KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Başkanım, teşekkür ediyorum.

Biz bu 48'inci maddeyi, çok kıymetli Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanımız, yine Yargıtay 3. Ceza Dairesi Başkanımız, Genel Müdürümüz ve akabinde İnfaz Savcımızın açıklamalarından sonra anlayabildik; doğru mu? Biz, bu kadar, konunun uzmanı kişiler tarafından, bu net ve kesin açıklamalarla aydınlandığımıza göre, bunu kamuoyunun anlaması oldukça zor.

Sayın Genel Müdürün vermiş olduğu bilgilerden anladığım kadarıyla, cinsel suçları 3 kategoride değerlendiriyoruz. Bir tanesi "nitelikli cinsel suçlar", diğeri "niteliksiz" veya "basit cinsel suçlar" ve bir de "çocuklar tarafından işlenen suçlar" var. Yani tanım bu kadar basitken maddeye bunu niye bu kadar basit geçirmediniz, ben onu anlamıyorum. Mesela şunu diyemez miydiniz: "Nitelikli cinsel suçlara -nedir bunlar- TCK 102/2, 103, 104/2-3; bunlara 3/4." Doğru mu Genel Müdürüm? Yine "Cinsel suçların basit olanları, yetişkinler tarafından işlenen, TCK'nin 102/1, 104/1 ve 105; bunlar da 2/3." Bunları yazıp karşısına "2/3" yazmak çok mu zor? Diğeri çocuklar tarafından işlenen cinsel suçlar. Bunlar da Türk Ceza Kanunu'nun 102, 103, 104 ve 105'inci maddeleri. Bunlar da netice itibarıyla 2/3. Yani bu kadar basit bir durumu siz öyle bir duruma getirmişsiniz ki anlamamız mümkün değil. Yani "nitelikli cinsel suçlar" deyip karşısına "3/4"; "basit cinsel suçlar" deyip karşısına 2/3; "çocuklar tarafından işlenen cinsel suçlar" deyip... Bunu böyle yazmakta ne vardı bilemiyorum.

Diğer bir husus... Yani bu 48'inci madde kamuoyunu çok yakından ilgilendiriyor. Tereddütlerimiz vardı, çok açık ve seçik söyleyelim. Sanki bu karmaşanın içerisinde...

ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) - Yok Ayhan Bey, yok...

AYHAN EREL (Aksaray) - Ben gönlümden geçeni söylüyorum Ali Bey ama şimdi aydınlandık, teşekkür ediyorum yani o konuda yiğidin hakkını da yiğide verdik ama en başta, bu maddeye baktığımızda, kafamızda çelişkiler vardı. Acaba bu maddeyle, kaçamaklı olarak, bazı kimselerin, bazı zümrelerin, bazı sınıfların lehine düzenlemeler mi yapılıyor diye endişelerimiz vardı ama böyle bir şey olmadığı -daha önce, öğle arasında da siz söyledikten sonra, sizin sözünüze ben her zaman itibar ederim ama- Sayın Genel Müdürün ve diğer değerli katılımcıların değerlendirmeleriyle anlaşıldı. Kanun koyucu, yasa metnini hazırlayanlar olarak bunu bu şekliyle net ve açık bir hâle dönüştürürsek kafalardaki karmaşayı kaldırmış oluruz.

Diğer bir husus, bu adam öldürmede... Yani, şimdi, sabahleyin evinden çıkıp, eline çakı bıçağını alıp, bir parkta bir kızcağızın boğazına bıçağı dayayıp onun üzerinde ne varsa -ziynet eşyası, kıymetli eşyaları- alan gaspçıyı siz 1/2 oranında indirime tabi tutuyorsunuz ama akşamüzeri vatandaşın bir iş yerini basmaya gelen 4-5 gaspçının, iş yeri sahibi dükkânını korumak, kendini korumak amacıyla, korkudan, heyecanla hedef gözetmeksizin açmış olduğu ateş sonucunda ölümüne sebebiyet verdiğinde bunu 1/2'den faydalandırmıyorsunuz yani bunu kamu vicdanına... Hani diyorsun ya Sayın Başkan "Kamu vicdanı bunu kabul ediyor." diye, bu durumdan dolayı kamu vicdanı bunu kabul etmiyor yani gaspçıları, hırsızları, arsızları, yolsuzları 1/2'ye alıyorsunuz ama "kader mahkûmu" diyebileceğiniz... Hayatında insan 1 kere adam öldürür. Anadolu'da bir deyim vardır "Ölende mi kabahat, öldürende mi kabahat?" diye. O yönüyle de baktığınızda, en azından, bu süreli hapis cezalarında meşru müdafaa sınırları içerisinde kalan, ne bileyim, ağır tahrik altında işlenen suçlarda böyle bir ayrıma gidilir mi? Ali Başkan, bunun bir değerlendirmesinin yapılmasını ben Türk kamuoyu adına sizden talep ediyorum.

Çok teşekkür ediyorum.