KOMİSYON KONUŞMASI

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ben de bu kanun yapma sürecinin sonuna gelirken birkaç şey söylemek istiyorum ve bu şekilde de düşüncelerimizi bir kez daha aktarmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, şimdi, Meclis Genel Kurulunda bir bekçi yasası görüşülüyor. Hepimizde ara ara gidip geldik ve bu yasa yapma sürecinde de Genel Kurulda da birtakım sorunların yaşandığına biz hep beraber tanık olduk.

Şimdi, bizim gerçek anlamda, toplumsal olarak ihtiyacımız olan en önemli şey bir barış meselesidir. Türkiye toplumunun gerçek anlamda toplumsal bir barışa ihtiyaç hissettiği bir aşama yaşıyoruz. Bakın, biraz önce de söylendi. Bir toplumun refahı, bir toplumun yaşam standartlarının üst seviyeye çıkmasının temel koşulu gerçek anlamda bir adalet mekanizmasının sağlıklı işlendiği, kanun karışışında herkesin eşit olduğu ve tüm haklarının -haklarının ve bütün renkleriyle, inançlarıyla- temsil edildiği bir anayasa ve buna bağlı olarak da bu yaşamaya saygı duyan, bu yaşamayı yüksek anlamda önüne bir anayasa ilkesi olarak alan bir yargı mekanizmasının işleyişinden geçiyor.

Değerli arkadaşlar, bakın, sokakta ciddi şekilde şiddet var. O kadar üst boyutlara ulaştı ki artık, neredeyse, biz her gün, canlı yayında izler gibi bir polisin veya bir bekçinin, halka veya sokakta olan kişilere yapmış olduğu kötü muameleyi veya şiddeti izler hâle geldik. 8 yaşındaki çocuktan tutun 70 yaşındaki insana kadar hiçbir şekilde ayrım gözetmeksizin böyle bir şiddet sarmalıyla biz karşı karşıyayız. Bakın, şiddetin bu kadar üst boyutlara çıkmasının nedenlerinden bir tanesi de, maalesef, siyasal iktidarın yaklaşım meselesinden kaynaklanıyor. Şimdi, siyasal iktidar nasıl bir yaklaşım gösteriyor? Kanunu uygulamama, cezasızlık politikası sonucunda bu ortaya çıkıyor. Biz bu komisyonda da dile getiriyoruz ki bu komisyonun en önemli işleyiş tarzı veyahut da konusu yargının tarafsız olması, yargının bağımsız olması ve bütün halkın, bütün herkesin önünde sonunda sığınabileceği bir liman olarak görülmesi gerektiği hususunda biz hepimiz hemfikiriz. Ancak son yıllarda -maalesef 2015 yılından bu yana- gerek bizim partimize yönelik gerek siyasetçilere yönelik gerek gazetecilere yönelik o kadar çok hukuksuz şeylerle karşılaştık ki Anayasa o kadar çok ihlal edildi ki ve o kadar çok mahkeme kararı görmezden gelindi ki ve o kadar çok mahkeme kararına rağmen, siyasal iktidarın etkisiyle mahkeme tam tersi bir karar verdi ki yani, artık Türkiye'de son olarak sığınabileceğimiz, son olarak güven hissedebileceğimiz liman olan yargıya da güven maalesef yüzde 30'lara kadar indi.

Değerli arkadaşlar, şimdi, bakın, mazlumun tek sığınabileceği makam nedir? Avukatlık makamıdır değil mi? Bakın, avukatlar dahi şu anda cezaevlerinde ölüm oruçlarıyla yüz yüze. Tek talepleri nedir biliyor musunuz? Tek talepleri adil yargılama hakkının sağlanmasıdır. Avukatlar, onlarca avukat şu anda cezaevinde, bunlar meslektaşlarımız. Devlet bir kişi suç işlediği zaman kendisini buna karşı suçlu, kusurlu hisseder. "Ben vatandaşımı suç işlemekten alıkoyamadım." diye. O yüzden sığınabileceği tek yer savunma makamıdır. Savunma makamı şu anda ayaklar altında, savunma makamı şu anda hedefte. Dolayısıyla, bakın, yine bu komisyonun -Sayın Emre'de biraz önce söyledi- en önemli konusu, en önemli gündem maddesi olması gereken şey gerçek anlamda adaletin sağlanması ve Türkiye'de bağımsız bir yargı işleyişinin mutlak suretle sağlanmasıdır.

Kanun yapma süreçlerini biz çok eleştiriyoruz. Elimizden gelen bütün katkıyı gerçekten hepimiz sunuyoruz. Burada herkes o meyanda bir katkı sunmaya çalışıyor. İki yıllık bir süreçte sadece dün bir kanun maddesi geri çekildi, onun dışındaki bütün çabalarımız, bütün olumlu eleştirilerimiz ne yazık ki hiçbir şekilde karşılık bulmadı.

Şimdi, biz tam bu noktada şunu söylemek istiyoruz değerli meslektaşlarım ve değerli Komisyon üyeleri: Türkiye'de gerçek anlamda oluşan toplumsal çatışmayı, oluşma ihtimali yüksek olan ayrışmayı ortada kaldırmanın yegâne yolu demokratik bir anayasadır, bütün halkların katıldığı, her rengin, her kesimin temsil edildiği yeni bir anayasadır, tarafsız, bağımsız bir yargıdır.

Bunun olmazsa olmaz koşulu da şudur değerli arkadaşlar: Toplumda bir arada yaşamanın, ülkeyi yarına götürmenin yolu da buradan geçiyor. Bakın, bu kanun teklifi içerisinde aynı zamanda iktisadi şiddet olarak da değerlendirebileceğimiz bazı hükümlerin de olduğunu biz düşünüyoruz. Biraz önceki Tüketici Yasası'na ilişkin olan kısım bize göre bir iktisadi şiddettir. Bize göre sokaktaki mevcut olan yoksul halkın maruz kaldığı muamele de yine iktisadi ve aynı zamanda polisin, bekçinin bu şekildeki muamelesi de iktisadi ve siyasi bir şiddettir.

Bakın, bizim bunun önüne geçmemizin yegâne yolu da hukuk devletinden geçiyor. "Hukuk devleti" demek siyasal iktidarın, siyasal erkin bir talimatıyla mahkemenin vermiş olduğu karardan dönmesi değildir, asla olamaz. Bugün iktidarda bizler oluruz veya sizler olursunuz, yarın başka bir grup geldiği zaman bu uygulama şekli böyle devam ederse bugünün muktedirleri yarının mağdurları olacaktır. Bu, tarihte görülmüş ve tarihte binlerce örneğiyle de sabitlenmiş bir durumdadır.

Ezcümleyle şunu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlar: Hakikaten -biraz önceki Zeynel Bey'in de söylediği gibi- bizim hukukçu olarak, bizim siyasetçiler olarak, bizim bu ülkenin vatandaşları olarak sorumluluğumuz çok büyüktür. Biz bugün sokakta yaşanan şiddete, gazeteciye yapılan şiddete, avukata yapılan şiddete, siyasetçiye uygulanan şiddete, eğer biz bu şiddete karşı durmazsak, eğer toplumsal barışın sağlanması yönünde biz çaba göstermezsek emin olun yarın öbür gün bu ortamı dahi bulamayacağımız anlar olacaktır. Biz kesinlikle bunu temenni etmiyoruz, kesinlikle böyle bir aşamaya varmak istemiyoruz.

Bakın, Amerika'da bir Floyd olayı oldu bütün dünya şu anda ayakta. Bütün dünya ırkçılığa karşı ayakta. Bakın, olur olmaz sokağa da yansımış olan bazı ırkçı yaklaşımlar, bazı ırkçı vakalar var. Az da olsa bunun karşısında durmamız gerekiyor, buna karşı tedbir almamız gerekiyor çünkü bu ülke her anlamda ne kadar zayıf olsa da bir demokrasiye ilişkin az da olsa bir geçmişi var ama biz daha da etkili bir demokratik yapıyı hâkim kılabiliriz.

Hepinize saygı sunuyorum, teşekkür ediyorum.