KOMİSYON KONUŞMASI

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli üyeler, çok değerli konuklar; sözlerimin başında hepinize saygılarımı sunuyorum.

Kanunla amaçlanan en önemli unsuru "yargılamaların makul sürede bitirilmesi" olarak algıladım. Ancak uygulamalara baktığımızda, yargılamaların hangi kanallarda tıkandığı yolunda çok önemli tespitlerin maalesef kanun metninde yer almadığını gördük. Ben taşrada yıllarca avukatlık yapmış biri olarak bu tıkanmanın en büyük sebeplerinden bir tanesinin bilirkişi müessesesi olduğunu bilmekteyim ama bu kanun metninde bilirkişilikle ilgili herhangi bir düzenlemenin olmaması yine adaletin gecikmesini beraberinde getirecektir.

Çok basit örnek verecek olursak, mesela Aksaray'dan Ankara nöbetçi iş mahkemesine gönderilen bir dosya önce orada kayda giriyor, nöbetçi iş mahkemesine gönderiliyor. Nöbetçi iş mahkemesi bir bilirkişi tayin ediyor. Bilirkişi yemin ediyor. Bilirkişi dosyayı alıyor veya bilirkişiye davet gönderiliyor. Bilirkişi "Benim kotam doldu, ben bu dosyayı kabul edemeyeceğim." veya "Bu konu benim uzmanlık alanım dışında." diyor, bilirkişiliği kabul etmiyor. Tekrar dosya geriye gidiyor, yeni bir mahkeme, yeni bir bilirkişi ve süreç uzuyor. Hatta zaman zaman nöbetçi mahkeme bu dosyayı doğrudan doğruya taşradaki yerel mahkemeye gönderiyor, bu süreç bir seneyi buluyor yani bir senelik bir süre boşa gidiyor. Şimdi, bu çok basit bir hadise. Taşradan bilirkişiye gönderilen dosyalar için adliyelerde bir tevzi bürosu oluşturulup başına bir hâkim tayin edip oradaki bilirkişi listesine göre, uzmanlık alanlarına göre bu dosyalar kendilerine tevdi edilemez mi yani bu çok mu zor?

Yine, istinafta, Yargıtayda dosya incelenirken farzımuhal dosyada bilirkişi inceleme yaparken "Dosyada şu belgeyi gözden kaçırmıştır." diyor ve dosyayı tekrar yerel mahkemeye geri gönderiyor. Zaten dosyanın arşivden incelemeye gelmesi 21. ve 22. İş Hukuk Mahkemesinde dört sene sürüyor. Benim hâlâ -avukatlık yapmıyorum- 22. İş Hukuk Mahkemesinde bekleyen dosyalarım var. Yani, hani şairin dediği gibi "Bu dava bana dedemden kaldı, oğlumun da oğlu oldu, gözün aydın hâkim bey." Yani beş yıldır Yargıtayda bir dosya ne yapar, anlamış değilim. Tam dosya incelemeye geliyor, tetkik hâkimine geliyor, burada diyor ki "Bilirkişi inceleme yaparken mesela şu evrakı görmemiş." Tekrar dosyayı yerel mahkemeye gönderiyor, yerel mahkeme dosyaya duruşma yapıyor, bilirkişiye gönderiyor, bilirkişi tekrar hesaplıyor, tekrar karşı taraf temyiz ediyor, Yargıtaya geliyor, bir dört sene daha dosya arşivden hâkimin huzuruna çıkmasını bekliyor yani el insaf!

Artık ne bizim vatandaşa meramımızı anlatacak bir durumumuz oluyor ne de vatandaşı artık biz ikna edemiyoruz. Yani bunları düzenlemek... Bu işi yapan arkadaşlarımız var, Yargıtayda görevli arkadaşlarımız var. Yani Yargıtaydaki arkadaşa, doğrudan doğruya oradaki bir bilirkişiye bu yetki verilip "Kardeşim, sen bir daha bunu yerel mahkemeye gönderme, bunun gidişi gelişi bir seneyi buluyor, bir seneden sonra, temyizden sonra tekrar Yargıtay incelemesine gelmesi dört seneyi buluyor, bunu Ankara'daki istinaf veya Yargıtay doğrudan bir bilirkişiye göndersin hesabı yaptırsın..." Çok basit bir hesap, oradaki çok değerli tetkik hâkimleri ve üyeler bu hesabı yapabilecek kapasitede ki bazı istinaf mahkemeleri bu hesabı da yapıyor. Ben kendilerine teşekkür ediyorum, göndermiyor. "Her ne kadar bilirkişi böyle böyle hesaplamışsa da bu böyle böyle değil, böyle olacak." diyor. Kararı veriyor gönderiyor. Doğru veya yanlış, önemli olan yargılamanın makul sürede bitirilmesi. Türkiye'de dünya kadar hukuk fakültesi açıldı. Yani 20 tane sandalye bulup 2 profesörle, 2 hocayla hukuk fakültesi açtık. Artık avukatlar asgari ücretin altında bir ücretle bürolarda çalışmaya, icra kâtibi gibi iş yapmaya başladı. Madem ki -ben hak veriyorum- hâkimlerimizin dosya yoğunluğu çok fazla, onlara bir şey demiyorum, oturup bir hesap kitap yapacak durumda olmayabilirler. O zaman şu yapılamaz mı? Yani adliyelere sosyolog atıyorsunuz, psikolog atıyorsunuz, ne bileyim şunu bunu atıyorsunuz, madem büyük adliyelere bu işlerin uzmanı olan bilirkişilik müessesesini getirin, bir bilirkişi birimi kurun, bilirkişilerle, bunlarla uğraşmayın yani özele gidip gelmesin; resmî bilirkişi olsun, hem vatandaşın kafasındaki soru işaretleri de ortadan kalksın. Mademki birinci amaç yargılamayı makul sürede bitirmek, yargılamayı hızlandırmak, ben size dosya numaraları vereyim, hâlâ beş senedir Yargıtayda bekleyen dosyalar var ya, yazık günah, vatandaşa yazık. Artık ümidini kesti hiç arayıp sormuyorlar. Bunların büyük sebebi de demin saydığım yani bilirkişi müessesinin ve adliyelerin kendilerine tanınmayan yetkiden dolayı sürecin uzamasından kaynaklanıyor. Bununla ilgili, Sayın Genel Müdürüm bir çalışma olursa yani ben laf olsun diye konuşmayı da çok seven bir insan değilim ama uygulamada bu sıkıntılar çok yaşanıyor. Bir düzenleme olursa çok basit yani dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok, çok basit, hatta yönetmeliklerle bile bu düzenlenebilir diye düşünüyorum.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum.