| Komisyon Adı | : | SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU |
| Konu | : | Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci ve 110 Milletvekilinin Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/2875) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 02 .06.2020 |
AHMET AKIN (Balıkesir) - Sayın Başkanım, değerli bürokrat arkadaşlar, Sayın Bakan, değerli gazeteciler, çalışma arkadaşlarımız, milletvekillerimiz; öncelikle sağlıklı bir dönem diliyorum. İnşallah her şey sağlık sıhhatle daha güzel olacak.
Şimdi, burada 16 maddelik teklif, ticari hayatımızı çok yakından ilgilendiren konular hakkında mevzuat değişikliği öngörüyor. Değişikliklerin büyük bir kısmı Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanun'un bu zamana kadar uygulamalarında ortaya çıkan aksaklıkları gidermeye çalışan değişiklikleri getirirken AB'yle uyumu da sağlamayı öngörüyor. Ancak, burada, şu noktaya değinmekte fayda görüyorum: Rekabet Kurumunun özerkliğini ve denetimlerdeki bağımsızlığını öne çıkaracak bir teklifle karşı karşıya değiliz maalesef. Zaten şu anda mevcut iktidardan da bunu beklememiz pek mümkün gözükmüyor. Çünkü, iktidar bu konuda ne yazık ki büyük başarısızlıklarla doludur. Toplumsal yaşam için özel bir önem taşıyan temel hak ve özgürlüklerle ekonomik ve sosyal sektörde düzenleme, denetleme ve yönlendirme yani, regülasyon faaliyetinde bulunan, kararları üzerinde hiçbir makam ve mercinin etkisinin olmadığı, karar organları özel güvencelere sahip, mali özerklikleri haiz özerk bütçeli kamu tüzel kişileri olarak tanımlanabilecek, kendilerine kanunla verilen yetkileri bulunan bağımsız denetleme kurumları, gerçekten, bu iktidar sürecinde böyle mi olmuştur? Yani, enerji gibi, ticaret gibi ve benzeri duyarlı sektörlerde siyasi baskıdan uzak bir regülasyon ihtiyacıyla bağımsız idari otoriteyi amaçlayan bu kurumlar, iktidarın arka bahçesi hâlinde değil midir?
Rekabet Kurumu üyelerinin daha önce farklı kurumlardan, çeşitli bakanlık ve kuruluşların gösterdiği adaylar arasından seçilen başkanı, ikinci başkanı ve Rekabet Kurulu üyeleri artık doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor. Bu durum, serbest piyasa ekonomisini ve yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan bakış açısını etkileyen olumsuz bir durum olarak da karşımıza çıkıyor.
Diğer yandan, Rekabet Kurumunun özelinde, düzenleyici ve denetleyici olan bu kurumun, 5018 sayılı Kanun'un iç kontrol sistemine ilişkin hükümlerine tabi olmaması ve kendi mevzuatında yeterli düzenleme bulunmaması nedeniyle, bu kurumun mevcut mali sisteme uyumlu bir iç kontrol sisteminin kurulamadığı bilinmektedir, ki bu tespit Sayıştay raporlarında da mevcuttur. Rekabet Kurumunun iç kontrol sisteminin kurulamamış olması nedeniyle, bu kuruma ilişkin hazırlanan denetim raporlarında hesap verme sorumluluğunun temel unsurlarından olan iç kontrol sistemi hakkında yeterli değerlendirmelere yer verilmediğinden, bu idarelerin yönetim ve hesap verme sorumluluklarının TBMM'de etkin bir şekilde görüşülmesi sağlanamamaktadır. Sayıştay tespitine göre, Rekabet Kurumunun 5018 sayılı Kanun'la kurulan mevcut mali sisteme uyumlarının sağlanabilmesi ve Sayıştay raporlarına dayanılarak yönetimin şeffaflık ve hesap verme sorumluluğunun Türkiye Büyük Millet Meclisinde etkin bir şekilde görüşülmesine katkı sunulabilmesi için, 5018 sayılı Kanun'un iç kontrol sistemiyle ilgili, bu kurumlara uygulanmayan hükümlerini kapsayacak şekilde yasal düzenlemelere ihtiyaç vardır.
Bu teklifin maddelerinin 7 tanesi, Rekabet Kurulunun personel düzenlemesini değiştiriyor. Bu kapsamda Rekabet Kurumunun Anayasa Mahkemesinin 2013'teki iptal kararından yedi yıl sonra kendi yasasını değiştiren personel kadro düzenlemelerini ve Rekabet Kurumuna yeni başkan yardımcılığı kadro ihdasını tazminat ve derece ilerlemelerini, Rekabet Kurumu personelinin göreviyle ilgili suçlardan dolayı soruşturulmasına dair mevzuatı, BDDK personelininkiyle eşitlemeyi içeriyor madde 5,6,7,10,11,12,13'te. Örneğin; Rekabet Kurumunun başkan yardımcısı sayısı, kurumun verimliliğini artırma gerekçesiyle 2'den 3'e çıkarılmak isteniyor. İktidarın makam ve israf örneklerini göz önünde bulundurduğumuzda, bu makam artışına gerçekten ihtiyaç var mıdır, bunu iyice sorgulamak gerektiğine inanıyoruz. Düşünsenize, iktidar partilerinin yakınları, damatları, gelinleri olmaması mümkün müdür? Burada liyakat esas alınacak mıdır? Liyakati unutan bu iktidarın, bu kurumun verimliliğini artırmak için yeni bir başkanlık kadrosu açıyor olması da derin anlamda düşündürücüdür.
Teşekkür ediyor, sağlıklı günler diliyorum.