| Komisyon Adı | : | PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU |
| Konu | : | Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ile Türkiye Varlık Fonunun 2018 Yılı Mali Tabloları ve Faaliyetleriyle İlgili Denetim Raporlarının Sunulduğuna Dair Cumhurbaşkanlığı Tezkeresi (3/1153) |
| Dönemi | : | 27 |
| Yasama Yılı | : | 3 |
| Tarih | : | 09 .06.2020 |
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii, arkadaşlar Sayın Genel Müdürün niye burada bir siyasi sorumluluğu yok diye sorduklarında cevaplar verildi, iktidar partisi başkanı tarafından. Bir daha onu düzeltmeye çalışıyorum, Sayın Genel Müdürün şahsıyla ilgili hiçbir şey söylemiyoruz biz. Biz devletin işleyişiyle ilgili buraya gelen denetim raporuyla ilgili konuşuyoruz ve usul tartışması da açıyoruz tabii. Şimdi, ben denetimle ilgili konuşacağım, bütün notlarım bu yapılan denetimle ilgiliydi. Ancak Sayın Genel Müdürü dinledikten sonra gerçekten denetimi konuşmak mı gerekir yoksa başka şeyleri konuşmak mı gerekir? Böyle bir soru aklıma geldi ama karşımda bir bürokrat var, başka şeyleri o bürokratla nasıl konuşacağız. Sayın bürokrat Türkiye'nin geleceğiyle ilgili hani siyasi, siyasetin vereceği kararları bize getirdi. Elbette bu siyasi kararları alanlar var, güzel ama hani o siyasi kararları alanlar, madem Plan ve Bütçe Komisyonunda bu konu konuşuluyor, denetleniyor muhalefetle. Onların tartışması gerekirdi. Sayın Genel Müdür, öyle bir şey ortaya koydunuz ki Varlık Fonu olmadan evvel devlet yokmuş, çürümüş, gitmiş, dökülmüş, bitmiş. Siz şimdi geldiniz. Peki, devletin, diyelim ki Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yapacağı bir çok işleri hep siz yaptınız, yapacaksınız da siz de söylüyorsunuz. Yani madenleri işletmeden şeye kadar... Bu nasıl bir şey yani gerçekten bu paralel bir devlet... İşte, "Devleti biz tüccar gibi yöneteceğiz." demişti Sayın Cumhurbaşkanı. O anlama mı geliyor, ne anlama geliyor bu? Gerçekten şaşıyorum.
Şimdi, bu Varlık Fonu, dört sene evvel kurulurken burada tartışılırken bir takım hedefler ortaya konulmuştu. Varlık Fonu'ndan neler bekliyoruz, neler çıkacak? Şimdi, ben bunlarla ilgili size soru sorayım. Türkiye Varlık Fonu kurulmasıyla büyüme oranında artış sağlanacak, sermaye piyasasında büyüme ve derinleşme hızlanacak, islami finans varlıklarının kullanılması yaygınlaşacak, yapılacak yatırımlarla yüzbinlerce kişiye istihdam sağlanacak. Arz güvenliği sağlamak üzere Türkiye için önem taşıyan petrol, doğal gaz gibi yurt dışındaki stratejik sektörlere bürokratik kısıtlamalara bağlı olmadan doğrudan yatırım yapılmaz. Bu mudur yani? Bürokratik kısıtlamalar nedir mesela? Bürokratik kısıtlamalardan bir tanesi Sayıştay denetimi. Nitekim denetimi konuşuyoruz burada. Bu mudur? Ya da şöyle bir soru sorayım size bu hedeflerden hepsini okumadım, bu hedeflerden hangisi daha çok yeni dediniz. Hadi yeni olduğu için hangisi gerçekleşti diye sormayayım ama hangisini öne aldınız ve hangisine ne kadar yaklaştınız, böyle bir şey söyleyebiliyor musunuz? Var mı böyle bir şey? Gerçekten şey yaptım. Şimdi, biz o zaman şöyle bir eleştiri getirmiştik. Türkiye'nin varlık Fonu, yani bizim bildiğimiz anlamda varlık fonu bir fazlanın üzerinde siz dediniz, başka yerlerde Malezya'da filan başka varlık fonları var, onlar varlık fonu mudur, değil midir tartışılabilir. Ama bizim bildiğimiz başarılı klasik varlık fonundan farklı bir şey yapıyorsunuz, öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin mevcut varlıklarını yani bir şekilde karşılık göstererek borç alacaksınız çünkü en temel problem buydu. Bugüne kadar yaptığınız en somut faaliyette sanki şu kadar para aldık, borç aldık filan. Sayın Başkanım öyle şeyler söylediniz ki, biz dediniz bankalara yirmi birer milyar TL... Kaç?
EMİNE GÜLİZAR EMECEN (İstanbul) - Yedişer milyar.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Yedişer milyar TL nasıl pompaladınız? Nereden geldi de pompa bastınız siz. Bu konuyla ilgili hiçbir şey söylemediniz.
Değerli arkadaşlarım, siyasi eleştiri yapmayacağız yeri değil. Çünkü karşımızda siyasi muhatap yok. Şunu şey yapıyım. İktidar partisi milletvekilleri de çok konuşmuyor bu konuda nedense. Şimdi, bu denetim bir kere çok geç geldi yani Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkanlık Divanını bir eleştireyim. Çok geç hazırlandı rapor filan ama Türkiye Büyük Millet Meclisine geldikten sonra da bir sürü bekledi, Başkanlıkta bekledi, geldi Plan ve Bütçe Komisyonunda beklendi ve normal görüşülmesi gerektiğinden dokuz ay sonra görüşülmeye başlandı. Bir de bir soru sorayım size değerli arkadaşlarım. Kimin imzasıyla geldi bu tezkere buraya, yani Cumhurbaşkanının kendisinin imzasıyla mı geldi? Bak hiç muhatap almıyor Cumhurbaşkanı burayı, imzasını bile şey yapmıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi hani Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi getiriyordunuz, Meclis acayip bir prestij kazanacaktı. Yok, Meclis yok yani formalite icabı, genel müdür gönderiliyor Meclise ve sunuluyor, hızlı bir şekilde konuşun geçsin deniliyor.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Formalite değil Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bunlar yanlış şeyler değerli arkadaşlar. Şimdi, bakın en önemli tartışma, Varlık Fonu kurulurken bu fonun faaliyetlerinin denetlenmesiydi. İlk getirilen teklifte -o zamanki hükûmetin ilk getirdiği teklifte- bağımsız denetim yapılacak diye atılıyordu. Yani Sayıştayla mayıştayla devlet, kamu denetimi yok. Kıyamet koptu burada hatırlayacaksınız, konuşuldu, tartışıldı. Nasıl olur yani? Siz milyarlarca dolarlık kamu kaynağını kullanacaksınız, nereden oluştu bu Ziraat Bankası, nereden oluştu bu kuruluşlar, kimin vergileriyle oluştu, nasıl şeylerle oluştu? Yani siz alacaksınız ziraatın geliştirilmesi amacıyla kurulan bankayı alacaksınız, oradan işte milyarlarca dolarlık parayı siz kullanacaksınız ama kamu adına denetim yapan Meclis, ki nasıl yapıyoruz biz denetimi, Sayıştay üzerinden yapıyoruz. Bu olmayacak arkadaşlar, akıl mantıkla bunu izah edebiliyor musunuz, bu olmayacak. Bunun üzerine bir tartışma koptu ve bugünkü düzenleme yani iki, üç aşamadan sonra bugünkü düzenleme geldi. Bu düzenlemeye göre bağımsız denetleme kuruluşu denetlemeyi yapar daha sonra işte Cumhurbaşkanının görevlendireceği merkezi denetim elemanları, elemanlarda bir takım özelliklere sahipti, merkezi denetim elemanlarını görevlendirilecek bir ekip ikinci defa denetim yapacak. Şimdi bu görevlendirilme merkezi denetçiler nasıl seçildi, ne oldu bunu bilmiyorum. Birde yani koordinatör niye imza atmamış? Yani devlet Denetleme Kurulu üyesi bir koordinatör var o arkadaşımız niye buraya imza atmamış, o kurumun içinde değil mi? O ayrı bir şey. Ama şöyle bir yorum yapmışsınız değerli arkadaşlar. Arkadaşlarımız burada sanıyorum, demişler ki öyle anlamışlar, siz anlıyor musunuz? Okuyun, kanunu okuyun diyorlar ki "Biz burada bağımsız denetleme kuruluşunun raporunun üzerinde konuşacağız. Ayrıca bir denetleme yapmayacağız." Nereden çıkardınız? Görevinizi yapmadınız, eksik yaptınız siz görevinizi. Hatta verilen görevden kaçtınız, ne demek yani öyle bir şey yazmıyor ki kanun. Siz nasıl olurda böyle bir yorum yapıyorsunuz. Ha bir yerde yazmış israf olur filan diye. Hayır, arkadaşlar, siz kamu adına denetliyorsunuz kamu. Kamu dediğimiz şey, herhangi bir laf değil değerli arkadaşlar. Kamu demek, millet demek millet. Millet adına denetim yapıyorsunuz siz. Öbürü var ya bağımsız denetleme kuruluşu, bağımsız denetleme kuruluşunun denetimi, varlık fonu bir takım şeylere girecek, kredi alacak, para bulacak bilmem ne. Getir diyecek o kamu, işte muhatap sen bağımsız denetleme kuruluşlarına denetleme yaptırdın mı? Yaptırdım. Bakacak ona uygunsa verecek, uygun değilse vermeyecek, bizle hiç ilgisi yok. Kaldı ki bu bağımsız denetim kuruluşları dediğimiz denetim kuruluşları da artık çökmüştür o sistemde. Çok eski bir sisteme gidiyorsunuz. Nerede çökmüştür? 2008'de çökmüştür, Amerika'daki krizle beraber değerli arkadaşlarım. Çok iyi hatırlayacaksınız değil mi? Dünyanın en prestijli bağımsız denetim kuruluşları Lehman Brothers'ı denetlemişti. Öyle bir battı ki büyük bir krizi tetikledi. Yine, Enron'u denetleyen Ernst&Young da son derece önemli bir bağımsız denetleme kuruluşu idi. Öyle bir şey de değil. Ha, siz görevinizi yapmadınız, bize rapor mapor getirmediniz. Bu rapor değil değerli arkadaşlar. Bağımsız denetleme kuruluşlarının raporu "Türk denetleme standartlarına göre uygun mudur?" buna baktık, "Uygundur." filan diyorsunuz. Onu derken de hangi belgeleri, neleri inceleyerek buna geldiniz, o konu da tartışılabilir, o konuyla ilgili de fazla bir şey söyleyemeyiz.
Değerli arkadaşlarım, bu denetleme işinde ciddi bir problem var. Şimdi, bakın, bu, kurulduğu zaman yönetim kurulu nasıl tespit edilecek, ne olacak, bir sürü şeyler vardı, biliyorsunuz. Sonra, gittiniz, Bakanlar Kurulu kararıyla kanun hükmünde kararnameyi yetki olmamasına rağmen, değiştirdiniz ve bu konudaki düzenlemeleri Cumhurbaşkanının yapabileceğine karar verdiniz. Sonra Cumhurbaşkanı geldi, Cumhurbaşkanı kararıyla yönetmelikleri değiştirdi. Biraz evvel dili sürçtü Sayın Genel Müdürün "Cumhurbaşkanı Vakıf Yönetim Başkanlığına atandıktan sonra..." Kim atayabilir Recep Tayyip Erdoğan'ı? Sayın Genel Müdür, bak, koltuğundan olursun. "Atandıktan sonra biz böyle bir şey yaptık." diyor. Ne atanması?
Sayın Genel Müdür, Sayın Cumhurbaşkanı geldi; Türkiye Büyük Millet Meclisinin yapacağını, yargının yapacağını, denetim kuruluşlarının yapacağını Sayın Cumhurbaşkanı yapıyor. Böyle bir şey olur mu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Sayın Bekaroğlu...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sayın Cumhurbaşkanı yönetim kurulunu tayin ediyor, yönetim kurulu üyeleriyle faaliyet yapıyorlar, o faaliyetler gönderiliyor, bazı denetim kuruluşları denetliyor, sonra Devlet Denetleme Kurulu... "Devlet merkezi denetim elemanları" deniliyor. Devlet Denetleme Kurulu merkezi denetim elemanlarıdır. Fakat özellikleri nelerdir, niçin bu arkadaşlarımız seçildi, kaç yıllık tecrübeleri var, kriterler nelerdir, bilmiyoruz. Bilmemize de gerek yok, bunların hepsini Cumhurbaşkanı biliyor, bizim bilmemize gerek yok. Böyle bir şey yok değerli arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Önüne gelen denetçi olamıyor ki Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Tamam, olamıyor, bir şey demedim ben. Bir şey demedim ama o zaman kanun koyucu olarak siz, biz burada bunları koymazdık. Denetim elemanlarının birtakım özelliklerini koyuyoruz değerli arkadaşlarım.
Neyse, ben devam edeyim arkadaşlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Cikletten çıkmadı bu arkadaşlarımız.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi bir yönetmelik çıkmış yani Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketinin Yapısına ve İşleyişine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar. Bu yönetmelik sayfanızda gözükmüyor, dünya kadar aradım, zaman kaybettim. Niye koymuyorsunuz yönetmelikleri? Nerede bu yönetmelik? Resmî Gazete'de filan, bir süre aradıktan sonra buldum.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, Cumhurbaşkanının Başkanı olduğu, Maliye Bakanının, damadının Başkan Vekili olduğu, Cumhurbaşkanının atadığı bir fona bağlı kuruluşa faaliyette bulunuyor. Cumhurbaşkanının seçtiği denetim elemanları denetliyor; denetlemiyorlar onu da yani onlar da tembellik yapıyorlar, denetlemiyorlar; bağımsız denetim kuruluşunun raporunun üzerinde "uygundur", "değildir" diye bize gönderiyorlar.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O kadar söyleyemezsiniz Sayın Bekaroğlu!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, ya ben bir bitireyim.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Eksiklerini söyleyin o zaman!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Zaten oylanmayacak, bir fikrimi söylüyorum.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - O kadar süre verdiler! Olur mu öyle şey canım!
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ama başından beri, sırf yok damadı, yok şu falan...
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, ben bir bitireyim, bir fikrimi söylüyorum.
Varlık Fonu doğrudur yanlıştır, Türkiye Varlık Fonu'nun bir faydası olur olmaz; bu tartışmanın ötesinde, bu işleyiş biçimiyle gerçekten, kamu kaynakları kullanılamaz değerli arkadaşlar. Kamu kaynağı dediğimiz tüyü bitmemiş yetim hakkı değerli arkadaşlar, üzerine bin defa titrememiz gerekiyor.
"Bürokratik engelleri kaldırmak..." Ne bürokratik engelleri kaldırmak ya? Gereksiz bürokratik engellere kimse bir şey demiyor. Hangi bürokratik engelleri kaldırdınız, ne yaptınız? Bir de "Bürokratik engelleri kaldıralım." diyorsunuz, "Hayır paralel devlet kuruyorsunuz." diyeceğim şimdi, bana kızacaksınız. Değerli arkadaşlarım, ya Cumhurbaşkanlığında "Finans Ofisi" diye bir şey var. Finans Ofisinin görevleri nedir, biliyor musunuz Sayın Genel Müdür? Finans Ofisi seninle yetki paylaşıyor. Finans Ofisinin görevlerinden bir tanesi de İstanbul Finans Merkezinin inşaatının, bilmem nesinin organizasyonunu morganizasyonunu, inşaatını yapıyor. E, siz nereden yapıyorsunuz? Siz gidiyorsunuz Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının işini yaparsanız, onlar da geliyor... Böyle bir şey olur mu değerli arkadaşlar? Köşkte, Beştepe'de -eskiden Köşk vardı, Köşkte derdik- ayrı bir yapı kuruluyor, o yapı bir şekilde işliyor ve onu Meclis denetleyemiyor değerli arkadaşlarım. Öyle bir şey olur mu? Buradan nereye gideceğiz?
Bunlar usulle ilgili eleştirilerimiz değerli arkadaşlar. Ne kadar süre verecek bilmiyorum ama ben esasla ilgili de bir sürü şeyler söyleyeceğim. Şimdi, bakın, devletin, milletin dünya kadar kaynağı, kamunun kaynağı kullanılıyor, fona devredilmiştir, fon bunları kullanıyor. Şimdi, bunlar da bağımsız bir şekilde denetlenmişler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - İlave süre veriyorum.
Buyurun.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Sürem bitiyor, öyle mi? Eyvah!
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - On beş dakika konuştunuz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, bazı konulara arkadaşlar değindiler, ben şey yapmayayım.
Yani bu şeyin bulduğu eksiklikler, işte, "Danışma Kurulu oluşmamış." filan, ben buna "keçiboynuzu çiğneme" diyorum. "Gönderelim birkaç tane bir şey de bir keçiboynuzu çiğnesinler." "Aa, yakaladık." filan. Hani, Sayıştayda oluyor ya "denetim görüşünü etkilemeyen eksiklikler" filan gibi yazılıyor ya, o baptan yazılmış, yoksa öbür tarafta dünya kadar kuruluş var, milyar milyar dolarlık işler yapıyorlar, çeviriyorlar. Adam diyor ki: "Gizlidir, belgeleri göndermiyorum." O da işte göndermiyor. "Göndermezsen gönderme."
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İnceleniyor zaten.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Neyse, kim inceliyor, bilmiyorum ama burada dünya kadar problem var, o problemleri bilin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Sayıştay inceliyor zaten.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Şimdi, madem az süre var...
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - İncelenmeyen bir şey yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya, konuşursun kardeşim.
İstanbul Finans Merkezinin neredeyse yüzde 90'ı mı sizin oldu artık, nasıl oldu, ne kadarı sizin oldu? Varlık Fonu'nun, onun eline geçti. Bu nasıl bir şey? Geliyor, işte, ihale ediliyor. Hiçbir öngörünüz yok mu? Orada müteahhitler geliyor, birtakım işler yapıyorlar, belli bir yere kadar geliyorlar, ondan sonra duruyorlar. Hadi bakalım, onlara şu kadar para veriyoruz, borçla alınmış paralar... Faizi nedir? Onları da hiç açıklamadınız, defalarca sorduk. Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı o sorumlarından dolayı beni mahkemeye verdi değerli arkadaşlar. Denetimde görevimi yapıyorum, diyorum ki: Bu borçlanmaları ne kadar faizle yaptınız? Soru soruyorum ya, ben görevimi yapıyorum. Ondan sonra, bana Kanal maddesini yazıp gönderdi. Ben de kızdım, "Kanal maddesini biz yaptık." "Nasıl bunu şey yaparsın? Sen bürokratsın, sen kendini ne sanıyorsun?" filan dedim, gitti bana 80 bin liralık dava açtı, bir de şeyde yargılanıyoruz. Böyle bir şey yok, böyle bir şey yok değerli arkadaşlar. Böyle bir şey yapma hakkına sahip değilsiniz.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Bazen kendinizi kaybediyorsunuz, ne söylediğinizi bilmiyorsunuz Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bakın, arkadaşım, siz de orada oturuyorsunuz, arkadaşlarınızın çoğu konuşmayacak. Size zaman verirler, istediğiniz kadar konuşursunuz, böyle yapalım lütfen. Neler söylüyoruz, anlayalım.
Şimdi değerli arkadaşlarımız, sorulara geçiyorum. Bu bağımsız denetim kuruluşları, bağlı kuruluşlarınızı denetlemişsiniz ya, vergi cennetlerinde bir şeyleri var. Nedir yani bir devlet kuruluşunun vergi cennetlerinde şubeler açmasının... Bunu bana birisi söylesin, bu nedir, merak ediyorum, gerçekten merak ediyorum.
Bir de zararlar çıkmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN LÜTFİ ELVAN - Toparlayın lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Bitiriyorum.
Benim seçim bölgem değil ama memleketim. ÇAYKUR kâr, kâr gelmiş, sizin döneminizde 1,5 milyar TL zarar etmiş. Bununla ilgili bir bilginiz var mı? Gerçekten Rizeliler de merak ediyor, onlara bu işleri sizin aracılığınızla anlatırız.
