, 2014'te 108'in 9'uncu fıkrası cinsel suçların nitelikli hâlleri ile uyuşturucu 2/3'ten 4/3'e çıktı.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Tamam.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - 108/9'a gitti.

Niteliksiz hâlleri yani reşit bir insana karşı cinsel saldırı, çocuğa karşı cinsel saldırı 102/1, 103'ün hiçbirisi, 104'ün 1'inci fıkrası, reşit olanla cinsel münasebet ve 105 2/3'te kaldı.

Şimdi, diğerleri, nitelikliler 3/4'te. 3/4 108'de düzenlendiğine göre, burada açıkça istisna yapmazsak niteliksiz cinsel suçları, 1/2'ye iner.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Tamam, ben onu anladım.

Şimdi, bunu koyduğumuz zaman, şimdi, bir; buradaki sayılan suçlardaki 3/4'lük oran kalıyor mu?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Bunlarda kalmıyor, bunlar 2/3.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bunlar zaten 2/3.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bunlarda bir değişiklik yok.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Hayır, 3/4 oldu diyorsunuz ya...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Niteliklileri 3/4, bunlar değil. Bunlar 2/3'tü...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Tamam, bunlar zaten 2/3'tü kanunda...

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Böyle devam edecek.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yazmazsak 1/2'ye inecek.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Peki, mesela biz değişiklik teklifimizde onu verdik, dedik ki: Ya, bu böyle karışık; 102, 103, 104, 105 diye yazsın çünkü onun basit hâli ile nitelikli hâli arasında niye ayrım yapıyorsunuz? Hepsi 2/3 olsun, mantığı ne onun?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Zaten yapıldı bu, devam ediyor. Doğrusu bu.

Arkadaşlar, o zaman indirim yapmış olacağız. Cinsel suçları 3/4'ten 2/3'e indiririz.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Hayır, ama bakın şöyle söyleyeyim...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Anlaşıyorsak...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Yok, benim kastettiğim şu: Şimdi, ben 2014 öncesinde 2/3 ya...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Daha biz burada anlamadık, insanlar nasıl anlayacak, ben onu anlamıyorum.

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Çok kolay.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi, ben, bunun böyle tutanağa girmesini de ben özellikle istiyorum çünkü çok karışık.

Şimdi, burada, madem öyle, mesela "102, ikinci fıkra hariç" yazıyor, 103 niye yazmıyor?

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Bu uygulamada bir karışıklığa neden olabilir mi? Burada Yargıtay ya da akademi ne diyor? Burada Hukuk Fakültesi Dekanımız var.

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - İşte olmasın diye yapıyoruz.

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Çok özür diliyorum.

Arkadaşlar, bakın, bizim esasen 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'muzda 412'den başlayıp 435'e kadar devam eden 22-23 maddelik bir maddeler silsilesi vardı. Bugün cinsel dokunulmazlığa karşı saldırı suçu 4 maddede düzenlenmiş; reşit olanlara karşı cinsel saldırı, çocuklara karşı cinsel istismar, reşit olanlarla cinsel ilişki ve taciz.

Şimdi, en hafif cinsel suç ile en ağır suça aynı infaz mı yapalım?

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Yani 3/4'e mi çıkaralım?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yani aynı infaz mı yapalım?

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi, şöyle...

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - "3/2'ye indirelim." diyor...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Hayır, öyle demiyorum. Ben 3/2 demiyorum, diyorum ki bunu...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Şimdi, değerli arkadaşlar, Sayın Emre şöyle yapalım...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - O teklifi niye verdim? Şimdi, burada okuduğumuzda, bazıları için "1/2'ye iniyor." diyor ya, burada da altında hariç kısım var...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - İnmesin diye 1/2'ye...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Ama hariç kısım var. Zaten 3/2 olanlar için, 3/4 olanlar için demiyorum, 3/2 olanlar 1/2'ye iniyor gibi bir endişe olduğundan bunun açıklığa kavuşması açısından onu söyledim.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - İndiriyor musunuz?

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Hayır, biz indirmiyoruz, biz bunu sadeleştirmeye çalışıyoruz, diyoruz ki...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Biz bunu konuştuk. Bizim 107'yi ve 108'i tek maddede düzenleyelim diye bir düşüncemiz vardı ancak uygulamadan, burada Yargıtay Daire Başkanımız, arkadaşlar da söylüyorlar, diyorlar ki: "108 çok zor ve uygulama oturdu. Şimdi, siz bu ikisini değiştirir, yeniden harmanlar tek madde hâline getirirseniz bütün sistemi altüst edersiniz ve içinden çıkılmaz bir noktaya gelirsiniz." Öyle olunca da tek tek düzenledik; 1/2, 2/3 ve 108/9 da 3/4.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Şimdi, şöyle yapalım: Burada, bu teklifte, cinsel suçlarla ilgili, herhangi bir şekilde bir indirim maddesi var mı?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hiçbir yerinde yok, tek bir yerinde yok, net.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Sizin getirdiklerinizin hiçbirinde yok, değil mi?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Hiçbirinde yok, net. Birisi getirsin, beni ikna etsin...

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - 2014 öncesi için de mi yok?

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yok, yok, net, kesinlikle yok.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - 2014'ten önce normal uygulama 2/3'tü.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Ya, onu biliyoruz.

ZÜLEYHA GÜLÜM (İstanbul) - Benim sorum o değildi yalnız.

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Abdullah Bey, konu o değil.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Şimdi, değerli arkadaşlar, şöyle yapalım...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Genel Müdürümüz de burada, bir değerlendirsin...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Yine değerlendirsin ama burası mühim olan şey...

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Sayın Emre... Sayın Emre...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Ben bitireceğim, bir saniye...

MAHMUT ATİLLA KAYA (İzmir) - Bakın, sizin verdiğiniz teklifte indirim söz konusu...

ZEYNEL EMRE (İstanbul) - Atilla Beyciğim, bizim indirme niyetimiz olsa, konuşmayı biliyoruz, deriz ki: "Şu suç fazladır, indirilsin." Kendi irademizi bize sorgulatmayın.

Bizim bunu vermemizdeki kastımız, bu tartışma olsun ve bu açıklığa kavuşsun. Yani özellikle buradaki gerekçeye de baktığımızda, bu çelişkilere dikkat çekerek bunu söylüyoruz, diyoruz ki: Toplumdaki özellikle bu suçlardaki hassasiyet göz önünde bulundurulduğunda, farklı infaz rejimleri uygulandığı vakit bir karışıklığa sebebiyet veriyor, bu konuşulsun, anlaşılsın ki orada herhangi bir şekilde inen, indirim olan bir şey olmasın. Tamam mı?

Yine Genel Müdür de bu konuda açıklama yaparsa...