| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2778) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .04.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim.
Tabii, görüşleri ben de dinliyorum. Sayın Hocamız da "Aynen 657'yi aldık." dedi ancak Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesine dikkatinizi çekmek isterim. Net bir şekilde diyor ki: "Dava dilekçesinde özetle, söz konusu ibarelerle devlet ve vakıf yükseköğretim kurumlarının personeline uygulanabilecek disiplin cezalarını gerektiren fiillere 657 sayılı Kanun'daki disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin de ilave edildiği; bu şekilde, 657 sayılı Kanun'da sayılan fiil ve hâllerin 2547 sayılı Kanun kapsamına alındığı; üniversite öğretim elemanlarının memur statüsünde olmadığı hâlde bu statüye ilişkin disiplin hükümlerine tabi tutulmalarının amacı aşan bir düzenleme olduğu..." Şimdi, buna baktığınızda net bir şekilde, ben değerli Adalet ve Kalkınma Partili teklifi getiren milletvekili arkadaşımıza katılıyorum, gerçekten şeyi aşıyor. Şu olabilir: Mesela, propagandayı başka bir yere alabiliriz yani çıkarmaya almayalım; kınamaya alalım, uyarıya alalım, bir yere sokabiliriz. Ceza Kanunu'nda bile şeyler ayrı oluyor yani propagandaya ayrı ceza veriliyor, üyeliğe ayrı ceza veriliyor, desteğe ayrı ceza veriliyor. Burada "öğretim üyeliğinden ihraç"a koyulması doğru değil. Az önce konuşan milletvekilimizin sözlerine, Kamil Hocamızın sözlerinin bir bölümüne katılıyorum ama şu var: Anayasa Mahkemesi bir karar verdi -şimdi ayrı karardan bahsediyorum- hem bu konudaki kararı var, bir de eleştirdiğiniz... Ben de mesela "barış akademisyenleri" bildirisini dengeli bulmuyorum, şey bulmuyorum ama bu bildiriye imza attı diye insanların tamamen akademiyle bağlarının kesilmesini de doğru bulmuyorum, başka bir ceza, yaptırım uygulanabilir. Bence ifade özgürlüğü kapsamında ama illa bir şey yapılacaksa başka şeyler söylenebilirdi ama insanlar işinden, aşından oldu, ailelerine aynı şekilde yaptırım uygulandı vesaire. Sonunda da Anayasa Mahkemesi "hak ihlali" dedi, öyle ya da böyle dedi bunu. Şimdi, bu noktadan sonra, beğenmeyebiliriz, kızabiliriz ama hukukun "yüksek mahkeme" dediğimiz organı "Burada hak ihlali yapıldı bu insanlara." dedi. Şimdi tekrar aynı hatalara düşmeyelim diye söylüyorum, ayrım yapmakta fayda var burada, kapsamı daraltmak lazım. "657'yi aynen aldık, alıyoruz." demek, Anayasa Mahkemesi kararının özüyle uyumlu olmamak demektir, karara uymamak demektir; o yüzden, bir ayrım olabilir. Dediğim gibi, propaganda tanımı çok geniş kullanılıyor, çok insanın hayatıyla oynayacak bir madde hâline gelebilir. Başka bir düzenleme yapılmasını takdirlerinize sunuyorum.
Çok teşekkür ederim.