| Komisyon Adı | : | MİLLİ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU |
| Konu | : | Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2778) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 10 .04.2020 |
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında 19'uncu madde üzerinde konuşuyorum ama hem 19 hem 20 yani açık öğretim sistemine ilişkin maddelerle ilgili görüşlerimi ifade etmek isterim.
Sayın Başkan, köy enstitüleri, halkevleri, Ali okulları gibi modeller cumhuriyetin kendi yurttaşlarına fırsat eşitliği vermek için yarattığı modellerdir biliyorsunuz ama yine cumhuriyetimiz, bir şekilde bu kendi yarattığı modelleri zaman içinde kendisi bir şekilde ortadan kaldırmıştır. Şu anda 19 ve 20'nci maddeleri geçirdiğimiz takdirde biz de aslında yükseköğrenimde imkân ve fırsat eşitliği sağlayan açık öğretim sistemimizin aslında temelini yok etmek üzereyiz. O yüzden burada söz almak istedim. Sizi bu konuda bilgilendirmek ve Eskişehir'den gelen ama Eskişehir'de olmak önemli değil, Eskişehir'de kuruldu sistem, Anadolu Üniversitesinde ama daha sonra tüm Türkiye'de, hatta yurt dışında milyonlarca kişiye yayıldı.
Şimdi, değişiklik kabul edildiği takdirde Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesinin ve diğer açıköğretim fakültelerinin gelir fazlaları deniyor ama gelirin önemli bir bölümünün yüzde 80'i YÖK Başkanlığı muhasebe birimi hesabına aktarılacak. Konya'daki, Erzurum'daki fakülteler de var ama en çok da Anadolu Üniversitesi bu gelirden mahrum kalacak. Anadolu Üniversitesinde örgün eğitimle birlikte şu anda Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapan Profesör Doktor Yılmaz Büyükerşen'in aslında kazandırdığı uzaktan öğretim sistemi de uygulanmakta ve yaklaşık 1 milyon 400 bin öğrenci -belki daha fazla- buradan eğitim almakta. Örgün eğitimde Avrupa'nın herhangi bir üniversitesinden hiçbir farkı yok, açık öğretimde ise dünyanın en büyüğü. Diğer üniversitelerle iş birliği içinde tüm illerde öğrenci büroları var. Şimdi, böyle bir üniversitenin gelirinin yüzde 80'inin YÖK'e devredilmesini konuşuyoruz. Bu üniversitenin gelirleri maddi anlamda zayıflatılmaktadır. Bizler, tabii ki elbette ülkemizde daha çok doktoralı bilim insanı, araştırmacı yetiştirilmesini, ülkemizin bilimde en iyi şekilde temsil edilmesini istiyoruz ama bunu yaparken bunun, başka bir üniversitenin gelirlerine el koyarak, orada eğitim veren akademisyeninden öğrencisine, orada hizmet veren tüm personelin gelirlerine el koyarak yapılmasını doğru bulmuyoruz. Açıköğretim Fakültesi öğrencileri, bütün dünyadaki örgün üniversiteler ve onların bağlı oldukları yükseköğretim kuruluşlarınca kendi ülkelerindeki eğitim sistemlerine eş değer eğitim verdiğini kabul ettiler. Bu yüzden Açıköğretim Fakültesi öğrencileri 2'nci sınıftan itibaren yatay geçişle yurt dışındaki üniversitelere de kayıt yaptırıp her 2 üniversiteyi de bitirebiliyorlar. Ayrıca, Açıköğretim Fakültesinden aldıkları dersleri kredi olarak yabancı üniversitelere kabul ettirebiliyorlar. Hâlen dünya çapında 1 milyon 400 bin öğrencisi olan Açıköğretim Fakültesi öğrencileri Türkiye'deki örgün eğitim öğrencileriyle aynı haklara sahip olmaları gerekirken onların ödedikleri harçlar karşılığında işte, yemek, barınma, sağlık, spor gibi imkânlardan aslında yararlanamıyorlar. Eğer bu kaynak fazlaysa buralara aktaralım yani yine Açıköğretim Fakültesi öğrencileri bunu kullanabilsin. Şimdi, öyle bir sistem kurmalıyız ki ödenen paraya karşılık bu eşitlik sağlanabilmeli. Açık öğretimin felsefesi, her yaştan insana ve beşikten mezara kadar eğitim imkânına sahip olmasıdır. Oysa bu tasarıda açık öğretim ve diğer örgün üniversitelerdeki gibi belli sürede bitirmeyi şart koşmaktadır. Bu, büyük yanlıştır; bu, tam açık öğretim felsefesinin temelini dinamitlemektir. Doğru olan, 1980 ve 1990'larda uyguladığımız, bütün dünyanın kabul ettiği sisteme geri dönmektir. Dünyanın hiçbir yerinde hükûmetler üniversitelerin gelirlerinden kendilerine kaynak yaratmazlar; aksine, üniversitelere projeler için merkezden kaynak aktarırlar. Açık öğretim sistemi, hükûmetlerin gelir kaynağı gibi kullanılamaz. Eğer bu yapılırsa sistemin güvenilirliği, inanılırlığı sarsılır. Bu değişiklik, başta söylediğim gibi, tıpkı köy enstitüleri ve halkevleri gibi modelleri kuranları yine onlara kapattıkları gibi cumhuriyet tarihimizin çok büyük bir yanlışı olacaktır. Bu konuda, hazır Komisyon aşamasındayken söylüyorum ama Genel Kurula kadar iyi düşünmeyi ve açık öğretimin bu kaynaklarının ki pek telaffuz edilmiyor, belki teklifi getiren değerli milletvekilimiz ya da YÖK temsilcileri söylerler, yüz milyonlarca liradan bahsediyoruz, öyle birkaç milyon liradan değil. Bu kaynağın doğrudan açık öğretimden, Anadolu Üniversitesinden ya da diğer bahsedilen üniversitelerden alınmasından bahsediyoruz. Bu, fevkalade çok büyük bir yanlış olacaktır. Benzer şekilde, 20'nci maddede de açık öğretime sınırlama getirme düşüncesi de bunu, sistemin temelindeki mantığı ortadan kaldıracaktır. Bir kez daha bu konuda birlikte düşünelim diyorum.
Teşekkür ediyorum.