KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Öncelikle ben de biraz önceki konuşmacı arkadaşların bıraktığı yerden aslında devam etmek istiyorum.

Şimdi, kanunun bu yapım sürecindeki o değerlendirme kısmında biz çok net bir şekilde düşüncemizi belirttik. Şimdi, bizim ifade etmek istediğimiz husus şu: Yine bir torba yasayla karşı karşıyayız. Şimdi, torba yasanın ne kadar sakıncalı olduğunu bu madde üzerinde de yine örneklerle belirtmek istiyorum.

Şimdi, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'da gerçekten bir değişiklik yapacaksak eğer yani sadece bu alanı teşkil edebilirdik, sadece bu konuya özgü olmak üzere bir yasa çalışması yapmak gerektiğini düşünüyoruz çünkü böyle torba yasayla, torba bir mantıkla yine Parlamentonun huzuruna, Parlamentonun gündemine bir kanun teklifini getirmek kendi içinde çelişki ve kendi içinde sorunlar da barındıracak ve barındırıyor da.

Şimdi "tüketiciyi koruma" ne demek? Yani "Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun" diye bir yasa çıkarıldı ve bu yasa çok eksikleri olmakla beraber güçlüye karşı zayıfı koruma, sermayeye karşı tüketiciyi koruma ve sermayeye karşı halkı koruma mantığını taşıyan bir yasa. Bütün olarak ele aldığınız zaman neoliberal anlayışın çok hâkim olduğu, çok can yaktığı, günümüz koşullarında çok ciddi şekilde bölgesel ve küresel anlamda savaşların yoğun bir kısmının bu neoliberal anlayıştan kaynaklandığını çok net bir şekilde görüyoruz. Tabii, bu, ulusal siyasete de, ulusal alana da ne yazık ki yansıyor. Şimdi, halkın içinde bulunduğu dönem, koşullar ve sermayenin mevcut konumu gözetildiğinde bu tür yasa -biraz önce vekilimiz de anlattı- kimden geliyor ve kim bu yasanın yapma sürecinde imtiyaz sahibi ve kimin talebi doğrultusunda bu gerçekleşiyor?

Şimdi, biz, yine dün bu tür itirazlarımızı dile getirdik. Acaba, tüketici örgütleri, tüketici korumaya ilişkin sivil toplum örgütlerinin düşünceleri ne kadar alındı, itirazları ne kadar gözetildi? Bu, bence çok önemli çünkü biz itirazımızı hep bu çerçevede dile getiriyoruz. Bir kanuna eğer toplumun tamamı uyacaksa, toplumun bütün katmanları bu kanun sürecinde yer almalı. Kanun yapma tekniği, vatandaş olma hakkı, birey olma hakkı ve demokratik bir ülke olmanın koşulu da budur çünkü kanunu çıkaracaksınız, güçlünün talebi üzerine çıkaracaksınız ama zayıfın uygulaması zorunluluğu getireceksiniz çünkü "Kanun'u bilmeme mazeret sayılmaz" ilkesi şundan kaynaklanıyor: Toplumun tüm katmanlarının katılımıyla ve bütün itirazları ve bütün isteklerinin bilimsel ölçülerde ele alınıp tartışıldığı bir ortamda ve böyle bir süreçten geçtikten sonra kanun yapıldığı zaman, o kanun demokratik olur, o kanun bilimsel ölçülere uygun olur ve bu Komisyonun oluşma mantığı da bu şekilde anlam kazanır.

Şimdi, biz, kesinlikle zorunlu ara buluculuk mekanizmasına, müessesesine karşıyız çünkü zorlama söz konusu, zorunlu hâle getiriliyor. Bakın, kişinin müracaat edebileceği, sığınabileceği tek makam var, o da yargı makamıdır. Tarafsız ve bağımsız bir makama sığınma hakkı vardır herkesin.

Şimdi...

RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Öyle bir şey yok ya.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Yok, gerçekten önemli. Şöyle bir şey, şimdi, bakın, çok özel bir şey söyleyeyim. Biz, hepimiz birer tüketiciyiz, değil mi? Kim olursa olsun, hepimiz birer tüketiciyiz.

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Kırıkkale'de, sokak arasında anlatamazsın bunu, haberin olsun.

OTURUM BAŞKANI YILMAZ TUNÇ - Evet, Ramazan Bey'e sataşma var.

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Şimdi, bakın, siz bir tane internet hizmeti veren bir şirkete dahi... Bir internet hizmeti alıyorsunuz, bunu iptal etmek için canınız çıkıyor, emin olun canınız çıkıyor yani, o kadar çok fazla alengirli bir yol önünüze konuluyor ki insanın artık cebindeki parasını vermekten başka bir çaresi kalmıyor. Dolayısıyla bakın, tüketiciyi koruma yasası dahi şu anda bunların, bu tür şirketlerin, bu tür yapıların bu alengirli yapılarını ortadan kaldıracak nitelikten artık uzak durumdadır. Onun için biz, halkın gerçek gündemini, halkın gerçek isteğini... Herhangi bir vatandaşı sokaktan çevirin deyin ki: "Sizin abone olduğunuz bir kurumdan zarar gördünüz mü, görmediniz mi?" Sizi temin ederim ki, yüzde 99'u: "Ben zarar gördüm, benim taleplerim yerine getirilmedi." diyecektir çünkü bu gerçekten çok önemli bir mesele, tüketiciyi koruma. Yani, hepimizi, her birimizi koruyacak olan bu yasanın maalesef böyle torba yasalarla delinmesi, bazı hususların torba yasalarla zorunlu hâle getirilmesi bence kabul edilebilir bir durum değildir. Bakın, ekonomik kriz, ekonomik sıkıntılar, ekonomik yaşamın bu kadar çekilmez olduğu zamanlarda en fazla etkilenen yine tüketicinin kendisi oluyor. Biz yine toplumun en alt tabakasında yer alan insanların ezildiği bir aşamayla karşı karşıyayız. Anayasa'da hüküm var, erişim hakkı, kişinin kendi iradesi çerçevesinde mahkemeye gitme hakkı. Yani, bizim erişebileceğimiz, sığınabileceğimiz tek makam mahkemedir. Bunun önüne yeni bir engel, yeni bir set kurmanın bir anlamı yoktur. Dolayısıyla -bize göre de- dün 18'inci maddenin çekilmesi bizi gerçekten memnun etti ve iyi de oldu, avukatlar açısından iyi oldu. Bugün de tüketicileri, yani halkımızı ilgilendiren, bütün yoksul halkı ilgilendiren bir madde olduğunu düşünüyoruz ve bu nedenle bunun çekilmesini önemle teklif ediyoruz.

Teşekkür ederim.