KOMİSYON KONUŞMASI

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Şimdi, arkadaşlar, kanunun esası aslında bu maddelerden sonra, gerçekten. Sabahtandır konuştuğumuz bu infazla, adaletle ilgili 3 uzman da aslında üç aşağı beş yukarı bizim fikirlerimize benzer şeyler söyledi.

(Uğultular)

Ya, bilmiyorum, vallahi ben konuşmaya başlayınca sizin muhabbet edesiniz geliyor ama.

ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Muhabbet değil, hangi madde dedik.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Ya, zaten şu saatte kafayı toparlamak çok zor arkadaşlar, gerçekten.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Hakikaten ben burada Ayşe Hanım'a katılıyorum, hep başlayınca ses geliyor. Burada katıldım sadece.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Ben genelde haklıyımdır. Ya, siz biraz daha kalırsanız hak vereceksiniz.

Şimdi, 3 uzman arkadaşımız söyledi, gerçekten ben katılıyorum, bunu iyice karmaşık hâle getirdik. Biz burada beş saattir anlayamadık, beş saattir burada 3 uzman bize anlattı, anlattı, biz anladık, anca anladık. Kaç gündür de bunun üzerinde çalışıyoruz hepimiz beraber. Şimdi, bu, uygulamada nasıl anlaşılacak? Bu bambaşka bir şey, bunu bir tarafa bırakalım; gerçekten çok problem de çıkacak, yani özellikle böyle bir süreçte. Yani, biz, işte cezaevlerinin de boşaltılmasını esas alıyoruz, hızlıca olsun. Bir taraftan şu anda adliyelerin hepsi tatilde, bir virüs salgınıyla karşı karşıyayız. Bir de karmakarışık bir sistem getirmişiz, koymuşuz ve bu adil bir sistem de değil, adı adalet, yok bunun hiçbir yerinde. İşte istisnalar, istisnalar ama özellikle bir istisna üzerinde ben konuşmak istiyorum.

Şimdi, bu sabahtandır söylediğimiz gibi bir terör tanımı var. Ya, bu terör tanımını sabahtandır anlatıyorum ama biraz da hani tekrar anlatma gereği duydum çünkü esas maddelerden biri bu. Şimdi, terör kavramını siz her tarafa çekebiliyorsunuz, lastik gibi bir şey olmuş bu ülkede, gündüz de söylediğimiz gibi. Şimdi, "düşünce, ifade özgürlüğü" kapsamında olan bu suçlar... Şu anda birçok suça yüzde 50 indirim uygulanıyor; fiilî olarak insanlar işte on yıl ceza alsa ya da beş yıl ceza alsa bunun iki yılını yatacak, belki daha azını yatıp çıkacak. Ama diyelim ki kendi düşüncesini ifade etmiş, 3 defa ifade etmiş; propagandaları birleştirdi, propaganda kabul edildi düşünce özgürlüğü. Bunlar, üyelik kabul ediliyor yani böyle bir usul olmamalıyken böyle bir usul gelişti, Yargıtayımız böyle bir karar verdi, dedi ki: "Propagandaları birleştirip üyelik yapıyorum."

Düşüncesini ifade ettiği için, sadece düşüncesini ifade ettiği için, sadece konuştuğu için ceza alan insanlar terör örgütü kapsamına alınacak ve bu insanlara dörtte 3 uygulanacak ama işte dediği gibi çok daha ağır, kişilere karşı işlenen bazı suçlar gelecek, 1/2 uygulanacak ve "Burada adalet var." diyeceğiz. Bu, adalet olamaz; bunun gibi dünya kadar size örnek sayabiliriz arkadaşlar, dünya kadar. "Örgüt adına suç işlemek" diye bir ucube var, biz az önce de söyledik, çıkartın gitsin yani yok böyle bir şey. Zaten bu ülkede üyelik bile doğru tanımlanmıyor; üyelik açısından bile doğru bir tanımlama yok, örgüt adına suç işlemeyi getirmişiz. Çok daha ağır suçlar işleyen kişilere karşı... Yani bir kasten öldürme yok ama yaralama var, bu kapsamda yaralama 1/2 kapsamına girmiyor mu? Giriyor. Ağır ya da öldürmeye teşebbüs girmiyor mu? Giriyor; daha ağır, kişilere karşı daha ağır bir suç işleniyor.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Öldürmeye teşebbüs girmiyor.

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - 2/3, tamam.

CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Teşebbüs olsa da 81'den hüküm tesis edilmişse...

AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Tamam, yaralama giriyor; daha da söyleyeyim, yağma da giriyor, yaralama da giriyor, neyse gasp da giriyor. Şimdi mesele... Ben hani girsin girmesin tartışmasını yapmıyorum. Eğer bir infaz düzenlemesi yapıyorsak aslında ceza ve infaz, beraber daha detaylı çalışıp düzenlenebilirdi, hem suç ve cezada adalet sağlanırdı hem bunun infazında adalet sağlanırdı.

Bir de bu kanunun bütünü içerisinde, işte cezaevlerindeki disiplin uygulamalarıyla ilgili birtakım düzenlemeler var. Bunu da üstüne eklediğinizde 3/4'ün de neredeyse yüzde 100'ünü yattığında, hatta daha fazlasını söyleyeyim, bir de var olan disiplin cezasını yattığında insanlar on yıl aldı. On yılın tümünü yatıyor, disiplin cezası varsa ayrıca o disiplin cezası bitene kadar cezaevinde kalıyor ve çoğu da düşüncesini ifade ettiği için, yani bu kapsamda suçlar.

Şimdi, bunları ayrıştırmadan... Ya, bu kadar adaletsiz bir yasa gerçekten büyük bir problem. Dediğim gibi bu, daha geniş koşullarda, daha geniş oturup tartışacağımız bir meseleydi; günlerce üzerinde konuşacağımız, suç ve ceza adaletini sağlayacağımız, infaz adaletini sağlayacağımız tek bir infaz biçimi. Ama suç ve cezaların oranlarının değiştirilmesi, mesela, cinsel dokunulmazlığa karşı suçların cezalarının belli bir seviyeye çekilip bunlarla ilgili bağımsız bir mekanizma içerisinde de bunların uygulanması... Yani, sadece sosyal medyada bir şekilde gündem olan olaylara, işte gündem olduğu için, kadın örgütleri bunu gündem yaptığı için birtakım cezalar veriliyor.

Gerçekten suçun ağırlığına göre ceza verecek biçimde bir adalet mekanizmamız olsa bu kadar karmaşayla da uğraşmayacağız, gerçekten bir infaz adaleti de olacak ama bu yok. Bu, bir infaz adaleti getirmeyecek. Bakın, dönemsel bir düzenleme bu, şu anda iktidar böyle istiyor çünkü muhaliflerin cezaevinde kalmasını istiyor, bu çok açık yani bu tartışma götürmez bir durum ama üç gün sonra başımıza iş açacak bir düzenleme ve bunu savunamayacağımız bir düzenleme. Kişiler bununla ilgili gidip hak aradığında adalet ve infaz eşitliği savunulmadığı, oluşturulmadığı için başvuru yaptığında ben bunun Anayasa Mahkemesi nezdinde de geri dönme ihtimalinin yüksek olduğunu... Umarım, yani, tabii ki Anayasa Mahkemesi her zaman tarafsız, bağımsız bir tavır sergilemiyor ama umarız ki böyle olur. Ama bu düzenlemeyi, dediğim gibi arkadaşlar, daha birkaç gün var, salı gününe kadar zamanımız var, yine de salı gününe kadar biz hâlâ bu işi düzenleyebiliriz, hâlâ bir infaz adaleti sağlayabiliriz, özellikle düşünce suçları açısından ben bütün herkesin adil ve vicdanlı olarak düşünüp bu konuda yoğunlaşması gerektiğini düşünüyorum.