Son, özet olarak, -bütünlüğümü bozdular ama süre de bu kadar, çok fazla şey yapmayayım- bu Varlık Fonu denetçiliğiyle ilgili bir şey yapmadık biz bugün arkadaşlar. Bizim önümüze gecikmeli bir şekilde konulan denetim raporu da rapor değil arkadaşlar. Ha, belki de Varlık Fonu banka üzerinde işlem yaparken bağımsız denetim raporları belki onların işine falan yarayacak ama biz tüyü bitmemiş yetim hakkını takip eden milletvekilleri olarak bizim önümüze konulan bu rapor denetim raporu falan değildir. Cumhurbaşkanı da, bu denetimi yaptıranlar da, Varlık Fonu da görevini yapmamıştır değerli arkadaşlar. Biz de burada Hükûmet, özellikle Hükûmet yani -iktidar partisi mi diyelim, ne diyelim artık bilemiyorum- Cumhurbaşkanının partisi de bir an evvel "Bu buradan gelip gitsin." Bu gerçekten -bakın, kızacaksınız bir cümle kullanacağım- paralel bir devlete, paralel bir devlet yapısına, paralel bir maliyeye doğru gidiyor. Bunlar doğru değil arkadaşlarım. Buradan ne memlekete bir hayır çıkar ne size, ne kimseye bir hayır çıkar. Buradan bir an evvel geri dönmeniz gerekir diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Evet, Sayın Aydemir buyurun.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kumar meselesine laf edeceksiniz herhâlde.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Kumara diyecek bir şey yok.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Çok kıymetli arkadaşlar, basınımızın değerli temsilcileri, kurumlarımızdan gelen değerli müdürlerimiz, Sayın Genel Müdürüm hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, şimdi KİT Başkanlığı yaptığım için biliyorum hiçbir şey gizli kalmaz, Sayıştay her şeyi denetler, milletvekilleri de bunları görürler ama isim verilmez orada, kod verilir, numara verilir; 352 numaralı işlem denir. Yani Uğur Aydemir denmez, sadece isim gizli kalır; isimler Sayıştayda bilinir veyahut Genel Müdürlükte bilinir. İsmin dışında hiçbir şey gizli kalmaz, her şey en ayrıntısına kadar incelenir, denetlenir arkadaşlar bu kadar basit. BOTAŞ için de aynı şey geçerli, ÇAYKUR için de aynı şey geçerli Sayın Bekaroğlu. "Rizeliyim." diyorsunuz, "ÇAYKUR 1,5 milyar lira zarar etti." diyorsunuz. KİT Komisyonunda niye zarar etti açıklanıyor, bir gün zahmet edin KİT Komisyonuna çıkın, orada Genel Müdür açıklama yapıyor. Niye zarar yaptığını ben şimdi anlatacağım ama konumuz değil Sayın Bekaroğlu. Burada gündemi meşgul etmeyelim, her şey açık açık ortada yazıyor.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - KİT Komisyonunda sormakla burada sormak birbiriyle çelişir mi? Ne gündemi meşgul etmeyelim ya... Ha, bir de ne konuşacağımızın hepsine karar verin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - "1,5 milyar zarar etti." sizin döneminizde dediniz, Sayın Genel Müdürün dönemiyle alakası yok. Sayın Bekaroğlu, Zafer Bey göreve gelmeden önce de zarar ediyordu ÇAYKUR. Zafer Bey'in dönemiyle alakası yok ki o işin, Zafer Bey'in dönemiyle alakası yok.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Fon adına geliyorsa Sayın Genel Müdür, burada oturuyorsa ben de ona soruyorum. Bakın 2018'de üretici de memnun değil, özel sektör de memnun değil, ÇAYKUR da zarar etti, niye zarar etti? Yönetemiyorsunuz o zaman, yönetemiyorsunuz ÇAYKUR'u. Eski iktidarlar böyle yaptı diyemezsiniz, on sekiz seneden beri iktidarsınız.
BAŞKAN - Evet, teşekkür ediyoruz, karşılıklı olmasın lütfen.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Siz de çok iyi biliyorsunuz niye zarar ettiğini çok iyi biliyorsunuz, benden daha iyi biliyorsunuz niye zarar ettiğini.
GARO PAYLAN (Diyarbakır) - Kumar meselesine bir laf edin.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Ya, nerden kumara girdin birden sen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Ya oraya girme orası zor soru.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) - Kumara da gireriz bir gün.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) - Zor soru, zor soru giremezsiniz.